tag:blogger.com,1999:blog-5772403862056645792024-03-06T02:42:25.464+03:00Bir Garip HayatHayatın içinden; olaylar, anılar, fikir ve düşünceler bütünü.Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.comBlogger94125tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-56724332327384582752014-08-24T15:34:00.000+03:002014-08-24T15:34:42.595+03:00Uyku Bilimi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDaBdKcs04ZM5n9hjEL2DYrZRrzaH6WZI1OyUeZqPBV2-U5JWMhgTZc2nbzl4e48IebZF5T34V-pXZWzzvkbUb-o3CA3UnNlZiK6Wa1hNlKWyslR51mQ7FmN3ga1fGUAYqalGpET31kp0P/s1600/product_1136.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDaBdKcs04ZM5n9hjEL2DYrZRrzaH6WZI1OyUeZqPBV2-U5JWMhgTZc2nbzl4e48IebZF5T34V-pXZWzzvkbUb-o3CA3UnNlZiK6Wa1hNlKWyslR51mQ7FmN3ga1fGUAYqalGpET31kp0P/s1600/product_1136.jpg" height="288" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnsan ömrünün 3’te 1’i, yani -ortalama- 20-25 yılı uykuda
geçiyor. O hâlde uyumanın çok önemli bir şey olması lazım. Peki... öyle mi?</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Düşünün ki 75-80 yıllık bir ömrünüz var (Allah tabii
dahasını da sağlıkla, mutlulukla, aileyle birlikte versin) ve bu ömrün içine
pek çok şey sığıyor; doğmanız, büyümeniz, büyürken yaşadıklarınız,
sevinçleriniz, kederleriniz, başarılarınız, başarısızlıklarınız, aileniz,
arkadaşlarınız, sevdiğiniz insanlar, sevgiliniz (sevgilileriniz), evlenme
(Allah korusun, boşanma), çocuk sahibi olma, iş sahibi olma (sıralama
değişebilir) vs... Ve bunların hepsinin yanında, koca bir hayatın içine bir de
-genelde- geceyle gündüz arasında gerçekleştirilen bir aktivite sığdırılıyor:
uyku. Hem de öyle böyle bir sığdırma değil - tam tamına ortalama bir ömrüm 3’te
1’i.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hâl böyle olunca, uykuyla ilgili birkaç bir şey yazmak, laf
kalabalığı yapmak da farz oluyor. Ben uykunun gereksinimi, yani neden
uyuduğumuzla ilgili; günde kaç saat uyunması ve bunun yararları ve zararları
ile ilgili; bir de uykunun evreleri nedir bunlardan bahsetmek istiyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uyku dediğimiz şey, Vikipedi’deki tanımına göre; ; ‘tüm
memelilerde, kuşlarda ve balıklarda gözlenen <i>doğal dinlenme biçimi</i>.’ Memeliler denen kategoriye insanoğlu olarak
bizler de dâhil olduğumuz için, uyku doğal olarak bizim de dinlenme biçimimiz.
Bir yazı yazarken kalem tutuyorsak parmaklarımızın, bilgisayar başında
yazıyorsak <i>yine</i> parmaklarımızın,
yemek yaparken ellerimizin kollarımızın, yürürken bacaklarımızın ağrıdığını,
yorulduğunu hissedebiliyor ve ona göre dinlenebiliyoruz. Bu saydıklarım
neticede kaslarla ilgili ve kasları yorduğunuz zaman acı, ağrı ve benzeri
yollarla vücut yorulduğunu ve dinlenmeye ihtiyacı olduğunu bizlere
hissettiriyor. Peki ya uykuyu nasıl bilebiliriz? Uyku neticede fiziksel olduğu
kadar zihinle ilgili, hatta <i>çokça</i>
zihinle ilgili bir eylem. Kolumuz bacağımız ağrıdığında uykum var demiyoruz,
ama zihnimiz yorulduğunda uykum var diyoruz. Zihindeki kasları mı yoruyoruz?
Aslında <i>evet. </i>Yani uykuyla ilgili her
şey hayal dünyamızda gerçekleşmiyor, aslında kaslara da sahip olan beynimizi
çalıştırıyoruz ve zihin çalıştıkça yoruluyor. Ama bunun ölçümü genelde
sübjektif olduğu için, fiziksel olarak yorulan biriyle arasında fark
olabiliyor. Yani biri “Taş mı taşıdın da yoruldun, uykun geldi?” diyebiliyor.
Gerçi masa başı işin artık fiziksel işten daha fazla yaygınlık kazandığı günümüzde,
taş taşıyarak yorulmak, yorgunluğun biraz klişe versiyonu olarak kalabiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Netice itibariyle zihnimizi gün içinde bir şekilde yoruyoruz
ve yorulan zihin, bünye dinlenme ihtiyacı hissedebiliyor. Yarım saat - bir saat
yürüdükten sonra bacaklarınızın ve ayaklarınızın ağrıyıp dinlenmeye karar
verdiğiniz gibi, zihin de yorulabiliyor ve onu dinlendirmeniz gerekebiliyor -
hatta <i>gerekli</i>! Çünkü yorulan ve
dinlenmeyen, uykusuz zihin gün içinde dalgınlık yaşayabiliyor, sinirli stresli
olabiliyor, dikkat dağınıklığı baş gösteriyor, akabinde baş ağrısı ve benzeri
ağrılar ve daha fenaları olabiliyor - mesela hayal görme! Hatta uykusuzluğun
daha fena evreleri, <i>depresyon</i>.
Depresyon gibi çok ciddi bir hastalığa pek çok şey sebep olabildiği gibi,
uykusuzluk da sebep olabiliyor. Saçınız uzadığında kestirip duş alıp
temizliyorsanız, tırnağınız uzadığında kesip temizliyorsanız, vücudunuzu
yıkayıp temizliyorsanız, kolunuz bacağınız ağrıdığında gerdirip egzersiz
hareketleri yaparak dinlendiriyorsanız, uykuyu da almak mecburiyetindesiniz.
Kaldı ki çevremdeki hiçbir insan uykudan şikâyet etmiyor, hatta herkes uykuya
minnettar diyebilirim. Uykuyu sevmeyen insanlar elbet var, onları istisna
olarak görüyorum.<o:p></o:p><br />
<br />
<a href="http://psychcentral.com/blog/archives/2008/08/03/while-you-sleep-your-brain-keeps-working/" target="_blank">Psych Central</a> adlı sitede beynin uyku dışı ve uyku süresince gerçekleştirdiği eylemlerle ilgili birtakım bilgiler veriliyor. Sitedeki makalede, öncelikle, uykunun zihni ve beyni <i>daha sağlıklı</i> tuttuğundan bahsediliyor. 2000 yılında araştırmacılar şöyle bir şey keyfetmiş; 6 saatten fazla uyuyan bireylerde, zihnin belleği işleyen görevlerini gerçekleştirmede performansın artmaktadır. Yani işin bir kısmı hafızayla ve onu düzenli tutmakla ilgili. Uyku, zihni ve beraberinde hafızayı da dinlendirip sağlamlaştırarak, ertesi güne <i>daha dirençli </i>başlamasını sağlıyor. Daha da ötesinde, uyku, beynimizin anıları işlemesine yardımcı olup gereksiz bilgileri de eleme işlemini gerçekleştirerek, özellikle duygusal bileşenlerden oluşan uzun vadeli anılarımız için bizlere yardımcı olur. Yani bilgisayarın defrag (birleştirme) işlemini yapması gibi, uyku da dinlenme süresince beynin içindeki dolu alanları temizleyip toparlayarak ufak tefek parçaları süpürüyor ve daha önemli olan büyük anıları ve hafızayı derli toparlı tutuyor. Hafıza ve anı işlevlerinin haricinde, uyku sayesinde beyin, gün içindeki edindiği bilgileri işlemede ve karşılaştığı sorunları çözmede kolaylık yaşıyor.<br />
<br />
Yani uykuyu, "Aman canım 5-6 saatlik uyku işte, vaktimizden, dahası ömrümüzden çalıyor," diye bir kenara atmamakta fayda var. Çünkü attığınız anda, dahası uykuya karşı koyup uyumamak için direttiğiniz anda, zihninize, hafızanıza, anılarınıza ve beyninizin günlük işleyişine <i>hiç de iyilik etmiş olmuyorsunuz</i>.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kadar önemli bir ihtiyaç iken, uykunun düzeni, uyku
miktarı da önemli olabiliyor. Mesela çok meşhur bir söylemdir ve muhakkak
duymuşsunuzdur, “8 saatten fazla uyuyanlar aptaldır”, ya da “Sadece aptallar 8
saat uyur”; 8 saat uykunun önemli olduğunu vurgulayan ve çeşitleri olan söylem.
Neden 8 saat? Mesela 8 saatten fazla uyusak aptal olmuş olmuyor muyuz? Ya da 8
saatten az? Esasında 8 saatin bir <i>büyüsü</i>
yok, yani duyunca “Aaa şoke oldum! Demek bu yüzdenmiş!” diye tepki
verebileceğiniz bir sırrı yok. 8 saat, insanlar üzerinde gerçekleştirilen
deneyler neticesinde varılan ortalama uyku süresi. Ortalama diyorsak, demek ki
daha fazla ve daha az uyuyan insanlar da var ve bunun ortalaması alınmış
durumda. Daha az uyumayı geçtim, ama daha fazla uyumak <i>kötü mü</i>? 8 saatten fazla uyuyanlar <i>öcü mü</i>? Tabii ki değil. Önceki paragraflarda değindiğim gibi, uyku
son derece sübjektif bir eylemdir. Her ne kadar ortalama uyku süresi bulunmuş
ve uyuma-uyanma süreleri bizlere dahi sorulmadan belirlenmiş olsa da, uyku
tamamen kişisel bir eylemdir ve kişiden kişiye değişebildiği gibi, süresi de
kişiden kişiye değişir. Biri 4-5 saat uyuyup uykusunu almış bir şekilde
kalkabiliyorsa, başkası 8-9 saat, <i>hatta</i>
10 saat uyuyarak uykusunu almış bir şekilde kalkabiliyor. Daha da abartıp 11
saat, 12 saat uyuyanlardan bile bahsedebiliriz - 13 saat uyumuş insanları
duymuşluğum var. Nasıl bir his olduğunu sorduğumda ise aldığım cevap çok ilginç
veya değişik değil; kişi dinlenmiş oluyor, o kadar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fakat, optimum uyku süresi 8 saat olarak bulunmuşsa, bunun
bir nedeni <i>olmalı</i>. İşte o 13 saat
uyuyan eleman var ya, onun bütün günü <i>sarhoşmuş</i>
gibi geçecek, aşırı dinlenmeden ötürü aşırı rahat olacak, yani ister istemez
mayışık bir görüntü sergileyecek - aynı 3-4 saat uykuyla idare eden biri gibi.
Kendimden bildiğim, 9-10 saat uykuyu kendime ortalama olarak gören biri olarak,
10 saatten fazla uyuduğumda kendimi sarhoş gibi hissettiğim. Yani büyük bir
boşluk hissi oluşuyor, ne yapacağına, nasıl yapacağına karar vermede güçlük
çekiyorsun. Bu aynı şöyle bir his; yazın tatile deniz kenarı bir yere
gittiğinde sabahtan sahile inip biraz yüzdükten sonra şezlonga uzanırsın da
kitap okurken veya güneşlenirken uyuyakalırsın ya, belki 1-2 saat uyursun ve
uyandığında her şey <i>aşırı pak, parlak</i>
gözükmeye başlar, bir an nerede olduğunu bilemezsin, sonra kaç saat uyumuş
olduğunu düşünüp durursun. İşte aynı öyle bir his. Uykuyu ölçmüş ve bu konuda
söz sahibi olan uzmanlarımızın dediği üzere, bir insanın uyku süresi işte <i>bu sebeplerden ötürü</i> 8 saattir. Haa siz
yine 9, 10, 11, 12 saat uyursunuz, ama bunun da pozitif etkileri olduğu gibi
(ya da pozitif sandığınız) negatif etkileri olabilir. Gün içinde gereğinden
fazla uyumanın ve yataktan çıkmamanın bir süre sonra zaman algınızı bozduğunu
bile gözlemleyebilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Size de öyle oluyor mu bilmiyorum, ama ben kendimde şöyle
ilginç bir şeyi gözlemliyorum: gece 11’de veya 12’de yatıp sabah 8’de
kalktığımda kendimi <i>hâlâ</i> uykulu
hissediyorum; gece 2’de veya 3’te yatıp sabah 10’da 11’de kalktığımda kendimi <i>o kadar da </i>uykulu hissetmiyorum. Aslında
uyuduğum süre aynı, arada, yatış ve kalkış saatlerim dışında hiçbir fark yok.
Burada güneşten yararlanma devreye giriyor, yani mesela şöyle uçuk bir örnek
verebilirim; gece 1’de veya 2’de yatmış (belki daha da erken) biri sabah 6-6.30
gibi kalkarsa, gün içinde yararlandığı güneş miktarı fazla olduğu için, 12’de
yatıp sabah 8’de 9’da kalkandan <i>daha
dinamik</i> olabiliyor. Evet, şaka değil, saçma gibi gözükebilir, ama öyle de
değil. Ama bu demek değildir ki, 2’de yatıp 6’da kalkan kişinin uykusu olmamış
oluyor - uyku yine var, ama akşama saklamak üzere. Bu yüzdendir ki, sabah 6’da
7’de kalkıp güne başlayan insanlar, akşam saat 9’da 10’da yatana kadar sanki <i>iki gün yaşamış</i> gibi hissedebiliyorlar.
Aynı şeyi tam tersi olarak da düşünebiliriz; sabah 10’da 11’de kalkan biri de
gece 1’de 2’de yatarken daha az yaşamış olduğunu hissedebiliyor, yani koca bir
günün heba olduğunu izlenimine kapılabiliyor - ki düşünecek olursak pek çok
açıdan <i>haklı da</i>. Ama, uykunun hep
sübjektif bir şey olduğundan bahsediyoruz, bu sebeple <i>kime göre neye göre</i>? Gün içinde gerekli performansı sergilemiş,
işini yapmış ve kendine de vakit ayırmış olan biri için daha az veya daha fazla
uyumuş olması hiçbir anlam ifade etmiyor. Ama bu konuda, daha az uyuyan ve günü
daha fazla yaşayanların, daha fazla uyuyanlara karşı <i>gizli bir faşizm</i> sürdürdüklerini de söylememiz gerekir, sanki erken
kalkıp erken yol alanlar hedeflerine <i>daha
çabuk ulaşmışlar gibi</i>! Esasında erken kalkıp daha fazla iş yapan kişinin,
geç kalkıp daha az iş yapan kişiden -benim açımdan- hiçbir farkı yok. Öyle
olduğunu <i>sananlar</i> kusura bakmasınlar
ama ufaktan bir faşizm sürdürmekteler.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela Çin’de bazı ofislerde çalışanlara öğleden sonra uyku
imkânı sağlanıyor. Neden? Bence çok yüksek ihtimalle adamlar bizden daha akıllı
oldukları için. Bizde 9-6 mesaisi gibi bir gelenek olduğu ve kimsenin de buna
karşı koyma imkânı -pek- olmadığı için el mahkûm biçimde uymak zorunda
kalıyoruz. Adamlar mantığı çözmüş, gün içinde çok çalışan ve yorulan zihni
arada dinlendirerek daha fazla verim almaya yönelik bir sistem yürütüyorlar ve
bu şekilde çalışandan daha fazla verim alabiliyorlar - bizdeki gibi suyunu
çıkartana kadar çalışma koşulu yok. Bu model, tamamen olmasa da kısmen Da Vinci
uykusunu akıllara getirebilir. Da Vinci uykusu da, kedi uykusuna benzer bir
modeldir; kişi, 7-8 saatlik bir uykuyu bir bütün olarak almaz; onun yerine,
uykuyu çalışma evrelerine <i>dağıtarak</i>
almış olur. Yani 3-4 saat kesintisiz çalışıp verim sağlıyorsa, bunun arasında
yarım saat veya bir saat gibi bir uyku/dinlenme süresi yaratarak zihni
rahatlatır ve kişi dinlendikten/uyuduktan sonra tekrar aynı performansla
çalışmaya geri döner. Bu modeli gün içinde uygulayan kişi, sabit bir süre
boyunca (4, 5, 6 saat) çalışan kişiye kıyasla daha etkili bir çalışma
performansı gösterebiliyor. Bu tabii <i>söylendiği
kadarıyla</i>.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uyudundu, uyumadındı, 8 saatti 5 saatti derken bunların
hepsi işin <i>miktar</i> kısmı. Bir de
uykunun <i>evreleri</i> kısmı var. Ki bu evreler,
3 saat de uyusa, 5 saat de uyusa, 8-10-12 saat de uyusa herkes için geçerli
olan evrelerdir. <a href="http://www.uzmanlar.com/saglik/uykunun-evreleri-nelerdir" target="_blank">Uzmanlar.com</a>’da yer alan bilgiye göre uyku evrelerini şöyle sıralayabiliriz:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Sakin uyanıklık: </b>Gözler
kapalı, sakin ve hareketsiz olarak yatma evresi. Hani “Ben biraz uzanacağım”
dersiniz ya, işte sakin uyanıklık bu olmuş olur; gözleriniz kapalı yatağa veya
yatay bir düzleme uzanırsınız, biri “Uyuyor musun?” diye seslendiğinde, “Dinleniyorum,”
diye cevap verirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Non-REM uykusu: </b>4
farklı evreden oluşan “yavaş uyku”dur. İlk iki evre yüzeysel yavaş uyku”dur;
öteki iki evre “derin yavaş uyku”dur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>1. evre: </b>Uykuya
dalma dönemi. Kas tonusu (zihnin açıklığına göre kasların kasılılığı durumu)
miktarı azalır. Gece uykusunun yüzde 1-4’ü arasına tekabül eder.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>2. evre: </b>Beyin dalgalarının
kaydedilmeye başladığı evre. Gece uykusunun yüzde 45-50’sini oluşturur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>3. ve 4. evre:</b>
Uykunun iyice derinleştiği evre. Delta adı verilen beyin dalgaları bu evreler
arasında gözlemlenir; %20-50 arası 3. evreye, %50’den fazlası 4. evreye tekabül
eder. Kas gerginliği (tonusu) iyice azalmıştır. Gece uykusunun %20-25’ini bu
iki evre oluşturur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>REM uykusu:</b>
Dananın kuyruğunun koptuğu evredir. Rapid eye movement, yani <i>hızlı göz hareketi</i> adının
kısaltılmışıdır. Rüyaların %80-90’ı bu evrede görülür, o yüzden bu evre “rüya
evresi” olarak adlandırılır. Gece uykusunun %20-25’ini oluşturur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu evre kısmı işin sıkıcı kısmı, çünkü genelde uykuya
daldığınızda zihninizin bu evrelere nasıl, ne şekilde geçtiği sizi pek
ilgilendirmez. Eğer ilgilendireceğini düşünüyorsanız internette konuyla alakalı
araştırma yaptığınızda beyin dalgaları ve frekanslarla ilgili pek çok bilgiye
ulaşabilirsiniz. Onun dışında, uykuya dalmak üzere uzandığınızdan, uykuya
dalışınıza kadar geçen ve sonrasında devam eden evrelerden öte değildir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşin güzel kısmı ise, REM uykusunun olduğu evredir, yani
rüya gördüğünüz evre. Yaklaşık 9-10 sene önce, rüyaların esasında <i>5-7 saniye kadar sürdüğü</i> gibi bir hurafe
duymuştum ve o zamanlar bu konuya çok ilgili olmadığım için araştırmayı da
düşünmemiştim - neticede <i>ne kadar süre</i>
rüya gördüğümün benim için çok önemi yoktu, görüyor olmam yeterliydi. Ama bir
süre sonra <i>insan gerçekten hayret ediyor</i>
ve merak da ediyor, neden bazı geceler bir film kadar uzun rüya görüp, bazı geceler
çok kısa ve bölük pörçük rüyalar gördüğünü - hatta bazı geceler neden <i>hiç rüya görmediğini</i>. Soru cevaplama
konusunda başarılı bulduğum Yahoo Answers’ta bir kullanıcı <a href="https://answers.yahoo.com/question/index?qid=20100921210627AA9Eoiq" target="_blank">şu şekilde</a> bir
açıklamada bulunmuş:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir gecede en az 5-6 tane rüya görüyoruz ve bunlar, REM’in
kendi içindeki evrelere bağlı olarak en az 5 dakika süreyle gerçekleşiyor.
Gördüğünüz gibi uykunun kendi evreleri olduğu gibi, evrelerin içinde de evreler
var. İşin esas ilginç kısmı ise şurada (ki bu, o seneler önce duyduğum hurafeyi
de yalanlıyor); sabaha kadar gördüğümüz rüyalar <i>45 dakikaya kadar</i> çıkabiliyor. Yani “Çok uzun rüya gördüm, film
gibiydi” dediğiniz zaman, gerçekten bir film uzunluğunda rüya görmüş
olabiliyorsunuz. Bu noktada başka bir ilginçlik daha var, ama daha önce
muhakkak duymuşsunuzdur; “<a href="http://www.imdb.com/title/tt1375666/" target="_blank">Inception</a>” filminde de aynı mevzudan bahsedilince
yine araştırmıştım, uykunun süresiyle rüyanın süresi <i>farklılık gösterebiliyor</i>. Nasıl yani? Şöyle; 5 dakika uzanıp rüya
gördüğünüzde ve uyandığınızda, aslında daha az uyumuş olabiliyorsunuz. Veya 1
saat uyuyup rüya gördüğünüzde sanki 4-5 saat uyumuşsunuz gibi
hissedebiliyorsunuz. Çünkü rüyada süre, gerçek zamana göre <i>çok daha hızlı</i> işliyor. Çok daha hızlı işlediği için, siz rüyaya
daldığınızda pek çok hızlı imgeyi, veya koca bir rüyayı görebiliyorsunuz, ama
uyandığınızda, bu rüyanın aslında çok daha <i>kısa
bir zamana</i> yayıldığını fark ediyorsunuz. Uyku konusundaki çelişkiyi de bu
farklılık yaratıyor esasında. Kimi zaman 1-2 saat uyuyup sanki 5 dakika uyumuş
gibi hissetmenizin, kimi zaman da yarım saat uyuyup çok daha fazla uyumuş gibi
hissetmenizin sebebi bu sürenin uyku zamanıyla gerçek zaman arasında fark
yaratmasından ibaret. Bir odada yarım saat oturup 5 dakikalık bir konuşmayı
dinleyip kalan süreyi beklediğinizde sıkılabilirsiniz, ama 25 dakikalık bir
konuşmayı dinleyip kalan 5 dakikayı beklediğinizde zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız
(konuşmanın içeriği göz ardı edilmiştir).<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
En iyisi 7-8 saatlik, içinde 3-4 tane güzel rüya
görebildiğimiz tatlı bir uyku olmuş olur bence. Ama kaçımız böyle keyifli bir
uyku paketini elde edebiliyor? Ya da böyle bir uykuyu gerçekleştirebilmek
mümkün mü? Şu ana kadar hep bilinen şeylerle ilgili, yarı objektif yarı
sübjektif konuştuk; ancak bu sorunun cevabı <i>tamamen
sübjektiftir</i>. Bilinen bir gerçek var ki, akşam belli bir saatten sonra,
yatmadan bir saat önce bilgisayarla ve uykuyu kaçırabilecek diğer etmenlerle
ilişki kesilip uyku geldiğinde yatılarak sabah erken bir saatte kalkılıp gün
boyunca güneşten yeteri kadar yararlanılırsa, tatlı tatlı güzel rüyalar görmek
ve uykuyu etkin biçimde almak zor değil. Ama bunun için <i>çok da kasmaya gerek yok</i> bence. :)<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-40848909802236383322014-07-26T14:58:00.001+03:002014-08-28T14:27:01.100+03:00Sessizlik<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizUserhWkzJ5P1313xbF98pzT5uTaoFgQjmaO7_PDdkfM75CVZqntISfnAoKJVeVAjA48gXrU1eemydg1ELDuJB9jdZp8MVhDPssjFhtrstsuEeKlkoHEA1HaWhmoFQXyFQtORkcF_MMFC/s1600/enjoy_the_silence-1920x1080.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizUserhWkzJ5P1313xbF98pzT5uTaoFgQjmaO7_PDdkfM75CVZqntISfnAoKJVeVAjA48gXrU1eemydg1ELDuJB9jdZp8MVhDPssjFhtrstsuEeKlkoHEA1HaWhmoFQXyFQtORkcF_MMFC/s1600/enjoy_the_silence-1920x1080.jpg" height="225" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günlük hayatın koşuşturması ve curcunası arasında en son ne
zaman gerçekten sessizliğe ulaştınız? Sessizliğe ulaşmak gerçek anlamda mümkün
mü? Sessizliğe ulaşmak ne kadar iyidir? Seslilik ve sessizlik neler anlatır?</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnsanoğlunun bir gün içinde sessizliği yakalayabildiği anlar
öyle az ki... Sabah kalktıktan sonraki 5-10 dakikayı sessizlikten sayabiliriz
belki, o da birkaç dakika sonrasında televizyonu açmakla veya bilgisayara
bakmakla bozulacak bir sessizlik. O vakitten sonra zaten sessizliği geri
yakalamak imkânsıza yakın. Dışarı çıkma, işe gitme gibi eylemlerin çoğunda ses
her türüyle etrafımızı sarıyor. İşe gitmeyen, dışarı çıkmayan biriyseniz bile
ev içinde yaptığınız işler yine sessizliği bozuyor. Bu sesli olma durumu
muhtemelen gece yatağa yatmadan öncesine kadar sürüyor - yani bütün gün. Üstünüzdekileri
çıkarıp (veya eve gelir gelmez üstünü değiştirenlerdensinizdir) yatağa
uzandığınız anda o sessizliğe yine ulaşıveriyorsunuz. Eğer müzik dinleyerek
veya bir şeyler izleyerek, veya bu ikisi dışında oda içinde ortam sesi olmadan
uyuyamayan biri değilseniz, uykuya dalmak için sessizliğe başvurmak <i>zorundasınız</i>. Zihni bir şey düşünmemeye
itmek, dinlendirmek için sessizlik şart, yoksa zaten uyuyamazsınız (istisnalar
haricinde).<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yukarıda saydığım, bir gün içinde başınızdan geçebilecek ve
sessizliğe ulaşmanıza engel olabilecek eylemler bütünü idi. Bunu, çalıştığınız
işyerinin sunduğu tatil imkânı dışında senenin 300 bilmem kaç günü yaşadığınızı
düşünün. İş sadece evden çıkıp işyerine gitmekle de bitmiyor; hafta sonu işe gitmiyorsanız
<i>bile</i> sessizlikten uzaklaşmış
oluyorsunuz. Şehir hayatı ve şehirli insanın en büyük problemlerinden biri ne
yazık ki sırf bu yüzden sessiz ve sakin kalamamak. Klasik deyişle “Bir hafta
sonu tatiliniz var zaten!”, onda da eş dost gelebiliyor ziyarete, veya onlarla
bir yere gidip vakit geçiriyorsunuz, ya da yolda oluyorsunuz (“veya” ve “ya da”
ile buraya bir sürü eylem getirilebilir)... Sonuçta eylem hâlinde oluyorsunuz
ve eyleminiz sessizliği mutlak kılmıyorsa, sessizlikten uzaktasınız demektir.
Bu yine sabah kalktıktan sonraki birkaç dakikalık sessizlikten, gece
yattığınızdaki sessizliğe kadar sürüyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu yüzdendir ki, insanlar tatile gitmek adına “Kafayı
dinlemek” tabirini kullanıyor - güya tatile gidildiğinde kafa <i>gerçek anlamda</i> dinleniyormuş gibi!
Bazılarımız için bu mümkün mü? Tabii ki hayır. Ama ben bazıları açısından
değil, hepimiz açısından değerlendireceğim. Kafayı dinlemek ile kastedilen
belki yaz için gidilen tatil beldesinde plaja gidip bir şezlonga uzanarak dalga
seslerini veya kuş seslerini dinleyip kitap okumak olabilir. Ama <i>yine de </i>farkındaysanız eğer, kafayı
dinlemiş olmuyorsunuz, yani sessizliğe mutlak biçimde ulaşmış olmuyorsunuz.
Dalga sesi olmasın, kuş sesi olmasın, elbet uzaktan bir yerlerden gelen bir
müzik sesi oluyor. Bunların hiçbiri olmayıp da gerçekten sessizliği
yakalıyorsanız gerçekten şanslı birisiniz demektir bence.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sessizliğin bu kadar ulaşılamaz olduğundan bahsediyorum,
sessizliğe ulaşmak için arada ne kadar engel olabileceğine değiniyorum. Peki
sessizliğe en yalın hâliyle ulaşmak mümkün mü? Ya da, <i>diyelim ki</i> ulaştık, bundan <i>memnun
kalacak mıyız</i>?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Güney Minneapolis’teki Orfield Laboratuvarları’nda “yankısız
oda” adında bir oda yaratmışlar. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9_dLlshJTXkqJW-iSNc_l0WSqKPHIb3pI2XXAuuGxImfzIk-IDYITJEMrDlZZhv9uXzFminBXYCt1r5WiNiIzYp_iultmi94pUmcfLaE9dvnHdBMfMDEHnsWPD8i8JRfI7oYZeTtu8epS/s1600/anechoic.chamber.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9_dLlshJTXkqJW-iSNc_l0WSqKPHIb3pI2XXAuuGxImfzIk-IDYITJEMrDlZZhv9uXzFminBXYCt1r5WiNiIzYp_iultmi94pUmcfLaE9dvnHdBMfMDEHnsWPD8i8JRfI7oYZeTtu8epS/s1600/anechoic.chamber.jpg" height="265" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Guinness Rekorlar Kitabı’na da giren bu oda sesi %99.9
oranında yutuyor ve size <i>kusursuza yakın
bir </i>sessizlik sunuyor. Kusursuza yakın diyorum, çünkü bu oda tamamen sessiz
değil, yani daha da sessiz olabilme ihtimali var. 3.3 santim kalınlığında
fiberglas akustik takozlar sayesinde yaratılan bu odada, ısı yalıtımlı çelik ve
ayak kalınlığında çift beton duvarlarla ultra sessizliğin sağlandığı biliniyor
ve bu sessiz odada normal bir insanın kalma süresi 45 dakika. Odayla ilgili
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=mXVGIb3bzHI" target="_blank">şöyle bir haber</a> de mevcut:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/mXVGIb3bzHI?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu süreç içinde kendi kalp atışınızı, vücudunuzdaki çeşitli
organların seslerini duyabiliyorsunuz. Bu süreden daha uzun süre kalmaya
başlarsanız halüsinasyon görmeye başlayabilirsiniz, veya klostrofobiniz varsa
bunun mücadelesine girebilirsiniz. (Konuyla ayrıntılı bilgiye <a href="http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-2124581/The-worlds-quietest-place-chamber-Orfield-Laboratories.html" target="_blank">şu adresten</a> ulaşabilirsiniz.)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Esasında verdiğim örnek bir bakıma uç bir örnek. Şehrin
gürültülü yaşamından uzaklaşıp bu “yankısız oda”ya kendinizi kapatın demiyorum
elbette. Ancak yine de, tamamen sessiz, sesi yutan bir ortam da insan için
biraz <i>fazla</i> olabiliyor. Bizim için
galiba kitap okumaya müsaade edebilecek kadar sessizlik yeter.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İnsanlar gündelik hayatlarında sessizliğe o kadar zor
ulaşıyorlar ve bazıları için bu lüks sayılıyor ki, bunun için meditasyonlar,
seanslar gerçekleştiriliyor. Bu seanslar sayesinde de insanların sessizliğe
kavuşup bunu değerlendirmesi sağlanıyor. Ama o da belli bir süre için. Yine de
yetmez mi? Yeter, ama daha fazlası olsa hayır demeyiz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de sessizlikten <i>kaçan</i>
insanlar var hayatta. Onları da es geçemeyiz veya garipseyemeyiz. Kendini,
kendi iç sesini dinlemekten, kendini düşüncelerine yoğunlaştırmaktan korkan,
bunu sevmeyen, istemeyen insanlar da mevcut. Kendini hayatın karmaşasına o
kadar kaptırmış oluyor ki, sessizlik bir süre sonra ona çok uzak olduğu için
onu istememeye başlıyor. Düşünsenize, tamamen bir sessizlik; unutmuş olduğunuz
fikirlerin, düşüncelerin zihninize üşüşmesine imkân tanıyan bir ortam. Kaçımız
buna hazır ve razıyız?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neticede her şeyin aksini, o şeyin kendisine fazlasıyla
maruz kalınca isteyiveriyoruz. Çok fazla sese maruz kalırsak, sessizlik bizim
için bir lütuf oluyor. Aynı şekilde, hayatımız çok monoton ve hareketsiz ise,
her ânımız sessizlik içinde geçiyorsa, bu sefer ses olması için dua eder hâle
geliyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada neden sesi ve sessizliği isteyebileceğimizle ilgili
şu çizgiyi çekebiliriz: yaratıcı bir evrede isek ses ve/veya müzik
isteyebiliyoruz; dinlenme evresinde isek sessizlik isteyebiliyoruz (sessiz bir
ortamda uyumak da işte bu yüzden). Spora gidiyorum ve 1,5 saatle 2 saat
arasında orada spor yapıp vakit geçiriyorum. Spor merkezinin içindeki insan
sesleri ve hoparlörlerden gelen müzik sesini bir kenara atacak olursak, kulaklık
takıp müzik dinlediğinizde sese, kulaklığı çıkardığınızda <i>kısmen</i> bir sessizliğe ulaşmış oluyorsunuz, yani en azından egzersiz
yaparken kendi sesinizi duyabilmiş oluyorsunuz. Fark ettiğim şöyle bir şey var
ki, sert, sıkı egzersiz yapanların pek çoğu kulaklıkla müzik dinleyerek bu
eylemi gerçekleştiriyor. Yani müzik dinlemek, spor yapan kişi için bir
motivasyon kaynağı olmuş oluyor. Zaten müzik dinlemenin spor ve benzer
aktivitelerde kişinin performansına olumlu etki ettiği bilinen bir gerçek.
Google’a girip müzik ve spor kelimelerini birlikte arattığınızda çıkan
sonuçların çoğu bunu kanıtlar nitelikte.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Müzik dinlemek yapılan sporu veya diğer aktiviteyi pozitif
anlamda bu kadar etkiliyorsa, sessizlik neden bu kadar önemli oluyor, sessiz
odalar hazırlanıyor?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Demek ki sessizliğin ayrı bir büyüsü, ayrı bir işlevi var ve
bizlerin de buna ihtiyacı var. Ben mesela sesli bir ortamda rahatlıkla kitap
okuyamam. Dikkati çok çabuk dağılan biriyim ve en ufak bir seste bile “O ses
nereden geliyor?” diye düşünüp sese kulak verir, ne anlattığını anlamaya
çalışırım. Sırf bir müzik olmasına da gerek yok, yan masamda oturup konuşan
birileri varsa yine dikkatim bir süre sonra onlara kayar. Kitap okumak (veya
sessiz bir ortamda yapılacak herhangi bir aktivite) için hakikaten pür
sessizliğe ihtiyacım var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kimin sessizliğe ne sebeple ne kadar ihtiyacı olursa olsun,
bence herkesin sessizliğe bir şekilde ihtiyacı var; kiminin daha az, kiminin
daha fazla. Ama mutlak bir ihtiyaç var sessizlikle ilgili. En azından
düşüncelerimizi, fikirlerimizi belli bir sıraya koyup onlar üzerinden
ilerleyebilmek için.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Görsel olarak da sessizlik ve sesle ilgili yapılan ayrımlarda
renkler kendini belli ediyor. Bu yazıyı yazarken bir yandan da Google
görsellerde sessizlik ve silence kelimelerini aratıp aklımdakine uygun bir
görsel yakalamaya çalışırken fark ettiğim şeyler oldu. Mesela sesli, gürültülü
bir ortamda kişinin zihninde belki bir sürü fikir, düşünce akıp gidebiliyor ve
bunların hepsi farklı tonlarda renkler anlamına geliyor. Ama sessizlik söz
konusu oldu mu renkler <i>siyah</i> ve <i>beyaz</i>, hatta <i>gri</i>. Google’a girip sessizlikle ilgili bir arama yaptığınızda,
karşınıza çıkan renk skalasının büyük ölçüde siyahtan, beyazdan ve griden
oluştuğunu görebilirsiniz. Fakat zevkler ve renkler birbirinden her daim
ayrılır, o yüzden aynı görsel aramasında siyah, beyaz ve gri dışında; mavi,
turuncu, sarı gibi renkleri de görebilirsiniz. Mavi (belki) gökyüzünü
çağrıştırdığı için olabilir; turuncu ve sarı da <i>sıcak renkler</i> olduklarından ötürü, sıcak, sessiz, sakin bir ortam
arayışında olanların aklından geçen renk olabilir. Yine aynı şekilde yeşil de
aramalarda karşınıza çıkabilecek bir renk. O da muhtemelen çimeni, bahçeyi,
ferahlığı çağrıştırdığı içindir - ki ferahlık vesilesiyle maviyle aynı işlevi
gördüğünü de söyleyebiliriz. Burada bahsettiğim şey, sessizlik dendiğinde
zihnin hemen ya çok soğuk, ya da çok sıcak ve sakin renkleri tercih etmesi.
Mor, pembe, eflatun gibi, veya yukarıda saydığım renklerin farklı tonları pek
tercih edilmiyor; mümkün oldukça zihni sakin tutan, yormayan renkler seçiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sonuçların yanı sıra, bir de görsellerin kendisiyle
ilgili bir çıkarımım olacak ki, o da görüntü/imge olarak sessizlik deyince
kişinin aklına <i>boş, sessiz bir arazide
bir adet sandalye</i> görüntüsünün gelmesi. İllâ sandalye olmasına gerek yok,
ama boş, sessiz, ıssız bir yer olması, sessizlik için bir norm olarak görülüyor
galiba. Emin olmak için aynı yöntemi Google’da deneyebilirsiniz. Demek ki genel
olarak insanların sessizlikten anladığı, boş, ıssız, tenha bir yere gidip bir
bank/sandalye/artık her ne ise ona oturup durmak.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Not: Yazıya seçtiğim görselin aramalarda karşıma çıkan ilk
resimlerden biri olduğunu itiraf edebilirim. Ancak zihnimdeki görüntüye hemen
hemen uyan resim bu idi.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-30722286904423051642014-07-23T16:43:00.000+03:002014-07-23T16:46:50.581+03:00Ferrero Rocher'in Askerleriyiz!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAwl-NVbNmpADfD-abk0Ddl5_Yw7GKS3jq-JngZ0_mw3QqnmrtC6pNL864OfBOTsC1Un9B_lsp3A1ltoXdEI1Dhwxzvb337kPL7_1weG4CMB1XjxladLDJZRT2xw9bUrusEZy15CxfkKFm/s1600/eat_nutella.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAwl-NVbNmpADfD-abk0Ddl5_Yw7GKS3jq-JngZ0_mw3QqnmrtC6pNL864OfBOTsC1Un9B_lsp3A1ltoXdEI1Dhwxzvb337kPL7_1weG4CMB1XjxladLDJZRT2xw9bUrusEZy15CxfkKFm/s1600/eat_nutella.jpg" height="282" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her türlü fikrin, düşüncenin, kişinin ideolojisi olur da,
bir çikolata efsanesi olan Ferrero adlı markanın ideolojisi olmaz mı? Elbette
olur. Gerekirse hepimiz Ferrero Rocher’in askerleriyiz!</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ferrero veya Ferrero Rocher isimleri tanıdık gelmeyebilir. Ferrero Rocher biraz daha tanıdıktır, ama Ferrero adı
pek çok kişi için yabancı bir isim... Peki nedir Ferrero? Hani süpermarkete
gidiyorsunuz da, fındık kremalarının dizildiği raflarda Nutella’yı görüp eliniz
orta veya büyük boyuna gidiyor ve sepete atıyorsunuz ya, işte o Nutella’nın
üretici firması. Aynı zamanda, Nutella’dan biraz daha <i>az meşhur</i> olan Ferrero Rocher adlı, çikolata topları var, hani 3’lü
paketi 7,5 - 8 lira olan. İşte onlar da Ferrero adlı markanın ürünleri. Şöyle
bir fotoğrafta Ferrero’ya ait pek çok ürünü bir arada görebilirsiniz.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAReK7dEAT3n-N-0lvWY4sj5ww0y92WZ8maC5zbKGkhKTiBFONCOb9wX-sbiToSuVjhUUeAam98UfewoFMnkCSEFMFEMsikQt4FgtT9OPUqsMh4hA4ihy3gIzbWyUXQnCbpehTlPmkX8f1/s1600/mozaiki-confectionery-ferrero.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAReK7dEAT3n-N-0lvWY4sj5ww0y92WZ8maC5zbKGkhKTiBFONCOb9wX-sbiToSuVjhUUeAam98UfewoFMnkCSEFMFEMsikQt4FgtT9OPUqsMh4hA4ihy3gIzbWyUXQnCbpehTlPmkX8f1/s1600/mozaiki-confectionery-ferrero.02.jpg" height="250" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fotoğrafta Tic Tac adlı bir ürün de var; o, diğer ürünlerin
arasında en az ünlü olanı. Ama Kinder çikolatasını, Raffaelo’yu (belki),
Ferrero Rocher’i ve ve Nutella’yı elbette biliyorsunuzdur. Hatta Kinder Sürpriz
Yumurta’ya çocukluğunuzdan beri aşinasınızdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ferrero; 1946 yılında <b>Pietro
Ferrero</b> tarafından İtalya’nın fındıklarıyla
meşhur Piyemonte bölgesindeki Alba şehrinde kurulmuş bir fırındır. (<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Ferrero_SpA" target="_blank">Vikipedi</a>).
Ama sadece bir çikolata ve fındık değil; bundan <i>çok daha fazlası...</i> Adamlar resmen çikolataya hak ettiği değeri ve
saygıyı kazandıran ender markalardan. Bir Nutella, bir Kinder Bueno, bir
Ferrero Rocher dediniz mi insanlar ceketinin önünü ilikler önce.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu şirketin ürünleri Türkiye’de eşoğlueşek gibi pahalıdır
(eşoğlueşek gibi pahalı?!). Diğer fındık kremaları veya çikolata çeşitleri çeşitli
fiyat aralıklarında gezinmekte iken; Ferrero’nun ürünleri hep fahiş fiyattadır.
Ya da fahiş fiyatla satılan ürünler kategorisindedir diyelim. O yüzden pek çok
yiğit, süpermarkete Nutella almaya gidip, elinde Sarelle veya Çokokrem’le geri
dönmek zorunda kalmıştır yıllar boyunca.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki belki <i>bu kadar da
abartıyoruz</i>, ama nedir bu Ferrero ve ürünlerinin cakası? Nedir Ferrero’yu
Ferrero yapan?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kesinlikle “Şu ürününde şu kadar kakao, şu kadar yağ, şu
kadar x, şu kadar y vardır” şeklinde anlatamayacağım. Onun yerine, ürünleri
üzerinden gitmeyi uygun görüyorum. Mesela, o kadar lafını ettik, Nutella:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJUtJ_Yu5A14g0NpspxndWVb79_1o3-pESnzFWeNKYrf6YtloHr7zQ6nerMqMogpq_vBZ7JxZ69Tme6Zk8y7YBCH7Ahec-S6zzJ8ULe2JJAHINc6GGVuig35u4Uv-d6AAvaDSmmh7xmimY/s1600/nutella.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJUtJ_Yu5A14g0NpspxndWVb79_1o3-pESnzFWeNKYrf6YtloHr7zQ6nerMqMogpq_vBZ7JxZ69Tme6Zk8y7YBCH7Ahec-S6zzJ8ULe2JJAHINc6GGVuig35u4Uv-d6AAvaDSmmh7xmimY/s1600/nutella.02.jpg" height="272" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nutella’nın nasıl bir manyaklık olduğunu hiçbir betimlemeye
gerek duymadan, sadece şu arkadaşı göstererek bile anlatabiliriz bence.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/OENU9ZMEeww?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
Diyeceksiniz ki,
“Ötekiler de fındık kreması, bu da fındık kreması; ne farkı var?”. Bunu,
Nutella alamayacak durumda olduğum zamanlarda ben de kara kara düşündüm; bir
Çokokrem’in, bir Sarelle’nin Nutella’dan farkı ne? İllâ en güzel tadı hep en
pahalısında mı bulacağız? Şu şekilde açıklayabilirim: bir kavanoz Sarelle alıp
çalışma masanızda veya mutfak masasında yanınıza koyduğunuzda belki üçüncü veya
dördüncü ekmek diliminden veya kaşıktan sonra “Eeeh, yetti galiba...”
diyebiliyorsunuz. Fakat bir Nutella alıp aynı işlemi gerçekleştirdiğinizde,
eliniz Nutella kavanozuna daha fazla gitmeye başlıyor, bir süre sonra
ekmek-bıçak ikilisini bırakıp kaşıkla bodoslama dalıyorsunuz. (Bu tamamen
kişisel deneyime dayalıdır)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki Nutella’nın, ya
da genel olarak Ferrero marka ürünlerdeki fiyat politikasının beğenme
kriterimize hiç mi etkisi yok?.. Olmaz olur mu, gayet de var! Bir kere,
yabancıları bilemem ama, Türk’ün takıntısıdır, pahalı ürünü muhakkak merak
eder, tatmak/denemek ister. Ama bunu her zaman gerçekleştiremediği için kimi
zaman da “Oha ne kadar pahalı! Bu fiyata böyle ürün olur mu?!” şeklinde tepki
verir. Allah’tan Ferrero ürünlerinin <i>tamamı</i>
o kadar pahalı olmadığı için deneyimleme imkânımız olur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi fiyatı vs.’yi
geçelim, kabul etmekte fayda var ki Ferrero ürünleri, diğer pek çok -hem yerli
hem yabancı- markanın ürünlerinden daha iyi tada sahip. Ferrero’dan daha iyi
çikolata yapan markalar yok mu? Elbette vardır. Ama biz şu anda Ferrero
Rocher’in askerleriyle ilgili konuştuğumuz için meselemiz Ferrero.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela her defasında
Nutella’dan konuşmamızın sebebi de, bu ürünün Ferrero’nun ikonik ürünü
olmasıdır. Kinder sürpriz yumurtayı ve diğer Kinder çikolatalarını da (bunlar
da hep Ferrero’nun) bilenler elbette vardır. Ama Ferrero demek, Nutella
demektir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki neden Ferrero
Rocher’in askerleriyiz? Çünkü;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Almanya’da
hırsızların 20 bin dolar değerinde 5.5 tonluk çaldıkları ürün <b>Nutella.</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Columbia
Üniversitesi’nde öğrencilerin yemekhanelerinden çaldıkları ürün <b>Nutella.</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Guinness Rekorlar
Kitabı’na göre; 2005 yılında Almanya’nın Gelsenkirchen kentinde Nutella’nın 40.
yaş kutlamaları vesilesiyle 27,854 kişinin toplanıp yaptığı ortak kahvaltıdaki
ürün <b>Nutella.</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Dünyada <b>her 2.5
saniyede bir Nutella</b> satılıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- 2009’da, Barack
Obama ve Coca Cola’nın ardından, Facebook’ta en çok hayrana sahip ürün <b>Nutella.</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
(Bilgiler <a href="http://onedio.com/haber/nutella-hakkinda-bilmediginiz-8-sey-101587" target="_blank">onedio.comsitesinden</a> alınmıştır.)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nutella’nın ortaya
çıkış hikâyesi de şöyle:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<blockquote class="tr_bq">
“İtalya’nın,
fındıklarıyla meşhur Piyemonte bölgesindeki Alba şehrinde fırın işletmekte olan
Pietro Ferrero, 1946 yılında <i>‘Pasta
Gianduja’</i> adında çikolata satıyordu. </blockquote>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE3ydwlcpOOIE3ksIZt8nnYUA27iOuDvTMq69MowBB9Lc6el1nrdv2Rhr0Ru7TTlzaPkoK4x5zAF5-EcqabLdP33Y4rKmBW8yPiqG0wuRkT96B_YRrIUG8B46_SR_ACrV4ixa9Maf_PvR1/s1600/nutella2.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE3ydwlcpOOIE3ksIZt8nnYUA27iOuDvTMq69MowBB9Lc6el1nrdv2Rhr0Ru7TTlzaPkoK4x5zAF5-EcqabLdP33Y4rKmBW8yPiqG0wuRkT96B_YRrIUG8B46_SR_ACrV4ixa9Maf_PvR1/s1600/nutella2.02.jpg" height="103" width="400" /></a></div>
<blockquote class="tr_bq">
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
Bu katı bir çikolata
olduğu için, Ferrero bunu daha sonra, 1951’de krema hâlinde <i>‘Supercrema’</i> adıyla satmaya başladı. </blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgirIsUtb3jWjqe1ileSyDxwyhmnNELuXrGJe466biA9I1v4rrYiRIEiFcw_P6FzxMXRFO1OsysPTeOretRBlXevrhsEwH3dxkfIP41JmagdHwNsMYSHm50qpZtne7dCM0NYKgtsfeWBxA8/s1600/supercrema.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgirIsUtb3jWjqe1ileSyDxwyhmnNELuXrGJe466biA9I1v4rrYiRIEiFcw_P6FzxMXRFO1OsysPTeOretRBlXevrhsEwH3dxkfIP41JmagdHwNsMYSHm50qpZtne7dCM0NYKgtsfeWBxA8/s1600/supercrema.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
1963 yılında
Ferrero’nun oğlu Michele Ferrero, Supercrema’yı bütün Avrupa’ya satabilmek için
ürünü revizyondan geçirerek yeniledi ve adını <i>‘Nutella’</i> koydu.</blockquote>
<blockquote class="tr_bq">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwT__iwQkZrqyweDZiyLMps931mhrTRfwmTp_PPolv099Dql9CbU_M5oPDkZodCesYmlZZiC-GNci2phVX4c4j3e9ZcrT6Pq1ZcKnoYoHrTy9wDPCuoDRO5htbrTah9MGLNZk6tWzbu5XN/s1600/nutella.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwT__iwQkZrqyweDZiyLMps931mhrTRfwmTp_PPolv099Dql9CbU_M5oPDkZodCesYmlZZiC-GNci2phVX4c4j3e9ZcrT6Pq1ZcKnoYoHrTy9wDPCuoDRO5htbrTah9MGLNZk6tWzbu5XN/s1600/nutella.02.jpg" height="218" width="320" /></a></div>
</blockquote>
<br />
<blockquote class="tr_bq">
İlk Nutella kavanozu
Alba’daki Ferrero fırınından 20 Nisan 1964’te gönderildi ve ilk seferde büyük
başarı kazandı.”</blockquote>
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nutella’nın içindeki
malzemeler de şöyle: şeker ve hurma yağı başta olmak üzere, fındık, kakao tozu
ve yağsız süt. Ancak Nutella’yı çekici yapan muhtemelen barındırdığı şeker ve
hurma yağı miktarı. (Yanılıyor da olabilirim)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gelelim Ferrero’nun
diğer ürünlerine...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Esasında miktar
açısından bakacak olursak, Nutella’dan çok daha pahalıya satılan Ferrero ürünü,
Ferrero Rocher’dir. 16’lı bir paketini 20 liraya bulabilirsiniz. (<a href="http://www.cikolatasehri.com/Ferrero-Rocher,LA_152-2.html#labels=152-2" target="_blank">Kaynak</a>) Ki bu durumda, bir topu 1.25 liraya
gelmektedir. Ben en son üçlü paketini 3.50 liraya almıştım sanırım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfqwOYcNc4XQsHe2gLFyVny4MXTXRa6jQCI3kLJ6UEtRn6nC7-Gz7BISaM0Drn1hKLRoCy4_ol5K_u-nsUucgHl_1G7iV7DoOcnpAn5ZFijLC0xdA5QvaeEk4JVFF77Nd65oIh96Ps0gke/s1600/ferrero.rocher.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfqwOYcNc4XQsHe2gLFyVny4MXTXRa6jQCI3kLJ6UEtRn6nC7-Gz7BISaM0Drn1hKLRoCy4_ol5K_u-nsUucgHl_1G7iV7DoOcnpAn5ZFijLC0xdA5QvaeEk4JVFF77Nd65oIh96Ps0gke/s1600/ferrero.rocher.02.jpg" height="268" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ferrero'nun bu ürünü de, kavrulmuş fındığın fındık kreması eşliğinde top şeklinde bir gofretin
içine yerleştirilmesi ve üzerinin sütlü çikolata ve parçalanmış fındıkla
süslenmesiyle oluşuyor. Mesela bunun, bir <a href="https://www.santralsozluk.com/gorseller/51195_1406_1363073462_7922f2.jpg" target="_blank">Ülker King Top’tan</a> ne farkı var? İnanın ben de bilmiyorum... Sadece tadarak anlayabilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu Ferrero Rocher
denen ürünün bir de beyaz renk kardeşi olan bir şerefsiz var, o da Raffaello.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijusPalt0S8sg6_AhKrE-bZijuYzWVZZsg7Yvwqyb1Q4goCZ7qrCD8Q-JVNFhqigp5F7JmNoYBHTHvMuvaB5dOrE5YeDuNUKoXjX6TvU48fFlgzQPpXMNTmFSHRQwW8kY07a_7IzHt4QoV/s1600/raffaello.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijusPalt0S8sg6_AhKrE-bZijuYzWVZZsg7Yvwqyb1Q4goCZ7qrCD8Q-JVNFhqigp5F7JmNoYBHTHvMuvaB5dOrE5YeDuNUKoXjX6TvU48fFlgzQPpXMNTmFSHRQwW8kY07a_7IzHt4QoV/s1600/raffaello.02.jpg" height="320" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu ürün de,
Hindistan cevizi ve bademin, beyaz çikolata kremasıyla bir araya gelmesiyle
ortaya çıkan top şeklinde bir çikolata.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ferrero ürünlerinin
hemen hemen hepsinde fındıkla ilgili bir şey bulabilirsiniz, çünkü adamlar
fındığın bolca yetiştiği yere dükkânı kurmuşlar ve işleri güçleri fındık,
çikolata, fındık kreması ve şeker. Kinder Bueno da bu özelliklere uyan bir
Ferrero ürünü.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdXbyB7hw7LU_wSJ8mbV5rq42Hreom40wCPNHwIG8xip8zlrZNpeqmpskoTc0tVqiqffFW9HjvmL2pNFuZMWvGs_M2OCVUQfEAMirs6tuZZWGltU7YFq9FxDi2UQIM3lyHam93OuyE61XA/s1600/bueno.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdXbyB7hw7LU_wSJ8mbV5rq42Hreom40wCPNHwIG8xip8zlrZNpeqmpskoTc0tVqiqffFW9HjvmL2pNFuZMWvGs_M2OCVUQfEAMirs6tuZZWGltU7YFq9FxDi2UQIM3lyHam93OuyE61XA/s1600/bueno.02.jpg" height="236" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İçi fındık kreması
dolu, dışı çikolatayla kaplı gofret olan Kinder Bueno, şahsi fikrimce tabii ki
diğer gofretlerden daha güzel. Ama tabii Ülker Çikolatalı Gofret’i tenzih
ederim!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ferrero’nun,
ebeveynler ve çocuklar tarafından bilinmesini en çok sağlayan ürünü ise hiç
şüphesiz Kinder Surprise, yani bizdeki bilinen ismiyle, Kinder Sürpriz
Yumurta’dır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsiNOSHU3s5tiRnQ13kQFbTNgGyy7N7ZWgX7nM1ks4RTi3YERUCAWqjDdiAt6xIUuKLpSANTgD6WzEkurj2aSyErBbq4c2OLIXCNcWKy7W_0JafoohMp5nNcdkTsgtn9D0lbArZfnY6rEf/s1600/kinder.surprise.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgsiNOSHU3s5tiRnQ13kQFbTNgGyy7N7ZWgX7nM1ks4RTi3YERUCAWqjDdiAt6xIUuKLpSANTgD6WzEkurj2aSyErBbq4c2OLIXCNcWKy7W_0JafoohMp5nNcdkTsgtn9D0lbArZfnY6rEf/s1600/kinder.surprise.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu çikolata da, iç
tarafı beyaz çikolata, dış tarafı sütlü çikolata olarak yumurta biçimi verilmiş
hâlde satılmaktadır ve her Kinder Sürpriz’in içinde plastik bir kapsül içinde
sürpriz bir oyuncak yer almaktadır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
*<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yukarıda -belki-
biraz sıkıcı biçimde Ferrero ürünlerini inceledim. İçlerinde en fazla durduğum
Nutella olmuş olabilir, çünkü Nutella’ya karşı zaafım var- ama fiyatı yüzünden
kendisine platonik bir aşk beslediğimi itiraf etmem gerekir. Türkiye’ye son
olarak yakın zamanda Nutella and Go adlı yeni bir Ferrero ürününün girdiğini de
öğrenmiş bulunmaktayım (ne kadar zamandır piyasada bilmiyorum, ama yeni diye
tahmin ediyorum).<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7FGe3JRdJhbrTf-xtIVwcFMJEpkdtS_FXlk09tQwX7JOUJfLHnHVlQIb6Yc-_9R8DHLUFQICshApSvUL4sVhKklsX7bCYmEnh4fJvNeUdNGQR4pawbUN1nJau7PLOlVS52Vn-LXdhw2iI/s1600/nutella-and-go.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7FGe3JRdJhbrTf-xtIVwcFMJEpkdtS_FXlk09tQwX7JOUJfLHnHVlQIb6Yc-_9R8DHLUFQICshApSvUL4sVhKklsX7bCYmEnh4fJvNeUdNGQR4pawbUN1nJau7PLOlVS52Vn-LXdhw2iI/s1600/nutella-and-go.jpg" height="310" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Migros’a, Tansaş’a,
Bim’e ve bilimum süpermarketlere düştüğünde (veya hâlihazırda satılıyorsa daha
fazla satılmaya başladığında) keyfine daha çok varacağımızı düşünüyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sağlıklı olayım,
vücudumun fit görüntüsünü koruyayım, ama arada Nutella da yiyeyim diyorsanız,
miktarı oldukça düşük tutmanız lazım. Tam olarak şu fotoğraftaki kaşıkta yer
alan miktar kadar mesela:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKKkhkLS4oBOQMzWrfwQheUiYJ3QT1z0npFReKDdYjKMXssFZ6O3nPsT8kMZudcgdfPb_AIu1lLOhd7177DhMNiPs2kPky9skoyYNv5dBInFQ3PkGQoPw89OjDsct_kpgHFeY7rP7MGcIn/s1600/nutella.spoon.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKKkhkLS4oBOQMzWrfwQheUiYJ3QT1z0npFReKDdYjKMXssFZ6O3nPsT8kMZudcgdfPb_AIu1lLOhd7177DhMNiPs2kPky9skoyYNv5dBInFQ3PkGQoPw89OjDsct_kpgHFeY7rP7MGcIn/s1600/nutella.spoon.02.jpg" height="266" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Daha fazlasını
tüketirseniz, istediğiniz fit vücuda veya sağlıklı bir bünyeye sahip
olamazsınız, çünkü Nutella’nın büyük çoğunluğu şeker. Sağlıklı bünyeden kastım
da; elbette ki <i>ölmezsiniz</i>, ama
Nutella yiyerek haz yaşarken, yemeyerek <i>sürünebilirsiniz</i>
onu söyleyeyim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bizim açımızdan
Ferrero Rocher’in askerleri olmak için ürünleri kadar sebebimiz var. Sabah
kalktığımızda kahvaltı sofrasında Nutella kavanozunu görünce, buzdolabında bizi
bekleyen Ferrero Rocher çikolatasıyla veya Kinder Bueno’yla karşılaşınca, ister
göbekli olalım ister olmayalım, yüzümüz gülüyorsa, bunun sebebi Pietro Ferrero
babadır!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEKaE4xbdXcYa7JwhzsVPU8FtikxYbLptQPossqFbY5V5hJfoWpCCFReCqU3zq53IFdt0neP967Y_47G9EKWwUEBVKLP2ayYHft9cpTUzJyPpap_r63Y1628XN4RyUmgbaRpaaL7-_YDoO/s1600/pietro-ferrero.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEKaE4xbdXcYa7JwhzsVPU8FtikxYbLptQPossqFbY5V5hJfoWpCCFReCqU3zq53IFdt0neP967Y_47G9EKWwUEBVKLP2ayYHft9cpTUzJyPpap_r63Y1628XN4RyUmgbaRpaaL7-_YDoO/s1600/pietro-ferrero.jpg" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Nutella aldığınızda, şu tarz farklı tarifleri de denemeniz mümkün:</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcVEJRiQZQc14ic-Di_PZ-6_imegxIVpCMyZJ-cGCNaLXif_xzNSr8HieyOZj3rpcBwMlWMjN0_pGKkpXINWyCYbsndcEc-ZzSVnN8q1TkvBQ7AQKazvPnRY_P912zq5qLkYVXVvc9nRq4/s1600/nutella.farkli.tatlar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcVEJRiQZQc14ic-Di_PZ-6_imegxIVpCMyZJ-cGCNaLXif_xzNSr8HieyOZj3rpcBwMlWMjN0_pGKkpXINWyCYbsndcEc-ZzSVnN8q1TkvBQ7AQKazvPnRY_P912zq5qLkYVXVvc9nRq4/s1600/nutella.farkli.tatlar.jpg" height="400" width="313" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhERCsXIoKhNYPONaO03H_QxtUm5sT5IpWUcFT34rPbTS9vjkh8l4ukgFBKOOoCNBRoyKFU6IThnmY4SHLO9mHYd6XZdgw673TTPTCpuK9OR6786uSdItKLz7ekZ_T-faEuitc2uLiVf3iu/s1600/nutella.farkli.tatlar.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhERCsXIoKhNYPONaO03H_QxtUm5sT5IpWUcFT34rPbTS9vjkh8l4ukgFBKOOoCNBRoyKFU6IThnmY4SHLO9mHYd6XZdgw673TTPTCpuK9OR6786uSdItKLz7ekZ_T-faEuitc2uLiVf3iu/s1600/nutella.farkli.tatlar.02.jpg" height="275" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span id="goog_938282824"></span><span id="goog_938282825"></span><br /></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Not:</b> Markanın yaratıcısı Pietro Ferrero olmasına rağmen, yazının başlığını
bilerek Ferrero ürünü olarak Ferrero Rocher olarak koydum, aslında bu bir
insanın ismi değil.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Not-2:</b> Ferrero’dan bu yazı karşılığında bir senelik, her ay üç kavanoz olmak
üzere Nutella rüşveti aldım. Yani sizler bu yazıyı okurken, ben Nutella’mı
kaşıklıyor olacağım... :)<o:p></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-37851226211194487332014-07-11T13:41:00.000+03:002014-07-11T13:43:02.393+03:00UZUN ADAM<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA9lXVPsIf6u6y4UX3esK1GfMRe_T9sIwlp8stZMpQDrGDn4lm8TeEB7yMKtgJnw2Awvq8AaXUnN14bkYmj4zhh1wadpzx7wjb_rAF9o-H_y7EpwAOPLpbl81FscjVzHJKKICl3PRmqKan/s1600/cliffordthompson.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA9lXVPsIf6u6y4UX3esK1GfMRe_T9sIwlp8stZMpQDrGDn4lm8TeEB7yMKtgJnw2Awvq8AaXUnN14bkYmj4zhh1wadpzx7wjb_rAF9o-H_y7EpwAOPLpbl81FscjVzHJKKICl3PRmqKan/s1600/cliffordthompson.jpg" height="400" width="300" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun adam olmayı ne kadar iyi, ne kadar kötü biliyorsunuz
bilmiyorum, o yüzden bu yazıyı uzun adam gözünden anlatma ihtiyacı hissettim.
Ve hayır, Tayyip Erdoğan’dan değil, kendimden ve kendim gibilerden genel olarak bahsediyorum.<br />
<a name='more'></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun adam olmak, ya da genel anlamda uzun bir insan olmak
bazılarınca bir avantaj olarak görülebilir; uzun birine bakıldığında “Vauvvv
boyu amma uzun(muş)!” dendiği zaman bunun uzun kişinin lehine olduğu
sanılabilir. Aslında hiç öyle bir şey yok. Yani birinin karşınıza geçip sizi
aşağıdan yukarı süzüp başını yukarı kaldırırken gözlerini kocaman açıp “Boyun
ne kadar uzunmuş?” demesi bir iltifat değildir bence.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir kere uzun kişinin dezavantajı, herhangi bir ortamda
(eğer ortam da samimiyse) kendisine “Boyu uzun olanın aklı kısa olurmuş” veya “Allah
bir boy vermiş, gerisini koy vermiş” espri yapılmasıyla başlıyor - ya da bu
dezavantajlar başlamışsa, bu cümleyle muhakkak sürüyor. Peki bunu söyleyenler
niye söylüyor? Onu da hemen açıklayayım: kendi boyları istedikleri kıvama
gelmediği için söylüyorlar. Ya da en genel anlamda psikolojik açıklamasını
yapacak olursak, bir insan kendisindeki eksik gördüğü şey karşısındakinde
fazlaysa, kendi egosunu tatmin etmek ona “Boyu uzun olanın...” diye başlıyor.
Ama mesele değil, biz uzunlar da kısalarla “Kıçı yere yakın olandan korkacaksın”
diye dalga geçebiliyoruz. Buna benzer şekilde “Bacaksız” da diyebiliyoruz -
bizim bedenimizin yüzde bilmem kaçını bacak oluşturduğu için, boyu kısa olan
bacaksız olmuş oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Boyumun ne zaman 1.86’ya ulaştığını açıkçası bilmiyorum. Bu
uzunluk da en son 6 ay önce spor merkezinde ölçtüğüm hâli, yalan yok yani.
Ondan 6 ay önce de ölçmüş, yine 1.86 sonucuyla karşılaşmıştım. Spor esnasında
vücudu esnettiğim için belki biraz daha uzuyor olabilir (öyle bir şey var mı
bilmiyorum?), ama genel olarak 1.86’yım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Avantajları? Hah, onları baştan vereyim, zaten abartılı bir
avantajı yok bence.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Boyunuz uzun olduğu için ananız, bacınız, ablanız,
teyzeniz, yengeniz - kısacası ailenizdeki kısa boylu pek çok hanım, mutfak
işleri esnasında sizi çağırabiliyor. Ne için? Borcamı üst rafa yerleştirmeniz
için!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Mutfak dışında da, yatak odasında bir yastığı veya yorganı
üst dolaba koyarken kolaylık yaşıyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Eğer sadece boy olarak değil, vücudunuzun pek çok yeriyle
uzunsanız (orayı kastetmiyorum!), oturduğunuz veya durduğunuz yerden pek çok
şeye ulaşabiliyorsunuz. Örneğin; sofrada tuzu veya karabiberi “Şunu uzatır
mısın?” diye sorma zahmetine girmeden alabiliyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Bacakları uzun olan bir uzunsanız eğer, yürümeniz hızlı
olabiliyor, 10-15 dakikalık yolu büyük adımlarla 7-8 dakika içinde
alabiliyorsunuz (hesaplanmıştır). Tabii ne oluyor? Öteki insanlara göre daha
fazla yorulmuş ve terlemiş oluyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Basketbola yatkın olabiliyorsunuz. Ama emin olun,
basketbolda, 1.86 boyundan çok daha uzun olanlar, deyim yerindeyse <i>develer</i> yer almaktadır. Bazılarıyla
karşılaştığımda ben bile kendimi küçük hissediyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Aynı şekilde yüzmeye de yatkın olabiliyorsunuz. Eğer yüzme
tekniğini iyi bilirseniz iyi bir yüzücü, iyi bir atlet olabilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Boyunuz uzun olduğu için, kalabalıkta tepeden bakıp kimin
gelip gitmekte olduğunu görebilirsiniz. Uzun boy ayrıca konserde işe yarar,
sahneyi pek güzel görürsünüz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Bunların dışında, kısa veya normal boylu insanlar için
dezavantaj olabilen/olabilecek pek çok konuda avantajınız var; onların kısa
boyuyla yapamadığı şeyleri (orası değil!) uzun boyunuzla yapabildiğinizi
düşünün. İşte avantajınız bu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah, avantajlar -şimdilik- bitti. Biz uzun adamların, uzun
insanların bu tarz lehimize durumlar var. Şimdi gelelim dezavantajlara!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Kısa boyluların boyunun yetmediği <i>her şeyde</i> sizi çağırması durumu var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Uzun boylu olduğunuz için, bazı yerlere girerken,
çıkarken, binerken, inerken, altından geçerken o yerin yüksekliğini hesap
edemeyebiliyor ve başınızı çarpabiliyorsunuz. Ben yıllar içinde hangi
girişlerden geçerken başımı çarpabileceğimi az çok hesapladım, ona göre gardımı
alabiliyorum. Ama gafil avlandığım durumlar yine de oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Vapurdan vs.’den inerken “Başınıza dikkat!” tarzı bir
uyarı en çok sizi ilgilendiriyor, buna dikkat etmeniz gerekiyor. Yoksa her
defasında başınızı (yanlışlıkla veya dalgınlıktan) vura vura başınızın bir süre
sonra düzleştiğini veya kafatasınız üzerinde eğimler oluştuğunu fark
ediyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Sığmıyorsunuz! En büyük problem belki de bu. <i>Sığamıyorsunuz</i>. Otobüse, dolmuşa, hiçbir
yere sığamayabiliyorsunuz. Veya oturmalı bir yerde de sığamıyorsunuz. En son
kamu personeli sınavına girdim ve girdiğim okul bir <i>ilkokuldu</i>, bana düşen sıra ise, bacağımın dizden altı olan kısmı
kadar boyda idi. Şaka yapmıyorum. Sıraya oturduğumda, önüne çekirge atılmış bir
örümceğe benziyordum. Mecburen bana daha büyük bir sıra vermeleri gerekti.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Bu sığmama problemi otobüste de çok can sıkabiliyor. Aynı
şekilde sinemada da. Mesela otobüste 8-9 saatlik bir yolculuk
gerçekleştiriyorsanız, o koltuğun baş kısmı hiçbir zaman başınıza denk
gelmiyor, denk gelmesi için yerinizde kaykılırsanız bu sefer bacaklarınız
sıkışıyor ve bir süre sonra ağrımaya başlıyor. Kaykılmasanız dahi bacaklarınız
bir süre sonra <i>zaten</i> ağrımaya
başlıyor. 15 - 30 dakikalık süre içerisinde devamlı pozisyon değiştirmeniz
gerekiyor - pozisyon dediğim de farklı bir şey değil; ya sağa, ya sola yatık
bir virgül gibi olmanız gerekiyor. Can çekişen bir solucanın ağır çekim
görüntüsü gibi oluyorsunuz. Sinemada da aynı şekilde, her tarafınız tutulmaya
başlıyor ve filmi, koltuğun bir sağına, bir soluna dayanarak izlemek zorunda
kalıyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Avantaj kısmında bacaklarınızın uzun olması ve bu sayede
hızlı yürümenizden bahsetmiştim ya? Hah, o yürümeyi bir arkadaşınızla veya
grupla düşünecek olursanız, onlara yetişmek için (yetişmek dediğim; onlar
arkada kalınca durup onların size yetişmesini sağlamak esasında) adımlarınızı <i>yavaşlatmanız</i> gerekiyor. Çünkü sohbete
dalıp hararetli bir şeyler konuşuyorsanız, bir süre sonra yanınızdaki
arkadaşınızın sizden kopmakta olduğunu görebiliyorsunuz. Yavaş yürümek de şöyle
bir dezavantaj yaratıyor; adımlarınızın oldukça küçüldüğünü hissediyorsunuz,
yani yanınızdaki kişi yürürken siz ufak ufak adımlar atmak zorunda
kalıyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Uzun boy her yerde, ama <i>her yerde</i> dikkat çekiyor ve her yerde dikkat çekmeyi <i>istemeyebilirsiniz</i>. Örneğin; askerde!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Bir arkadaşın arabasına binerken dikkatli olmanız
gerekiyor, çünkü yine başınızı vurma riskiniz var. O riski atlattığınızda bu
sefer arabaya sığma probleminiz var. Öne oturuyorsanız koltuğu arkaya, arkaya
oturuyorsanız koltuğu öne çekmeniz gerekiyor. Eğer bunları yapamıyorsanız,
Picasso tablosundaki bir figür hâlini alıp yolculuk boyunca öyle kalmanız
gerekiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Uzun boylu, uzun kollu, uzun bilmem neli biri olarak
(bence) devamlı spor yapmanız, vücudu gevşek ve elastik tutmanız lazım. Aksi
takdirde yere oturup bağdaş kuramazsınız veya yere herhangi başka türlü bir
pozisyonda oturduğunuzda bir süre sonra her tarafınız ağrımaya başlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Uzun boylu biri olduğum gibi, ellerim de kısmen büyük,
parmaklarım da uzun. Dolayısıyla bu uzunluk yüzünden yatağa sığmak zor
olabiliyor ve küçük bir yatağa rast geldiğinizde (her zaman kendi yatağınızda
yatacaksınız diye bir kural yok) çaprazlamasına yatmanız gerekebiliyor veya
kendinizi bir şekilde o dikdörtgenin içine sığdırmanız gerekiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şu an için aklıma gelen genel dezavantajlar bunlar. Daha
bunlardan bir sürü var. Tabii dezavantajları düşünüp bunları aşmak için
yöntemler arandığında avantajlar da elbette bulunabiliyor. Ama genel anlamda <i>sığmıyorsunuz</i>, <i>sığmıyorsunuz</i>, <i>sığmıyorsunuz</i>.
Sığmadığınız için de “Boyu uzun olanın...” ya da “Allah boy vermiş...”
laflarına maruz kalıyorsunuz. Haa, belki bu vesileyle sizden daha kısa
insanlarla karşılaştığınızda onlara tepeden bakıp kendi egonuzu tatmin
edebilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben ne zaman <i>bu kadar</i>
uzadığımı bilmiyorum. Daha doğrusu hatırlamıyorum. İlkokul ve ortaokulda bu
kadar uzun değildim, onu hatırlıyorum. O zamanlar da kulaklarım sivriydi (Mr.
Spock). Şimdi ne oldu? Baş da vücutla birlikte büyüyüp gelişince kulaklar o
kadar problem olmamaya başladı - şimdi de boy var!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Boy vesilesiyle, aldığınız verdiğiniz kiloların miktarı da
değişiyor elbette. Mesela 85-90 kilo olduğunuzda yadırganmıyorsunuz veya “Amma
kilo almışsın” denmiyor. Tabii kiloyu <i>nerenize</i>
aldığınız da önemli. Yani göbekli olmak ayrı bir şey. Ama 85-90 kilo
olduğunuzda, bu kilonun kemik ve boydan da kaynaklandığı rahatlıkla biliniyor.
100 kiloya yakın olduğunuzda ancak kilo aldığınız fark ediliyor. 80 kiloya
indiğinizde zayıflamaya başladığınız fark ediliyor. Buna göre de kıyafet
seçmeniz gerekiyor. Hani annelerimiz alışverişte “Böyle alalım, seneye de giyersin”
diye bir gömlek veya pantolon alıyor ya; hah, o “seneye”nin içine uzama evreniz
girerse zaten o kıyafetten 5 sene sonra hayır beklemeniz boşa oluyor. Eğer
uzama evresine çok yakın bir zamanda alışveriş yapmış iseniz, kıyafetin 1-2
senelik ömrü kalabiliyor. Ama kıyafeti uzama evresinin bitiş kısmında alırsanız
pek problem olmuyor - zaten artık daha nereye kadar uzayacaksınız Allah
aşkına?! “Daha ne kadar uzayacaksın?” diye sorular da geliyor şimdi aklıma
geldi. Sanki ben kendi kendimi uzatıyormuşum, gece oturup bunun için kendimi “Hııınnnkkk!”
diye kasıyormuşum gibi. Sen daha ne kadar bücür kalacaksın kardeşim?! Uza
biraz!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de bu uzamayla alâkalı olarak, ayaklar da büyüyor tabii.
Boyu, kolu uzun olan insanın ayakları sabit mi kalacaktı? Ayak numaranız da
büyüyor ve “Boyu uzun olanın...” lafının yanına, ayakkabılarınız için de “Çocuk
mezarı” benzetmesi baş gösteriyor ve bu genel olarak <i>hiç bitmiyor</i>. 46 numara bir ayağınız oluyor (bu ayakkabının
modeline göre değişebiliyor tabii) ve onunla geçinip gidiyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun adam olmak zor, çok zor. Bu açıdan, kişiliği ve siyasi
görüşü bana hiç mi hiç uymayan Tayyip Erdoğan’a belki <i>biraz</i> hak verebilir, kendisiyle empati kurabilirim. Ama onun bundan
şikâyetçi olduğunu sanmıyorum - adamın seçim sloganları arasında “uzun adam”
tabiri var. Eee, bizim millet bayılır uzuna!... Gerçi bu laf ne kadar doğru
bilmiyorum. “Boyu uzun olanın...” diye sürekli dalga geçilen insanların
arasından birinin “Uzun adam” diye el üstünde tutulması bana garip geliyor.
Tayyip de mi hiç başını girişlere vurmuyormuş yahu?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both;">
</div>
<div class="MsoNormal">
Uzun bir insan olmayı uzun birinin ağzından dinlediniz.
Avantaj ve dezavantaj maddelerini eksik yazmış olabilirim. Uzun olup da daha
fazlasından mağdur olan varsa yorumlarda belirtebilir. Ben genel olarak aklıma
gelenleri belirtmeye çalıştım. Yine de kendimle barışığım, 1.86 boy
uzunluğundan da memnunum, kafamı kimi zaman oraya buraya çarpıyor olsam da.
Uzun boylu olmanın dezavantajları bu kadar olmasa, valla 1.90 olmayı bile
isteyebilirim. Normal boyda olup normal insanlar gibi olmanın bir esprisi mi
var? Tabii ki yok.<o:p></o:p></div>
<span id="goog_1612328783"></span><span id="goog_1612328784"></span><br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-35630380071939063482014-01-17T22:57:00.002+02:002014-01-17T22:59:20.931+02:00İnsanın çevresine ve hayata karşı 'yabancı'laşması<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0RztT7aPPtaNRbwLSEezyqY_4W9_AgdnWVaVYOdL1QePORIcRKbKPVMOnAHvh9TliVcZgnKPuScbg8M6A1chrl65trILN1sw5izLtWJj_dM_K2eloPXPohZ4OIA13AmpeFnSJPP0Z7DPE/s1600/albert.camus.yabanci.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0RztT7aPPtaNRbwLSEezyqY_4W9_AgdnWVaVYOdL1QePORIcRKbKPVMOnAHvh9TliVcZgnKPuScbg8M6A1chrl65trILN1sw5izLtWJj_dM_K2eloPXPohZ4OIA13AmpeFnSJPP0Z7DPE/s1600/albert.camus.yabanci.jpg" height="248" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Albert_Camus" target="_blank">Albert Camus</a>’nün Can Yayınları tarafından yayımlanan romanı “Yabancı”,
sıradan, beklentisiz bir hayat yaşayan ana karakterin, annesinin ölümünden
sonra kendisiyle ilgili birtakım şeylerin değişmesi ve bununla birlikte bir
cinayet işleyerek hem kendine, hem topluma karşı yabancılaşmasını anlatan bir
roman.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kitabın giriş paragrafı şu şekilde:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevinden
bir telgraf aldım: ‘Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak. Saygılar’”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu satırlardan itibaren, kitabın başkarakteri Mersault, bir
huzurevinde kalmakta olan annesinin vefatı üzerine huzurevine giderek onun
gömülme işlemini gerçekleştirir. Ancak huzurevinde bulunduğu süre boyunca,
annesinin ölümüne hep bir kayıtsızdır Mersault, sanki ölen kendi annesi
değilmiş gibi. Hatta annesinin cesedini görmeyi dahi istemez, o kadar uzaktır
annesinin öldüğü fikrinden.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O vakitten sonra, Mersault’nun içinde de bir şeyler değişir
ve arkadaşlarıyla birlikte takılırken, bir dizi olayların yol açması sonucu bir
Arap’ı öldürür. Bundan sonrası, Mersault’nun mahkemede yargılanması ve
cezasının açıklanmasıdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte bu yargılanma sürecinde, yani mahkeme boyunca Mersault
çevresine, etrafındaki insanlara, hatta kendisine bile yabancılaşır. Savcının
kendisini suçlayan cümleleri, onun, annesinin ölümüne bile kayıtsız kalan bir
insan olarak, böyle bir cinayete nasıl teşebbüs etmiş olabileceğiyle ilgili
çıkarımları öyle kuvvetlidir ki, Mersault da bunlara şaşırır ve kitabın bir
yerinde, yargılanma sırasında, “Her şey benim söylediklerim dışında gelişiyor,
kaderim bana sorulmaksınız çiziliyor,” diye düşünür.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yargılanmasının ardından, idam cezasına çarptırılır ve o
vakitten sonra Mersault, kendi ölümünü beklerken cinayetten önceki yaşantısı ve
idama yaklaşırkenki yaşantısı arasında gidip gelir; hayatının önceleri de ne
kadar sıradan ve boş olduğuna dair içsel birtakım çıkarımlarda bulunur. Bu
noktadan sonra Mersault karakteri üzerinden, kitabın yazarı Albert Camus,
<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Hi%C3%A7%C3%A7ilik" target="_blank">Nihilizm</a>’in “hiççilik”, “saçmalık” gibi tanımlarını irdeler. Hayatın bütün
zevklerden ve değerlerden arındırılmasıyla birlikte, <i>yaşadığımız hayatın aslında bir hiç olması</i> gibi çıkarım yapılır.
Kişi kaç yaşında olursa olsun elbet bir gün ölecektir ve ölecek olması, dahası
bu hayatın bitecek olması, hayatın kendisinin aslında çok da değerli olmadığı
gibi bir anlama gelmektedir yazar için. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu konuyla ilgili biraz daha ayrıntılı bir analizi, Vikipedi’deki
“Yabancı” romanı sayfasında <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yabanc%C4%B1_(Albert_Camus_roman%C4%B1)" target="_blank">bulabilirsiniz</a>.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Roman 100 sayfa olmasına rağmen, benim gözümde biraz ağır
bir roman. Yani okuyup bitirirken, zamanında aylarımı alan “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Su%C3%A7_ve_Ceza" target="_blank">Suç ve Ceza</a>”
romanını okur gibi hissettim kendimi; karakterin kendi iç dünyasına yolculuğu,
işlediği suçtan ötürü insanlara ve dahi kendisine yabancılaşması bana benzer
gibi geldi, her ne kadar iki kitabın savunduğu fikir ve görüşler farklı olsa da
(“Suç ve Ceza”yı çok uzun zaman önce okumuştum o yüzden pek hatırlamıyorum). O
yüzden bu kitabı okurken, eğer sıkılacak veya daralacak olursanız (ki sonlara
doğru özellikle bazı yerlerde bayağı sıktığı olabiliyor benden söylemesi),
biraz sabırla okumanızı tavsiye ederim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Son olarak, gelelim Can Yayınları’na... Kitabın cep kitap
versiyonunu aldım, hem ucuz, hem kapağı farklı diye, hem de montumun cebine
rahatlıkla sığdığı için. Ancak kitabın bu cep kitap versiyonundaki yazım
hatalarını ve dil bilgisi aksaklıklarını ne yazık ki es geçemeyeceğim. Cep
kitap olduğu için, orijinal baskıdan sonra tekrar çevrilmemiştir diye
düşünüyorum, o yüzden kitabın içeriği aynı iken, cep boyut olanında neden bu
kadar hata yapılmış, bu kadar -bence- biraz az özveriyle hazırlanmış kitap, bir
anlam veremedim. Okurken bazı yerlerde o kadar çok hatalarla karşılaştım ki,
acaba Can Yayınları’nın hazırladığı bir kitabı mı okuyorum, yoksa başka
yayınevi mi diye düşünmeden edemedim. Kitap cep boy, fiyatı da normal boy
olanın yarısı diye özverinin düşürülmemesi gerektiğini düşünüyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-91201087902228719112013-12-31T13:48:00.001+02:002013-12-31T15:12:38.133+02:00Ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEileCnNHLwvFbOMSf05TSE316mC4GDGDm19y0EKlONizzW7JCT3zhk78ppsryC_jvf2QYLIC9qaxXq5R9HfzOYWG-V7eRggKv1tFH9n1cB59HhNr7VKcFB6z_vXvR4CSb62CC7PqPhEhyphenhyphenlN/s1600/gul.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="282" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEileCnNHLwvFbOMSf05TSE316mC4GDGDm19y0EKlONizzW7JCT3zhk78ppsryC_jvf2QYLIC9qaxXq5R9HfzOYWG-V7eRggKv1tFH9n1cB59HhNr7VKcFB6z_vXvR4CSb62CC7PqPhEhyphenhyphenlN/s400/gul.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yeni bir yıla giriyoruz; 2014. Bu gece saatler 00:00’ı
vurduğunda, pek sevmediğim 2013 yılının sonundaki 3 düşecek ve yerini 4’e
bırakacak. 2014’e girerken, son birkaç ayımla ilgili birtakım duygular,
düşünceler paylaşmak istedim sizlerle...</div>
<a name='more'></a><br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2013 benim için çok farklı bir sene oldu, iyi miydi kötü
müydü derseniz ne siyah diyebilirim, ne beyaz - sadece gri.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Artık gündeme getirmekten fazla rahatsızlık duymuyorum, o
yüzden anlatabilirim: 2006’daki anne vefatından beri, ablamın yaşamakta olduğu
İstanbul’dan <i>mecburî</i> dönüşüyle
birlikte yaklaşık 7 senedir Dostlar Sitesi B Blok No: 125’te yaşıyorduk.
Babamın ev içinde aktifliği çok fazla yoktu, o yüzden o evde abla - kardeş
olarak 7 sene boyunca yaşadık; odalarımız değişti, yataklarımız değişti, 2009’da
ablamı kaybedeceğim korkusuyla yüzleştim (ama Allah’ıma çok şükür kendisi bana
bağışlandı!), 2011’de o evde askere gitmeye karar verdim, 2012’de o evde
yaşarken bir senelik bir tecrübe sağlayacak bir işe girdim, 2013’te o evde
sporla ilgili alışkanlığımı artırdım vb...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama hep <i>o ev</i> oldu.
<i>Zarif’in evi</i>. Neden diyecek
olursanız; koltuğu, kanepesi, pufu (ayak uzatılan şey), aynası, süs eşyaları ve
sayamadığım daha pek çok şeyiyle o ev <i>esasında</i>
benim değildi, ben sadece yaşamak için kullanıyordum, yani bir nevi misafir
gibiydim. Aslında misafir <i>değildim</i>,
ama sana ait olmayan eşyalarla, sana ait olmayan bir tasarıma sahip bir evde ne
kadar <i>kendininmiş</i> gibi
yaşayabilirsin?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eşyalarla fazla bir işim olmaz, zaten 125’ten taşınırken o
koskoca evden 3 koli 2 bavulla çıktım ve bu yüzden başkalarının takdirini
umursamadan, ben <i>kendimi</i> takdir
ediyorum. Sizlere de tavsiyem, bu satırları okurken (bu ne yav veda lafı gibi
oldu tövbe!) yaşadığınız hayatta ne kadar <i>az
eşyanız</i> olması gerektiğine dikkat edin.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neyse... 2013’ün baharında ailecek toplandık (babam, ablam
ve ben) ve geleceğe dair konuşmalarımızı yaptık. Benim için, yapmak istediğim
işle ilgili (senaryo, senaristlik) İstanbul’a gitmem gerekiyordu. Ama İstanbul
gözümde hep <i>büyüyordu</i> - hâlâ da
büyüyor. Ankara bana yetiyor gibi hissediyorum, bu his de bana yeter, o kadar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O gün ablamdan duyduğum bir şey bende önce bir şok etkisi
yarattı (buna belki <i>soğuk duş etkisi</i>
de diyebiliriz); şaşırdım, tuhaf oldum, ama zamanla alıştım: ablam Bodrum’a
taşınmaya karar vermişti. 7 seneden sonra, taşındıydık, taşınmadıydık,
taşındıydık, taşınmadıydık, taşındıydık, taşınmadıydık... derken <i>gerçek anlamda</i> taşınma fikrini devreye
sokmuştuk.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama henüz evin içi yığınla eşya doluydu ve harekete geçmek
için erkendi. Zaten taşınacak olduğumuz için yazın sonunu kendimize final
tarihi olarak belirlemiştik.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu süreç içerisinde, çalıştığım işyerinde başlamak üzere bir
komedi filmi senaryosuna giriştim. Aylardır millete tanıtımını yaptığım şekilde
<i>Recep İvedik tarzı</i> bir komedi filmi.
Ama tabii içini kendi çapımda doldurdum. Onu cebime koydum, elimde bulunsun
diye.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2013’ün kışından beri babamla spora gidiyorduk, ama çok da
düzenli değildi. Haziran 2013’te işten ayrılacak olmamın verdiği boş vakitle
birlikte, haziran başında spordan kendime program aldım (bir eğitmene
gidiyorsunuz ve size 1-2 ay sürelik bir program çıkartıyor). O aralar kilom,
masa başı bir işte çalışmış olduğum ve düzenli olarak spor, hatta yürüyüş dahi
yapmadığım, yediklerime dikkat etmediğim için 94-95 civarındaydı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonra bana bir azim geldi (nasıl olduğunu ben de bilmiyorum)
ve spora gidiş geliş güzergâhımı ayarlayarak iki günde bir spora gitmeye
başladım. Kulağımda kulaklık, müzik eşliğinde 2 saatlik bir spor programı
uygulamaya başladım. Deli gibi kardiyo çalıştım, koşu bandında 40-45 dakikaya
varacak kadar yürüyüş ve koşu yaptım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Temmuzda, “Bir gün arayla gitmek çok geç,” diye düşündüm ve <i>her gün</i> gitmeye başladım spora. Evet,
haftanın sadece bir günü hariç her gün spora gitmeye karar verdim. Gidiş saatim
belli, dönüş saatim belli, vücudumu düzene sokayım istedim. Ağustosa (spesifik
bir tarih olmadığı için a harfi kesmeyle ayrılmıyor gördüğünüz üzere) kadar
sürdürdüm, bu sırada kilom inmeye başlamıştı. Ağustosta ikinci bir program
edindim, biraz daha sıkı bir programdı, beni zorlamaya başlamıştı, ancak 3-5
yapıştan sonra vücut alıştığı için pek problem olmadı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bildiğiniz her gün spora atıyordum kendimi. Koşuyordum,
bisiklete biniyordum, alet çalışıyordum, egzersizleri yapıyordum ve kendimi <i>çok daha iyi</i> hissediyordum. Evi eylülde
boşaltacağımız için o zamana kadar serbest bir şekilde ne istediysem onu
yaptım. Dizi seyrettim (Türk dizisi değil tabii!), film seyrettim, sinemaya
gittim. “Dexter” son sezon başladı onu seyrettim (ve çok kötü bitti!), aynı
zamanda “Breaking Bad” gibi müthiş bir diziye başladım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yine o aralarda, yazmadan duramadığım için, iki zıt kardeşle
ilgili bir komedi dizisi, bir sitcom yazmaya başladım. “E peki nerde hani
kimseye gösterdin mi?” diye sorabilirsiniz; hayır, göstermedim. Benim olayım da
bu: <i>göstermiyorum.</i> :) Yazıyorum ama kendi
yazdığımdan nedense başkalarına gösterecek kadar emin olamıyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizi film izleye izleye, senaryo yaza yaza, kitap okuyarak,
müzik dinleyerek, spor yaparak geçti koca 2013 yazı... Tatile gitmedim, tatile
gitmelik bir <i>sebep</i> göremedim kendim
için. Tatile gidip de ne yapacaktım ki? Ne güzel spora gidiyorum, sporun
havuzunda yüzüyorum, o bana yeter.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ağustos, eylül, ekim hep sporla geçti. Gittim geldim, gittim
geldim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Temmuz ayında, hayatımda yeri her daim özel olan ve öyle
kalacak olan bir insanı, anneannemi kaybettim. Durumu zaten 2010 sonbaharından
beri kötüydü, diyalize gidiyordu ve gözümün önünde, ailemizin gözü önünde o
tonton, o tatlı kadın <i>eriyip gitti</i>...
Huzurevinde kalıyordu, arada çok kötü olup acile kaldırılıyordu ve nöbetleşe
bir şekilde onun iyileşmesini bekliyorduk. Ama artık <i>iyileşemeyeceğini</i> hepimiz içten biliyorduk. En son hatırladığım,
nefes almakta zorlanıyormuş gibi ağzını hareket ettirerek boş boş baktığıydı.
Gördüğü insanı tanıyor muydu ondan bile emin değildim. Konuşamıyordu, tek kelime
edemiyordu... ve temmuz ortasında hayata veda etti... yine bize Karşıyaka
ziyareti çıktı mı? Çıktı. 2012 yazında okuldan bir arkadaşı kaybetmiştik; 2012
kışında Zeki Dede’yi (eniştemin babası); 2013 yazında anneanneyi... 2013 senin
için nasıl geçti diye sorsanız - hatta bunu bir yıla sabitlemek saçma olur - <i>hayat</i> nasıl geçiyor diye sorsanız bunu
derim: <i>düğün ve cenaze</i>. Bir insan
altı ay aralıkla hakikaten mezarlığa gider mi? Gidiyormuş.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anneannemin vefatı vesilesiyle yine gittik, onu toprağın
derinliklerine bıraktık. Âdet olduğu üzere ben yine bir iki kişiyle birlikte
annemi ziyarete gittim. Ve uzun zaman, çok uzun zaman sonra kendimi bırakarak
annemin mezarı başında hıçkıra hıçkıra ağladım (bu satırları yazarken gözler
yine sulu). Daha önce hep etrafımda insanlar var, aman ağlamayayım diye
düşünürdüm. Bu sefer dedim ki: <i>s*ktir</i>!
Kim görürse görsün, umurumda değil. Oturdum ağladım, onu yad ettim. Sonra Zeki
Dede’nin mezarına gittik, orada da yine ağladım. Meğer ölen birinin mezarı
başına gidince insanın aklına ne çok anı geliyormuş...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eylülde doğum günümde babamın yanına Selçuk’a gittim, ablam
da oradaydı, hep birlikte doğum günümüzü kutladık. Selçuk’a giderken, doğum
günümün ilk saatleri olan gece vakitlerinde otobüs yolculuğundaydım ve
kulağımda müzik eşliğinde yine ağladım. Zarif geldi aklıma (hiç çıkıyor mu
ki?). Yok dedim, yoksun dedim ve ben <i>yine</i>
bir doğum günümü Zarif’siz kutluyorum. <i>Hamdolsun!</i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gittik güzelce doğum günlerimizi kutladık. Benim spor
eksikliğim ağır bastı, 3 gün sonra Ankara’ya yine döndüm.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu süre zarfında, yazın başlangıcından beri psikoloğa
gitmeye başladım. İçimde anneme, aileme, kendime dair bazı yalnız bıraktığım,
elimi hiç sürmediğim duygu ve düşünceler vardı ve ben bu hâlimle mutlu olduğumu
düşünüyordum... değilmişim. İçimde ne varsa psikolog sayesinde akıtmaya
başladım. Bu arada psikologları veya psikoloğa gitmeyi kötü bir şey olarak
görenlerden misiniz? Görmeyin. Benim <i>babam
bile</i> artık görmüyor. İçimdeki heyecan, utanma, içine kapanıklık, panik,
kötü durum senaryosu yazma ve daha pek çok şeyi psikolog yardımıyla çözmeye
başladım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eylül derken ekim geldi, babam Selçuk’tan döndü. Konuştuk.
İşle ilgili konuştuk, geleceğimle ilgili konuştuk. Özel sektörün ne kadar zorlu
olduğundan bahsettik (babam anlattı, ben dinledim). Memuriyetin esasında benim
için <i>daha iyi olabileceğine</i> yönelik
konuştuk, benim içim şişti! Memuriyet kelimesine nedense bir kötü bakıyor(d)um.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada artık evin boşaltılması evresine resmen geçmeye
başladık. Ablam işlerini halledip Ankara’ya geldi. Ha bu sırada babamla, evden
taşınırsak nerede yaşayacağımla ilgili konuştuk; babam, babaannemde kalma
fikrini ortaya attı ve ben yine kötü oldum. Bunun sebebi, babaannemde kalacak
olmam mıydı, yoksa 125’ten ayrılacak olmam mıydı, hiç bilmiyorum. Ama çok kötü
oldum, 4-5 gün bunalımlı bir hâlde evde oturdum durdum. Spora gitmeyi kestim
birkaç hafta.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonra, ev boşaltmayı öyle tek seferde değil, uzun bir
süreçte yapacağımızı kararlaştırarak bir hedef koyduk kendimize. Kasım ayında
ev boşalmış olacaktı, buna göre evdeki <i>her
şeyi</i> boşaltacaktık. Öyle hemen evden ayrılma, hemen babaannemde kalma gibi
bir durum söz konusu olmadığı için biraz rahatlamıştım ve spora gitmeye devam
ettim. Yine kitaplar okudum, filmler seyrettim, spora gittim...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...ama içimde bir yerde sıkışan bir şeyler vardı, bunu
biliyordum. Ne izlediğim filmden keyif alıyordum, ne kitap okuyabiliyordum
doğru düzgün, ne yazma işini keyifli bir şekilde yapabiliyordum. Keyif aldığım
tek şey spordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ekim sonu - kasım başı itibariyle evi boşaltma işlemi tam
gaz sürdü ve <i>çok yorucuydu...</i> Ne
kadar yorucu olduğunu size anlatamam, daha önce ev taşımış olanlarınız varsa
bile! Çünkü kendi evimden kendi eşyalarımı ayıklamıyordum, annemin evinden o
zamana kadarki <i>her şeyi</i> ayıklıyordum
- dahası ablamla ayıklıyorduk. İşin ayıklama kısmında büyük görev ondaydı,
çünkü bana sorsanız kullanmadığım hiçbir eşyayı almayacaktım ve atmaktan başka
çarem de yoktu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kasım boyunca evin içinde kolilerle birlikte yaşamaya
başladık. Bütün günümüz koli hazırlama, koli bandının cırtlayarak açılma sesi,
kopma sesi, eşyaların koliye yerleştirilmesi ve kolilerin kapanması, sonra da
tekerlekli bir arabaya konarak ofise götürülmesiyle geçiyordu. Ablam koli
yapıyor, ben kolileri ofise taşıyordum. Ve bu süreç <i>gerçek anlamda zordu</i>.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yoruldum, çok yoruldum... Fiziksel olarak yoruldum,
psikolojik olarak yoruldum. Neden mi? Eşyalar <i>bitmiyordu</i>. Eşya, eşya, eşya, eşya, eşya... Allah’ım bir evden ne
kadar çok eşya çıkabilir? Çıktıkça çıkıyordu! Çıktıkça çıkıyordu!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babamın ofisi yetmediği için arka depoyu açtık düzenledik (o
da bizi yedi bitirdi), habire eşya taşıdık. Site sakini bizi koli taşıyan
çocuklar olarak tanıdı bildi o son bir ayda. Artık öyle bir raddeye gelmiştik
ki, yeter bitsin, babaannemde kalmaya bile razıyım, yeter ki şu iş bitsin,
noktasına gelmiştim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonra bir akşam, ablam hâlâ deliler gibi eşya toplarken ben
kötü oldum. Eşya topladığımız hâlde evin arkalarından hâlâ eşya çıkıyordu.
Gözümün önüne annem geldi, annemin bu eşyalarla ne yapacağı geldi. Tutuldum
kaldım, olduğum yere çökerek derin nefesler aldım. Sonra ablamla salonda
oturduk. Ben boşluğa bakarak ağlamaya başladım; hüngür hüngür, son damlasına
kadar. O an aklımdaki düşünce şuydu: annemi şimdi <i>çok iyi anlıyordum</i>. Gidişini, her şeyi bırakıp gidişini. O kadar
eşyayla ben bile bu kadar kötü olmuşsam, annem kim bilir neler neler düşünmüştü
o son zamanlarında...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ablamla sarılarak ağlaştık ettik, birbirimize tesellimiz <i>her şeyin daha iyi olacağı</i> idi. Ama bana
kalırsa hiçbir şey daha iyi olmayacak gibiydi. Babam bir yandan memuriyet için
KPSS sınavı ve kursları konusunda öğüt veriyordu, bir yandan benim kendi
kendime ne yapacağımı düşünmem vardı... O ara çok kötü oldum, hepsini, her şeyi
bırakma, rahatlama, <i>huzurlu olma</i>
hissi ağır bastı. Üçümüz (babam, ablam, ben) arasında öfke patlamaları oldu,
hüzün patlamaları oldu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve ne oldu biliyor musunuz? Acısıyla tatlısıyla, gülerek
oynayarak, ağlayarak zırlayarak o koskoca evi, 125’i boşalttık. Başlarda 125
boşalırken hüzünleniyordum; sonra rahatlamaya başladım. Dedim ki oh bitiyor,
rahatlayacağız. Ablam Bodrum’a gidecek, ben babaannemin evinde yaşayarak yine
yapmak istediklerimi yapacağım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
14 Kasım’da, yani annemin doğum gününde, yine biraz kötü
oldum ve o akşam annemi yad ederek müzik dinledim, ağladım, içki içtim ve o
kadar iyi geldi ki...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Taşınma süreci boyunca spora yine azimle devam ettim. Evet,
bu süreci anlatmak istesem azim kelimesi en ağır basanı olur belki de. Azimle
her şeyi koliledik, ofise indirdik.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2 Aralık tarihinde nakliyeciler geldi ve evdeki <i>her şey</i> gitti... <i>her şey</i>... bomboş bir eve bakıyorduk artık... Ben babaannemde
yaşamaya başladım ve kimse ölmedi, yaralananlar oldu elbet (ben ve ablam başta
olmak üzere), ama bir şekilde hallettik.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ablam bir ara Bodrum’a gidip ev bakınmıştı ve güzel bir ev
de bulmuştu. 9 Aralık, onun Bodrum’a gidiş tarihiydi. Yani 7 seneden sonra, o
koskoca 7 seneden sonra, beraber yaşama anlamında o tarihte ablamla <i>kesin biçimde</i> ayrılıyorduk. Demek
istediğimi anladınız herhalde; hayatta birbirimizden kopmuyorduk, beraber
yaşama anlamında kopuyorduk.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ablam teyzemgillere veda etti, babaanneme veda etti, babamla
birlikte onu havaalanına götürdük. Eşyalarını taşıdım, yardımcı oldum.
Bavulları teslim ettikten sonra birkaç dakikalık bir aramız vardı, havaalanının
balkonuna çıkıp oturduk...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Önceki gece rüyamda annemi görmüştüm; “Sizi çok seviyorum,
her şey için özür dilerim, sizi çok özlüyorum...” demişti. Ablama bunu aynen
aktardım. Ve o an düşündüm ki, ben bu <i>dünya
tatlısı</i>, bu <i>şirin</i>, hayatımın bir şekilde
anlamı olan bu kızdan beraber yaşamak konusunda ayrılacaktım. Gözlerim doldu,
beraber sarıldık ve ağlaştık. “Beni sakın unutma!” dedim; “Deli misin,
unutmayacağım tabii!” dedi. Sımsıkı sarıldım ona, hiç bırakmamacasına. Çünkü <i>onu o kadar çok seviyorum ki...</i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
En sonunda ayrılık vakti geldi, onu havaalanı içindeki
ikinci kapılardan da ağlayarak ve gülerek yolcu ettim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O vakitten sonra, KPSS kursuna başladım. Babaannemin
evindeki yaşantıya alıştırmaya başladım kendimi ve çok da alışılmayacak gibi
değil. Kendi düzenimi kurdum. Spora gitmeye yine son sürat devam ediyorum. Boş
kaldıkça spora gidiyorum, ayıptır söylemesi iyi de bir vücut yaptım gibi ha!
Yine ayıptır söylemesi, 75 kiloya kadar indim! Bence müthiş bir şey bu. Yeme
içmem de oturdu, artık daha az porsiyonla doyuyorum ve bundan mutluyum.
Babaannemin evinde kalmaya başladığım için ona göre kendime güzergâh
belirledim, gidiş gelişimi ayarlamaya başladım. Bahçelievler’de kaldığım için
her yerde istediğim her şey var, süpermarketinden tutun restoranına,
simitçisine, balık evine kadar... her şey!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi biraz daha mutluyum, biraz daha rahatladım. Kitap
okuyorum, müzik dinliyorum, film izliyorum, spora gidiyorum. 2013’ü pek sevmediğimi
kabul edebilirim, pek çok insanı aldı götürdü, pek çok şey oldu (Gezi olayları
da dâhil olmak üzere). 2013’ün bu son gününde, “Tamam artık her şey oldu bitti,
2013 bitebilir -<i>bitsin mümkünse!</i>- ve
2014 gelsin,” diyorum...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2014 hepimize başta sağlık, sonra mutluluk, sonra huzur,
sonra aile, sonra da bol bol iş ve para getirsin diyorum. Ve 2014’ün gelişine
bakarken kendimi şöyle hissediyorum;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sanki uzun zamandır sevdiğim için elimde bir gül
tutuyormuşum, o kadar çok seviyormuşum ki gülü, bırakmaya elim varmıyormuş. Ama
gülün sapındaki o dikenler de parmaklarıma, avucumun içine batarak
kanatıyormuş. Kırmızı kırmızı kanlar akıyormuş ben görmeden (veya belki de
görerek). Sonuçta gülü, içi su dolu bir vazoya koyarak yaşamasına müsaade etmek
gerekir; aynı hayatı akışına bırakmak gibi. Çok sevdiğimiz, sıkı sıkıya
tutunduğumuz şeyleri bile, yaşattıkları acılardan ve üzüntülerden ötürü
bırakmamız ve <i>yeni güzel şeylere</i>
kapımızı açmamız gerekiyor. 125 benim için bir güldü ve elime batan
dikenlerinden ötürü <i>artık</i> bırakmam
gerekiyordu. O evde yaşamayalı neredeyse bir ay oldu, yine gözümün önüne
gelmiyor mu? Geliyor. Ama şu anki koşullarıma baktığımda çok daha kötü bir
pozisyonda olmadığımı görüyorum - hatta belki <i>daha iyi</i> bir pozisyonda da olduğumu söyleyebilirim. Neyse, hiçbir
şey için büyük konuşmamak gerek, her şeyi zamana bırakmak en iyisi... ama
insanın içinin huzurlu, mutlu ve ferah olması her şeyden önemli. Ben uzun bir
zamandan sonra <i>huzurlu</i> hissediyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neticede, ne kadar tutabilirsin gül uğruna dikeni?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Hepinize mutlu bir 2014 diliyorum... :)<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-83882023407848742522013-12-17T23:32:00.001+02:002013-12-17T23:32:24.337+02:00Cehennem (Inferno)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjasCj0sHiFSSmOqsM8snASljwd2BLcblA-T3toXaFzYY7u77wFLW2xdgDzBOwSvccJ35Mr4PGEL7XEKExkkDsyolRDsahX8drCP5l9I7ZdBc3FmcWopqpw0WVodBkqEirJcVnCM-Wiis35/s1600/dan.brown.cehennem.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="317" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjasCj0sHiFSSmOqsM8snASljwd2BLcblA-T3toXaFzYY7u77wFLW2xdgDzBOwSvccJ35Mr4PGEL7XEKExkkDsyolRDsahX8drCP5l9I7ZdBc3FmcWopqpw0WVodBkqEirJcVnCM-Wiis35/s400/dan.brown.cehennem.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Dan_Brown" target="_blank">Dan Brown</a>’un 2013 Mayıs ayında, dünya ile aynı anda Türkiye’de
yayımlanan (hatta Türkiye’de Türkçe hâliyle biraz daha erken) son romanı “Cehennem
(Inferno)”, Brown’un klasikleşen simgebilim profesörü Robert Langdon’ın
başından geçen bir macera. Ancak kitap ne yazık ki Brown’un önceki Langdon
romanları kadar etkileyici ve başarılı değil.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b><u>Not:</u> Yazının devamı, romanın hikâyesiyle ilgili okuma zevkini kaçırabilecek bilgiler içermektedir.</b></div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sıralamamı isteseniz, Dan Brown romanları arasında en
sevdiğim “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Melekler_ve_%C5%9Eeytanlar" target="_blank">Melekler ve Şeytanlar</a>”dır. Dan Brown’un, içinde Robert Langdon
karakterini ilk barındıran bu romanında Brown, dinle bilimi birbiriyle
çatıştırmış, karşı madde fikriyle birlikte Tanrı’yı arayış, evrenin varoluşu
gibi sorulara dinin bakış açısıyla yaklaşmış ve ortaya keyifli, okuması
heyecanlı bir roman çıkmıştı. Sonrasında, “Melekler ve Şeytanlar”dan <i>sonra</i> yazılmış olmasına rağmen, okur
çevrelerinde bu romandan <i>önce</i>
yazılmış olarak düşünülen “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Da_Vinci_%C5%9Eifresi_(kitap)" target="_blank">Da Vinci Şifresi</a>” vardır. Ki bunun sebebi de, Brown’un
“Da Vinci Şifresi” romanıyla büyük bir ün kazanmasıdır. Hatta “Melekler ve
Şeytanlar” ve “Da Vinci Şifresi” arasında “Dijital Kale” romanını da görürüm.
Dan Brown’un ilk romanı olan “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dijital_Kale" target="_blank">Dijital Kale</a>” de, Amerikan Ulusal Güvenlik
Dairesi’yle (NSA) ilgili bir macera romanıydı ve bu romanla, “Melekler ve
Şeytanlar”ın son 100 sayfası resmen kapışır nitelikte bir heyecana ve
adrenaline sahiptir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dan Brown, “Da Vinci Şifresi”nden sonra 6 sene bekleyerek,
belki de kitapları için geçirdiği araştırma süresini bayağı uzatarak, bu sefer
2009’da “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Kay%C4%B1p_Sembol" target="_blank">Kayıp Sembol</a>” adlı romanla geri dönmüştü. O da Robert Langdon
karakterini içeriyordu ve Washington’da geçen roman, Masonları, Amerika’nın
kuruluşunu ve insanlığın Altın Çağı’nı inceleyen bir hikâyeye sahipti. Ancak
Brown’un bu son romanı ne yazık ki diğer Langdon romanları kadar çok
tutmamıştı. Bunun belki birçok, belki de birkaç sebebi vardır; bence sebebi,
Brown’un hep <i>aynı kurgu</i>yu kullanarak <i>aynı şablon</i> üzerinden hikâyesini
anlatması. Haa, romanlar etkileyici değil mi? Okurken etkileyici. Hep bir
sonraki sayfada ne olacak, bir sonraki bölümde ne olacak, sır ne? diye sayfalar
arasında koşturuyorsunuz... ama bu kadar, koşturuyorsunuz sadece!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Kayıp Sembol” romanından 4 sene sonra da, Brown Nisan 2013’te
Facebook sayfasında bir etkinlik gerçekleştirerek, bir sonraki Robert Langdon
kitabının ismini açıklamıştı: <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Cehennem_(Dan_Brown_roman%C4%B1)" target="_blank">Cehennem</a>. Orijinal adıyla, <i><a href="http://en.wikipedia.org/wiki/Inferno_(Dan_Brown_novel)" target="_blank">Inferno</a>.</i> Inferno; İtalyan ozan ve politikacı <b><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Dante_Alighieri" target="_blank">Dante Alighieri</a></b>’nin ahirete yapılan yolculuğu anlattığı <i><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0lahi_Komedya" target="_blank">İlahi Komedya</a></i> (La Divina Commedia/The
Divine Comedy) adlı üç ciltlik eserinin ciltlerinden biridir. Diğer ciltler de
Cennet ve Araf’tır. Dan Brown, Dante’nin bu önemli eserinin Cehennem’le ilgili
olan kısmını resmeden <b><a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Sandro_Botticelli" target="_blank">Sandro Botticelli</a></b>’nin
<i><a href="http://www.florenceinferno.com/wp-content/uploads/2013/06/Botticelli-Map-of-the-Hell.jpg" target="_blank">Cehennem’in Haritası</a> (Map of Hell)</i>
adlı eserini görüp büyük bir hayranlık duyarak, bu eser üzerine bir Robert
Langdon romanı yazmaya başlar ve ortaya “Cehennem” çıkar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Cehennem”de; ilk bölümde yine gizemli bir olay meydana
gelir ve kitabın ortalarına ya da sonuna kadar merak edeceğimiz bu olayla
ilgili hikâye ilerledikçe merak içinde bekleriz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Robert Langdon kendini birden, gecenin karanlığında Floransa’da
bir hastane odasında yatakta yatarken bulur. Zihnindeki en son anı, Harvard
Üniversitesi kampüsünde yürüdüğüdür, onun dışında hiçbir şey hatırlamamaktadır.
Floransa’ya nasıl gelmiştir ve burada ne işi vardır? Ayrıca başında bir yara
izi ve dikiş vardır, bu yüzden Langdon başından vurularak hastaneye geldiğini
düşünür. Ama kendisini kim getirmiştir? Başından kim vurmuştur? Ve neden?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hastanede doktor Sienna Brooks’un gözetimindedir, ancak
Robert Langdon’ın peşinde, onu öldürmek isteyen birileri vardır ve Vayentha
adında bir kadın kiralık katili göndermişlerdir. Vayentha hastaneye gelerek
silahıyla etrafa saldırmaya başlar ve bir doktoru öldürür. Langdon, Sienna’nın
yardımıyla hastaneden kaçmayı başarır ve Sienna’nın apartman dairesine
giderler. Bu arada Langdon’ın hastane yatağında uyurken gördüğü korkunç bir
rüya vardır ve rüyada beyaz saçlı, yaşlı bir kadın Langdon’a “<i>Ara, bulacaksın</i>” demektedir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Langdon Sienna’yla onun apartman dairesine varır ve hem
peşlerinde kimlerin olduğunu çözmeye çalışırken, hem de neden peşlerinde
olduğunu öğrenmek ister. Langdon’ın ceketinin astarının içindeki bir bölmeden
bir tüp çıkar. Tüpün içinden de ileri teknoloji bir el projektörü çıkar.
Projektörü salladıkça içindeki ışık yanar ve duvara yansıttıklarında,
Botticelli’nin <i>Cehennemin Haritası</i>
adlı eserin günümüze uyarlanmış bir versiyonunu görürler. Resmin en altında “Gerçek
ancak ölümün gözlerinden görülebilir” diye bir not vardır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu notla birlikte hareket eden Langdon ve Sienna, Floransa’da
müzeleri, sarayları ve tarihî eserleri gezerek ipuçlarını takip edip
kendilerini bekleyen gerçeği aramaya başlarlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Cehennem”de, pek çok internet sitesinde ve forumda okuduğum
eleştirilere katıldığım şekilde, çok fazla yapı ve mekân tasviri var. O kadar
ki, kendinizi romana tam anlamıyla veremiyorsunuz. Floransa’yı gezmiş ve
oradaki tarihî yapıları ve eserleri görmüş biri için pek problem olmayabilir,
ancak Langdon’ın macerası sadece yapıları gezip bir yerden kaçarak öteki yere
gitmek üzerine. Romandaki ipuçlarını ve şifreleri de pek kaliteli bulamadığımı
belirtmeden geçemeyeceğim. Nerede “Melekler ve Şeytanlar”, nerede “Da Vinci
Şifresi”, nerede “Cehennem”... Dan Brown bu romanında resmen karakterlere
ağırlık vermiş. Romandaki çatışma yaratan konu da <i>transhümanizm</i>; “insanın fiziksel ve bilişsel yeteneklerinin
arttırılması ve yaşlanma ve hastalanma gibi arzu edilmeyen veya gereksiz
görülen yönlerinin ortadan kaldırılması amacıyla teknoloji ve bilimden
faydalanılması gerektiğini öne süren uluslararası bir entelektüel ve kültürel
hareket.” (<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Transh%C3%BCmanizm" target="_blank">Vikipedi</a>)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ya transhümanizm konusu, ya da Dante’nin Cehennem tasviri,
ya da bunların hiçbiri değil ama Brown’un konuyu ele alışı çok basit olmuş
diyebilirim. Brown elindeki bu malzemeyle çok daha iyi bir eser ortaya
koyabilirmiş, iki karakterin habire bir yerlerden bir yerlere kaçtığı ve bir
maskenin peşinde koştuğu cılız bir olay örgüsü yerine. Romanda bir de
Konsorsiyum adında, zengin müşterilerinin isteklerini yerine getirmekle yükümlü
özel bir oluşum var. Birine bir mesaj iletip sonra ortadan kaybolmak
istediğinizde çok paranız olup da başvurabileceğiniz bir oluşum. Bir de Dünya
Sağlık Örgütü direktörü Elizabeth Sinskey adlı bir karakter var, ki kendisi
Langdon’ın rüyalarında gördüğü ak saçlı yaşlı kadın.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kadar mekân tasviri, bu kadar <i>uzun ve abartılı</i> tasvir olmasa roman belki daha hızlı ilerleyecek,
ama işte ah o tasvirler ve kimi sayfalarda gereksiz yere uzatılan diyaloglar
konunun okuyucuyu sarmasını -benim açımdan- zorlaştırıyor. Brown’un
romanlarında zaten artık alışık olduğumuz üzere, Hollywood film klişeleri tarzı
diyaloglar oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Bu aslında gördüğünüz şey değil.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
- Bunun benim gördüğüm şey <i>olmayabileceğini mi</i> iddia ediyorsun?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
- Aslında hiçbir şey <i>görmediğinizi</i>
iddia ediyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Langdon şaşırdı. <i>Bu
çok tuhaf.</i><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bunun gibi diyalogları zaten hızlı okurken direkt
geçebiliyorsunuz, çünkü hikâyeye kattıkları hiçbir şey de yok. Sürekli şaşıran,
sürekli sürprizlerle afallayan, neyin ne olduğunu bilmeyen karakterler, ya da
neyin ne olduğunu bilmeyen bir Robert Langdon... Şahsen Dan Brown’un önceki
daha başarılı romanlarında, karakterlerin hissettiklerini ve düşündüklerini
belirten italik yazılar (yukarıdaki “<i>Bu
çok tuhaf</i>” gibi) daha bir eğlenceli, kimi zaman esprili ve hikâyenin içini
dolduran kısımlardı. Artık onların da sıradan bir hâl aldığını görmek üzücü.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Romanın son 100 sayfalık (yani 50 yaprağa yakın) bir kısmı İstanbul'da geçiyor. Brown'un "Kayıp Sembol" romanının tanıtımı için Altın Kitaplar'ın davetiyle İstanbul'a gelmesinden, bir sonraki romanında İstanbul'u da işleyebileceği belliydi zaten. Romanda <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Yerebatan_Sarn%C4%B1c%C4%B1" target="_blank">Yerebatan Sarnıcı</a>'nı ve orada gelişen olayları okumak güzeldi. Ama tabii Altın Kitaplar, kitabın tanıtımı için "Sonları da İstanbul'da geçiyor!" diye hikâyenin kurgusunu bozduğu için ayrıca bir teşekkürü(!) hak ediyor. Romanın son 100 sayfasına varmadan önce, hikâyenin İstanbul'da noktalanacağını Altın Kitaplar sayesinde önceden biliyorsunuz. Neden bir yayınevi, yabancı yazarının romanda sırf Türkiye'yi yazdığı için o kısmı tanıtımlarda kullanır anlamış değilim...</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
"Cehennem", "Kayıp Sembol" romanından biraz daha iyi bir lansmanla ve daha plânlı şekilde satışa çıktığı ve -hâliyle- daha çok konuşulup sattığı için, Dan Brown'un bir sonraki filme uyarlanacak romanı da "Cehennem" olmuş olacak. Bu sayede, Robert Langdon rolünde Tom Hanks'i İstanbul caddelerinde ve Yerebatan Sarnıcı'nda kovalamaca oynarken görebileceğiz. Sanki bu tür sahneler ülkemize çok iyi bir imaj kazandıracakmış gibi! Ama olsun, Kapalıçarşı'yı da görmüş olacağız. Film, önceki filmlerde olduğu gibi, başrolünde Tom Hanks ve yönetmen koltuğunda Ron Howard olarak 18 Aralık 2015'te <a href="http://www.flixist.com/dan-brown-s-inferno-to-be-adapted-216108.phtml" target="_blank">gösterime girecek</a>. Sony Pictures romanın film haklarını (tabii ki!) roman yayımlandığı anda satın aldı.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both;">
</div>
<div class="MsoNormal">
Brown bir sonraki romanında (muhtemelen 2016 veya 2017’de
yayımlanır, ya da daha geç) (belki de "Cehennem" filmine denk getirerek 2015 kışında), Facebook sohbetindeki bir soruya verdiği cevap
üzerine, Shakespeare’i ve ona karşılık olarak bir konuyu ele alacağını açıkladı.
“Melekler ve Şeytanlar” Vatikan - karşı madde, “Da Vinci Şifresi” Da Vinci -
kutsal kâse gibi konular olduğuna göre, bakalım Shakespeare’le ilgili nasıl bir
konu bulacak Brown... belki de <i>olmak ya
da olmamak</i>tır, kim bilir! Ama Brown her ne bulacaksa, evet yazma tarzı bu
olabilir fakat, şablonunu değiştirmesi, çeki düzen vermesi, daha <i>ilginç</i> bir şekilde yazması gerekir diye
düşünüyorum. Ve bu konuda, “Dan Brown, müthiş kitaplar yazıyorsunuz, Cehennem’i
hemen okudum ve çok beğendim! Bir sonraki romanınızı heyecanla bekliyorum!”
diyen (aşırı abartılı bulduğum) hayranları kadar iyimser olamayacağım.<o:p></o:p></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-45139514387413519702013-11-24T23:17:00.000+02:002013-11-24T23:44:06.489+02:00Cook meth, b*tch!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheaTF3cnUqr5s03hL69iPYn6P6_rjU1KTY7M87psvcUOIWsmkyc_jZ9irk3wVo75IggBpJzoC0Bq-xYOkJaWEFc5-gIPAiyaxK_U-5Z1ZSrW5VDiDyrQsqfNvBJAntEErCApt5CLjBJsIZ/s1600/19(02).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheaTF3cnUqr5s03hL69iPYn6P6_rjU1KTY7M87psvcUOIWsmkyc_jZ9irk3wVo75IggBpJzoC0Bq-xYOkJaWEFc5-gIPAiyaxK_U-5Z1ZSrW5VDiDyrQsqfNvBJAntEErCApt5CLjBJsIZ/s400/19(02).jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aynı “<a href="http://www.imdb.com/title/tt0773262/" target="_blank">Dexter</a>” ve
“<a href="http://www.imdb.com/title/tt0411008/" target="_blank">Lost</a>” dizilerinde olduğu gibi; oldukça başarılı Amerikan dizilerini geç
keşfetme konusunda yeni durağım “<a href="http://www.imdb.com/title/tt0903747/" target="_blank">Breaking Bad</a>” oldu. Ancak bu, akciğer
kanserine yakalanan lise kimya öğretmeni Walter White’ın her şeyi boş verip
ailesinin geleceğini güven altına almak üzere kötü yola sapması beni
gerçekten fena sardı!<br />
<br />
<b><u>Not:</u> Yazının devamı, dizinin geneliyle ilgili (hafif ve ağır) spoiler'lar içermektedir!</b><br />
<a name='more'></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="MsoNormal">
“Breaking bad”, ya da “break bad”; kişinin doğru bildiği
yoldan sapması, kötü yola (yollara) başvurması, (kendi çevirimle) <i>kafayı kırması</i> gibi bir anlama geliyor. Güneye
ait konuşma dilinde bir laf. Şimdiye kadar hep bir prensibiniz vardır, bir
hayatınız, bir kariyeriniz, bir hedefiniz vardır ve bir gün aniden bir şey
olur, “Eeeeh s*kerler böyle hayat şartlarını, kaderin böylesini!” deyip
kendinizi, diğer insanların ahlâkî, etik açıdan doğru bulmayacağı veya normal
görmeyeceği bir yola adarsınız.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aslında kişinin hayatı iyi veya kötü giderken başına birden
aksiliklerin peşi sıra gelip bildiği yoldan değil de başka (yanlış) (kime göre
neye göre?) yoldan gitmesi fikri çok yeni veya farklı bir şey değil. Küçükken
izlemeye doyamadığım Türk filmi “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Namuslu" target="_blank">Namuslu</a>” filminde de Şener Şen’in
canlandırdığı <i>iyi aile babası</i>
karakteri vardır. Pısırıklığından ötürü kendisini rol model almayan bir oğul,
onda gerekli seksüelliği ve cazibeyi gör(e)meyen bir eş, sürekli başlarında
dikilen ve “Aaaah ah!” deyip duran kayınvalide, kendisi iyi aile babası olduğu
hâlde onunla zıt ve piç bir karakter olan enişte bu aile babasının çevresini
sarmıştır. Evden işe, işten eve memur hayatı yaşayan ve bankada çalışan bu adam
bir gün kendisine yatırması için verilen para kaçırılınca herkes onun
kaçırdığını sanıp bir de üzerine adama helâl çekmeye başlar. “Ben çalmadım”,
“Vallahi ben çalmadım” derken adam en sonunda kafayı yiyip, “Evet lan! Ben
çaldım!” diyerek <i>efendi adamdan piç adama
geçiş</i> gerçekleştirir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu henüz bir örnek. Daha ne yapımlar var kişinin iyi veya
kötü giden hayatında baskılar ve dayatmalar sonucunda yanlış yola sapmasını
anlatan. “Breaking Bad” dizisi de onlardan biri. Ancak bu konuyu çok iyi, hatta
<i>ustaca</i> işleyişi beni benden aldı
diyebilirim!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Türk dizilerini <i>zaten</i>
geçiyorum, ama klasik Amerikan dizilerini de geçin; sahneleri <i>okuyarak</i>, kafanızda <i>tartarak</i>, üzerine <i>düşünerek</i>
izleyebileceğiniz bir dizi “Breaking Bad”. Mesela jenerikten önceki teaser
sahnesinde (Amerikan senaryo dilinde o sahneye “teaser” deniyor) diziyle kel
alâka sanılan bir kişi, nesne veya olayla ilgili bir şey gerçekleşiyorsa, bunu
diziye göre yorumlamanız gerekiyor. Kısacası sahneler armut piş ağzıma düş
kolaylığında değil.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizinin karakter seçişleri de başarılı etkenlerinden bir
diğeri; kimyager ve emekli kimya öğretmeni olan Walter White; kısa hikâyeler
yazan, karnı burnunda eşi Skyler White; serebral palsi/beyin felciyle doğmuş
olan ve bu sebeple konuşma ve hareket yetisinde aksaklıklar olan oğlu Walter
Jr.; Skyler’ın kız kardeşi, radyolojik teknolog olarak çalışan Marie Schrader;
Marie’nin eşi, uyuşturucuyla mücadele dairesinde özel yardımcı ajan olarak
çalışan Hank Schrader; Walter’ın lisede kimya hocasıyken öğrencilerinden biri
olan, <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Metamfetamin" target="_blank">metamfetamin </a>kullanıcısı, üretici ve satıcısı Jesse Pinkman; Los Pollos
adlı fast food restoranı işletmecisi, ilk görüşte sakin, mıymıntı bir tip olan,
ancak esasında mafyalık yapan Gustavo Fring; Fring’in kristal meth
operasyonlarında tetikçilik görevi üstlenen, emekli polis Mike Ehrmantraut;
şaka gibi bir ceza avukatı Saul Goodman ve diğerleri...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bütün bir olayı kısaca özetlemek gerekirse şöyle
diyebilirim: Walter White ailesiyle birlikte orta ile alt sınıf arası bir
yaşantı sürmektedir ve <i>onur</i>, <i>gurur</i> gibi unsurlara büyük değer
veriyor. Walter White için babalık, aile babası olmak, aileye iyi bakmak her
şeyden önce geliyor... derken bir gün akciğer kanseri olduğunu öğreniyor ve
hastalığı tedavi de edilemiyor – yani Walter’ın zamanı kısıtlı! Bu halde
ailesine gerekli iyi yaşam şartlarını sunamayacağını düşünüyor ve bacanağı
Hank’le bir uyuşturucu operasyonuna katıldığında, olay yerinde liseden
öğrencisi Jesse Pinkman’ı görüyor. Ardından Jesse’le bir anlaşma yapıyor: onu
olay yerinde gördüğünü söylemeyecek, ama bu sayede Jesse’le birlikte
metamfetamin üreterek para kazanacaklar, çünkü Jesse’in uyuşturucu konusunda
çevresi geniş ve Walter’a yardımcı olabilir. Ama Walter’ın bu işi <i>büyük bir gizlilikle</i> yapması gerekiyor
çünkü bacanağı Hank uyuşturucuyla mücadele dairesinde ajan! Ayrıca Walter’ın
acayip tripler atan Skyler adında bir eşi var, ve Skyler’dan daha beter bir de
onun kız kardeşi Marie var! Yani Walter’ın ailesi onu çepeçevre sarmış durumda.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Metamfetamin işine girip oldukça kaliteli mavi renk kristal
meth üreten Walter ve Jesse, olur olmadık mafya işlerinin içine giriyor ve
gerçekleştirdikleri her eylem, yakalanmalarına olanak tanıyacak bir başka
eyleme vesile oluyor, bu sebeple oldukça dikkatli olmak zorundalar – ama ipin
ucu çoktan kaçmış durumda!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Breaking Bad” dizisinin bu kadar tutmasındaki etken,
yukarıda saydıklarımdan önce, elbette ki hikâyesi ve sürükleyiciliği. Bir dizi
olduğunu göz önüne alacak olursak, sürükleyicilik ve sonraki bölümü merak
ettirme yetisi oldukça yüksek. O kadar derin ve sert karakter ve olay geçişleri
yaşanıyor ki, daha siz ne olduğunu anlamadan bölüm bitiyor ve bölümleri peş
peşe izlediğiniz zaman sezon bitiyor, sonra biraz daha heyecanlanıyorsunuz,
derken dizi bitiyor... işte o derece temposu yüksek bir dizi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walter White metamfetamin üretecek, tamam. Bundan iyi para
kazanacak, ancak onurdan, gururdan, iyi aile babası olmaktan bahseden Walter
bunu nasıl yapacak? İşte bu noktada ikincil bir karakter, bir <b>alter ego</b> devreye giriyor: <b>Heisenberg.</b> Dizi boyunca Walter
White’ın hayatına tanıklık ederken, bir yandan da onun <b>Heisenberg</b> yanına tanıklık edip metamfetaminle ne yapacak, mafyayla
nasıl baş edecek, dahası meth işinde nasıl <i>kral
olacak</i> bunları seyrediyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aslında bu alter ego meselesi ve Walter White'ın içinde
beslediği, meth operasyonlarında ortaya çıkardığı Heisenberg karakteri, dizinin
ana ikilemlerinden biri. Muhtemelen hepimiz hayatlarımızda zor bir meslek icra
ediyoruzdur ve bir o kadar zor müşterilerle cebelleşiyoruzdur, değil mi? Yani
her işin, her eylemin çetrefilli, zorlu bir yanı vardır muhakkak. Ve bu zorlu
yanla bazen öyle bir karşılaşırız ki, “Sikerler böyle işi!” diye rest çekecek
noktaya geliriz. İşte Walt için “Breaking Bad” dizisindeki bu nokta,
Heisenberg. Bazı olaylar Walt için öyle geri dönülemez, öyle değiştirilemez bir
noktaya geliyor ve işler öyle sarpa sarıyor ki, Walt’un içinde biriktirdiği
bütün kin, öfke ve hiddet kendini Heisenberg olarak gösteriyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Diziyi izleyecek olursanız ne demek istediğimi daha iyi
anlayacaksınız. Walt’un Walt olduğu ve Heisenberg olduğu sahnelerde, Walt
karakterini canlandıran Bryan Cranston’ın muhteşem oyunculuğuna hayran
kalabilirsiniz - şahsen ben kaldım. Dizinin en başında saçı olan, gözlük takan,
emekli memur gibi giyinen, sıradan bir bıyığı olan Walter White, ki bahsettiğim
hâli şudur;<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaF5UcEMb6_M3QodFKA_7jADptl1q9kQllhRa63bjC-b2sJlx4E1aUEnVrwCcUTP1rOolJz3TyipAJeLhnWj2eg2LV-Iui6NVEGSDyLsz_lukqNjjR4CzzKORjHIfknb5NBueCX9E-YF9G/s1600/walter_white_season1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaF5UcEMb6_M3QodFKA_7jADptl1q9kQllhRa63bjC-b2sJlx4E1aUEnVrwCcUTP1rOolJz3TyipAJeLhnWj2eg2LV-Iui6NVEGSDyLsz_lukqNjjR4CzzKORjHIfknb5NBueCX9E-YF9G/s400/walter_white_season1.jpg" width="238" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
dizinin ilerleyen sezonlarında, alter egosu olan Heisenberg
karakteriyle yaşadığı içsel dönüşümler vesilesiyle fiziksel olarak da şöyle bir
insana dönüşüyor;<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoGw2iurFoigpTiU77oWlOt2HWmXvpd2DSRUuyokY9vVsE2OP_0FDO2DDJqPevH640hOo30IhsB5668qv9dth5a5c4gbX5H1GxtLFZ_vrdLsDpj0u3mYBnuiECfpAAM7mCPkVf9Sv_3Gyk/s1600/BB-S5B-Walt-590.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoGw2iurFoigpTiU77oWlOt2HWmXvpd2DSRUuyokY9vVsE2OP_0FDO2DDJqPevH640hOo30IhsB5668qv9dth5a5c4gbX5H1GxtLFZ_vrdLsDpj0u3mYBnuiECfpAAM7mCPkVf9Sv_3Gyk/s400/BB-S5B-Walt-590.jpg" width="300" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizinin başında bize o kadar çaresiz, zayıf, masum, şerefli,
iyi aile babası bir Walter White tanıtılıyor ki, bölümler ve sezonlar
ilerledikçe onun yaşadığı değişimler de ayrı bir hayret ve hayranlık
uyandırıyor izleyicide. Birinci sezondaki o Walter White nasıl olup 2., 3., 4.
ve 5. sezonlardaki Walter White’a, dahası <b>Heisenberg</b>’e
dönüşebiliyor? İşte bütün mesele bu!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela Walt'un eşi Skyler’la telefonda tartıştığı bir
sahnede, Skyler’ın bitmek bilmeyen triplerine karşılık telefonu kapatırken,
“Buna konuş!” der gibi penisini tutması ve öfkeyle konuşması, içindeki
Heisenberg’ün yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladığının kanıtıdır. Bu şimdilik
hatırladığım bir sahne. Dizide Walt’un herhangi biriyle tartışırken veya
herhangi kötü giden bir olay karşısında sinirlerine hâkim olamayıp küfür
ettiği, kendisinden beklenmeyecek argo bir söylemde veya harekette bulunduğu
pek çok sahne var. Yani aslında Walt gibi, hepimizin içinde belli bazı kriz
zamanlarında zar zor dizginlediğimiz bir öfke patlamamız, ikinci bir benliğimiz,
bir alter egomuz var; kimimiz bunu kontrol edebiliyorken, kimimiz rahatlıkla
dışa vurabiliyor. Walt’un sezonlar ilerledikçe Heisenberg’e dönüşmesi ve
aralarında, hareket, tavır ve ses tonu olarak da büyük farklılıklar olması işte
aynı bu dışa vurumun bir eseri.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bahsettiğim dışa vurumu ve dönüşümü şu videodan da
görebilirsiniz. Dizinin hayranlarından birinin yaptığı bir video:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://img.youtube.com/vi/VpGwRlH_HF4/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://youtube.googleapis.com/v/VpGwRlH_HF4&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="http://youtube.googleapis.com/v/VpGwRlH_HF4&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Videoda, özellikle Walt’un polisle tartıştığı sahne bile
onun Heisenberg’e dönüşmesi, onun “kafayı bozması”nın en önemli örneklerinden
biri. Hangimiz gerçek hayatta kuralsızlık veya usulüne göre olmayan bir şeye
karşı tepki göstermek istemeyiz ki? İşte Walter, Heisenberg olarak bunu
gösteriyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki isteyen herkes, istediği zaman içindeki bu kuralsız,
adaletsiz, illegal kişiliği ortaya çıkartabilir mi? Orası tartışılır. Walter
White için bunun sebebi, akciğer kanseri olması. Hani derler ya “Allah
beterinden saklasın!” diye; Walt için daha beteri <i>ne olabilir ki</i>? Akciğer kanseri olmuşsun, günlerin artık <i>sayılı</i> ve prensipleri, kuralları, iyi
bir aile yaşantısı olan biri olarak ardında bıraktığın insanlar için bir
şeyleri yoluna koymak isteyebilirsin. Bu kişiden kişiye değişir, fakat Walt
için esas mesele bu; ailesinin, kendisi yaşarkenki refah düzeylerini sabit
tutarak onlara iyi bir hayat vaat etmek. Bunu da okulda öğretmenlik yaparak
veya araba yıkamacıda çalışarak yapamayacağı için, yapabileceği tek şey,
uzmanlık alanı olan kimyayı <i>illegal
eylemler</i> için kullanmak. Bu da, onun için, kristal meth pişirip satmak.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adalet, adil yaşam ve bunun kişi üzerindeki etkileri, demin
de dediğim gibi, kişiden kişiye değişebilir. White ailesi, herhangi bir
kanunsuzluk karşısında polise gidip hakkını arayacak bir aile. Ancak Walt meth
üretmek gibi pis işlere bulaştığı ve eşi Skyler da güvenliklerinden endişeli
olduğu vakit, “Başımıza bir şey gelmesinden korkuyorum, polise gitmeliyiz,”
dediğinde, Walt’un cevabı, içindeki Heisenberg’ün kendini göstermesi yine
şahane bir performans:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/wMEq1mGpP5A?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walt burada, “Skyler, ben o bildiğin adam değilim. Ben o
polise giden ödlek adam değilim. Ben kapımıza dayanan mafya veya kötü
adamlardan korkan biri değilim. Ben kapıya dayanan kötü adamım, ben kapıyı
çalan kötü adamım!” diyerek kendisinin yavaş yavaş nasıl birine dönüşmekte
olduğunu Skyler’a da gösteriyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de, enteresandır, Walt’un içindeki gizli Heisenberg
karakteri ortaya çıkmaya başladıkça Walt daha bir güçleniyor gibi geldi bana
dizi boyunca. Normalde kansere yakalanmış bir insanın daha <i>yorgun</i>, daha <i>bitkin</i>, daha
<i>hâlsiz</i> olmasını bekleriz - en azından
ben beklerim. Ama Walter White kansere yakalandığını öğrendikten sonra, içindeki
at şaha kalkıyor ve kendisinin yaşından ve cüssesinden beklenmeyecek bir güç ve
azimle çalışıyor. Dizide kimi zaman Walt’u izlerken yaptıklarını görüp kendim
zihinsel olarak yorulduğumu biliyorum. Bir insan, kansere yakalandıktan sonra
bu kadar anî, bu kadar sert, bu kadar zorlu kararlar verip, üzerine bir de
bunlarla canla başla mücadele edebilir mi? Yani mesela, kansere yakalanmış,
günleri sayılı ve maddi açıdan zorluk çeken Walt’un <i>mafyayla</i> ne işi olabilir? Bir insan bu kadar mı kafayı kırar (break
bad)?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walt’un yine kendini kaybettiği ve içindeki Heisenberg’le
yer değiştirdiği, dahası <i>kavga ettiği</i>
sahne olarak da şu sahneyi düşünebiliriz:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/cWfK5JyD2bA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Skyler, Walt’un metamfetamin satarak kazandığı onca parayı,
Skyler’la ‘özel bir geçmişi olan’ bir adama verir ve Walt tam paraya ihtiyacı
olduğu anda bunu öğrenince keçileri kaçırır; verdiği tepki, Walt ve Heisenberg
karışımı bir tepkidir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walt’un artık kötü bir adam olmak mı, yoksa ailesini korumak
isteyen prensipli bir baba mı olduğunun anlaşılamadığı, eşi Skyler’la kavga
ettiği şöyle bir sahne de var:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/XLlkQYzkjH8?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Skyler, Walt’un artık ipin ucunu tamamen kaçırdığını
düşünerek, oğlunu ve yeni doğan bebeklerini de alıp çekip gitmek ve daha
güvenli, huzurlu bir hayat sürmek istiyor; ancak Walt’a göre <i>zaten</i> böyle bir hayata sahipler ve
beraber olurlarsa daha iyi bir hayata geçebilirler. Skyler Walt’un artık
durdurulamaz biri olduğunu düşünüyor ve onu kendisinden ve çocuklarından
korumak için bıçakla saldırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sahnede hiçbir müzik olmaması, hiçbir ses efektinin
olmamasının sahneyi ne kadar daha gerilimli hâle getirdiğini görüyorsunuzdur.
Üstte paylaştığım Walt’un çıldırması sahnesinde fondaki o müzik sahneyi ne
kadar gerilimli hâle getiriyorsa, bu sahne de müziksizliğiyle bir o kadar
germeyi başarıyor. Evet, dizinin başarılarından biri de bu: müziksiz, ancak
tansiyonu yüksek sahnelerle <i>germesi</i>.<o:p></o:p><br />
<br />
Walt'un dizide sakin, sıradan, pis işlere burnunu sokmayan bir insandan; başka insanların hayatlarıyla ilgili kararlar veren <i>karanlık bir karaktere</i> dönüşmesi de ilginç, bunu da şu videodan görebilirsiniz (bol spoiler'lı!):<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/y-4WGPYJ2gI?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Video klipte bir süre sonra, hapishanedeki ölüm sahnelerinde çalan müzikten, Walt'un hapisteki o insanların ölümüyle ilgili verdiği kararı nasıl <i>normal</i>, <i>sıradan</i> bir şekilde verdiğini de anlayabiliyorsunuz. Dizinin başında öğrencileriyle kimya soruları çözen Walt, son sezonda resmen <i>azılı bir katile</i> dönüşüyor - ama tabii bunları ona hep <b>Heisenberg</b> yaptırıyor.</div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizide bir de, Walt’la bu yola baş koymuş Jesse Pinkman
karakterimiz var ki, onun değişimi de Walt’un tam aksi yönde bir yol izliyor.
Walt sakin, prensipli, iyi aile babası imajından manyak bir meth <i>imparatoru</i> imajına doğru geçerken; Jesse
tam aksine, meth satan, uyuşturucuyla hayatı allak bullak olmuş, ailesi
tarafından reddedilmiş, her şeyine el konulmuş, uçurumun dibindeki bir gençten,
sevdiği kadına değer veren, onunla bir gelecek düşünen, daha sakin ve legal bir
hayat sürmeyi hedefleyen bir gence dönüşüyor. Zaten Walt’la yaşadığı çekişmeler
ve kavgalar da sürekli ikisinin karakterlerinin değişime uğramasından
kaynaklanıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jesse Pinkman karakterinin dizi boyunca geçirdiği değişimi
de şu videodan görebilirsiniz:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/XnCYavlj5Eg?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yine Jesse’in değişimi, dahası (kendini) kabullenişi hakkında şöyle güzel bir derleme
video var:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/amoS5hoC1SA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizinin en başında metamfetamin satıcısı olan ve pis mafya
işleriyle hayatı allak bullak olmuş Jesse, ilerleyen sezonlarda bu işin ne
kadar tehlikeli olduğunu, hayatını nasıl bir çıkmaza soktuğunu yavaş yavaş fark
ediyor ve kendisi için bir insanı öldürmek bile ıstırap olabiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela şu videoda (3. sezon finalinden spoiler içerir, aman
dikkat!) Walt’a yardım eden, son derece masum Gale adlı karakteri öldürmek <i>zorunda kalması</i> ve öldürürken nasıl bir
vicdan azabı çektiği rahatlıkla görülebilir:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/dyj8QiZGUMc?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizinin 4. sezonunda, Walt ve Jesse’i özel laboratuvarda
metamfetamin üretirlerken gözetlemekle yükümlü Victor adlı karakter, dizideki
uysal ama ağır mafya Gus Fring tarafından öldürülürken Walt’un ve Jesse’in
yaşadığı ikilem, Walt’un içinde bir yerlerde hâlâ korkak bir Walt’un olduğunu,
Jesse’in de aslında ne kadar boktan bir yaşantı içinde olduğunu gözler önüne
seriyor. Aynı görüntüde, Gus Fring'in ne kadar sessiz, aynı zamanda ne kadar psikopat bir karakter olduğunu da görebiliyoruz.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/T1L6jQ0Pfrw?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Klibi izlediyseniz, demek istediğimi anlamışsınızdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walt’un eşi Skyler da öyle bir kadın ve aynı zamanda bir
anne karakteri ki, ilk başta zaten Walt’a yaptığı tavırların, attığı triplerin
hepsini toplasak Ankara’dan İstanbul’a yol olur!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUW8CyCRnoi_R3dt_aVIQfy-rpTIWklm-6cUVALcpK9dNHnFeiOYEosH5KTZSF5a5zG3B0qWqa9S6uWPKPnBMF7J5KVb2ztTH_2L0VMg4c59EOnn5TIYZXJ8vOD6WqBilXyZpNTS-1zAZo/s1600/Skylar_S5b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUW8CyCRnoi_R3dt_aVIQfy-rpTIWklm-6cUVALcpK9dNHnFeiOYEosH5KTZSF5a5zG3B0qWqa9S6uWPKPnBMF7J5KVb2ztTH_2L0VMg4c59EOnn5TIYZXJ8vOD6WqBilXyZpNTS-1zAZo/s400/Skylar_S5b.jpg" width="300" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Elbette -haklı olarak- kaygılı bir kadın; aile kaygısı ve
gelecek kaygısı var. O da Walt gibi ailesine iyi bir yaşantı sunmaya çalışıyor,
üstelik kadın olduğu için duyguları ve duygu yoğunluğu da daha fazla. Ve her
kadın gibi trip atmasını da çok iyi biliyor! Walt’un kanser olduğunu
öğrendikten sonra onun legal yollardan para edinmesini isteyen Skyler, Walt
illegal yolları seçince ne yapacağını şaşırıyor ister istemez. Tek derdi,
oğulları Walt Jr.’ın ve yeni doğan bebeklerinin temiz, güvenli bir hayat
yaşaması. Yani esasında Skyler’ın isteği de, hem bir kadın hem de anaç bir
karakter olduğu için, aynı Walt’unki gibi, aileyi korumak. Ama Walt’un hâl ve
tavırları, dahası karakteri öyle bir değişiyor ki, Skyler aileyi mi korumak,
yoksa aileyi evin reisi Walt’tan mı korumak gerektiği konusunda kararsız
kalıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/PVY121juLKg?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Üstteki videodan da görebileceğiniz üzere; mesele, hikâyenin
en başında ailesini korumak ve onlara güvenceli bir hayat sağlamak olan Walt’un
sezonlar ilerledikçe baş kahramandan (ailesi için) bir anti kahramana dönüşmesi
ve kime ne tür zarar verebileceğinin belli olmaması üzerine.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Skyler’ın hamile olmadan önceki işi de muhasebecilik olduğu
için, Walt’un girdiği bu metamfetamin üretip satma dünyasından (bir şekilde)
haberi olup ona (bir şekilde) yardım etmesi gerektiğini düşündüğü için buna
göre, muhasebecilik yeteneğini kullanması gerekiyor. Ama tabii Walt’u bu pis,
rezil, illegal işe soktuğu için ondan nefret etmiyor değil. Dediğim gibi,
Skyler’ın attığı tripler öyle böyle değil, ama o da neticede White ailesini ve
çocuklarını, ayrıca geleceğini düşünüyor ve o da Walt gibi prensiplere sahip,
onun da aile içinde bazı kuralları var... ama işte Walt kafayı kırıp işleri
kötü bir açıdan ele alabiliyorken, Skyler’ın karakteri ve içgüdüleri buna izin
vermiyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Walter White’ın kayınbiraderi Hank adlı karakterin Uyuşturucuyla
Mücadele Dairesi’nde ajan olması ve istikrarlı bir karakter olması ve Albuquerque
şehrinde gerçekleştirilen geniş kapsamlı meth satışının izini dikkatli sürmesi,
etrafta yankılanan Heisenberg ismini derinlemesine araştırması da dizideki
merak ve heyecan unsurunu tetikleyen etkenlerden biri.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYvuZZgzkwQpfUjNbchrh7LrLwn_bbOvO3YPDQ9fSsgUjq39BP8swEM0cinHPRqMTZ9utfYw1T0glaMnItCUcSTFZXF1KiXrC-rOnCslj8DTvT71X98xlkeEgt2X8ve49wJf7Eu_CQp14g/s1600/Hank-Schrader.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYvuZZgzkwQpfUjNbchrh7LrLwn_bbOvO3YPDQ9fSsgUjq39BP8swEM0cinHPRqMTZ9utfYw1T0glaMnItCUcSTFZXF1KiXrC-rOnCslj8DTvT71X98xlkeEgt2X8ve49wJf7Eu_CQp14g/s400/Hank-Schrader.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Hank’in Heisenberg’ü
yakalamak için bu kadar çaba sarf etmesi, elindeki delilleri titizlikle
inceleyip izini sürmesi ve Heisenberg’ün aslında Walter White olduğunu
öğrenmesi, bu karakterin dizideki taşıdığı tempoya bir işarettir. Hank'in dizideki evrilmesini de şu videodan görebiliriz:<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/3d5ZB6n6UNU?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Adam resmen işinde gösterdiği azim uğruna kendi kazdığı çukura düşüyor... Ama Hank'in, Heisenberg'ü yakalama konusunda verdiği macera ve mücadele başlı başına bir efsanedir bence. Yoksa
Hank’in, Walt’un Heisenberg olduğunu öğrendiği şu sahne bu kadar basit, (yine)
müziksiz ve bu kadar etkileyici, bu kadar izleyiciyi şoke eden bir etkiye sahip
olabilir miydi?</div>
<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/lC4tAK231mw?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizinin özellikle bazı bölüm sonları ve sezon finalleri öyle
bıçak sırtı ki, izlerken heyecanlanmamak, gerilmemek, etkilenmemek mümkün
değil.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizideki Los Pollos Hermanos adlı restoranlar zincirini
işleten Gus Fring’e değinmek bile, kendisi hakkında başlı başına bir inceleme
yazısı yazmayı gerektirecek büyük bir deniz. Yani kendisi başlı başına bir <i>karakter</i>. <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVJWyToFh78Ws-mzz4TwHivCfitZVDw8wpwIDmkXsWyJASeN9C8TtJrxHeAli2BEN8cSwFJPOG03na6ERI88PaJwv_GswlQ5EuDw0G2CEmDnvzvVgTiK1AWJKZITel5VkGwT1KbS94w1De/s1600/Season_4_-_Gus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVJWyToFh78Ws-mzz4TwHivCfitZVDw8wpwIDmkXsWyJASeN9C8TtJrxHeAli2BEN8cSwFJPOG03na6ERI88PaJwv_GswlQ5EuDw0G2CEmDnvzvVgTiK1AWJKZITel5VkGwT1KbS94w1De/s400/Season_4_-_Gus.jpg" width="298" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
Bu başarıda kendisini canlandıran Giancarlo Esposito’nun
payı oldukça yüksek. Ben ömrümde bu kadar sakin bir restoran işletmecisi,
nazik, saf görünümlü; ama işine geldiğinde üstteki paylaştığım video klipteki
gibi acımasız bir katil olabilen bir mafyayı daha önce görmemiştim, bunu itiraf
edebilirim. Gus Fring’in işine gelince mafyayı oynaması, işine gelince (durum
gerektirdiğinde) sıradan bir restoran işletmecisini canlandırması, en az Walter
White ve Heisenberg karakterlerini tek bünyeye yerleştiren Bryan Cranston’ın
performansı kadar başarılı benim gözümde. Gus Fring'in başarılı performanslarından biri olarak, yukarıda verdiğim adamın gırtlağını kesme sahnesini izleyebilirsiniz. Kendisi orada son derece başarılı.<br />
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama eğer ki Gus Fring’in ne kadar sakin bir insan, ama
aslında ne kadar da öfkeli bir insan olduğunu kısaca görmek istiyorsanız, şu
videoyu izleyebilirsiniz:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://img.youtube.com/vi/Q_R-dxuGt_w/0.jpg" height="266" width="320"><param name="movie" value="http://youtube.googleapis.com/v/Q_R-dxuGt_w&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="http://youtube.googleapis.com/v/Q_R-dxuGt_w&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de dizide bir avukat var ki evlere şenlik: Saul Goodman!</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivlfSC6VIzr9IBbBLUlVQBcVcDbI6uDBOVKydzRNeBLtWdOT5VRP-C6Wn7mceEPN1V1ItybZGG1feY1ZLSxrtvg8HLbYibOeA6MBald2qDfCIVSdmpml3i0lkRYAOYoYhzWNqclBr35Sgp/s1600/Saul_Goodman2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="236" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivlfSC6VIzr9IBbBLUlVQBcVcDbI6uDBOVKydzRNeBLtWdOT5VRP-C6Wn7mceEPN1V1ItybZGG1feY1ZLSxrtvg8HLbYibOeA6MBald2qDfCIVSdmpml3i0lkRYAOYoYhzWNqclBr35Sgp/s400/Saul_Goodman2.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dizideki sloganıyla “Better Call Saul” (İyisi mi Saul’a
Danışın”). Hani “Kimdir bu Saul?” diye sorsanız, diyebileceğim tek şey; <b><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAMndUB-TD0fhvMkOgCdF-0h5qAu-kzN3wU96btBi86xXynsLNvPa4F5MVmYS-cNV02wLk2qFolvkaGIF0NQQbcSqmJnlWoS9M0G0cMYN4Gj_T2idkO45nZIQfCJbGlP-R69D42WqUBGUX/s1600/burhanaltintop12.jpg" target="_blank">Burhan Altıntop</a>’u (<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa_Yakas%C4%B1_(dizi)" target="_blank">Avrupa Yakası</a>) avukat olarak hayal et</b>
demek olur. Takım elbisesinin içine giydiği tuhaf gömlek ve kravatlar, yana
yatırdığı uzun saçı, bir kulağında devamlı takılı Bluetooth telefon kulaklığı
ile bir avukat ciddiyetinden tamamen uzak olan Saul Goodman, dizide meth işine
giren abimiz Walt ve onun satıcısı Jesse’in, denize düşen yılana sarılır
misali, kıçını toplayan avukat olarak karşımıza çıkıyor. Ama karakterin kendisi
ayrı bir komik, ofisi ayrı bir komik.</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRLd5cAp6rj1eU2jM3dIaKSnGL_M8fStvBbxR1lWvZnBgDdon0NyM1tK7h3nKrF0RXu-8IxqDxsVrFFXUwrA1XyN2DjFAhXXD42NaY6SuLJAojKdtsPQ6kk67hWl0VBrnjdoCuP_cKBXhJ/s1600/Episode-11-Walt-Saul-Skyler-760.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="281" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRLd5cAp6rj1eU2jM3dIaKSnGL_M8fStvBbxR1lWvZnBgDdon0NyM1tK7h3nKrF0RXu-8IxqDxsVrFFXUwrA1XyN2DjFAhXXD42NaY6SuLJAojKdtsPQ6kk67hWl0VBrnjdoCuP_cKBXhJ/s400/Episode-11-Walt-Saul-Skyler-760.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hatta ofisin dıştan görünüşü de şöyle bir şey:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWD_Q3dmHEw4fRm5WV17YlvvYFeDoz5XxxbaHs4p-TPDxDOcrIMMyZy-X8JoIX1KHKNZGPDmNYn7IKjCZ49OxwAPJM2-L8_tuBHfZtFCcNN5VvDw9HOFz5pYN357WWbARwCc7hWGNWiYp5/s1600/breaking-bad3.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWD_Q3dmHEw4fRm5WV17YlvvYFeDoz5XxxbaHs4p-TPDxDOcrIMMyZy-X8JoIX1KHKNZGPDmNYn7IKjCZ49OxwAPJM2-L8_tuBHfZtFCcNN5VvDw9HOFz5pYN357WWbARwCc7hWGNWiYp5/s400/breaking-bad3.JPG" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Allah düşmanımı hukuk konusunda Saul Goodman’ın eline
düşürmesin! diye dua ettirtecek kadar bayat ve güvensiz. Ama bir şekilde, nasıl
oluyorsa, Goodman sezonlar boyunca Walt ve Jesse’in kıçını toplamayı başarıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şuradaki videodan da Saul Goodman’ın hâl ve tavırlarıyla
ilgili genel bir bilgi edinebilirsiniz:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/RH09RUA7b3Q?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Başvurmak isteyebileceğiniz tipte bir avukata benzemiyor
değil mi? Tahmin etmiştim. Hukukî bir konuda başınız sıkıştığında
başvuracağınız son durak Saul Goodman olmalı, hatta Goodman’a başvurmadan önce,
üniversiteye girip hukuk okumayı bile düşünebilirsiniz belki. Ama çok da
kötülememek lazım tabii, neticede Saul, Walt ve Jesse’in pek çok işini görüyor,
yani aklı çalışan bir avukat. Ama şöyle diyelim, <i>yüksek hedefleri yok</i>. Belki de bu yüzden süpermarket gibi olan bir
yerde, tasarım olarak dökülen bir ofiste hizmet veriyor olabilir. Onun için dış
görünüş değil, müvekkillerinin hizmetlerden memnun kalması önemledir, olamaz
mı? Ama ne hizmet, ne hizmet!<o:p></o:p><br />
<br />
<div class="MsoNormal">
Saul Goodman’a özel dedektif olarak görev yapan, aynı
zamanda Gus Fring’in kristal meth operasyonunda adam öldürme işlevi de gören, <i>eski toprak</i> diyebileceğimiz, eski polis
memuru Mike Ehrmantraut da dizideki ağır abi - hatta abi demeyelim de, <i>amca</i> görevini üstlenen bir karakter.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIAfX9KgVUs_UJL2M_JlsqE2pOwTreKCcFrq8UhKPlN0pgBHUiqcBbSD4vel2-AUhCL1NGsmQpcI1PY9Ol5EOByD9whhosqoS0jKdhJqwMhToyuTbEdmtt6OvUs0_eF6CxuylgLhRIHtad/s1600/MikeS5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIAfX9KgVUs_UJL2M_JlsqE2pOwTreKCcFrq8UhKPlN0pgBHUiqcBbSD4vel2-AUhCL1NGsmQpcI1PY9Ol5EOByD9whhosqoS0jKdhJqwMhToyuTbEdmtt6OvUs0_eF6CxuylgLhRIHtad/s400/MikeS5.jpg" width="300" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Son derece soğukkanlı, baygın bakışlı (uyuyacakmış gibi),
işinin ehli bir dedektif Mike. Dizide Jesse konusunda sıkıntı yaşamasa da,
dengi sayılabilecek bir zekâya sahip olan Walt’la az atışması oldu değil
kendisinin. Ama dizideki en zeki, en işini bilen ve bu sayede en tetikte ve en
(pozisyon bakımından) rahat adam diyebiliriz Mike için. Kendisinin dizideki
süreci şu şekilde:<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/FiLP898yZvA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Esasında torunuyla parkta vakit geçiren, emekli görünümlü
bir amcadan farksız gibi gözüken Mike; mesele iş olunca bir kaplan
kesiliveriyor. Tavırları sanki “Bitsin artık bu iş, ben de rahatıma bakayım...”
mesajı veriyor. O da kendi özünde iyi biri, ama işte içinde bulunduğu ortam ve
koşullar onu iyiyle kötü arasında, <i>gri</i>
biri yapıyor... aynı dizinin diğer bütün karakterleri gibi.<o:p></o:p></div>
<br /></div>
</div>
</div>
<div class="MsoNormal">
Gelelim dizinin hikâyesi ve karakterleri haricinde, genel
olarak başarısına. “Breaking Bad” dizisinin bu kadar yüksek temposu ve bu kadar
heyecan barındırmasında aslında çok basit unsurlar var:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Dizinin sezonları zaten az bölümlere sahip; 1. sezon 7
bölüm, diğer sezonlar (son sezon hariç) 12-13 bölüm civarında.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Dizinin sezon bölümlerinin az olmasının yanı sıra, olaylar
<i>çok hızlı</i> gelişiyor. Genelde Türk
dizilerinden ve Amerikan dizilerinden alışık olduğumuz üzere, bir karakterin
bir sırrı öğrenmesi yarım sezon veya 2-3 koca sezon sürebiliyorken; “Breaking
Bad”de gelişmeler o kadar hızlı yaşanıyor ki, “Ulan bundan sonra daha ne olabilir
ki?” diye merak etmeye başlıyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Karakterlerin ve sahnelerin yazımı o kadar iyi ve o kadar
başarılı ki, hangi karaktere hangi bölümde ne olacağını, nasıl bir sahneyle
karşı karşıya olacağını kestiremiyorsunuz ve sahne bitiminde karakterin nasıl
bir tepki vereceğini anlamak kimi zaman çok zor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
- Dizinin yazımı zaten başlı başına bir olay! Eğer
senaryolara ilginiz varsa Google’dan diziyle ilgili orijinal senaryoları aratıp
nasıl bir yazım tarzına sahip olduğunu görebilirsiniz. Bu dizinin tutması ve
sevilmesindeki en önemli etken bence senaryosu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu yazıyı esasında dizinin 3. sezonuna başlarken yazmaya
başlamıştım, ancak diziyi son sezonuna kadar izleyip bitirme isteği, yazma
isteğinden daha baskın gelince, yazmak yerine sonuna kadar izlemem gerek diye
düşündüm, en sonunda bu yazıyı yazdım. Dizi o kadar kaliteli ki, hatmetmek
zaman alabiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Diziden aklımda kalanlar: Walt ve Jesse’in meth üretirkenki
süreçlerinin bir klip gibi keyifli bir müzik eşliğinde gerçekleşmesi; Walt ve
Jesse’in kimi zaman ayrı fikirlerde olup birbirlerine girmeleri; time-lapse
sahneler (bu sahnelere dizi süresince apayrı bir hayranlık duydum diyebilirim);<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/fu5Wbl2qz1Y?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
aynı Walt gibi sıradan biri gibi görünen, ancak içinde bir psikopat yaşayan Gus
Fring (Los Pollos işletmecisi); Gus’ın tetikçisi Mike Ehrmantraut; Walt ve
Jesse’in hukuki meselelerle ilgili danıştıkları ve dünyanın en tırt
sayılabilecek ceza avukatı Saul Goodman (“Better call Saul!”... kendisi için
ayrı bir TV dizisi çekilecek zaten). Belki daha neler neler var belki de bir
şaheser olan bu TV dizisinin içinde... Şimdiye kadar bana methedilen pek çok
dizi oldu: Friends, Lost, Dexter vb... Bu dizilerin hepsi de başarılı
dizilerdi. Ancak “Breaking Bad”i rahatlıkla ayrı bir köşeye koyabilirim (hadi
“Friends” sitcom’du onu da ayrı bir köşeye koydum diyelim).<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neticede, Şener Şen’in “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Namuslu" target="_blank">Namuslu</a>” filmindeki karakterden,
“<a href="http://www.imdb.com/title/tt0086250/" target="_blank">Scarface</a>”teki Al Pacino’nun karakteri Tony Montana’ya dönüşen Walter White’ın
hikâyesini izlemek büyük keyifti. Bir daha aynı keyfi hangi diziden alırım
(alırız) bilemem, ancak dizinin yaratıcısı <b>Vince
Gilligan</b>, “House MD” dizisinin yaratıcısı David Shore’la birlikte 2014-2015
sezonu için yeni bir dizi projesiyle ekranlara dönecek, bunu söyleyebilirim.
Vince Gilligan’ı, diziyi izlediğim süre boyunca çokça takdir ettiğimi
söyleyebilirim. Eğer televizyon ve dizi sektörü varsa bu tür diziler ve bu tür
başarılı senaristler için var, bundan eminim. Umarım Vince Gilligan ve
“Breaking Bad”deki yazar ekibi gibi yazarlar ve yazar grupları daha çokça
çıkar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Son olarak Jesse Pinkman’ın tarzıyla yazımı bitirmek
isterim: Yo, this fucking brilliant show is over, bitch!</div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Walter White'a, Jesse Pinkman'a, bütün diğer yan
karakterlere meth pişirme ve satma işini, ve bunun çevresinde gelişen olayları,
hayattaki dürüst ve düzenli yoldan sapıp <i>kötü
yola düşme</i> fikrini, bu kadar <i>kötü</i>
bir durumu bu kadar <i>iyi</i> gösterdikleri
için teşekkürler. Ayrıca senaristlerine de teşekkür tabii!<o:p></o:p><br />
<br />
Veda ederken de, dizinin jenerik müziğinin uzun hâliyle sizleri başbaşa bırakıyorum...<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/bMt1ILTzCac?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br /></div>
</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-66347285823629366902013-11-18T20:34:00.002+02:002013-11-18T20:40:03.282+02:00Abi saçları 3'e vuralım...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://i.imgur.com/d2CkqFg.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://i.imgur.com/d2CkqFg.jpg" width="304" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu zamana kadar pek çok saç modelini denemiş ve sert bir saç
tipine sahip biri olarak diyebilirim ki; özellikle erkekler için, 3 numara saç en kral saç modelidir!</div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Doğduğumda saçım sarıymış. Bu vesileyle babaannem beni hep <i>sarı oğlum</i> diye sever. Onun gözünde
daima sarı saçlı biri olacağım - saçım siyah veya kırlaşmış veya beyaz olsa
bile!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Küçükken saçlarım uzun ve kıvır kıvır olurdu, onu da
biliyorum. Ne zaman saçım uzasa kıvır kıvır bir hâle gelirdi ve -şimdikine
kıyasla- daha yumuşaktı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
1997 yılında “Titanic” filmi gösterime girdiğinde Leonardo
DiCaprio’nun saçını geriye taradığı bir yemek sahnesi vardı. Ona özenerek
saçımı bir defalığına tamamen geriye yatırayım demiştim... bayağı jöle
kullanmam gerekmişti ve en sonunda yatırmıştım, ama bu sefer de o saç bana hiç
uymamıştı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ricky Martin’in patlak verdiği bir dönem vardı 90’larda,
ablam da bir kere saçımı onunki gibi yapmaya çalışmıştı. Hani şu dağınık,
havalı duran saç modeli... olmadı. Daha doğrusu oldu da, jöleyle <i>anca</i>! Jöleye iki dokunayım, saçım yine
fırça gibi oluyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ha bu arada, bir de Ronaldo’nun patlak verdiği bir dönem
vardı, yine 90’larda (90’ların sonlarına doğru galiba); bütün bebeler saçını
Ronaldo’nunki gibi <i>kazıtıyordu</i>. Bu ‘bebeler’e
ben de dâhil oldum: annem balkonda tezgâhı kurdu ve saçımı 3 numaraya kazıdı!
Tezgâhı kurdu dememdeki maksat; benden sonra kuzenlerim, bir de birkaç komşu
çocuğu da olmak üzere hepimizin saçını 3 numaraya vurdu. Anam resmen balkonda
koyunun tüylerini kırpar gibi bizi kazımıştı!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
3 numara saç modeliyle ciddi anlamda tanışmam sanırım o
yazdı. Hatırladığım kadarıyla o vakitten sonra da saçım bir daha asla yumuşak <i>olamadı</i>. Hep böyle uzuyor ve fırça gibi
oluyordu, hâlâ da öyledir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonra bir ara, Çarkıfelek yarışmasının popüler ve bol
reytingli olduğu zamanlarda Mehmet Ali Erbil saç modeli vardı; <i>kirpi saç modeli</i>. Ona çok özendiğimi,
hatta uzunca bir süre özendiğimi hatırlıyorum. Ama şöyle bir fark vardı: Erbil’in
saçı benimki kadar gür değil ve yumuşak; benim saçım gür ve yumuşak değil!
Hâliyle ben berberde saçımı ne kadar kestirip şekil verdirtsem de, ertesi gün
okula giderken o saç asla benim istediğim gibi kirpi şeklinde olmuyordu. Bir de
ilkokul ve ortaokulda, arkadaşın yapılı saçını bozma modası vardı, sen saçını
jöleyle güzelce yaparsan ve bunu havalı biçimde sunarsan o saç elbet bozulurdu.
Bilmiyorum belki de sadece bana karşı uygulanan bir şeydi bu, ama bu vesileyle
de benim saç öğlene kadar kirpi kalıp öğleden sonra milletin saçıma dokunması,
ellemesi, okşaması vb. sebebiyle fırça hâlini alıyordu... geriye kalan
saçımdaki jöle kokusuydu sadece.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sırf bu kirpi saç modeline aşırı kapılmış olmam sebebiyle
yine galiba ortaokul zamanlarımda uzunca bir dönem kaliteli jöle arayışına girmiştim.
Gözlerimin önünden bir sürü rengârenk jöleler akıp geçiyordu. Şöyle bir
manyaklığım da vardı; akşam mesela duş almışsam, duştan çıkar çıkmaz o
yumuşamış, kolaylıkla şekil verilebilen saçıma jöleyle şekil verirdim ve öyle
yatardım. Yeteri kadar manyakça galiba - yatmadan önce saç jöleyle yapılır mı?!
Umut fakirin ekmeğidir, yaptım işte...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O kirpi saç modeliyle ilgili hevesim de geçtikten sonra,
hatırladığım kadarıyla, jöleye ve saç yapmaya küstüm galiba, hiç saçımı
yaptığımı hatırlamıyorum. Yani elime jöleyi alıp saçıma sürerek şekil verdiğimi
uzunca bir süre hatırlamıyorum. Belki de yapmışımdır lise döneminde, ama
ortaokuldaki kirpi saç modeli kadar manyakça bir hevesle değil. (O dönem iki
haftada bir berbere gidiyordum, daha saç uzamadan, düşünün!) Saçıma jöle
damlası değmedikçe fırça gibi bir saç modeliyle geziyorum ve ablamın deyişiyle
bu model de <i>elektrik-elektronik saç
modeli</i> hâlini alıyor. Yani elektrik-elektronik mühendisliği bölümünde
okuyan bir erkeğin saç modeli. Onlarınki de böyledir ya, jöle sürülmez, şekil
verilmez, elektrik çarpmış gibi sert ve fırça gibidir, diken dikendir (kirpi
modeli gibi değil). Aynen öyle. O ara saçım yine uzadığında küçüklüğümde olduğu
gibi bukle bukle, kıvırcık oluyordu ve seviyordum o hâlini. Ama saçım çok uzayınca
kaşınması gibi bir problem de var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Saçım ve kaşınmasıyla ilgili bir cilt rahatsızlığım olduğunu
bundan 5-6 sene önce doktor vasıtasıyla öğrendim. Vücudumun gür saç ve kıl
çıkan bölgeleri olan baş, yüz ve göğüs kısımlarında kaşınmalar, kırmızı
noktalar, akneler beliriyor ve kaşıntı yapıyor. Neyse bu noktaya çok fazla
değinip iğrençleşmeyeceğim. Ama genel konu, saçımın çok uzadığında kaşınması ve
yaraya sebep olması.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bilkent Üniversitesi’ne girdiğim zaman da bir süre saçım çok
uzun olmasa bile belli bir uzunluktaydı ve yine kıvır kıvırdı. Ama kaşıntı
sorunu devam ediyordu, şapka taktığımda 15-20 dakikada bir çıkartıp kafamı
kaşımam gerekiyor mesela. Doktor ne ilaçlar, ne çareler önerdi, kısa vadede
çözüm sunarken, uzun vadede... tutmadı. Saçıma zeytinyağı mı sürmedim, ilginç
sabunlar, jeller mi sürmedim, bone takıp evin içinde bir saat mi gezmedim, koca
karı ilaçlarına varıncaya kadar neler neler denedim... hiçbiri uzun süreli
sonuç vermedi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anladım ki benim saçım gür, fırça gibi ve sertti, uzun <i>olmamalıydı</i>. Derken Bilkent’te pek çok
erkek arkadaşın saçının 3 numara kesilmiş olduğunu gördüm. En yakın
arkadaşlarımdan birkaçının saçı da 3 numaraya kesilmiş... O ara benim kafamda
bir ampul yanar gibi oldu. “Ulan,” dedim, “acaba benim olması gereken saç
modelim de bu mudur?”...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama tabii senelerce uzun saçla gezen bir insan olduğum için,
ilk başta kısa saçı kendime bir yediremedim, bilinçaltımda, “Olmaz öyle şey!”
kavgası sürüyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yine o dönemde “Lost” dizisi acayip popülerdi. Dizinin
başkahramanı olan Jack’in saçı da 3 numaraya kazılıydı. Etrafımda 3 numara
saçla gezen insanlar, izlediğim dizide 3 numara saçlı bir tip... bu bana olsa
olsa bir <i>işaretti</i>! Ablam bir gün dedi
ki senin saçı 3 numaraya vuralım. Önce dedim ki olmaz! Keloğlan gibi olurum,
suratım çok ön plâna çıkar, zaten burnum büyük ve kulaklarım sivri (Mr.
Spock!). Saçı 3 numaraya vurursam bunların hepsi belirginleşecek... yerler
mi? Yemezler! Ablam, “Bak,” dedi, “Lost’ta Jack’in saçı da 3 numara, ne kadar
da karizma duruyor. Hem senin saçın zaten hızlıca uzuyor, beğenmezsen bir daha
3 numara kesmezsin olur biter.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öyle dedi böyle dedi, neticede ikna etti. Balkona yine
tezgâh kuruldu -ama bu sefer tek kişilik- ve ablam benim saçı kırptı... işi
bittiğinde de fotoğrafımı çekti, aynada kendime baktım falan... Tip ben, ama
saç yabancı gibi geliyor. Sanki <i>tipim
kaymış</i> gibi hissediyorum kendimi, o derece yabancıyım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ertesi gün okula giderken şapka taktım, millet 3 numara saç
modelimi görecek de rezil olacağım diye (hâlbuki bir insan neden kısa saçla
rezil olsun ki?). Bir ders sırasında saçımı kaşımak için şapkayı az kaldırdım,
bir arkadaş gördü, “Aaa saçını mı kestirdin? Ne güzel olmuş işte!” dedi. Birkaç
arkadaşın daha dikkatini çekti o anda, “Aaa ne süper olmuş işte! Çok iyi olmuş!”
Ulan bana özgüven bir geldi, bir geldi, dedim 3 numara saç modeli benimdir
artık!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkidir üçtür saçımı 3 numara kestirdim, baktım hakikaten
saçım ve kafam öyle rahat ediyor ki... Kaşınma problemi azalıyor, duştan
çıktıktan sonra kurutma problemi de en aza indirgeniyor. Bir de sürekli
düzeltmen, şekil vermen gereken bir saç uzunluğun yok. Kafa rahat!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2007 senesinden beri saçımı devamlı olarak 3 numara
kestiriyorum. 2011 yazında askere gittim, askere giderken saçımı 3 numara
kestirdim diye hiç içim sızlamadı, askerde de saçım 3 numara kesiliyor diye hiç
üzülmedim, galiba üzülmeyen tek asker de bendim! Soran olduğunda, “Ben sivilde
de 3 numara geziyorum ki,” diyordum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi bir de uzun süredir sıkı olarak spor yaptığımdan, kısa
saçın bana kârını daha rahat görüyorum. Terleyince saçı kaşıma derdi yok,
dahası saç zaten kısa olduğu için çok kaşınma derdi de yok, duştan sonra saçı
kurutmak da problem değil...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öyle rahatım ki! Saçı 3 numara kestirince özüme dönmüş gibi
hissediyorum kendimi. Saçım uzamaya başlayıp da üzerinden 3-4 hafta geçince
saçımdan tiksinir hâle geliyorum, çünkü zaten şekil vermiyorum (istesem de
veremiyorum!), bir de o kadar saç teli kalabalığının başımda ne işi var?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Diyeceğim odur ki; eğer bir erkekseniz (kadınsanız da
tipinize göre değişebilir) ve saç konusunda siz de problem yaşıyorsanız (saçın
şeklini beğenmiyorsanız, jöleyle vb. malzemeyle yapamıyorsanız, başka herhangi
bir sorununuz varsa) bir defalığına 3 numara, en olmadı 4 numara kestirin.
Bakın bakalım ne kadar rahat edebiliyorsunuz, alışabiliyor musunuz? Eğer
rahatsanız, zaten uzun zamandır kayıp olan kardeşinizi bulmuşsunuz demektir!
Eğer rahat değilseniz saç elbet uzayacak.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi o meşhur, ünlü tanıdığımız insanlar uzun saçlarına hep
bir model, bir şekil vererek karşımıza çıkıyorlar ya, siz sanıyorsunuz ki onlar
uzun saçtan memnunlar. Hâlbuki bu işin ünlüsü ünsüzü yok, her erkek 3 numara
kısa saçı bir şekilde sevebiliyor - en azından rahat edebiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Benim şimdilik tek problemim, kısa saçlı hâlimin, saçımın da
oldukça beyazlaması sebebiyle, -kimi zaman- <b>Özcan Deniz’e</b> benzetilmem. Ama bu
da ya iki ya üç kere başıma geldi, daha da sorun olmadı, olacağını da
sanmıyorum. Zaten bir süre sonra dünya saç düzeni değişecek ve erkekler için
ideal saç kesiminin 3 numara saç modeli olduğu belirlenecek, ben buna
inanıyorum.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-25088692357793500292013-11-14T20:38:00.000+02:002013-11-14T20:38:38.806+02:00Doğum günün kutlu olsun...<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjk5u9HTaSnEZlMnsXSBpnVLzg6jaBgDdTupznq_tnj5FGAscMpcJqrc9dd-V0TQHklwX2LR-O_X_OgNFIX5nw5oA02EB7Uc-bdx4ECO3ZN6yJp3l1UOa1F5PuLhc7MXlJaGod_ouzrAWgg/s1600/zarife.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjk5u9HTaSnEZlMnsXSBpnVLzg6jaBgDdTupznq_tnj5FGAscMpcJqrc9dd-V0TQHklwX2LR-O_X_OgNFIX5nw5oA02EB7Uc-bdx4ECO3ZN6yJp3l1UOa1F5PuLhc7MXlJaGod_ouzrAWgg/s400/zarife.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Sene 2006'ydı... O gün onun mutlu olması için, onun istediği
gibi bir doğum günü sürprizi hazırlamıştık: pasta yerine çiğ köfte...<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
Hayatı boyunca tatlıyı o kadar çok sevmedi, acıyı ise o kadar çok severdi ki, geçmiş bir doğum gününde "Bana çiğ köfte alın," demişti...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çiğ köfte almıştık ve doğum günü pastası yerine onu yemiştik... Çok mutlu olmuştu, ama naif bir mutluluktu...</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir çalışan ona bir hediye almıştı ve hediye paketini
açarken gözleri doldu, açtığı süre boyunca ağladı...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
"Ben buna layık değilim" der gibiydi... Hâlbuki
her şeyin en iyisine, en güzeline tabii ki layıktı...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kutladık, sarıldık koklaştık... O sarılmayı ömrüm boyunca
tekrar yaşamak için her şeyimi verebilirim...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Akşam evde tanıdığı sevdiği arkadaşlarını herkesi
çağırdık... Bu sefer güzel de bir pasta aldık...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pastayla fotoğrafını çektik... Yüzünde öyle saf, öyle
bebeksi bir mutluluk vardı ki... Uzun zamandan sonra 'yüzü gülüyordu'...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eşi, çocukları, kardeşi, akrabalar, tanıdıkları, arkadaşları,
herkes oradaydı... Herkes sadece onun için oradaydı ve herkes mutluydu...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Doğum günü pastasını üfledi, kestik, yedik ve o günün bizim
için de tanımı aynı onunki gibiydi: mutluluk...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Daha sonra, o günü 'bir rüya gibiydi' diye tanımladı...
Şimdiyse o benim rüyalarımda saklı artık...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Doğum günün kutlu olsun <i>anne</i>...<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-64829340338605257032013-11-06T14:22:00.003+02:002013-11-06T14:22:59.796+02:00Yeni küfrümüz: kızlı erkekli!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi30cpF8V-ZtZsVTbf6BPqj6yQsbRKonWYzA2QEZEGnF_kFnw4je1u80MMnwT_YfNRDa-jAKMYB43Vkfu3BT3eebPxzmdsqyNd2YL6wkvGqqZaSWZdjdhQG86iisQXB_8mxljLHdbqmnQwg/s1600/black-and-white-boy-girl-photography-sexy-Favim.com-435067_original.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi30cpF8V-ZtZsVTbf6BPqj6yQsbRKonWYzA2QEZEGnF_kFnw4je1u80MMnwT_YfNRDa-jAKMYB43Vkfu3BT3eebPxzmdsqyNd2YL6wkvGqqZaSWZdjdhQG86iisQXB_8mxljLHdbqmnQwg/s400/black-and-white-boy-girl-photography-sexy-Favim.com-435067_original.jpg" width="400" /></a></div>
<br /><div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Esasında pek de yeni olmayan bir küfrümüz var artık ve
hükümet tarafından da sıkça dile getiriliyor. Herhangi bir iş, oluş ve hareket
bildiren kelimelerin başına ‘kızlı erkekli’ getirildiğinde bundan böyle
küfürdür.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
‘Kızlı erkekli’; yani bir eylemin kimler tarafından
yapıldığını belirten, aslında saf, sıradan bir kelime değil mi? Yani kızlar ve
erkekler yan yana, aynı çatı altında, aynı ortamda bir şeyler yapıyorlar... Bunda
bir sorun yoktur herhalde.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi de aynı satırları bir daha yazacağım, dikkat!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>‘Kızlı erkekli’</i>;
yani kızlar ve erkeklerin <i>yan
yana</i>, <i>aynı çatı altında</i>, aynı
ortamda <i>bir şeyler yapıyor</i> olması... Mesajı aldınız değil mi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aslında Ocak 2013’te Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın
Boğaziçi Üniversitesi’yle ilgili, “Bir baktım farklı bir dünya. Değişik
binalar, surlarla çevrilmiş alan. Sonra bahçesinde gençler kızlı, erkekli
oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada yoldan çıkarım dedim. Ondan sonra teknik
üniversiteyi seçtim,” demesinden belliydi bir şeylerin <i>ters</i> gittiği. Bu açıklamada da dikkat ederseniz <i>kızlı erkekli</i> diye bir tabir
kullanılıyor, yani kadın ve erkek cinsiyetine bağlı iki yaşam formu <i>aynı yerde</i> takılıyor. Başlarına kesin
bir şey gelebilir! ... Ne gibi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Başta başbakan olmak üzere, hükümetin korktuğu bu şey hiç
şüphesiz kızların erkeklerle cinsel ilişkiye girmesi, hamile kalması ve bu tür
gelişmelerin, kızlarla erkekler arasında resmî bir bağ <i>olmaksızın</i> gerçekleşiyor olması. Yani bir kızın bir erkekle
ilişkisinin cinselliğe dökülüp bir çocukla neticelenmesi, eğer ortada nikâh
falan yoksa, <i>zina</i> olarak görülüyor.
Yani <i>kızlı erkekli</i> takılmadaki en
büyük korku, zina.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hükümet istiyor ki üç çocuk doğuralım, kürtaj da olunmasın,
ama bunların hepsi <i>resmî bir birliktelik</i>
altında olsun. Ama konuştuğumuz mesele cinsellik; seks ve sevişme üzerine.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki, insanların, özellikle gençlerin kanının kaynadığı bu
yaş aralığında böyle özgür bir dünyada cinsel ilişkileri neden dizginlenmeye
çalışılıyor? Neden bir kızla bir erkeğin münasebeti <i>kızlı erkekli</i> diye yaftalanarak kötü bir şeymiş gibi gösteriliyor?
Bunun cevabını aslında iki paragraf önce verdim: zina.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Zina dediğimiz; <i>dinen</i>
cezayı gerektiren, meşru olmayan cinsî münasebettir. Meşru olması için ne
olması gerekir? Nikâh.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...iyi de, cinsel ilişki, cinsel münasebet <i>illâ</i> resmiyete dökülmesi <i>mecbur olan</i> bir şey değildir ki? Orta
çağda yaşamıyorsak eğer, doğum kontrol yöntemi denen bir şey var, korunma
yöntemleri var. Kaldı ki cinsel ilişki kadınla erkeğin arasında <i>özel bir ilişki</i>dir ve sadece onları
ilgilendirir; sevabı da günahı da (eğer varsa!) onların boynunadır. Bu işi eğer
daha sıkı bir noktaya getirecek olursak, <i>öpüşmek</i>
bile resmiyete dökülmesi, nikâhla gerçekleştirilmesi gereken bir eylem olmalı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öpüşmek, el ele tutuşmak, karşı cinsten birinin gözlerinin
içine bakmak <i>kızlı erkekli</i> olmaksa
eğer, hepimiz kızlı erkekliyiz zaten! Var oluşumuz, hayatta oluşumuz <i>kızlı erkekli</i> olmamızın neticesi. Ama
bunun resmiyete dökülmüş olup olmaması neden koskoca bir hükümeti ilgilendirsin
ki? Hükümet paparazziliğe mi soyundu? Ya da hükümet ne zamandan beri <i>ahlâk bekçiliği</i> yapmaya başladı?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada kadın ve erkek bedeninin, o bedene sahip kişilerin
kendi kararları <i>dışında</i> bazı kararlar
ve kurallarla yönetilmesi, manipüle edilmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Karşılıklı nefes alıp vermek bile suç olarak görülecek bir duruma geldi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada hükümetin ailelere güvenmemesi, hükümetin kendi öz
bireylerine güvenmemesi gibi son derece riskli mevzular da var. Yani bir
ortamda <i>kızlı erkekli</i> bulunuluyorsa,
o ortamdaki kızdan ve erkekten <i>her şey</i>
beklenebilir, onlara güven olmaz, bu konuda büyüklerin (gerekirse <i>devlet büyüklerinin</i>) müdahalesi
gerekebilir. Kızla erkeğin yalnız bir ortamda konuşması, bakışması bile
sakıncalı, hatta <i>günah</i>!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun lafın kısası; artık nur topu gibi bir küfrümüz var:
kızlı erkekli. Herhangi bir konuda yanlış bir söylem veya eylemde bulunan, veya
herhangi bir yanlışı bulunmayan ama sizi bir şekilde rahatsız eden bir grup ya
da topluluk için <i>kızlı erkekli</i>
tabirini kullanarak rahatlıkla küfür edebilirsiniz.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Daha nice kızlı erkekli oturmalara, kalkmalara, konuşmalara,
bakışmalara, <i>aynı evde</i> kalmalara vesaire...<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-70386380197751562492013-10-17T14:16:00.000+03:002013-10-17T14:16:59.973+03:00Piston aşağı indi!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN7KkgOQlU7YRTkuha23nND6LRsoAhEbMVssKc4aJ19ybVp4i_Bu_cEBqEsgVyDrsf3Lz0B-Ev6bSrVz1MiSkDydqDV_khNDSDTVLUylwqENA7zYi5Z9Fd7iJVtxALzF3nEfbWySk8QsI8/s1600/piston-asagi-indi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjN7KkgOQlU7YRTkuha23nND6LRsoAhEbMVssKc4aJ19ybVp4i_Bu_cEBqEsgVyDrsf3Lz0B-Ev6bSrVz1MiSkDydqDV_khNDSDTVLUylwqENA7zYi5Z9Fd7iJVtxALzF3nEfbWySk8QsI8/s400/piston-asagi-indi.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Videosunu pek çoğunuz biliyordur (bilmeyenler için yazının
devamında var); dolmuş şoförü “Piston aşağı indi!” diyor ve dolmuştaki yolcular
acele ve telaşla dolmuştan inmeye başlıyor. Ama pistonun aşağı inmesi sadece
motorlu araçlara özgü bir şey mi? Hayatın pek çok ânında aslında hepimizde <b>piston
aşağı iniyor</b>!<br />
<a name='more'></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikle <b>pistonun
aşağı inmesi</b> nedir ona bir açıklık getirelim: bir arkadaş araştırmış bulmuş
<b>Donanım Haber</b> <a href="http://forum.donanimhaber.com/m_72481916/tm.htm" target="_blank">forumlarında</a>; “<b>Motorun çok bakımsız olduğu anlamına gelir.</b>
Mazotludur bütün mazotu yere akıtır ama motorun içi yandığı için ilk anda
müdahale edilip söndürülmelidir ayrıca, piston aşağı inince piston arabanın
altından çıkıp yere mermi gibi çarpabilir. Sonrasında pistonu tutan biyel kolu
gibi parçaları sağa sola fırlatmak suretiyle motoru komple kullanılmaz hale
getirebilir. Motor parçaları motor içerisinde sağa sola saplanırlar. Hatta
aracın krank mili denilen mili bile bükülebilir.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kabul edeyim, motorun çok bakımsız olduğu anlamına gelir’den
sonraki kısmı okurken pek anlamadım, motorlu araçlarla ilgili bilgim (ve ilgim)
çok değildir. Ama işin içinde bir motor var! Motor nedir? Aracı çalıştıran
parça. “Yakıttan elde ettiği ısı enerjisini mekanik enerjiye çeviren makinalara
motor denir.” Yani yakıtınız olsa bile, onun ısı enerjisini mekaniğe çevirip
aracı hareket ettirebilmek için illa ki motora ihtiyaç vardır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Motoru kendi vücudumuzda <b>beyne</b> benzetirsek; beyin attı mı, ya da hata verdi mi (bkz. System
failure) piston aşağı inmiş demektir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/JhqXzmBZXL0?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela kalabalık bir ortamdasınız, her kafadan bir ses
çıkıyor, aklınızı toparlayamıyorsunuz, herkes size bir şey söylüyor sizden bir
fikir bekliyor, ambele olmuşsunuz; tam o sırada “Piston aşağı indi!” diye
bağırarak insanları bir süreliğine etrafınızdan uzaklaştırmanız son derece
mümkün. “Piston... aşağı... ne? Ne diyon ya?!” diye şaşırıp soranlara “Kafamı
toplamam lazım,” diyerek geçiştirebilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Veya biriyle karşılıklı konuşuyorsunuz, sizin bir derdiniz
var veya karşı tarafın bir derdi var, ya da hiç kimsenin derdi yok öylesine
konuşuyorsunuz. Siz güzel, mantıklı bir şeyler söylerken karşı taraf kendi
düşüncesinde diretip illa ki benim dediğim olacak moduna geçtiğinde yüzüne
bakıp soğuk bir tavırla (ister yüksek sesle ister normal sesle), “Piston aşağı
indi,” derseniz sistemi boşaltıp kendinizi dingin bir hâle getirmeniz mümkün. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Piston aşağı indi”, bu açıdan, zihni boşaltıp temizlemek
için de yararlı bir komut olabilir. Yine yukarıdakilere benzer zorlu, sıkışık
koşullardan birindeyken kendi kendinize “Piston aşağı indi... Piston aşağı
indi...” diyerek zihni hızlıca boşaltıp kendinizi tazelemeniz mümkün.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir sınava veya teste girdiniz, soruları cevaplarken,
cevabından emin olduğunuz bir soruya geldiğiniz anda cevap birden zihninizden
uzaklaşmaya başladı. Cevabı çok iyi biliyorsunuz, <i>adınız gibi</i> biliyorsunuz ama o an aklınıza gelmiyor... neden? Çünkü
piston aşağı indi! O bilgi şimdi zihninizin derinliklerine doğru koşturmaya
başlıyor, siz de peşinden. Yakalayabilir misiniz, yakalayamaz mısınız belli
değil. Piston aşağı indiyse gözleri birkaç saniye, hatta dakika kapatıp
kendinize gelmek için fırsat tanımanız en önemlisi. Piston aşağı indiyse,
yukarı da çıkacaktır elbet.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kollarınız alışveriş torbalarıyla dolu, süpermarketten
çıkmışsınız, eve doğru yürüyorsunuz. Kollarınızdaki ağırlıklar o kadar zorluyor
ki nefes nefesesiniz, zihninizde de bir sürü düşünce: eve gidince ne yapacağım?
Hangisini nereye koyacağım? O iş ne oldu acaba? Bilmem kimi arayacağım onu
unutmayayım... İster istemez hem beyin hem vücut doluyor ve <i>piston aşağı iniyor</i>. Ne yapacaksınız?
Olduğunuz yerde şöyle bir durup soluklanacaksınız, torbaları yere indirip kolu
rahatlatacak, bir yandan da zihni temizleyeceksiniz. İlk hedef ne? Torbaları
eve götürmek. Torbaları eve sağ salim ulaştırdıktan sonra zaten gerisi
gelecektir. Piston aşağı indi ve siz de zihninizi bir süreliğine bedeninizle
birlikte dinlendirdiniz; artık hazırsınız.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Bunlar gibi daha pek çok sıkışık, karamsar, yorucu örnekler
verilebilir hayattan. Çünkü hayatın içinde piston hiç durmaz, aşağı iner.
Neticede motor yani beyin çalışıyor, çalışan beyin <i>elbette</i> kimi zaman hata verir, bunda yapacak bir şey yok. Piston
aşağı indi... Eğer indiyse, her şeyin tekrar normale dönmesi, kendinizi biraz
daha rahat(lamış) hissetmek için motoru soğumaya bırakın. Gerçek hayatta piston
aşağı indiğinde motoru soğutmak gerekir mi, bununla bir alâkası var mıdır bunu
bilemiyorum; ama kişiye uyarladığımızda, evet, gerekir.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-82650161365589224242013-10-15T16:47:00.002+03:002013-10-24T13:16:50.735+03:00AŞK-I TITANIC<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr57IF0ynHAgCwy5lAWeCKd6aP-W1tXky9NQyMYtezX0ojWht6fJ7Sax7WZwk3lmo7CvXNImBSFawtVcAy_5kxVcX0lKOzCxSIntn_hVH0Fg_JYF8z1_m4iEhXekqhl7qlSO7GZzyWCs23/s1600/kapak.foto.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="220" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhr57IF0ynHAgCwy5lAWeCKd6aP-W1tXky9NQyMYtezX0ojWht6fJ7Sax7WZwk3lmo7CvXNImBSFawtVcAy_5kxVcX0lKOzCxSIntn_hVH0Fg_JYF8z1_m4iEhXekqhl7qlSO7GZzyWCs23/s400/kapak.foto.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
1997 yılında gösterime giren ve James Cameron’un yazıp
yönettiği, tüm zamanların en çok izlenen filmlerinden biri olan “<a href="http://www.imdb.com/title/tt0120338/" target="_blank">Titanic</a>”
filmi, her ne kadar dramatik olarak ilerleyip bir felaket filmi olarak bitse
de, filmin özünde farklı bir versiyonuyla “<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/A%C5%9Fk-%C4%B1_Memnu_(dizi,_2008)" target="_blank">Aşk-ı Memnu</a>” hikâyesi olduğunu görmek çok da zor değil...<br />
<br /></div>
<a name='more'></a><br />
<o:p></o:p>
<div class="MsoNormal">
Başrollerinde Leonardo DiCaprio ve Kate Winslet’in oynadığı,
James Cameron’un yazıp yönettiği “Titanic” filmi, yine Cameron’un 2009 yılında
kendi yazıp yönettiği “Avatar” adlı filmle tüm zamanların en çok hasılat elde
eden filmi ünvanını kaybetmiş olabilir; ancak bence hâlâ tüm zamanların en iyi
filmlerinden biridir. Bunu söylememdeki etkenlerden biri belki de filmin ikinci
yarısının son bir saatlik diliminde gerçekleşen muazzam gemi batması sahneleri
olabilir, ancak daha yakından bakacak olursak, bir felaket filminden öte,
Titanic filmi aslında biz Türklere son derece aşina olduğumuz bir hikâyeyi
anımsatıyor...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...”Aşk-ı Memnu”yu. Halid Ziya Uşaklıgil’in ölümsüz eseri
olan bu roman ilk önce TRT tarafından 1975 yılında dizi olarak çekildi,
ardından 2008 yılında Ay Yapım tarafından tekrar dizi olarak çekilip Kanal D’de
gösterildi. Ama görünen o ki, Hollywood’un parlak şahıslarından biri olarak
görülen James Cameron abimiz de, belki isteyerek belki de istemeyerek, Aşk-ı
Memnu’dan bir şekilde nasiplenmiş...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikle Aşk-ı Memnu dizisinin (2008 versiyonunun) jenerik
müziğini vereyim ve kendimizi o ruh hâline bir sokalım:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/deK6vgA9Ue4?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çok kısa bir şekilde 2008 yapımı Aşk-ı Memnu dizisinin
özetini geçeceğim: Neydi olay? Adnan (Ednan) Ziyagil adlı başarılı bir iş adamı
vardır, kendisinden yaşça hayli küçük olan Bihter’le evlenmek ister çünkü iki
çocuğu vardır Nihal ve Bülent adında, anneleri Bülent’i doğurduktan sonra vefat
etmiştir. Bihter’in Firdevs adında bir annesi vardır ve Bihter’in Adnan’la olan
evliliği sayesinde aileyle birlikte yaşayabilecektir, çünkü Firdevs’in eşi
vefat etmiştir (Firdevs eşini aldatmıştır ve eşi de kriz geçirip ölmüştür).
Ancak Adnan’la Bihter’in evliliğinde, Adnan’ın yeğeni olan Behlül adlı üçüncü
tekil şahıs vardır. Bihter’le Behlül istemeden de olsa birbirlerine âşık
olurlar ve yasak aşkları (aşk-ı memnu) başlar. Adnan’a ve ailedeki diğer
insanlara çaktırmadan aşklarını yaşamaya devam etmek isterler, ancak hayat
kimse için toz pembe değildir, bu yüzden yasak aşkları er ya da geç ortaya
çıkacaktır...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Titanic filminde bu hikâyenin birebir olmasa bile <i>benzeri</i> bir yasak aşk hikâyesini görmek
mümkün. Gelin o hikâyeyi sizlere anlatayım...<br />
<br /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuB2mIuyKeZV3S8bCPMvBVDjywX72QWjGxS6piWTsOWYFLtHk0nP3wFLiYiRmO8dNwR-h4M6gNEqJVSncRzy1f55VhKozsQnaugScW8tce3SQcNfoRAG9xv_Uw7-Lz2wsVjKbKCH2X_TQ6/s400/vlcsnap-00000.jpg" width="400" /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Olaylar, 1996 yılında hazine avcısı Brock Lovett adlı bu
sarışın, küpeli, karizmatik abimizin, Titanik’te olduğu varsayılan <i>Okyanusun Kalbi</i> adlı şu kolyeyi
aramasıyla başlar:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiisDc5tv5Nw8Jjw70TouvNh4wfXrETZQOsfMleyu-CRn4gPf7U2Pk6Rdwq9ok25fg1Pd_edURKWlvgIOpm3LPOSkdBc4SyZO4pj0ApEIjk-vZyrSWM1kTaKpLT8UZMOLFXyc00k60ubiy/s400/vlcsnap-00001.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Lovett, elmas derken çıplak kadın fotoğrafı bulur!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7gAD9Tuc8YlNk5xhlHWqIxgTqnLKA0yOy5rwrrJrbkHR3LxvpkKdfS_s89c8eApswrrNuzLhfZ13aNXUPuXaAtIEFpEoBZLwdFB8SwqZu0FosHJJU2Wa9OnF-43mfciwU16P5U2rp6te1/s400/vlcsnap-00002.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu haber televizyonda yayınlanınca, 101 yaşındaki (hikâyeye
dayalı gerçek hesaptır bu) teyzemiz olaya atlar:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRGJcBSWHiatHVUKK8nHCZuGFS7-bW3er4-RsZmXlVxfBGoAevoLWJDXRTLgfj6PIVef5FayvmVbWFxNdxxcCE1vyujZtFHeCmxx6_K504MHhv9r-YEkOawSOkiDnxWMHprwUosnOka2aB/s400/vlcsnap-00003.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay o resimdeki kadın benim ahaha!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Meğer kadının tek isteği gemiye binmekmiş, baştan diyeydi...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkmBN56EQ_fPJ1mY36CUf_qoomEfTzO8Xe9Eviy0jX8mLZrXmNK-w7zPHCzQcCcLWAGiGPcrWFWnAsvhTl2x37LHaQ0cnqq-c0w-YIVoUSFq9zBAik2UcDnZpcuxI7AU8bcyAFOPD9NGcb/s400/vlcsnap-00004.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama kadın 101 yaşına gelmiş, eli işte gözü <i>hâlâ</i> oynaşta!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrZon31OhJHO-wsVOtEzS6irKHcPlJguVqN4Zj1NLaOgp5Yx_U24ANIvp7C_s7-g4ddXKf2toChXV0KAfZgxNnAEf8FFpeHqzoKS8Qm5raieb81TMDXAABZE1Rrc2pM05rbbRbxLXxMiLC/s400/vlcsnap-00005.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Torunumu gördün mü yakışıklı?”</i></span></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Torun da pek nazik, pek kibar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfuTqL30fIpMyo7NEYn7YxRUXTsjPEhI2QCM6LO30cMm0JFdRbZYpAwCEUW5F4nWsVyQBidZJ_0cCqQ5ILi7NjNafXbQkm1J04XxlJkivNiQOkwqxqMZsvDOtOK-q9RJ3fuZrZkxJy-OQP/s400/vlcsnap-00006.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Evet, beyefendiyle demin güvertede tanışmıştık.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neyse... 101 yaşındaki bu kadın, Rose Dawson’dır. Ya da biz
ona kendi hikâyemde <b>Bihter</b> diyelim.
Evet, sene olmuş 1996 (filmdeki hikâyede) ve Bihter yaşıyor! Rose kendi resmine
bakar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEil2AAOIJFOjzMJZ0f6BSlLM6GufXwA9j4JJcG3L7chMAS8b2utOlfUPhTq-45JFN-8NTElPrp-jCASa58VVlwDsiLB86jK2_NInRcYdh047AbgH2worvJ659rks5PBbNUXRazJuEQLQ16X/s400/vlcsnap-00007.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...ve mazi zihninde canlanır...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhBVbalgl0byX-xwwz4TGtevZE3foPkPQECG_F6dRZclgl4NBRngGYEj8cYriw6fGDCAP5e1OYo6EyIneRgB0LSZsOPZINTcK-YrLxz8F7QTN3-zFppKI3yEwlfj7rghki2hjrRyK69YtNr/s400/vlcsnap-00008.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Âşık olduğu adam olan Jack’in kendisini resmettiği anılar
gözlerinin önüne gelir...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama hazine avcımız Lovett’in derdi hâlâ <i>Okyanusun Kalbi</i> adı verilen elmas kolyededir.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgofTeBqs5r_-I8H8EngQh9L8xqs3jyj837JSbSYihq3F2SaS-s8d4ZE30n-4DBEumxNP8JjTZRzo8YooUr3Vi2OtKZO6m9m-dT3HkFkQqxRV3yzfxN16L3Br56SdHxoo_J-bdShB9nxm_N/s400/vlcsnap-00009.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bu resim sende bir şeyler çağrıştırıyor mu Rose?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose elmas kolye olayına pek girmek istemese de, Lovett’in
derdi kolye! Abimiz başlıyor anlatmaya:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh7x2olZ0-bdU7Y3fu3S6OQojFCMOtzTBcHY7VROphBXHuuzvGyOL2M3LW2vSBGbaCNuJadx_dRBc2BAOtKTXW2RkL7iUg4UXWdrpdkzbLE6BTvS-RRd1gSB79VstQKS-0TdNUsKThVgRCN/s400/vlcsnap-00010.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Elması Caledon Hockley gemiye binmeden bir hafta önce
nişanlısına, yani Rose’a almış. Yani elmas, gemi batınca geminin içindeydi.
Rose’un çıplak resminde elmas kolye gözüküyor, resim Titanik’in battığı gün
çizilmiş, yani Rose gemi batarken elması yanında taşıyordu. Yani Rose, hazine
avcısı Lovett’in bir numaralı arkadaşı konumuna getiriyor!</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose’a Titanik’in batışını anlatan bir animasyon
izlettiriliyor.<o:p></o:p><br />
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhRjrgTL_nbg6BBvwI9XjnQ3-PxNcpBrHCRvjA72qY-NH5RoKrDC-HBeu0T7fTJxeD2B96P6dzivnd_jfyU_XHo6kY2wTMlxCUYLVT3z7T-ziXaCyDVdvxAagXNL9B2TOBhq6WIGmbps7W/s400/vlcsnap-00011.jpg" width="400" /></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Rose birden Titanik’le ilgili <i>her şeyi</i> hatırlıyor!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRZBa7aH8nWA8ikFg4WZ5k67x3cnG0NaOfoXlVJ8lscNxFM6TR1mDucR_zBgYXIkjH8lPh8t46F3wvmC4TowyvaQ-90tar_aE2M4Urvq9tz8AFHmEvncSpe1iJBhVBiANVCzsWwgNL3EZ1/s400/vlcsnap-00012.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Allaaah, her şeyi anlatacak!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEtXiL-WIBpUfLVwGmD7peXp8p6qo6LPjQ-188JG0OrH2SXKjQHZejtYfp6YHPtQBfGnNXdFpo_Ez4vICeHJe626fdnEcx-PdPPBQpnpvFzwglJEiQRTEKsu2eNHcqycN2n2LrWzekLM4M/s400/vlcsnap-00013.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Arkadaşlar hazır mısınız? Sene 1914...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
Teyze sen n’aptın yaa...</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte bütün görkemiyle ve muazzamlığıyla Titanik...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaj1-d6lNeebb1yfzvskdDL1nMR3ZeFKcV-1eYRbgGJ-iLOcGiP4eepnBwqlR0GZIrXWYPJetTlJpRHL8Vhy3AzkIQ0L0L_u49O7KlDH7aRuV164F4VVCeJmyNjuEesN73yLkp7tPhVUiE/s400/vlcsnap-00014.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Bihter!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE-fA7D_r-sKfI5oYgfdGgJbZKQ1xDnAMbtG1AUX4Q6OafVLKvyB6-gM5Djd0l7NESqYAwLL65NY72LTAFH4cg4QpOV7bYPvDvZPXVoHvUBcBSDgxsBidMyXSTR3g1wuWDHftBh37iz0yi/s400/vlcsnap-00015.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Beşir!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDlGUmFdQfWn3pqDd9VOacw3YkQVARdPfgnPy1pjS7yCW0qHE6AMymmab6tHumeGin8cXRkhRKlwNLXPVRq3pZ4bVXO6PAG-sjj4JBKcyAriAcHQwJniDuucISVB5MDNCBjtlWJ8ojvfDu/s400/vlcsnap-00016.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşir bu hikâyede yaşıyor ve <i>bayağı yaşlı</i>!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Firdevs Hanım (Bihter’ın yani Rose’un anası)!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitrpgQqUGOo_UAclTOdyMgQ-HEAQXMs-yN3x_tRDF6HChckdW_5mSm3M-Z54Zfd3lMpC2AWsM_p-BnDvzSUaqbVYdhvB3Z7O0maL4lFJxDX_qNNVngrCevIz39_zVvqBXFUaQG3m685WiW/s400/vlcsnap-00017.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Ednan! Elbette ki Aşk-ı Memnu’dakine kıyasla çok daha
genç.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJCclnvDM_JbHThjtzktQdbAgZYtSl0-jEv4yIz3bdG6KieRVgYFNlcr1eAw4yINpQw890l1HxwQFCLhphpxS0OGGcOzsdjLlYjxgLe8BvvaXTrHyrm_M-Y-4O8BiAd8iKbrgwZuoUViW5/s400/vlcsnap-00018.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pekiii, Behlül nerede?... Nerede olacak, kumar masasında
hergele!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjEEj9euo_XrYUlIjr-cAg95JcVXuC-PvwYFvrR3RLUNKIrAZvy4DbeBLRBCTiy2wFZN2HWcU-2uoSl0jgq7uhFJ29_oJPUmor9xc-8xs64Ef9gxy-s_AWmdb270H6nJT6xwh30L9q_sw9B/s400/vlcsnap-00020.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu hikâyede Behlül evet biraz fakir, hatta <i>bayağı</i> fakir. Bihter üst sınıf ise,
Behlül bildiğiniz alt sınıf!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi4qaapdmifIXvlQpZ5JkwMqvMVAz2sIuUnL299fYC76ZgNpQjdoS4gUDOW2VGlQRPVmyVmw19Kj_AwrMYpkdazTV3GS2WelLL1Jm9TixtfU3y8-sCXbZX0Cv0rGDtvIvxAHAQiNbXH2y0M/s400/vlcsnap-00021.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu gözler neler görecek değil mi Behlül- öhm, Jack?... Jack
arkadaşıyla birlikte kumar masasında, Titanik’e bilet kazanmak için bahse
girmiş.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6TFh0-I1SJarN6jLZjkFGp3XZyx6gp5QMnPmC7K8dBDL6NmaRSyAB8rryR5s4Yfu653RvIkVus-ZCP9RKkR7x0gxZa-n_yix-GWVeEIPu_U6WGAB9IvhoxLMCRsYywpq_97yzIRSQbxHd/s400/vlcsnap-00022.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani Jack’in Titanik’te olup Rose’la aşk yaşaması tamamen <i>şansa</i> bağlı bir şey.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi_bLToRPzIoTirihN9pG95yNelB7VNtJNf7VVYs1Nhk83lHkGveI5pYCRRnrqLRylqeFw1e5tnsGloshT4ff0VztH8fMjLsibhewIhZrAjQQqF-oAoIRt5RAR2SpmIo3h1iGujZOcZsmVR/s400/vlcsnap-00023.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aha vallaha da biniyorlar Titanik’e! Bok var sanki, ölecen
sonunda?! Neyse...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCiv42Vo2lT9g0Q10Jd7vvYdE1SSRYUIf2peMyhz2P_-q0dBZlzHFsqiYdE57pYVPWqG40wFbv-dr4kjdvpO3N5zL49J8KzSoDUQ-OCq7Bq6wfcNDSUtUKiLIqu2WW0Yo9E4uVJHbgw2aY/s400/vlcsnap-00024.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Güle güle millet, sevmeye ve ölmeye gidiyoz biz!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geçelim Bihter’le Ednan’ın, yani Rose’la Cal’ın geniş ve
lüks kamarasına... Rose sanattan anlayan ve ona değer veren birisi iken...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFGkBj3APMhrvfpK56d2agnHo-Hpon-npetQyS1JCDGGJi0RN2_quF1yaxZmMT16uKUzd7nqmvg7DdRWdgUVE3-dMEuup6_ywtg70eRYWTqwikzlvV6YVy11QufcuNE75_1DukddNFPmw9/s400/vlcsnap-00025.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal’ın sanattan bir bok anladığı yok, açık konuşalım!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHCznuSNq2-NiBTbQlnOlsFykGY5kp3mVmd9D5ctJ_a7mulJafwFn-8VL_2IR7MQV_dzTmSj1p_oCFNAE3-2tSebEGYuwUVJ2mgHDJUCJpLnZ98oEGJRjM5cIVnf9_EnX_bmjTBPx4NgHs/s400/vlcsnap-00026.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“O kadar tablo almışın, hiçbiri de karın doyurmuyor.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de bunları Picasso eserlerine söylüyor, bak hele!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjp9vBn-QANF8I9MPgbQXGAkIqc5vFacGuBWAfWfrkUdtGEGgqFC6n-Jo7fGd9r5w8QE0ePDOcqW3uNMoAAy9pxGoVomaOG484UUwnd-Uqm_dzP_el6P0oxhkD4-CpIRI90E_yTGVP4P_Of/s400/vlcsnap-00027.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Sen sanattan en anlarsın ki Ednan?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve işte Titanik’e binmiş olan Matmazel’imiz, Molly Brown...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiO-D75JDRtz3k9WVd1EoFdJ8IB70Ih3VggNxZ0ENzKv__zBCLmwfw_zlO1hAq2rwunCl6FvLBV2TM4DUJA49_DVXjP3zKA3nU4gcwsVhf-lKNCREifsWDfDA2gcymBaDQ6xREcn7hxCunI/s400/vlcsnap-00028.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O sırada güvertede...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhOUtSXJs1nRj-ZNv1YmLsetl0Vuez-Fawsldh1jZ1B5YyAtz1vhsE61FKjE9gAqd6J25B6W9ex_XoydBbpvNp7DHXe6V-anQQ411CwAr4QT77_xPoH5SCRSxI7N7OqBf_MSdYCn3BJfNDY/s400/vlcsnap-00029.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Görevli: Bu gemi batar mı kaptan?</i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Kaptan: Batmaz oğlum, batmaz. Ağzını hayrı kıçını...</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemiye hız kazandırmak için emir ta güverteden veriliyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizdp3DeQ7UPpSpRfajb_8qMQIQB1d_uc1tDDCrxkf0Vp0xmVLDt1cHDCy99Ej-WWLZwACDZZDWsO-oGYBJlky0LdYCRzfU_4QhdXMWCIqr_PU1e0izLdoQSbgcTXMElLWEobsYwiS2mDlj/s400/vlcsnap-00030.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Oradan makine dairesine.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihWpUfVptZefJTgSR4-47epg8AYcbSAEKl5B9pV0BmrFu4tj2ffhVtqXBDZlO3psyH3E2yxJvVoAJXMgyDVihTl4Gthii2cI7RnduLvEXSdLPEtmEpQM7RRcBqS1c1SNmhioQzUBAqgURo/s400/vlcsnap-00031.jpg" width="400" /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Oradan da kazan dairesine.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzoGWmk2x13psX2l5fQQ_s4HcW_uYgvALT9an7RuR736FJoZflDmYsWwCGm0dliXTRAaOXR_QsAIFa3_70rOQzJEW7Zdw3JRQFZIdAq0OKO6apPnfeCLdhHVGK433t_f7IA_Z-PhRhkq4u/s400/vlcsnap-00032.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geminin altındaki pervaneler fırıl fırıl dönüyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikAROYRbKwC06qTgUeAi3SJAXMXF3C41XMVlt2unQTq9eqjMlDQtLrYhr1WV1PF3P3HKDoEFn9Igj7XVDPdemVcpJryzUkVVdy9BrDUbmtZh1jPWYm_Ktin67UY1dUd53mytG19AQq-kzM/s400/vlcsnap-00033.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bunların hepsini anlatıyorum, Titanik nasıl eşşek kadar
büyük, heybetli, zor bir gemi anlayın diye. Bir dakika güvertedeki kim?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimC27Y4CWuhRiI-dImU6_0XDtGFp89heRgdTvB8TA2ruxL7ZmGmF3i4QCBV6iEfK9IHApL94w5VSPHqCN51zu58TOLXva3nGEgDSFz3_9FYf0T-RQgBInPb9Ds8ukhvDVKpayGZhKTQ-XH/s400/vlcsnap-00034.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Behlül-ü Jack. Oğlum iki dakikada nasıl geldin
güverteye, ne işin var orada?!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJjV8qXsbFVoK8bnbrkqiz14yZ_1huADrDbz5ERbl5FUNbhnfgTdsIalZb-TpUKhpMqQAlsdygfJyIYimcqFgBcqyEnIljUjWf9rDBtJCtZiQLRiPNo-s16dI3zmpKGuUF33OIJ3p-Nn0D/s400/vlcsnap-00035.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Görüyorsunuz değil mi koskoca gemide Jack ve arkadaşı -ve
geminin diğer tüm çalışanları- ne kadar ufak...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack n’apıyorsun?!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjuyLiqjSZ-RvCfy4xC0LKgRypgcqW4NO6ycrho80-lbH-hVZBDT0Nmel9bImtFMDFDJRBNt2Nt_wV33du6wQKxSfXKFbrg-d8jM_yUk2tF3ntjS9sthpytuua4LFHLtdOHo9k73BCuEwU/s400/vlcsnap-00036.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Alem buysa kral benem!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tamam Jack, en iyi sensin, en kral sensin, tamam sakin ol...
(hızı görünce coştu p*zevenk!)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki bu sırada, Rose ne yapıyor? Nişanlısı, annesi ve diğer
konuklarla restoranda kahvaltı ediyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixCvxUdGV5IHTj-E-nI1DFQvX76nfgKhjVTMeutiX2FkIFLS2TIrPrlvSulTjDoLxhbwdzqkor26MAgByIRhY6gA60SnyaiTJXRPmsZFN3J8M-X-mPLZw_9Aup7h_TzYMMspkV3s2gaxVS/s400/vlcsnap-00037.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Sigara içmeni sevmiyorum Rose.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiF9-l8qdUDG6hyXaGniDv1HST6KCqOZXFXPOOF0OppxPiPO8TjBUuNNbW1qXye8Dm0z2F4H7pBopTlbjWt7sUJEXvsqLr7wBN1wl00iMKyZGi2KSKObCTV4rQffqBwxfmwdfZGWxMBbPEU/s400/vlcsnap-00038.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Uff sna mı sorcm anne .S”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrtEpD3yBf6L480onSTbf3SaD2l0ynImM6y7T8c_N_d0uM5t5HREceadhqwY5cBjfCelKyEn6uJ99NncoIqlJHl1tAs4Dk7egBx9CpJODMnpQ8_Wt3X3ep9roNsyCRpPC7WSTbYKswlRH4/s400/vlcsnap-00039.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Anana soracan tabii!”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwa3wal8KoVZY4n9_JrmOnBMphwtCdlEOdE0C0pYvDIq8U7uXNZF6DkqMo1iJSa_H_u1-M6eX3DzPjdJ3ERHYBeHbJvqk2WdZczXPV8d3EXaZ0Ul8joLq90TUBrKWDVSMnd5vyleumth-v/s400/vlcsnap-00040.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Matmazel içses: "Anaaam ortalık kızışacak!”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimvCVydmGbud31gGEYcL88iFevitsesUoe7P7w3EbHYPu5MlJygD5EMMVfsK0az-APxVf-AbOt3tG6_jWCci0x7CcD7oHn7D4lFqrE9AqhVUHVWU5YLkh7Q1dBcqwK9LYFP_VavjzRsZYZ/s400/vlcsnap-00041.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Gözümün önünde ananla münakaşa etmiycen dimi bebeğim?”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilLciC6ZKJL8Ql6YYjbEiqnzOTMkykyXWDl6jIYLMM_dhSbXMw2AiKLeSLYgGR_hYL5sjnbOUw54a9resQD5MoRmjkZ3Cy5tdkRUMtDD1lF1Ya78JhCH8aCuUOfoEB5Pwi9meNFMXG4MtA/s400/vlcsnap-00042.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Bihter içses: "Senin hakkından sonra gelicem Ednan!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemiye adını veren Bruce Ismay de orada.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0_ARg1JNTsj933-fRc01XHnXuNz9UlMRSKTW7_E-05_sAMJ9JP2YU_w12A0kHamvr5OocmKNFjrkeZGKrvrRYSNeNPFdmAfTYdI5izoBnAVkLWbgpcfbQItu5hnugjEB_FOIBf1blVsu1/s400/vlcsnap-00043.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Gemiye Titanik adını verirken </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>büyüklük ve güçten ilham aldım.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose bu sohbetten bıkmış durumda, bir şeyler yapması lazım.<o:p></o:p><br />
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_W-D4RVqXmCYEgHF5FRdzaj-ln7aQbhiuMY1QRAcWDxySeABogc4I8NodtWNGbHERboCj86hmMpWT-dI9PUhGYvcPRMMhZstZD7lWCwYUMoDZr6o3afIK51vwIgQ5FQGoGXtrvXdeM1Wq/s400/vlcsnap-00044.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i><br /></i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Doktor Freud’u bildiniz mi bayım? </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Erkekler ve büyüklük takıntıları konusunda çalışmaları var.</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kadın değil mi Rose? Lafı çakar ve gider...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTG7ubBsK1BwL-d5g935erMztPL4u39GOJO8FLAW3fG7_lbfLVJnoCvPCmRJOPQFukkwaHwjicSrwAlLlmpp0SLLonDEa42j3mXTd_A31DWwCZcpCTkVqfQO2-67qoq4w_mtlDQjsmWXRj/s400/vlcsnap-00045.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O sırada Behlül-ü Jack napıyor?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3evjsmzlqdmFmj9vCUJg9p-qt-Nf5YN8TkO0qhgFAAr1hvuXJjdeIXFMWsgwiJWTLC3LNMS9ugx5be4P3iExHDdAt1PlJv3qAFSRYh34DlFfb4lCZnPkC1IYosG-VWtPDKl6gXijC_CxG/s400/vlcsnap-00046.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Resim yapıyor garibim...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhM6YDnP14lhohr6YJApedyaAZQPsQRLJvfR-uTkVb7WENeMS6nxItYD6wCB2hPyWbmc9deHTXB3Ocr_PC65kM6wWxjyVve0P2UjdAtTupTK8wyQ5ry4-Cz1R1AZL_ecdP-ISRpvbSUxns8/s400/vlcsnap-00047.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Veee güvertede Bihter’le Behlül’ün birbirlerini ilk görüşü
yaşanır! Jack Rose’a bakar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA3O6Y_UCZ8DKwYQSkJy9YgEhlfZjkhDucuOZdmu4tGjgC_9VU0PBCCCLaMHoO0gRDu03Rg7C7NCUkkTJcS856FRSlC0W7rh16wLqDFNLMqSLvTz4Xn8KBYgtjQ47aBZn-KidWmC-VC18D/s400/vlcsnap-00048.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose Jack’e...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-5fBqNLCj1Eos9gqT5Ewk_GsHVI-SJgn6oO_NhLHOzrvB0ZPVyeaes1DjWxiwTeOZius7WdOA8oVuJEmJOOfWGa1xHriNYOWKDBwIy4r8euXDtwXf7DIbj4QDEF2DYjog2xD7-OtWtmkC/s400/vlcsnap-00049.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Ednan da orada!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHpKCEzo8zfnLbcKUXqh5cNrEbuOh_RPg7DjxTtzY3J6Y4KCGjGOJx-tv00ieR2NC6PtMikWO1MV_-TrPBqtCquOsrp1C3sGXI15eqV8NsTQb0b1qJzUKXsV_nzgL7QCjVKfVLhCcQeGUx/s400/vlcsnap-00050.jpg" width="400" /></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Akşam yemeğine gidelim öyleyse... Rose orada, ama
kalabalığın içinde, içten içe bir <i>mahkûm</i>.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgk-1WwfVDGpxPZLjKQObe4QFpyLejK0-ZrfkeogbjFgkfYpoarEcxWa-3Imq9ACA2afdMa8JPhBBfu6eY_Vp9sd8sC_8MolArrRmkhBdD9mSQri-KPrVbXG1I0YBumZJgRz5WZKkqzAgCT/s400/vlcsnap-00051.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kaçmak zorunda, kaderine, özgürlüğüne...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgUl7P1M6uJ5qef5rBX0Y99CH00gLyhhnrUBiRp5jw9s501rN_VeGCHMOMjPrJ8Yda6smbSRcaWKW7EED98Vl9VzYt0R_Yd4JuSINb_KXnN8MxxZEl4y_geAjxoHga3FGvPRWAI1arGI-30/s400/vlcsnap-00052.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack de o sırada güvertede banklardan birine uzanmış
yıldızları seyrediyor, hey Allah’ım...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1RQAhxObtLU5HefDOPw3PZ15FQ5y0jFYM1ChjpqdV4PnfabZyK2rTwlOkpjK7GILA2D6JERvuphzjOHsHaFxiHWRaD5TrKFeeTg3NAMeicCcq5omroz7pMExCYoGrB3W05csjwZwTQVeg/s400/vlcsnap-00053.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Benim gönlüm sarhoştur yıldızların altında...</i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Sevişecek bir kadın yok yıldızların altında...</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bak bak, Büyük Ayı Küçük Ayı falan hepsini bul Jack.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEikplAfgpHuexnnCdyn2juDjKn3pKQfgz5jeKeAAJBRDoz46aWk4_cHH5wtdQWgS02PQ6IfaXyMw65oWiv35r7O5fIsPY2PV54BBn-npLfRN-PwpfUALntgDgQSwUxszVrHQuj8Hf9uOEDJ/s400/vlcsnap-00054.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O sırada Bihter-i Rose güvertenin ucuna kadar koşar, gözler yaşlı,
kalbi kan ağlıyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4whrUkF_90aB_CJ5NZNeVqje9TOThQhp2XFa4GlMizUl7Bnc8rvKPmmnRnBHCVdgIa0LW8gueKDLXe5QcXV3aEO_xNcszt3ttlpuFJGYTcDNnS754hspDF7eBmeeHm25o4RB6IIueShWI/s400/vlcsnap-00055.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aha! Valla atlayacak!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTlpG56MoNvOkAmSYgxNMIATw13ifbQOlS79BXXtiOcV_X6qEZ4uCPMjSaMZnF9NSMe23kwvYnpRtYLDGO70VK_BX5q4-pALVC9PyLiNVale0TVlHKlSLJ9dSnOV3uPQOFTANtrnGhSAVH/s400/vlcsnap-00056.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter hikâyede bu kadar erken pes etmiyordu? Titanic
filminde ediyor... Lannn biri tutsun Bihter’i!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSVzoWrlWc_eJhb-hZj5SIrNysjn2Qe6Vsp1UG0hgSTBWZ7V5Nt8SEIdKW_2jozrtF5YVCUiWK6sEezHaVuDwVJgnl_c0Kt5GVRzKWS0KM4fbeE0n7NwwLExywN85OgWVZw7l8TS7Zd8Cv/s400/vlcsnap-00057.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Behlül! Lan Behlül nerdesin? Hah geldi.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrRMrt94t8RkXQlvbFpj0kR5iM9Z0dsyyErcVe1KN2jV-FgOUz1f1QW4KgGSYbHdQaxSuQaxfEmcC3EDIBUrsW1usH6dcKRscLqe1ckw1PS9ZLJ-ZH4514Dtxv4HXiVDk-SFo3pTKKquEI/s400/vlcsnap-00058.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose yine de inatçı!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzD576pYQg7cs-hE1V7Jzi2pPdDzPBCl2stb21PRIMpi-pEzcwa_zELJCMpYwxJq-gLZOuE1iVgfrOr3Q5OxbaSOm4w9jyPvXTEXzJb8a91ICw8cduVNIceTwIl1_yafTOhuB5QpeWYsms/s400/vlcsnap-00059.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Yaklaşma atlarım valla!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack yine de Rose’u kurtarmaya niyetli.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgrkxT2p35KvEaQ0KJnSeW-ZIM0WhQTqOEVv0s9AWcZqO5CotOfpkHEdQ1WbfOHETHLMPTrG1R91qZskUYT1j4uwUb2UM4BYlIfsUTWe8DrXRc3WsXjY1bQRS4B15xGisnR8HSTlmYLhYAT/s400/vlcsnap-00060.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Jack: Elini ver de kurtarayım.</i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Rose: Bugün elini veren yarın... atlarım valla!</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaEqvfm-QGdeTiI5v7CGC2Y7OajL-tQNR2obukJM2l80oaTBxhQMaASvzlSPLzCQbLddZV5x0P_hxOZdJY3chf27xJ-KQUj-SoZnVa0AG2FVb5RMjIU_EUsMW-OJsjJjn9CsazgLCAdCJm/s400/vlcsnap-00061.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Atlayamazsın.”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdf1qwHhcl1MxyztFT03j8DAXEpnPDoaQFzWM90yXuxOcN0i-Frhjmp7cU8ePFnNAvFDUtFSzEfYIj8xZqU43UqQQ0w1xScBV9heCXXLuvL6zLrKjNL1V_9TDuhcuOqNoqMNSw3StoRlG1/s400/vlcsnap-00062.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Uff sna mı srcam be?!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4Xo254_lFlmL3N2ylQ5hOYkjohXuhtcdXIbPIljOeoRe9oEXlPtSJEoSCKxvQxEF3Yn3PGBfzhFzGDbHYFidqq5iA46OjkpxxOoL4aFB40hJfzT5f25gAxzxxPSH5o9GgTmA5ByYLVmV4/s400/vlcsnap-00063.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Atlayacak insan şimdiye durmaz atlardı.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlrcHcNkz39rRJTzHKo0xVGK7n3zMPidUDZaUZ8M0SloAEI23aoMS-HB_1qqlyZ3h9pJkir_39XGjeFaq8WriJy8dpzjXKhkZ3lcZyyJRAYShd2Mqj6dIaNpeOzfnXM7zLhZIgB-nUvug8/s400/vlcsnap-00064.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“İyi de yanında atlayamam öyle... ay ben gülerim!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack de üstünü soyunmaya başlıyor. Oğlum manyak mısın?!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi3GEArE6rVTqFFV2NRLflgR74NnwPDgbDEU8LH7cs-gpCQgANOPQ09J1TShM0T3URcptPVDDEmij0smfm0KrHws2q62cV8_zE7GB9Y5nD7YwHRumBRIdclHpgImZ7KC3TuHMNBVjlQA1rR/s400/vlcsnap-00065.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Seni gördüm bir kere, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>sen atlarsan ben de atlarım. İyi de yüzerim ha...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah kaderin oyununa bak! Rose’u kurtarmaya gelen Jack yüzme
biliyor - hiç şaşırmadım!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTlFTMKYN50ER6c2__st_uk21kaGwhWngidtB4zluWwy2yd692CEPUeaBVQ2-5b1h4TFP-_9xuA8mgvOquq7E_XPAekg6zCqgj8s21MHTxVY_7e6c23bUw6Y2JChBsQhNvSJQqcPu6lzZb/s400/vlcsnap-00066.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>“Denizin suyu şimdi üüüüüf nasıl soğuktur! </i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Atladın mı saniyeler içinde ölürsün valla!”</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5O0f3OhqjEW1R5mWTRclKWzSdKC5LvnkmkaFispDA8yK6BB0xxppc9Mj-WnXhZM8MkYtOk5OP0kf_lyuA3veWeBfayKWbXmjj3iGCqGNZFFuIaxS2jGw7TOoWmBQpJqxHbwtquEFdNwOp/s400/vlcsnap-00067.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>"Hessah mı diyon?"</i></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Muhabbet koyu galiba gençler... Siz böyle saatlerce
takılırsınız artık, nasıl olsa Adnan da yok civarda!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhTkTDA4JKRs5S2d7LncdTC2fh9yVSJQaUMpfYJPevCI3Ihb4nUTytd7CTqW4KUle_bAffdFUHudnYA-d6OrD07M1onvND5h1pjhor4QczDOhYJIGJN1D83EPK7kFwfIKWinWMKeXVpM2Vq/s400/vlcsnap-00068.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bacım bak soğuk zaten, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>elini ver de kazasız belasız atlatalım şunu...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack doğru diyor Rose, Bihter'lik yapma!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqb9rjKmXtRm_WGRUaMKqcaT1ZsrH-JC86JzrZvIi89rC33DVk7fy0v1pEMAGa9J2MW10YOPRtPQ0auzl443pHQoeVyyUkviFWWQGu0-DiuKzR1mC5Vyk4-SGkuUE13X-b-xwn22Kf_FZp/s400/vlcsnap-00069.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah şöyle...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Rose bok varmış gibi uzun, süslü elbise giyin ve ayağına
dolansın oldu mu?!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzqI_soY4LgKLPgYKuvV-_dTIj5NIldj4Ev784tBsHBnEMk5t2ZmC6MOXT9bkVi4AJKfc2zuYgkXtQd1BJE7E3sRZ2kkRSahsrPbaqpOPZXc59bPL3XqWAJlhU-xCRoObojXk0ns1DDGCp/s400/vlcsnap-00070.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Siz kadınlar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh5igtmjKR9Oip2uPn4fMRiTgyfF0EjrnJ14mkBgN8T-aTowM4GR8QW3obCEBtzIU8ReFUcl9CxNLY23TtdAS6Q60yG5TaANTuYF-4mnFEwXLob1NOS26Fsi0QzTO0ZEFDW55kPOTSTWHEm/s400/vlcsnap-00073.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah nooldu şimdi daha mı iyi oldu?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHj8QIBo4E3LQB6-dqAfYO_NTvLCCP2mtPOPu2-dkphG5gxHnMWTEnb2xcxANWh8em_n-NcJ966VeY_ViYQdfT1c_O_OyM7kB-LmrZGaqtmFC6sc5aletzgqFuTz7AY37jpt2ON46gaukl/s400/vlcsnap-00074.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Tutmasaydım düşüyorsun Rose!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiNhbM-g6i4cbXNn4AW_TviGsZ27weeNcn49hDQ2gaCKH66U0YJUsHh5iD4RUReykyeQZ3Z8l5AJQsD5zMaag3ka6XI-9jbyd2mUa49RFFRpoYesOxCa4aro_9vi1qXTG2vQJ6jEBbVRN6k/s400/vlcsnap-00075.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Esprinin sırası mı Jack? Ölecem burda!!1birbir!!1”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İntihar olayını güvertedeki ekip bile duyuyor anasını
satayım!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgT3GK7l9iTsfT7bPRX5F1OYe3Fcba6_xfp7msF12cigm08eozIxKb8T_6-w3N3F_rCrmqwzpNBGusCknIhwypQfpUA4f-aR60TDTH2HFITFKxKHMAicanvU2obLrSiIhFhTgAiFqw76__O/s400/vlcsnap-00076.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi Jack, tut Rose’u çek kendine! <span style="text-align: center;">İşte böyle...</span></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi5ukQfTGyQK-tK6ZSwrj7H1hYBHa1GpaN9ShumLwa3bUnBtQJfCAAV8U7Axd6xTh5UfijZAvQsi7mKpXHvMOvEDyiwnGjhnUM03Si4uykpjcKaQkir5Lq6sHh62Jd-xCBtOM1FDSR4fFfm/s400/vlcsnap-00078.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Al işte, alt alta üst üste, kızlı erkekli yere düşülür mü
hiç?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki şimdi Jack Rose’u kurtarıyor muydu, yoksa ona tecavüz
mü ediyordu onu anlayalım bir?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiLvvqXcV2frxMHFTJVHFVZEk5mEPyUgK5XEtTLeMLX5cAPOqBxkr2bXAYJH3p8V6nbuyeGRvDPrEFm6rvP84cHRpE9c3m919Az19KGbtKmMIQ83e-M5L4AM08wqHixSasKV97N6Nwg9GR6/s400/vlcsnap-00079.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack dumur...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-7U_QaQdPVqgTv-KS8uYr7vHZiL7uJtxjnliz_h34SBAdrjpWvtXTM3QIzgYzPaLXY2mT9kZ0Wdng8ii57OskWJB7BcgjuAM0qfZi40-us-EWx7O0onQB9bRtS0s0CvCgsCGMm5U3g1co/s400/vlcsnap-00080.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Napak kurtarmayak mı panpa?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adnan-ı Cal'ı çağırmışlar hemen götlekler!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXpFzC1_WmaYQ2AKW5LGNMJ0q8tkRAHP-3xxFjkZRs4rvLpVADTVlgyVy-vTHVKi479cK7G0ISgxwdeuH3ISV0gYfve0r40J0ay7J2JuKXYzHY74k_01P7dtGjTRqtg0_affroyVNbWlmd/s400/vlcsnap-00081.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Lan sen Rose’a elini nasıl sürersin?!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack’ten hemen 5 numaralı bakış:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgp9mYBI9xmVwN0r268GSvkvd_P4DANOOL5Wx00tQEAXguvfywmo6UXEW1xTIEdoNt-1J5v-gmaSO5jmEzc9N-fn9dTyjNJix2CT95VamsQNNRO6SBFcoN1oj6wLasSRxKSlAYBbpO1i9kr/s400/vlcsnap-00082.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Senin Bihter’ine mi kaldık? Allahalla...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kaldın tabii koduğum! Demin tek başına yıldızları sayıyordun...</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZAM8cetosW0FakRRNhXNYciSPlgzhcvNkV5319-yzbS5j5s2mnAogCpyNbgDEBt1CC-xEg8X6BVrWYMHLjz8bYiXtcnfXjgGwIq20YSFRuFJac_y_wGl4Kl3HarG-h1nrGrt6Kmz5b1rt/s400/vlcsnap-00083.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay Adnan bilmeden konuşuyon öff!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimD2ZUK8NkE44GUUeiiaQSoQcy0eJyeHeqUycujIY7RdqKDuQaFRw_pr5X4rtsGV_oVzJD93mpEQ5J1i5bJxoCbOHN6lixuzPklunowK-ThrgSeykLfpbt5vgi4EX33NNbpnYU7z2xRDR0/s400/vlcsnap-00084.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Adam beni ölümden kurtardı yani!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adnan tabii olayı anlayamıyor hâlâ, Bihter yani Rose’un bir
şeyler uydurması lazım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5XN34YreqIgBzPUoueRdhU7oXUjap2mmcSORgCuPESEQeuG8xjNxbuTlZf-F4Y1fN1HC9CKs87fwLblu9BKJUpZLEfubq5WHGKwbVzaIUcBYSFdX0-JbxTzfWL5TiZzBRl8QhoS4_uvQg/s400/vlcsnap-00085.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay şimdi tabii kulağa komik gelecek, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>ama ben pervanelere bakayım derken kaydım valla bak!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoDhe6rKfR0eorgh0MPSmlopwuC6uKGtT5jr5N16frEZrkg104uPBWFn9ZicGE2Ty5ZnaUJQdGRFqwZt6-7PF1OfldD_7avYR5VCoVTGDuF-o0pF1ppPACwHR_EFutFQPTXvSQ-mlStkBA/s400/vlcsnap-00086.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ama Bay (Jack) Dawson beni kurtardı.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlS4hed9PQJC4N654TepXof5WfiOOc35adGR7ZObp2WBFrfdyyqcQbOROYmZWexqXKiGfkmf3UzYY4qwg5Ykqerg-eMq63hV6BtbqIRiE0o_qDaDDdUdeHv6wb3NG8msM9_B63xhLMXFu8/s400/vlcsnap-00087.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Jack içses: "Öyle yaptım dimi gız? Ahıhıhıhı! Evet öyle yaptım.”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Olay yerindeki amcamız noktayı koyuyor:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKrwGqBn8LnYZn5Q5GL5PH5-OsYCtRxRIRJkx7byOFeWdpFHyG66UgMLdCtyn1rKu-JzSfndXg6QzIPzoWivVF9xr6xUL3MwkmaMlh78TrF6NIt_LYKWEMzUiZT3ynpIkcsUinOhJMQTMq/s400/vlcsnap-00088.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“O zaman bu çocuk bir kahraman!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adnan-ı Cal ne düşünüyor bu durumda? Jack’e 20 dolar
verip yollamayı... Hıyar ağası!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpFfBPVNTncL7AW1-hEzPm6RYEq3KJmnhRVyg6pjmJKoy8ivXzH98BgXMqSt9CBus5wU-6YdVWqD8UFyyxvHucqjrO9ftSwHUaopmUEUYCkA0M0ofkAWXcwybDI1Q5VNHUuwwXT7sjFThB/s400/vlcsnap-00089.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Vay vay vaaay... Bihter’inin değeri 20 dolar’cık’ mı Ednan?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSHruoDmLtSATZhfHCyAaGqFgo1wH4gCffG0pNsztvKfUUmQgxfozT96I57uDw4RaowQba8RSV1GF6F_D6h6Alq83tKhZrITmu-JJccK_TIpg5vCBuH7txFgfB9C0TSprj0Z6RlydoA70L/s400/vlcsnap-00090.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack Bey, yarın akşam yemekte bize katılsanıza?”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhf-JrIAxRBHowD5wWCXafIMmx17JNEEhv0bwjgBscInbD9pxbt2Le7n_r7YdfMq_5QayCLH3xM3wdIbPCUeSKbQ8eX6yDSQ3n3s3xXhpwXwe9ZqgN7f3gKIHmGedcVeELLLoehPHTgpgdP/s400/vlcsnap-00091.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“20 dolardan akşam yemeğine... </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Daha fazla zorlasam ne verceğniz?”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjVBQT8D0fHkn1SrmPGNT7mEgU0LtrFun-iG3vc5gGGmJsp5w_5VPKA-HIDBYUJOnhBDcx2ZSRWbFCrA1ZjrM-mVEA3XNdVWU6AMrlxHnogH70kZypHXUUGAQq5q91hHHYIOh1I1dl_-Y1_/s400/vlcsnap-00092.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Elindekiyle yetinmeyi bil delikanlı.</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Bak bu da benim pis gülüşüm...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adnan belki ipin ucunu bıraktı, ama Beşir-i Spicer bırakmadı...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi40tHG4z0tqAarGTsWwQLXGkSVBqm6JrXvP1FX1qfyCtRvPJWXcqqYU8UmsZji6ZHuklhbDvOvD8enirOZe6tS-OgmoJnV9IGUc9AVvZSt7pEmHxNrVkXv6mqlsTo_TrdVjjCVUCk-Vewl/s400/vlcsnap-00093.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Botlarının ipini bağla delikanlı.”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Botlar? Haa, botlar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdCG3WbozfVdPbemn_IopVFYcFxxm95FPYyQX3wV8IDi-tmuMjdbRbzs7Vyii40qWdxzXNg7hVb2AXmBYSVQ7RiF2phm5stNd21Ih2VU_3CIMkg5_r2Ff1OlTQIcfCHyPO1c02CkUMQRdJ/s400/vlcsnap-00094.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşir olayı kafasında kuruyor tabii...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_BZsQETvTC1ru_JW3YVWRngAp9eQy4twOUFht9jHS8AiMnaVrnbg_mo5D_DRYg4wIm_T7FCgQXxrKNSBnPFjJnG9PvH1YVSE2dpl-p9Qwv1sY4Z2qsEnHhdOkAvWiyALycwFtaPvUjpDi/s400/vlcsnap-00095.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i><br /></i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Çok garip. Kadının ayağı kayıp denize düşecek oluyor, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>ama sen botlarını çıkarak vakti buluyon...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada odalarında Adnan, yani Cal, Bihter yani Rose’a <i>Okyanusun Kalbi</i> adlı elmas kolyeyi
takar. Rose’un Cal’ı bırakması artık biraz daha zor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_mXjvoisyQyPtc0loTXSQpAVUf7i9mjNIYt2E7bPObl67Ao9r-xjo0sCGeJgwfjWCfXXLUkFtDcmiu5oXsaZWLfYf9a8hJbHks1l3WDisYzWplSOiAA6YeFpBjCiNR7okOmB0uZotnRbK/s400/vlcsnap-00096.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal sözleriyle Rose’un aklını başına getirmesini sağlıyor
bir şekilde.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYiJXO_3hLbH-U802Axwfd3m21h0-ZCZW-LSVnNvrUQqe-Z57r6WQ3Q5vjvXzExd8PqTc9hK0X9hoOnK9wx1FOZXn6vOvVbSbArJELTpAv_OK8TwAmDX3nqQLbzmg8iMfzkA6MjRzCGr6g/s400/vlcsnap-00097.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bizler asiliz Rose. Ve benim sana sunamayacağım hiçbir şey yok.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada, daha sonra, Rose’la Jack arasındaki yakınlık <i>biraz daha</i> ilerliyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-NMZ07IaG35bb4tV10D98e1hmN6xjpnvzuMqD3QIwOvl8GJYsnwLNhRJHro6GX6waE-2poa7F38w9RsvqICc6jNoqAbpI0Mml3d8VbCpTC0EoDmPatfmP1dngy8kkPac4nhwXkaEHJ0iK/s400/vlcsnap-00098.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose içinde yaşadığı bunalımı bir şekilde açıklıyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9QH7bqIODt85KPhdB4AyaGAtpXpNPtEJWVBvozzMN6iE0FoJxJ4jjKcKyJFAgBBlbwB-j2EowCJ1LTOewzZry_S2n2UAvyQ9G9pc-vBbP8_QEJQkJUCRpgmrMbtHnhHan-QeKFYaGIpfg/s400/vlcsnap-00099.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Kendimi çok yalnız hissediyorum burada, öfff!”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_i1JN-Ygq8zJzYxMJ9tfaTxvS-2YrgnJVSaC5CuyDzHVbFeI8szcHwzFQpqhBp0R3U8O17vORrtXr_xQDuDXrJJzvUzyLLU14wOV_ARfEHrOTb_G6-EQitUnPdVFZbx7Sfg0gNBvilv0F/s400/vlcsnap-00100.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>"Cal'ı seviyon mu?”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho6efyTH7YwYigy5bA0PQGJWoE6Vt949vGCRok_MrxKCHDdc-LpPyPuJZibPypWIL7MgsFz8aBYPMYiC11cONqVHz0Te4ieMR7iSbzmZDDfmBWWiEyhAM1mGANgPV89GmFEakup-aBUw7I/s400/vlcsnap-00101.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ne diyon sen be? Düzgün konuş!"</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Jack nihayetinde Rose’a çizim defterini göstermeyi başarıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgMgJBWp_srrBgaCtJNuLjqlEi2ymYaxqZ21TDy_0Tsm4sZC5f6f2NQ8o4wtHRMaEw_E5yRSiwone9uULc2uSt8uTDL8huTX6HEjJ9TmYG_b44gEuvrxsJeCkujAbp11kkSGynjgOnNsKFM/s400/vlcsnap-00102.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anaa, habire çıplak kadınlar var!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiQ82oU8CUmisJhhsnDDZLqxrGssoTgfeTBuP0HXmSKUAUU8rqCY3Nk4iMl8elQAKiLeu3b6LazWJzZJqLj_IPZk-vHQTC0VU4ATxnAnWpq_d4mSo2cjqVU74vy-UU77Hgs9HvZZP0Elaa/s400/vlcsnap-00103.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu ne len? Bissürü çıplak kadın! Behlül-ü Jack kim bilir ne cevizler kırmıştır...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMMzc0AEYQKdXHZIfSKOI8SCDai58_FZ2cOVuVWJtWPWANB411YwWk89n4mEkQmVcukXvYYRh_Xw2Ey5-JFnPkLj68N6PzEhkvF9P0BK4XSVt4lj-oa6TBoku2MS-sIVxT2YBhhbQUeV8Y/s400/vlcsnap-00104.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada restoranda Rose’un annesi ve arkadaşları,
Matmazel’in geldiğini görünce kalkıyorlar -- Matmazel'e biraz gıcıklar da!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgisLSRg7R4q0QCmT5MTkLIWNmpHOwuoydzWGFYNbTWeyfbeo-hnlg_lJ_G3uUucMPjUQEEa_cNVQquq1RHDRpxMnxfzxVPNRifisVvz55U1En7EJDmZO1o4tkgU6VaGqzTMY7S7SSdh9Zr/s400/vlcsnap-00105.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Biz de tam kalkıyorduk...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Matmazel yer mi?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA_yG9s9bNAjGE-WQ5EZ65Hf49PqKmdnxU7822-I7i1N4-pJUupl90f9qaWpsm9hg3f-Xxs9fXWaACb3EEIVuxrh2l0rK-kjufarvUVTMPWiOf53qVyQ4UugGqfs3YXHUnShXvrhS31UxZ/s400/vlcsnap-00106.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay ben de gelirim, dedikoduya bayılırım!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada Titanik’in sonunu getirebilecek bir konuşma
geçiyor Bruce Ismay ve geminin kaptanı arasında.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHaYw99-iG1Prja3xV3aCOF_SOZIOQMRg20rFCyidkfr8w1NLX1UkgG-CMPayJhWmBE6M7FXmSxa-HNhyphenhyphenmcjQwPNrIeG6ieYnPMh5MLs4j_V_eYAqNxwjrtLN4BMRTaodWU3nVHWtIGZZl/s400/vlcsnap-00107.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Titanik’e biraz daha hız vermenizi istiyorum. </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Erkenden varsak büyük sükse yaparız.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bok var sanki hızlı gideceksiniz? Acele giden ecele gider!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neyse... Güvertede bu sırada Jack Rose’a tükürmeyi öğretiyor
-- <i>erkek gibi</i> tükürmeyi.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfCj12MTFUFxGCiN9ZHGP7F9AfgA32aVtF7sLfhzd1Y11s8yDUtA6B6I2JPYgRM6FeLbogBDM-dAoXNw8r2dcIVkN-Ok7Qyji5fVTyy1t6ptOzsCF0yITT59EKPaG6WA73rpMmO7eVY-X4/s400/vlcsnap-00108.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose da hemen iğreniyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioB6Z1K8oGbuoVHH3IoHmlUisukq5V7SehYtmPBgmMZMqQ9b0RSA1iJwkLf_PH335x1L0mxVQfootST717CIsyIiVv3yS1qW-z1ChyphenhyphenIKJTHPx9Rgs5DVraQaOhAdrXuloseQVdBrbz8si8/s400/vlcsnap-00109.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay Jack iğrençsaaan!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Al işte ikinci dakikada Rose da Jack’e benziyor!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjB3Ua8w6TOMeQorEQHyUz2VWEjz86kFyBxVPPCXGaM8OLVcvlkQd1uqONbTOeau9fQlik5i9TPNnrXeeG9QESk66ltWrfy4jJNf1vMwYECePL27vMC3TrHsXmv66cIB1mZWPNl7WJO2NDv/s400/vlcsnap-00110.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsini <b>sevdiğim</b> cinsine
çeker!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada Rose’un anası ve saz arkadaşları gelir yanlarına.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3yLInAjur1dpKjNqbAKneN4Vpjtf-5KZEopYYT9fi1LqxBcD4YMNEjxBnz6DpOalKiIK4WT1j6qAHCZ33RQJ0JlRCk6FRXO5HRDhoWQkiRgSc0PkiseHHrakDRBU0WZVh6ee_X8GvROBK/s400/vlcsnap-00111.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Rose, kızım, napıyosun elin adamıyla?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghkBFRh1g93aqCTMi5Xxn2-rfup30Y1EXKVrGPJE-ygRYVZsh0IcrjIfGROMNAUdldeP_3Wt_773ESQEfmZejiF76VyXLMBkOjhIS1M72XPQuFFs3EayK8ouSG4FXu3tafPsq-Bbq7vRis/s400/vlcsnap-00112.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ay biz tükürük yarıştırıyorduk anne.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu arada Jack’in çenesindeki tükürük, evet!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose annesi ve arkadaşlarıyla oradan ayrılır, Jack Matmazel
yani Molly’yle orada kalıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjImt-rT_ZVwBrnycAVN87eJ5WmJuQbfG0UR2tMChoPC1uSuzoaFYxxMUKoQBOK5Yrn5B4FykwyEa1fcng4bvk4FPOoptqPdqTeS1M02km6Qmgdb3iB7I8-o-01M0zgMxPUEKnAft9ET88Q/s400/vlcsnap-00113.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ne yaptığın hakkında bir fikrin var mı Jack?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjggsO7xwp33_rWm2T97OUpyd-czOjWfUZjr8rmtOQtVFcUUZ5-LpmO80crv-crKX4PGYJ2Xu0ayFXie7CTdVLVigPg1lbr1-mMp6n2fKDZ5bAnYgC6vFsdC_NpH8RumXYL9l8mkqkGLl87/s400/vlcsnap-00114.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Rose’u harcayacaklar Matmazel!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi len! Böyle bir haber gülerek mi verilir? Ayrıca Jack’in
yani Behlül’ün akşam yemeğine giyecek bir şeyi yok. Matmazel Molly yardım etsin
ona bari... Oğlunun smokinini giydirsin mesela.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh_iI2rYHNlNRQmVzDkO9gpSIOH-qdlHrgniG7WZ4qskcZ9Ui9QIBZ0SReh8ZnU6yNSOuGU8ENJY5g65a9ApAhUgs0BJCFX4H4Dh-QYHf0sBu8sVl9aCugKBMrQU_4unUMj8LbKl4s3JaO1/s400/vlcsnap-00115.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah! Cuk diye de oturdu! Gözünü sevdiğimin Hollywood’u!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yemeğe giderler... Jack burada Rose’u bir centilmen gibi
karşılar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqKgA3rN6Hv_cER99EWhviZeAWzf7COdfot9Xa47H6fp1S9xzGQfwQOKiXhtk4AcAVcqGFD7mBjrbOjUXDoSqalVUb4edc4C9YCXt3vNvS-qAz4k-8KGCgXUpGUxQRLYa2rdsf18fc3FgL/s400/vlcsnap-00117.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack, Cal ve Rose’un annesiyle de karşılaşır. Cal piç ya,
lafı takacak illa ki!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj6_RzI5iRyvCifgU8P_Yb148wCqkNEuPnnMM8XSj-qc5Cay0n_6GzfCSryondYnOdpt-er18W9TDZdyaAypeCSUWzERdOYlBLRrYoCbATlCw3MuSxcs9ltZfQUAgfMg5PUevKwN6vy04mk/s400/vlcsnap-00116.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Vay anasını Jack! Neredeyse tam bir beyefendi olmuşsun.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjiQxmSloACcvOI0Y1ckXhoSIUw_uRLl3eH0Ggx1UY-svRue3uVDDet8v1fO0y-HakQK6Bja5HI2dip7p1fsH5EF2-f8eaFxgwBQytEQQGhcDVgtJVO2OL4Q1VPgDwMbAgKxTSyk2LrGLMq/s400/vlcsnap-00118.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Neredeyse Mr. Cal. Sizin gibi (piç) olamamışım...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ahaha, bu gece <i>uzun
olacak</i>, gidelim!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yemekte Rose’un annesi illa Jack’e takılacak, kıl kaptı
ya...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjppwHvtroLqarGlOmQ7r1TtBTKpg7ccznP7G_g77qoHTbzvrrI86Jxdm20BT-9DEdZR9aQHOPd0I-akfPunRAU2v5wIMjl4eMu96nlyMj13erOpKGcipyf_Xmtha3IyrQNFCFdjxGgNmVD/s400/vlcsnap-00119.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Tam olarak nerede yaşıyorsunuz Jack kuzum?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYspyN1-Qbg8AcaYZySpsEppZYwuRAxrdq7k4oABqQOedmDeVciHZarr0vhUc9SAcz7QnDRoPerT8KwXkt8tOmMhlaO89HbtaRcd8hSaaFnLT5BJkeIecHIjOBYyJyyEFvpuhj3dRzU37f/s400/vlcsnap-00120.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Şimdilik Titanik, sonrası Allah kerim...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgw0lFWVRdt1tdu4u3EjyawbVIaJVB-EUQQF7FTo8wqMqUgc5a7X9jVcr1PRHG8xRt_SOp8xvTWeNBC8orGv1T655e4Wu-Z75muIwUOR800n7yn7Xf83gPbOkN_ErIoGndTEGYzEx7HCygU/s400/vlcsnap-00121.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Gezecek parayı nerden buluyorsunuz?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8d2j6eG2fvg2JS2j_oa_FM5T5xz6wcj6GIwMNhpYjIwCZULNgTzjuRyLT1fuqlDaQK3-_yNsH85LPx-Xejz4FqeGYK-i2GaDoDR4PlYDIqZDg2frCV0q2ZmA6C4vkRGwymnHdQ-GCYF4I/s400/vlcsnap-00122.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bulunduğum yerlerde çalışıyorum, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>ama Titanik’e kumar şansıyla geldim ne yalan söyliyim...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Güvertede Jack’i kahraman ilân eden amcamız yöne söze
karışıyor: (bu amcayı gözüm tuttu benim)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2XlXJ8LQVsv7GF2WXKfAs-S3AnTImg0Lfn-Er_6VopX_MEBi3oku7BzxEgNXyzTN1ELfck_LrEZNvvfBYV8eiE_6yTkr23v_fDlp4_qeOLZW8k1tSjsycb6LGAI4BpE56zR69H9lpDI0A/s400/vlcsnap-00123.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Hayatın kendisi zaten kumar ve şans değil midir?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal da Rose’un anası gibi bokluk yapacak illa...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhixNTG4RvUwrn82EOlQwydyloitGGQvdmrmaT5is6VHRzMMzJ4biun9uy3qw6BQyqOo102yuQ_en01AggtDQ1reCw4tmNaNlhs1RLECZcJVSRpKZy3pxhAicwCF6fLZmPomDMtFHH24IuW/s400/vlcsnap-00124.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Gerçek bir erkek kendi şansını kendi yaratır, ehehe!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sefer de Rose’un anası saldıracak:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTUptConLOvuhxAi-bqhVOa1U5cjRBlGalCujTfX0mavr5vqsEmZmRZQGTZeuCZyBcvdCFXKBIloNt2L_UFpyV_AkXiocJvwDWAX0txR-h_GO84H7Yl0-bRunmaSPmkGMgiz-F_UMT3Vgr/s400/vlcsnap-00125.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Böyle yersiz yurtsuz olmak hoşunuza mı gidiyor?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack, yapıştır lafı!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjuZgEi7A6RRs_wiUEPa_5OFilBVpt_ADGQhl2ySmir9uoM6JqaTQTZxiS_859v-D47CzJGnN1a9sn9DxepKhkEPCvhgCku7f8doqH4cdiuEb3z1OxYHdgMFPRuxhVbMHdAcSxR3cU5b8h-/s400/vlcsnap-00126.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Hayatı olduğu gibi kabul ettiğiniz sürece</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>hayat size istediğiniz her şeyi verir.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adamım Behlül beeeh!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yemekten sonrası... Cal Jack’e lafı <i>yine</i> sokmaya çalışıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgR_SoQ527F_ogEZDmcHwhnYTDHuJYh4a-3V6cSN9iVPKED_oQOoIEvnc72XTYcNb9w-gypOCNJ5PqkKB8kp0lGBRiVcBe_W6T60WKpHUgKXAsrUH6woAe6cfzIGmwK22caDFtADtHJIBiA/s400/vlcsnap-00127.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Biz siyaset konuşacağız Jack, senin ilgini çekmez sanırım.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiScXSlCvNvUNWOERTY2Vf4jNHZ2sYk2avhnBhLaOB0OEerLbWafDMoCm1FGyNxUIbUKkXfC64Fn54GXn0t5t1gQnY8PDbpSC0K-yUFYMiTVvMvIbdCMH6IOtuXJQvwoSroiOCR05fpfHJL/s400/vlcsnap-00128.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><br /></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ben de kamarama gidecektim zaten.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal" style="-webkit-text-stroke-width: 0px; color: black; font-family: 'Times New Roman'; font-size: medium; font-style: normal; font-variant: normal; font-weight: normal; letter-spacing: normal; line-height: normal; orphans: auto; text-align: start; text-indent: 0px; text-transform: none; white-space: normal; widows: auto; word-spacing: 0px;">
<div style="margin: 0px;">
<o:p></o:p></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama o da ne? Jack Rose’a gizli bir mesaj veriyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQIANe5R7vgv_XqD84LwRB7o-dG-1Fa33V4XHfmXYYa3bhx-cicE4vIQcg-kQN-OlLogib1FT2oTPQYh8-vjHKdQcaoGxjz1jOBYwT7krVPhwSVKDRjZqVhg3M4v7hLGbbHUB0uN0QAd0M/s400/vlcsnap-00129.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Duvar saatinin orada buluşalım...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
N’olacak ki duvar saatinin orada buluştuklarında? Jack
Rose’u alt sınıfın eğlence diyarına götürecek...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj__WtexZpL8UYAq8vyDcgx5agCZ9TthG0AavH2gA32gNR4JNU8cTCOKgismN9Lc28A8PMch02EoYbxkgQK7FNKYZZfcAcUTcGJpH6p4UZhI9aboHJITJx0theS_OdSv0zVWZ5FGrAaNtO0/s400/vlcsnap-00130.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada Jack Rose’un başını bayağı bir döndürecek...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjI8XnPXCErzGSeAy8KKr7G-xOgZ5ONsJ8O1K0MXYcjuzW8KRkf3Q_Mi6jq8H35Dz_Qiivm2b_7D__u75lsz8cHJ0qaAnnqFjh1dIUse5KjwlZcC1A8h_MwwPO4tljowQ7rprRu54_pXW2k/s400/vlcsnap-00131.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hem de bayağı...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh3oqbwM6Lr5Y1YnT0t5BceWyU99YqW2F0GAewKSGzrglRUj2HptToCOFPXMulUEHAQGDVixfU3LwCwFs_WrMDKwYADvWKwfqJDMTwSVb6n2QFSc4Ds9HC_LAKdrSrVhU_FwjEoJKUADxfQ/s400/vlcsnap-00132.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki onları orada kim görecek? Kim?... Beşiiir!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4c2YEJeQXTFoSZUwLIZq36_3q6l_eCLc6x1H9y84bJMg2yRMhu62XrQE7tNRBbLV3SQ898jmvTVRU3REIBE-RKY6jkuX_rqPVQvcglatad-iDNezqm3TiasKiC8U5a0-E7JaOgboW9GYt/s400/vlcsnap-00133.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ertesi gün Rose’la Cal kahvaltıda. Cal’ın, Rose’un Jack’le
alt sınıf çalışanlarla birlikte takıldığından haberi var.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWrfFymgGqIb_iAxknwC_zO1kKBQ5hpbNsU3PrYZ5R4GYb6bBJD8NZZBbIu-lKAVqA7wpSrnIMuRHx5swWLVldkYVydCgaoVJkTpLXFGjhWRNzSkI-H6Ias4zV25sG3h4sUOlQJNqUUrio/s400/vlcsnap-00134.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose'a ayar çekmesi lazım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKJU1aHHn_WHIOUm8kcBUHepfQoyrWlhcwEyynZ4xNh569gZGoQoxfetNALdM1BnNXO1spk5_JTVGqZ57o1lLr5T3E8an4o45PaAzmEJUafe6VRIhpcn_eQfIqZgRgzkxBCjD6m3uw95Mu/s400/vlcsnap-00135.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bir daha böyle davranışlarda bulunmayacaksın Rose.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhemeE_efEn9m7H4kI-_roeKeLv0kWKA3N3n-rO-lbmU-F8aSFePTkFXxrs20tUBzlmaW-2ZxBei7u96-yPqEwaA8f1w-88PkcmcBSBpg6Amqq21uFaMTnlX_g_Q6ka4lLgQZ9_4SRMrRpm/s400/vlcsnap-00136.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ben senin işçin değil, nişanlınım!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal keçileri kaçırır...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjMqwDdDUl_ry4euaaDX3AkEuxDc2HwaA7F6CDmZu5IYlFLISm5bdJ_ZZDPGDzCVRnC1b_SW7x8OgrbWPGnzkhTx-hbWKxOzd6khURrWn0TiU3q6VXDDfFCF2HBtqrEc9yf0zmSgRtpcFTC/s400/vlcsnap-00137.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ben senin nişanlın ve kocanım Rose!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ednan coştu!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhknICG058D9O4Y4WKZtKLl70yWwr2D-V_AVEiS04ZRZ2mZgqx0_hiWH0IVTDgUdpd7x3f1f790QBvwcD0bZjoqdnthw2-YRAX_tmq1EAE_Uzyrmme8q_ASQLvV2mDMTPhDMQxMkQtrhuJk/s400/vlcsnap-00138.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bana kocanmışım gibi davranacaksın! Anlaşıldı mı?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjc2Lt05K18X57UrAoCfZl4OHKUkFuwrPsliT8LJQw0rLEBmmYje2RKkvCmoTHe1owNrPs5r7g3WM9RzhF31M4ljTDduO4Ojnh967yAUJOiZlIix7199hl2gxr09VacSuyrTQU_ti0BeJXo/s400/vlcsnap-00139.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Heee...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lüks kamaralarında Rose’un annesi de kızına ayarı çeker...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiby5oIVPnieKBBibs0qj3HUcyUryBd6HO3HSLEB7-gSIYv0dWLpHX1pDfoJdWGz3X2VrAyUepDoZsy7kj-tq5xVfOECC_9Nn4yHL9QK4mqA9MvaXV7xSPBJpqGsMjDB7eeLJ0jsjTYkMEB/s400/vlcsnap-00140.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Annesi kurallara uymasını söyledikçe, Rose başına buyruk
davranmaya devam eder.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_zFCGGkJMNq6Hc6MlaQM1rCT2jr3SJ05lTbTVzd9PLFwgVYc9xrGO-bZWP2HNfX84tI76GycqY0eiE21hIbPakECsQGkH3YoZN80wZBfLMWpdS11H4nlfYCceN3vZ1ZIGNucwSlj7G5DW/s400/vlcsnap-00141.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Durumumuz zor Bihter, aptallık etme!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjk7R9nh12cMk1N1VG_eoUs7b4hn_oMOAG8X-zO-Antf_-4c5Wf2V0Oql0qi54Xh4aqM8TDAGsrbJOe6wrzjDjIWhJKm_D0S9mzSyITTKHKMB610AKoeG-Cm8CcM7e5QI4pMBAjK7dIlQvo/s400/vlcsnap-00142.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ben senin kızınım Firdevs Hanım, unuttun mu?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anası durmuyor, gazı aldı kızın üzerine gidiyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZ0RP4iJegrBrUYzpjjZ8uIfVCXjk19CwqNgf6bPpY3yz8EZ7f9jRHHaSX8uBS1OYyK9Bm7w0hgaUg-ODUwkPW4R4DB3HlM8ax5AIQDW2p_L2eEErJ6_FfhUhKmz5FxHBgWzTmjbYd7ewn/s400/vlcsnap-00143.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Neden bu kadar bencilsin?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPczMbVx-n2yg8mHeVp2kO3XnUsiqh2CAphGArKMmKY0Pn2CpYrF189Zck-i6TV5Qh_kwgl8MMCEReDI2l4ehi6vd709xzHfeLbbZ4rpFuVrjNH6SwHxEJHiB48DfZJzkXonx_hB89T6P4/s400/vlcsnap-00144.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ben mi bencilim? Gözlerinin önünde ölüyorum anlasana! </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>Sevmediğim bir adamla ölüyorum anne!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sahne, içerik olarak olmasa da, kısmen Aşk-ı Memnu’daki
şu sahneye benziyor bence.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/zfbn1ckO9Ok?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani artık Rose’la Jack’in görüşmesi de yasak! Rose koroda
şarkı söylerken...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_lT4Z5t3sb68dKZJ_zGQpIvTORC-JNHoNc2XLFSesLXUlerHMIpqk4H2WbvHgH50cuk343WwmxzNYwCl5xUp4LG501SyD0oAJiz1RjEBr-pmsGzw1GNXtcCl3UOoe06qWz8-BFd5QZojJ/s1600/vlcsnap-00145.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_lT4Z5t3sb68dKZJ_zGQpIvTORC-JNHoNc2XLFSesLXUlerHMIpqk4H2WbvHgH50cuk343WwmxzNYwCl5xUp4LG501SyD0oAJiz1RjEBr-pmsGzw1GNXtcCl3UOoe06qWz8-BFd5QZojJ/s400/vlcsnap-00145.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack Beşir yani Spicer tarafından içeri alınmıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmSAnB4s9xjY8I3Lm7iT_WsUy00YP_8o7zkXI-q6exFSkkrqz3lwfrdd6FmdJIgBlU6SN-ut3Urz8QooD1DvZaM1u3t9JWVEodYcK-FWVvAKP6c0o7HMe8Of5rSybEzPB5t63HIBURtrfF/s400/vlcsnap-00146.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Alçaksınız! Ne olur yani bir kapıdan bakıp çıksa?! Jack bir
şekilde Rose’la güvertedeki bir odada görüşmeyi başarıyor tabii.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLNLVvchEToiZmZPNQuXrjSvORehkOX5iFm9Af1fxlCDpaieh1aNzU4xTNGVrAhK_jaUsHNboJkefmgb6yRH6wdGLYLY_f9SEORBo3JOYAq3O-zee-oBQn6tcRRhH5S27-eKOxNNXOFNj9/s400/vlcsnap-00147.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack’in Rose’u ikna etmesi lazım. Ama nasıl?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhL42DeDH_xti-Ia5gCKFL8O1gDMJbvoGpH1CTmmFkjXGMGK_IZ0HZPrRZa3TOBIoE3D8SCsbNQhNN2Z6URmg2wf3XxBT2xREywneIxGysybNJ_fR-tVjxCG80fbBJat9C8SAc2nKjPYaIQ/s400/vlcsnap-00148.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“O adamı sevmediğini görüyorum Bihter, sen de gör bunu.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigA4Q7C-nHpgXcR1Kfvu1Ukn1fz2yuGEhERVY-RKbJ6lzCjlArRO_w_hLEJ5EaqetTA-ow2jd0qYWAEBxM-l7AOEPPnjqe4S6JHZw4c6f_mOvjDFqHcQyIihFyCvk3gT58sLZVwfwdD3j0/s400/vlcsnap-00149.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Olmaz Behlül. Adnan’ı seviyorum ve her şey burada bitmeli."</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXHJcG2xywi7D14cPiLYnmMhwtXk8i70lnOz6lqRSFUzyjgsilb24K7bNopKFzsUeNfPF9lZST8CW-ulzbjnt6JxXaAXYbXNjf4ZrPlw_6_QkY1FR3saiM3GdTA4nzkSTtn6yd2mDWhDAP/s400/vlcsnap-00151.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Seni kurtarabilirim Bihter.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEix7OPxrByZ2sGkktrm2QZiVHPn0FwAYMd7VSG7PdldG7CYnDvgg0iBa8HF0mQjMw0cjOnhX5x73A_buVfyLgZGSScDOk5jkkkgYRN9beVInxxUPk6TvSZELsn8hLnrYQBP9_XBuXMUhh9h/s400/vlcsnap-00150.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Beni kurtarmak sana kalmadı Behlül.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Bihter gider... Ama restoranda annesi ve arkadaşlarıyla
otururken, Behlül-ü Jack’in söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu
hatırlar... Ya Jack’le özgürlüğüne kaçacaktır, ya da anası ve nişanlısıyla
aynen böyle mahkûm kalacaktır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipQyLUuU4hJ9pKHu28a-fXciywHrHpCpTvfQT-QC33WKZtw16X823j50wgyDiczWyfrM_ujBJix_Eb3CUd1QkPp9C1SMSRTm29de3AOsuCmgcQ0gj2fDNzV3IwPjc-lhikvveQ-AEctMx6/s400/vlcsnap-00152.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu vesileyle, Jack güvertenin ucundayken Rose gelir...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg85JCh7ITHrYmC7OKivf6zqANgztOrWbE-ePR3qmaabrp7n_xEXA9ha3jl7nvTpbtJQ9VgJGO-TGU_6z7FCPOIAfghBdtC97mXSAysFCw3N5Mpobb0fG_IH0MHUEfOM1vB2Dmzn-_LeD5a/s400/vlcsnap-00153.jpg" width="400" /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve o klasik sahne gerçekleşir...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcyOBtZfpPu3x3THNsvYrddDPGw2c7jqhBjype1_inQXBSg2YYNNPs9yNcSHLZHw50D9UOfVyWUNZfwo7yYEeqQNQUQwk6OYTg24cGgFZEfAycLtW7a3Kq-bzoeVyxOA4NXiNR6g6VCk9G/s400/vlcsnap-00154.jpg" width="400" /></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Artık Bihter’le Behlül’ü durdurabilecek kimse yok...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnW4MYbmAVfmg6lTFoZdkWmRoSsrP_qUUPQP4bvzuUS4iX4Ngrav6NRgT51HEs8al7CUhLRI6Km7hToOSrIsPzCb_HDv9WTZuF9KYwtKVtiK-CPdk93fH-erbpXG74M6zfMEklpFtI2ZVg/s400/vlcsnap-00155.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günümüze dönelim, yaşlı Rose anlatıyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjmPPMmodoOMTz1VRLXMaXppIVXoOZT4ZxTBE7Nhs_EHUjqakXZLoLPdBHu8c8FBypa3dsvAanWTLVhKrNX3YSxJ93C1CY6dGFZpm3fwCcUIL2eSIV_Ts1jqSKr-64OQX4hm_xuQwnlHiUb/s400/vlcsnap-00156.jpg" width="400" /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Titanik o gün son defa güneşi gördü...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Evet, o klasik sahne gerçekleştikten 6 saat sonra gemi
buzdağına çarpıp batmaya başlıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dönelim geçmiş zamana... Oha Rose, Jack’le güvertede iki
sarıldınız diye adamı lüks kamarana mı davet ediyorsun? Cal duysa, görse ne
der?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDNWhmH8xmd_eKOM7DXng8vSxJ98NOaYRFfL7Ybs8mFWzSwTWbXKUBhpRm5kia9U4SFVObu78v2F_gqGAESdvE1daBNnpwEgOkWTPt6QkaS2diOCcQeJRDvLSDlhumtWcSXaqVyxquDXBL/s400/vlcsnap-00157.jpg" width="400" /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose’un isteği şu: Jack’in onu, <i>yalnızca</i> elmas kolyeyi takarken çizmesi...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIDbS8TuVJD5nmEu8IYWrB6XhgvODMDfEmqA4NhELhkm178CN11r8O3QJ5whfmEMQjo8gwu23PmsfSQ-CiYsgWkP7puJIOtD_au4ZDAxfADz4__wq8z-1l-4JRwFqeQFJcv7VlcDZkb3Ol/s1600/vlcsnap-00158.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIDbS8TuVJD5nmEu8IYWrB6XhgvODMDfEmqA4NhELhkm178CN11r8O3QJ5whfmEMQjo8gwu23PmsfSQ-CiYsgWkP7puJIOtD_au4ZDAxfADz4__wq8z-1l-4JRwFqeQFJcv7VlcDZkb3Ol/s400/vlcsnap-00158.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Noldu Jack? Apışıp kaldın?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose soyunur...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ_ezNMKEghoAaeIv4JezVqpSewYM6L1kFVsRwoEKgX2teTNwBCdb5p1JBFHTRcxBgx9Y8xs1sv5S_F_vXQY4thLxh766LRLvHXhwxSCELIvFcAyo25ueDNsIq4NCo9V3j0yOA4_zW-L4E/s1600/vlcsnap-00159.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhQ_ezNMKEghoAaeIv4JezVqpSewYM6L1kFVsRwoEKgX2teTNwBCdb5p1JBFHTRcxBgx9Y8xs1sv5S_F_vXQY4thLxh766LRLvHXhwxSCELIvFcAyo25ueDNsIq4NCo9V3j0yOA4_zW-L4E/s400/vlcsnap-00159.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack de başlar onun resmini yapmaya...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3-S79yQ4uj2OQN1iAQAh4iSOlz4RVuy1uqS5K2AghJMoM6ZIe_t1FZ8F2NxvV4bEXwxD49yUXIXJ0uelYOdYDaIs2l0BGV4v94QsT3TWDWM_Jd8qeYNSotDfMwG7SEGElj4REYLaNwllM/s1600/vlcsnap-00160.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3-S79yQ4uj2OQN1iAQAh4iSOlz4RVuy1uqS5K2AghJMoM6ZIe_t1FZ8F2NxvV4bEXwxD49yUXIXJ0uelYOdYDaIs2l0BGV4v94QsT3TWDWM_Jd8qeYNSotDfMwG7SEGElj4REYLaNwllM/s400/vlcsnap-00160.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Henüz seks yok tabii hikâyede. Rose nişanlısı Cal’a veda mektubunu
yazıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6f2TOQQSOhjIbNBWqKxd-mtZ4DprD4VKT5wUGe7IzD3qMJJxWUhpnEQLUjoyL7bijA9aS034x5qP7q0492Deffs3fVKwZ4z6VaJiOSxMkXx84J_Pbz8UNfXJZKJv2DTnElYv3RMnwxZRf/s1600/vlcsnap-00161.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6f2TOQQSOhjIbNBWqKxd-mtZ4DprD4VKT5wUGe7IzD3qMJJxWUhpnEQLUjoyL7bijA9aS034x5qP7q0492Deffs3fVKwZ4z6VaJiOSxMkXx84J_Pbz8UNfXJZKJv2DTnElYv3RMnwxZRf/s400/vlcsnap-00161.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O sırada, restoranda Cal arkadaşlarıyla sohbet ederken Beşir
yani Spicer gelip Rose’un ortalıkta olmadığından bahseder.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtK7P4sPorNaFW3Z_WAOZ6ChZBpkR-_DI9FchDwtmmLdwQCJx0mCspLc8UAEXqUqRcvMrlI8EoXkiDqlGaC_GUmXkYErQAipH4ygFc745qxIEMcLs8h6WybFW_KStdtwtykTgJ3zQVfaJx/s1600/vlcsnap-00162.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtK7P4sPorNaFW3Z_WAOZ6ChZBpkR-_DI9FchDwtmmLdwQCJx0mCspLc8UAEXqUqRcvMrlI8EoXkiDqlGaC_GUmXkYErQAipH4ygFc745qxIEMcLs8h6WybFW_KStdtwtykTgJ3zQVfaJx/s400/vlcsnap-00162.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal’ın talimatı ise oldukça açıktır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyQDm84rT7rAXQick3bDv_sAHWhPIeKEjAQylVvTqmQN-grOENoOtWQ09N33fBCY3MrcvjuWYOWaRcbhhx0QG2slx0V7Tt_MYFNIRvBX5xOCdbkp9UbMoJqwOn33rvqdTdI-JNKudD0SiO/s1600/vlcsnap-00163.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyQDm84rT7rAXQick3bDv_sAHWhPIeKEjAQylVvTqmQN-grOENoOtWQ09N33fBCY3MrcvjuWYOWaRcbhhx0QG2slx0V7Tt_MYFNIRvBX5xOCdbkp9UbMoJqwOn33rvqdTdI-JNKudD0SiO/s400/vlcsnap-00163.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Beşir, bul onu Rose'u!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşir de onları bulur, kamaradan çıkarken!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5_zKgEdY8quxZ_5r6M-Pie7CcPVtZQhq9kPIcI2tnS2xZyBHm_flcHuFrxkY8n4qhBq4QpI_yB4PRf8hJhuKtvXb6Fk_9nPiWGTQwFUbuSuwsCwyjNaDPhHa0kji15r6QNUJ6BW9RWu5R/s1600/vlcsnap-00164.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5_zKgEdY8quxZ_5r6M-Pie7CcPVtZQhq9kPIcI2tnS2xZyBHm_flcHuFrxkY8n4qhBq4QpI_yB4PRf8hJhuKtvXb6Fk_9nPiWGTQwFUbuSuwsCwyjNaDPhHa0kji15r6QNUJ6BW9RWu5R/s400/vlcsnap-00164.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yakala Beşir!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFq05AkFtD7nnsPUkCQmMUQCFg0lUfHtKHzxNGdEiNCXkmD6m_-_61gSDI-QP8VK1BlJLqF_6nZu65bA62-lOUCm4CBWtmWz5YnEVsqihx7rZFQp-Icpa0BTt9E3BMazsXRk94Y-6uusey/s1600/vlcsnap-00165.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhFq05AkFtD7nnsPUkCQmMUQCFg0lUfHtKHzxNGdEiNCXkmD6m_-_61gSDI-QP8VK1BlJLqF_6nZu65bA62-lOUCm4CBWtmWz5YnEVsqihx7rZFQp-Icpa0BTt9E3BMazsXRk94Y-6uusey/s400/vlcsnap-00165.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack Rose’u <i>bayağı </i>bozmuş
-- baksana Beşir yani Spicer’a orta parmak gösteriyor!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzo-CHsaU7llNTynZ54NXpw-OPH36ttf6IoHSi2IFRZayhhbPjqOrrUmpjL4i684TS4I2X9XtfFewVTzTN6v_qUvQXxtm6Va5eh8ihWa2N64mHFBPka1gvSmt-spT9rsmzzPy2EKHEkJTK/s1600/vlcsnap-00166.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzo-CHsaU7llNTynZ54NXpw-OPH36ttf6IoHSi2IFRZayhhbPjqOrrUmpjL4i684TS4I2X9XtfFewVTzTN6v_qUvQXxtm6Va5eh8ihWa2N64mHFBPka1gvSmt-spT9rsmzzPy2EKHEkJTK/s400/vlcsnap-00166.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose ve Jack makine dairesine inerler.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWDA0SUdYJiErPdZFjOULJj3io4K-PuHddqgiEEDcEtZOfWxCqLijeUch6z39Ou-QDNAeMip5hv680ZQQ3oxWSaVxLwReLtupWUyG_nizHtNfqwA3v3ybpNQ4sHnlUR2pKHN6ZwxMXkibU/s1600/vlcsnap-00167.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWDA0SUdYJiErPdZFjOULJj3io4K-PuHddqgiEEDcEtZOfWxCqLijeUch6z39Ou-QDNAeMip5hv680ZQQ3oxWSaVxLwReLtupWUyG_nizHtNfqwA3v3ybpNQ4sHnlUR2pKHN6ZwxMXkibU/s400/vlcsnap-00167.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Rose: Dal sarkar kartal kalkar, kartal kalkar dal sarkar.</i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Jack: Neeee?!! Ne diyon duymuyooom!!</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama daha aşağı kaçmaları lazım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6SzPWZehwPO-x2Mx_W0z-dgREWTL6L9g0t_MhgzCN3mN6ZrN9yljbL65DaEFGhbiWEMvLGQ6nSg8UxYlYuG-BEluEhSdbw96wYQzpV47rrdHtZ-LfJTAwoLNAUhddD6z3NQAl10S0PG4P/s1600/vlcsnap-00168.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6SzPWZehwPO-x2Mx_W0z-dgREWTL6L9g0t_MhgzCN3mN6ZrN9yljbL65DaEFGhbiWEMvLGQ6nSg8UxYlYuG-BEluEhSdbw96wYQzpV47rrdHtZ-LfJTAwoLNAUhddD6z3NQAl10S0PG4P/s400/vlcsnap-00168.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ta kazan dairesine! Sislerin arasından koşarak kaçarlar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiodqhW151iYhwyIVpTG7xNx8q4kBcDS8Nz05FUCJMEHt49CsLNJXtLjzhGhOmAb8G5oOkfV8-eK15VuwHowSv9htTC3v16_TYl81_zklAQUi6CN5JszjsXWMkMsLEF-W2s5zl2lp5w_JiX/s1600/vlcsnap-00169.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiodqhW151iYhwyIVpTG7xNx8q4kBcDS8Nz05FUCJMEHt49CsLNJXtLjzhGhOmAb8G5oOkfV8-eK15VuwHowSv9htTC3v16_TYl81_zklAQUi6CN5JszjsXWMkMsLEF-W2s5zl2lp5w_JiX/s400/vlcsnap-00169.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Depoya varırlar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEBVZT1Vbi1jVydUyj6FXY3WMQA-hXIu8D_vhqSXty_maIZgCql90sK8A0IqEiiDEi_Ddrwfo1rl4rFcx5PEenfabv-mZr8exnUVkDzlMrgWXRo2vNI810Z8GIuF6z5vEi5ogU7JTPjTKt/s1600/vlcsnap-00170.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEBVZT1Vbi1jVydUyj6FXY3WMQA-hXIu8D_vhqSXty_maIZgCql90sK8A0IqEiiDEi_Ddrwfo1rl4rFcx5PEenfabv-mZr8exnUVkDzlMrgWXRo2vNI810Z8GIuF6z5vEi5ogU7JTPjTKt/s400/vlcsnap-00170.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Napacaklar ki lan depoda? Güzel bir araba da bulurlar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj21DiktLY_2irxgTcVqTlUUr0ROfLsU2Ap9GBN1AFB12TshT2nXDbfwVpsD45YV46tn_3wOGgCknyapFnQ5KuWaGtR2boNSvv1shx5RYco3OiQZ5cVd_teCV4oWmHjhmNBpqMYFfz87pGl/s1600/vlcsnap-00171.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj21DiktLY_2irxgTcVqTlUUr0ROfLsU2Ap9GBN1AFB12TshT2nXDbfwVpsD45YV46tn_3wOGgCknyapFnQ5KuWaGtR2boNSvv1shx5RYco3OiQZ5cVd_teCV4oWmHjhmNBpqMYFfz87pGl/s400/vlcsnap-00171.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack Rose’u arabaya bindiriyor, bu işin sonu hayra alamet
değil söyleyeyim...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjowvB4N4HRKvkpVzCBY5trlH_W2IcVLW38f_aTv54mlYBNlT-MDjnCgy4czXmnG5rr24FcUHR94lKH-w3zJR-RlQIkzJpN8PQJ6RYFmmx1kdxQJ6b0FdmBcnv_meZO4RxEaz7ljeE_znv8/s1600/vlcsnap-00172.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjowvB4N4HRKvkpVzCBY5trlH_W2IcVLW38f_aTv54mlYBNlT-MDjnCgy4czXmnG5rr24FcUHR94lKH-w3zJR-RlQIkzJpN8PQJ6RYFmmx1kdxQJ6b0FdmBcnv_meZO4RxEaz7ljeE_znv8/s400/vlcsnap-00172.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ohooo... İşi pişirmeye mi geldiler, evcilik oynamaya mı?!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXQxnX-wkjLnRyv5HpQ72HDwLnBaVX85SQabCx5YQH6o_sAiSBKMBDzb30e1gLrk4ol3diR4FIktytfk7_TiMSGJtK-PLa53-Vu5MUfd5VDQyKifvVcfBjT0ohEhPd8rj2hFxDkC4am1j9/s1600/vlcsnap-00173.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXQxnX-wkjLnRyv5HpQ72HDwLnBaVX85SQabCx5YQH6o_sAiSBKMBDzb30e1gLrk4ol3diR4FIktytfk7_TiMSGJtK-PLa53-Vu5MUfd5VDQyKifvVcfBjT0ohEhPd8rj2hFxDkC4am1j9/s400/vlcsnap-00173.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hah, sevişmeye gelmişler, iyi...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p>
</o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdW6sqh3U6MhSm9Idei7r1M3O1l1AW9YFvvIkmyxraLZ151ngbUE_ZeoSvX2tpbmg9ziFSUp-GWcfcURRmCt6FrIzSHnfanbSz7dhmK9vLcAEMA1dDjvuYSbKzJIOkkfiQsOBEqF5FlHPD/s1600/vlcsnap-00174.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgdW6sqh3U6MhSm9Idei7r1M3O1l1AW9YFvvIkmyxraLZ151ngbUE_ZeoSvX2tpbmg9ziFSUp-GWcfcURRmCt6FrIzSHnfanbSz7dhmK9vLcAEMA1dDjvuYSbKzJIOkkfiQsOBEqF5FlHPD/s400/vlcsnap-00174.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada Titanic bilinmeze doğru gider...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9jPNFb-1UjpakWhN7uwfQlNIcQ1E1lnwtfJ3VTy36kqGRKMlLWHjo5cpye0VuOkZyyFqohj4pAKqzO_S8wNXxdBH2ZOKno99DkBAwK4lxYaUM2CGBDkA9FJES-AVSVdfaIIHkp7G_jat-/s1600/vlcsnap-00175.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9jPNFb-1UjpakWhN7uwfQlNIcQ1E1lnwtfJ3VTy36kqGRKMlLWHjo5cpye0VuOkZyyFqohj4pAKqzO_S8wNXxdBH2ZOKno99DkBAwK4lxYaUM2CGBDkA9FJES-AVSVdfaIIHkp7G_jat-/s400/vlcsnap-00175.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gözetleme kulesindeki bu iki elemanın görevi de buz dağı var
mı onu görüp haber vermek.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXvJlia2Oxt7oFYO1kcavVd4yV-iEMSUEnmTzFRC-uwESaGQTBIrXHLldqpfPO_H8UNAfmEM7JVq0yER9mUCrp62NUfN2_B7EjFqo0kXx_DmRxlKeKnrLqsAnqYah9bp_c7k8y6NUi3ym7/s1600/vlcsnap-00176.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhXvJlia2Oxt7oFYO1kcavVd4yV-iEMSUEnmTzFRC-uwESaGQTBIrXHLldqpfPO_H8UNAfmEM7JVq0yER9mUCrp62NUfN2_B7EjFqo0kXx_DmRxlKeKnrLqsAnqYah9bp_c7k8y6NUi3ym7/s400/vlcsnap-00176.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Neyse, dönelim depodaki araba sahnesine... El mi la o?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdJLuFNE4uptcfcz2bZIznqa71fgHysKukquVz-DLdGp125j9Lnnuxd8RoXxuN4lXpzIQMM-i8rS6WK5SNkslur7XlLntDuzeL6FAqTUkp4b4GdTy-YKpWeM2xJqNfvu7NIEc7N94unEb_/s1600/vlcsnap-00177.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdJLuFNE4uptcfcz2bZIznqa71fgHysKukquVz-DLdGp125j9Lnnuxd8RoXxuN4lXpzIQMM-i8rS6WK5SNkslur7XlLntDuzeL6FAqTUkp4b4GdTy-YKpWeM2xJqNfvu7NIEc7N94unEb_/s400/vlcsnap-00177.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Napıyorsunuz lan içeride? O el ne? Anaaa... <i>vallaha sevişmişler!</i><o:p></o:p><br />
<i><br /></i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjY6-wEkX9kYBwID5HzNtIoCZTzUFEtkuqsHEvC6CAqiHbRqT1dDT4JBnESBpwBhNBCvwr_nWXw8WTl1LHb8xiYR9rxKwMeWZONcbraqKGf1-LUKMafrN3mF9m2SHoFr95f4TskQjcViTKg/s1600/vlcsnap-00178.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjY6-wEkX9kYBwID5HzNtIoCZTzUFEtkuqsHEvC6CAqiHbRqT1dDT4JBnESBpwBhNBCvwr_nWXw8WTl1LHb8xiYR9rxKwMeWZONcbraqKGf1-LUKMafrN3mF9m2SHoFr95f4TskQjcViTKg/s400/vlcsnap-00178.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Bu arabada sevişme sahnesi de, "Aşk-ı Memnu"daki sevişme sahnesini hatırlatmıyor değil hani:</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/aVFBdZnShew?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada görevliler de Bihter-i Rose'la Behlül-ü Jack'i arıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnVlURoOFH79lY6aUp2e9sk07tpXj0Q4NmNoAoJL2FTVvl-tVLIJL2s4BwaVi1VMN-JomZKneAlI61KjWgfq0iOWug6oSmyho9oFvK-9QzIqAtSoyLq2aaRclx0ymIoHetueqLuemI_eBT/s1600/vlcsnap-00179.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhnVlURoOFH79lY6aUp2e9sk07tpXj0Q4NmNoAoJL2FTVvl-tVLIJL2s4BwaVi1VMN-JomZKneAlI61KjWgfq0iOWug6oSmyho9oFvK-9QzIqAtSoyLq2aaRclx0ymIoHetueqLuemI_eBT/s400/vlcsnap-00179.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aynı zamanda Rose’la Cal’ın lüks odasında Cal acı gerçekle,
yani mektupla karşılaşır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHWIlcXemhlsAyjXJpqIy4Y3vWqiu7YDlT_7tYP0-qn5g3uBUfJs0br7EbA_CSiOQOdP_qBi4Cz8nJWNY550sWhpXGcQRL-tBEVKwxQyhaGfupOKxSaOYIQrqNKBV6ayX_asyCkLQrHXCd/s1600/vlcsnap-00180.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHWIlcXemhlsAyjXJpqIy4Y3vWqiu7YDlT_7tYP0-qn5g3uBUfJs0br7EbA_CSiOQOdP_qBi4Cz8nJWNY550sWhpXGcQRL-tBEVKwxQyhaGfupOKxSaOYIQrqNKBV6ayX_asyCkLQrHXCd/s400/vlcsnap-00180.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Görevliler arabayı bulurlar, ama içi boş!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf-jB1y5QQ83SCcflLbziQZ-dQe7kypYvxXCVED9BpIUJ4uOSmFh3VSGPyrHe9usQFAVn-dLVW5bwgFg1GrjImudsJcSGWhJTZHSr0vXOFjMuMEDLzL0a2FPtnDosZOthNeGNnA6y2n3NA/s1600/vlcsnap-00181.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf-jB1y5QQ83SCcflLbziQZ-dQe7kypYvxXCVED9BpIUJ4uOSmFh3VSGPyrHe9usQFAVn-dLVW5bwgFg1GrjImudsJcSGWhJTZHSr0vXOFjMuMEDLzL0a2FPtnDosZOthNeGNnA6y2n3NA/s400/vlcsnap-00181.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter’le Behlül tabii ki kaçtılar!<br />
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYY_GYCUzgxJiOCTICE2aqHMtaC4Qj1IWTlPyRiN9oY3_qwqkJoUffdV6Pl79fSFRgyBqhL2AiNKBJI_q8lNpc0xEnNsinv8LiEb6_rjPvlvPpGbvNmOpO2sbV47caF6RMEOCeUdYfGKk0/s1600/vlcsnap-00182.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYY_GYCUzgxJiOCTICE2aqHMtaC4Qj1IWTlPyRiN9oY3_qwqkJoUffdV6Pl79fSFRgyBqhL2AiNKBJI_q8lNpc0xEnNsinv8LiEb6_rjPvlvPpGbvNmOpO2sbV47caF6RMEOCeUdYfGKk0/s400/vlcsnap-00182.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose’un diyecekleri var.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA8ZN9mkAPjkEkzvCJV8n5xNVp5ZSf8lKBA1Ocyq39Fqdg7LfqNyLy95zeVgtcx6piqRiqswiyeYR5DqwkGz2Gifndj2RzK5HS2S56mUJNZ_c4TkyfRYnOrvIaH1MOvjCM6_7UnihtpjF9/s1600/vlcsnap-00183.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgA8ZN9mkAPjkEkzvCJV8n5xNVp5ZSf8lKBA1Ocyq39Fqdg7LfqNyLy95zeVgtcx6piqRiqswiyeYR5DqwkGz2Gifndj2RzK5HS2S56mUJNZ_c4TkyfRYnOrvIaH1MOvjCM6_7UnihtpjF9/s400/vlcsnap-00183.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Gemi karaya vardığında ben de seninle geliyorum.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHjTf0XCo2SfxD74t3ak9XJp8LUhBMlE0iVTMNLAUVR2ZJ6eaEVefuMRytshd0EkIoNyNp6tRnGCCVnn9yUh5B8i8ewsSK59BiG_fa86cHZcK6tOYpIDtWkj3SjCdc09gn1sWs8FpULY2a/s1600/vlcsnap-00184.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHjTf0XCo2SfxD74t3ak9XJp8LUhBMlE0iVTMNLAUVR2ZJ6eaEVefuMRytshd0EkIoNyNp6tRnGCCVnn9yUh5B8i8ewsSK59BiG_fa86cHZcK6tOYpIDtWkj3SjCdc09gn1sWs8FpULY2a/s400/vlcsnap-00184.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Sahi mi diyon gız? Allaaaah! Yakarım gemileri!"</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada gözetleme kulesindeki elemanlar da Rose’la Jack’in
yiyişmesini izliyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZ58gVpGs4XAdyPifBhHOe4T1AP-cKeay-6YrBvY8j50IGFMYzyYRIfp7pBIZMDp9l-2IfAiuW8rCzDXR9Yjwj3d-OTzgGyeZeT5XXqhXM69KCfHVOfvapxmZFUg7ZAbLJvNDjZgNaoiX0/s1600/vlcsnap-00185.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZ58gVpGs4XAdyPifBhHOe4T1AP-cKeay-6YrBvY8j50IGFMYzyYRIfp7pBIZMDp9l-2IfAiuW8rCzDXR9Yjwj3d-OTzgGyeZeT5XXqhXM69KCfHVOfvapxmZFUg7ZAbLJvNDjZgNaoiX0/s400/vlcsnap-00185.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lan oğlum önünüze baksanıza?! Baktınız öpüşüyorlar, kanalı
değiştirin! Hiç...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ha noldu yüzünüz düştü?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZnjf5V9UfqBeVg6ZxpRhZ1EqmHMz_sC1QKlVb1zJhNrzIbbP_1J9utBBwPGwRFssUF-rLqvqH4ztYPUfclpD2KAxP0mlXV_QeZvuV6lBBKLR3Kh7Zn-LVcmpoqJZQoZYsFpXK6B0PKWkE/s1600/vlcsnap-00186.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZnjf5V9UfqBeVg6ZxpRhZ1EqmHMz_sC1QKlVb1zJhNrzIbbP_1J9utBBwPGwRFssUF-rLqvqH4ztYPUfclpD2KAxP0mlXV_QeZvuV6lBBKLR3Kh7Zn-LVcmpoqJZQoZYsFpXK6B0PKWkE/s400/vlcsnap-00186.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Buz dağı dimi?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilM90L6L6kBNaqGJ8Q-N174eKkn6DjrowpKYf0ySPQpvB9kb2NfkDxuu4h_63kO-7jbI_RKAW3xlZuMsE-EtAobFi1qZkV_IJST9KxNioKc0tHDCEbwPo1l9x6jnwTKwCcdjsrARN8cCu8/s1600/vlcsnap-00187.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilM90L6L6kBNaqGJ8Q-N174eKkn6DjrowpKYf0ySPQpvB9kb2NfkDxuu4h_63kO-7jbI_RKAW3xlZuMsE-EtAobFi1qZkV_IJST9KxNioKc0tHDCEbwPo1l9x6jnwTKwCcdjsrARN8cCu8/s400/vlcsnap-00187.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sıçtınız oğlum, ben söyleyeyim...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Vallahi çarpacaklar!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgO1mzwXb9YD-JM0brn8Vh0StBesF79e4US_0a6WNKr2SAa7-Yw4VMHF9-MAKrYFtvhkkvYCnGLdnpwoXVDX7Bn7wuNquep84u6SQPOyTHKdlQSEPVCpo0GJ1h6RKw1EQ51yTSgloQWJ6Sk/s1600/vlcsnap-00188.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgO1mzwXb9YD-JM0brn8Vh0StBesF79e4US_0a6WNKr2SAa7-Yw4VMHF9-MAKrYFtvhkkvYCnGLdnpwoXVDX7Bn7wuNquep84u6SQPOyTHKdlQSEPVCpo0GJ1h6RKw1EQ51yTSgloQWJ6Sk/s400/vlcsnap-00188.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kurtuluyorlar gibi sanki...?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfZyY79FRcJuxumDnfhHC2JZbEVJNiBI29OcKSovpNuucxyMrJ8EVsnoaifS8cN-G0bVXZ-CAeIhToBAOhF0KwY0TV1UghGWq3RRh95xYspzJeKMfVjH7BMPvPzRa4auJkS771FVbuRBKa/s1600/vlcsnap-00189.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfZyY79FRcJuxumDnfhHC2JZbEVJNiBI29OcKSovpNuucxyMrJ8EVsnoaifS8cN-G0bVXZ-CAeIhToBAOhF0KwY0TV1UghGWq3RRh95xYspzJeKMfVjH7BMPvPzRa4auJkS771FVbuRBKa/s400/vlcsnap-00189.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nerdeee... çarptı gemi koca buz dağına!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDFqYZkp28sSN9nRBa9aZRxVpIvy7t-rQ_2P3AopuD5jWP5mF-ujWbCKOFZIAw6O-uY2wOy2FH_H4UZf-l8hzQKGEoL1wdY_sHnyMrn5FCoB12W_9A-zYQCappvn1GMFwYuMswAXQ5OBKE/s1600/vlcsnap-00190.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDFqYZkp28sSN9nRBa9aZRxVpIvy7t-rQ_2P3AopuD5jWP5mF-ujWbCKOFZIAw6O-uY2wOy2FH_H4UZf-l8hzQKGEoL1wdY_sHnyMrn5FCoB12W_9A-zYQCappvn1GMFwYuMswAXQ5OBKE/s400/vlcsnap-00190.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sıçtı Cafer bez getir, cıvık sıçtı tez getir.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjld5scSbeuO-p19avqVF8N8iBlX5mJjN5ov8_MWdtqzvQymUxJv1IWmkE5rbzqAsWG8PNbF8StHEQjprlkd9YhBHmHLIk_MC98xbCiP0mXZtxmakC57Qe1NWkF5il04DdqfzbS4-_sKDGW/s1600/vlcsnap-00191.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjld5scSbeuO-p19avqVF8N8iBlX5mJjN5ov8_MWdtqzvQymUxJv1IWmkE5rbzqAsWG8PNbF8StHEQjprlkd9YhBHmHLIk_MC98xbCiP0mXZtxmakC57Qe1NWkF5il04DdqfzbS4-_sKDGW/s400/vlcsnap-00191.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>Fışkiyeyi kim kırdı?!</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bundan sonrası bela... Kazan dairesi sular altına gömülüyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4475SRmwgk71UhnQio2cs-HrgPM-zvRurAWjvMrfEakZOhPTwUFNY0VrI2zJYiyJiTghLk77PnbKQtc3KcnfaMkj0RSGlHaXht_VqXfM11MW7z2-aqnGaXK3h8aYUXdLNT2AuGyL6IcU9/s1600/vlcsnap-00192.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4475SRmwgk71UhnQio2cs-HrgPM-zvRurAWjvMrfEakZOhPTwUFNY0VrI2zJYiyJiTghLk77PnbKQtc3KcnfaMkj0RSGlHaXht_VqXfM11MW7z2-aqnGaXK3h8aYUXdLNT2AuGyL6IcU9/s400/vlcsnap-00192.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Su kamaralara kadar girmiş durumda, yapacak hiçbir şey
yok...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicN7abnh6H_nZHS5QKJqPyCAnpZQG5CH2c3CtyB4wu29X2uHumUqEScSKZvQYsm9Eu5V8WWA8Li1ZKMjOigHmz_1GWwZc_euURzgQyWt7YzbSLQmROzHyd32A5VXOa0UO589yFr4sUfB0v/s1600/vlcsnap-00193.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicN7abnh6H_nZHS5QKJqPyCAnpZQG5CH2c3CtyB4wu29X2uHumUqEScSKZvQYsm9Eu5V8WWA8Li1ZKMjOigHmz_1GWwZc_euURzgQyWt7YzbSLQmROzHyd32A5VXOa0UO589yFr4sUfB0v/s400/vlcsnap-00193.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose’la Jack’in öpüşmesi aşkına gemi bakacak, işe bak! Onlar
ne yapıyor sahi? Haa, onlar, Rose’un nişanlısı Cal’ın Jack için hazırladığı
tuzağa düşüyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKEXd1SL3Hi_s4_5cOKPbTwADDm90qURMCGfkIKUt_MwYDX1SFpCLewCwk2SiFeQ9GAD9LIeiZS-ZX9bdn1gOW-TuIuf9ETvZaVefa9ub06wlzX8_aXNIZN-AbrPwDSUFi-IJAkzQtHe-5/s1600/vlcsnap-00194.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKEXd1SL3Hi_s4_5cOKPbTwADDm90qURMCGfkIKUt_MwYDX1SFpCLewCwk2SiFeQ9GAD9LIeiZS-ZX9bdn1gOW-TuIuf9ETvZaVefa9ub06wlzX8_aXNIZN-AbrPwDSUFi-IJAkzQtHe-5/s400/vlcsnap-00194.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Güya Jack, Cal’ın Rose’a aldığı elmas kolyeyi çalmış!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu arada geminin ağır başları masa üzerinde gemi plânlarına
bakarak olayın gidişatına bakıyorlar. Beyler, gemi batacak...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj13hh7XlD3nbiQZA87RtWmdNAUfbgM5Jdc_KFcQZgetlx7kpbemx7wUICPnas-2cU1p0AFRqXijI_8Wf3mdqZinODZBN_UiKx3Z2c2wN6dU0wgHYE2mWJxWWR-UH2pWgMCbvwjmEls5D-7/s1600/vlcsnap-00195.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj13hh7XlD3nbiQZA87RtWmdNAUfbgM5Jdc_KFcQZgetlx7kpbemx7wUICPnas-2cU1p0AFRqXijI_8Wf3mdqZinODZBN_UiKx3Z2c2wN6dU0wgHYE2mWJxWWR-UH2pWgMCbvwjmEls5D-7/s400/vlcsnap-00195.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hem de birkaç saat içinde...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada lüks odalarında, Rose Cal’dan tokadı yer.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8aVZUhCM-0AcZDgdlKsa7NrHx-LUd-XhwLpsa6L6ZGWBlz_XGafnNSeoLRKpTmUx_3hNtgnxAf5b5zmS5CsVkR5u1VoJmqDOzHvk9wSgupPOYgaJTPF_u-Pmt6FgRoueIFze0YIIuxMHC/s1600/vlcsnap-00196.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8aVZUhCM-0AcZDgdlKsa7NrHx-LUd-XhwLpsa6L6ZGWBlz_XGafnNSeoLRKpTmUx_3hNtgnxAf5b5zmS5CsVkR5u1VoJmqDOzHvk9wSgupPOYgaJTPF_u-Pmt6FgRoueIFze0YIIuxMHC/s400/vlcsnap-00196.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Evet, hikâyenin bu versiyonunda Ednan (Adnan) Bihter’in
yediği haltı öğrenip ağzına s*çıyor afedersiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Büyük salondalar, gemiyle ilgili üst rütbeli bir adamdan,
geminin batacağı haberini alıyorlar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn3nnZOh1jk9eyCzJztiEp212ZYXioUHQh2OvKna2XOxFFFmTSOzb437HWNJiM47HQ26nlBWEIiOQnXL8epxZ8T37daJsgDtsw2ekz77dfYB91-g2shyJC0UTi6UqFkPSQ538xTBwbC1p3/s1600/vlcsnap-00197.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn3nnZOh1jk9eyCzJztiEp212ZYXioUHQh2OvKna2XOxFFFmTSOzb437HWNJiM47HQ26nlBWEIiOQnXL8epxZ8T37daJsgDtsw2ekz77dfYB91-g2shyJC0UTi6UqFkPSQ538xTBwbC1p3/s400/vlcsnap-00197.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack’i yani Behlül’ü
de aşağıda bir yerlerde bir odaya kilitleyip hapsetmişler.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_mVR1FTc0_vvh1-4lCodwZxlIWrVLLPNriKPEHvz4dSCvNZxp-GmIZhN43aZONPFW1tY1nnBpqlaC19uBorG4ZQQYSJ-d8DAbXMJ-GbEVid8tKlRIWqjy6mt4rJxdM0oqkwOETMzmM-sI/s1600/vlcsnap-00198.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_mVR1FTc0_vvh1-4lCodwZxlIWrVLLPNriKPEHvz4dSCvNZxp-GmIZhN43aZONPFW1tY1nnBpqlaC19uBorG4ZQQYSJ-d8DAbXMJ-GbEVid8tKlRIWqjy6mt4rJxdM0oqkwOETMzmM-sI/s400/vlcsnap-00198.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose ailesiyle birlikte bota binip kurtulacak mı?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_zEWEub84d-NReI7OpmUfQv1s0-T2_l0x3BoofPqKqnLCwn5RTt_iw6ZyaDqtsgBwXNypLzcxQi-q0mmAIChUKd92snZzqZkyg2D8YbiHcBt773gRye3KDqJoR1DWk-pNl2xME26ALxG9/s1600/vlcsnap-00199.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_zEWEub84d-NReI7OpmUfQv1s0-T2_l0x3BoofPqKqnLCwn5RTt_iw6ZyaDqtsgBwXNypLzcxQi-q0mmAIChUKd92snZzqZkyg2D8YbiHcBt773gRye3KDqJoR1DWk-pNl2xME26ALxG9/s400/vlcsnap-00199.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yoksa Behlül-ü Jack’in peşinden mi gidecek?<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/2u89km1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/2u89km1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Adnan Bihter’i bırakmamakta kararlı.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/ir41zm.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/ir41zm.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Cal suratına tükürüğü yer! Rose: "Biz tükürmeyi de çok iyi biliriz!"<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/2yziy2p.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/2yziy2p.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose Jack’i buldu, ama Jack’i kelepçeden kurtarması gerek.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/vya24j.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/vya24j.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Rose’un çözüm yolunu bulması için Jack’ten kuvvet alması
lazım.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/2zgcks7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/2zgcks7.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bir öpücük ver hele Jack, uzundur öpüşmüyoruz...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose bildiğin balta bulup geliyor!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/2hyvsrt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/2hyvsrt.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Vee Jack’in elini kolunu koparmadan serbest bırakmayı
başarıyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/2nw3g9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/2nw3g9.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack serbest kaldığı için mi seviniyor, yoksa eli kolu
sağlam olduğu için mi, belli değil.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2ef6ahc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2ef6ahc.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada geminin dışında, Rose’un anası Firdevs Hanım botta
canını kurtarmış gidiyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/25ulmph.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/25ulmph.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Behlül yani Jack, alt sınıftan arkadaşlarını bulup geminin
içinden çıkmanın yolunu buluyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2rdiufn.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2rdiufn.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada gemiden kurtarılmakta olan insanların bindiği
botlarda kalabalıktan ötürü bokluk başlıyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/122n8ut.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/122n8ut.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adnan’la Beşir de orada.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/2qwfz4l.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/2qwfz4l.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemide bir de müzik çalmaya çok hevesli bir orkestra var ki
sormayın! Gemi batıyor, adamlar hâlâ müzik derdinde.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/2rrugw6.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/2rrugw6.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Arkadaşlar Bessame Mucho çalak mı?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack Rose’u botlardan birine binmesi konusunda ikna etmeye
çabalarken, Cal da yanlarına gelir -- ve aşk üçgeni tamamlanır!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/vi19p1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/vi19p1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack Rose’u bota bindirmekte kararlı.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/333h829.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/333h829.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Sen buna bin Bihter, ben de bir sonrakine atlarım, </i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>karada buluşuruz.”</i></span></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i><br /></i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/2d7tqmh.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/2d7tqmh.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Öfff Jack snsiz gtmycem işte!”</i></span></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose, trip atmanın sırası mı?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada Adnan-ı Cal Rose’a güvence verir...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/2mg351l.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/2mg351l.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack’le bir sonraki bota birlikte bineriz.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose bota biner, gözleri Jack’te...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/724o47.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/724o47.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Behlül-ü Jack ile Adnan-ı Cal arasında ise erkek erkeğe bir
diyalog geçer.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/zvs8px.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/zvs8px.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Bizi bekleyen bir bot yok değil mi?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/167s4jp.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/167s4jp.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Var ama sen binebilir misin orasını ben bilemem.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yavşak Cal! Adnan-ı Cal! Bok var sevenleri ayırıyorsun!</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose botta, gözleri dolu... Behlül-ü Jack onu
bıraktı...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/yiakg.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/yiakg.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Beni bırakacak mısın Jack?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/kaphqt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/kaphqt.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Rose...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/1o9340.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/1o9340.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Beni... Beni... Bihter’ini...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/14l7tw2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/14l7tw2.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ah Rose...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose dayanamaz...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/2s799w9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/2s799w9.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ufff snne be slk! İniyorum ben bottan!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Koş Jack, koş!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/292ns69.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/292ns69.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sen de koş Rose! Bok var indin bottan!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/119vxpc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/119vxpc.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve tekrar kavuşurlar...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/2nkuons.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/2nkuons.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kez de Behlül-ü Jack trip atar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/okucrl.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/okucrl.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ufff grzklı nye indn bottn?!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/1rchtw.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/1rchtw.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Grzklnın bşknı! Sn atlrsn bn de atlrm şapşiii!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sırada Adnan-ı Cal da kendince tribe girer tabii.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/69ketz.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/69ketz.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Yine kavuştu koduklarım!...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2ue7a0z.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2ue7a0z.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Kör olaydı da gözlerim, görmeyeydim bunu...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Ednan-ı Cal psikopata bağlar, artık onu Beşir-i Spicer da
durduramaz.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/23l1rw0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/23l1rw0.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşir’in koltuk altı kısmından silahı kaptığı gibi...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/112en3b.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/112en3b.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Doğruca Jack ve Rose’un peşine!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/akuxzt.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/akuxzt.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal’ın artık gözü kara!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/b7z6v9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/b7z6v9.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Ya benimsin ya kara toprağın Rose. Eeeeh skerler!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kaçın oğlum Jack, kaçın!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/jgl0r9.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/jgl0r9.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ahahaaa, Adnan-ı Cal kaydı ve düştü!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/ixxl4m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/ixxl4m.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada İsmail YK’dan gelsin: (bas bas bas...) Bas gaza aşkım
bas gaza! Kim tutar seni bas gazaaa!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack ve Rose suların içine kadar girer.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/24d3hoo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/24d3hoo.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cal da oraya kadar gelir. Ve kurşunu biter.<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/j0xkci.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/j0xkci.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve Cal tribin Allah’ını yapar!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/ejbczd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/ejbczd.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>“İnşallah birlikte uzun ömür geçirirsiniz, </i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>3 çocuğunuz, 8 torununuz, </i></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>baş belası bir kaynananız olur! Hüeeeeee!”</i></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşhir-i Spicer gelir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/jtsx8m.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/jtsx8m.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Noldu Ednan?”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/2r41sop.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/2r41sop.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Elması montun cebine koydum.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2e30i0o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2e30i0o.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Montu da Rose’a verdim ahahahaha!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşhir’in yüzündeki “Allah senin belanı versin!” ifadesini
görüyor musunuz? Ben görüyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack ve Rose’un aşklarının ölümsüz olması için daha pek çok
kilitli kapıdan da geçmeleri gerek.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ulan kemancı, çal anasını satayım!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/2qar1uc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/2qar1uc.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kaptan kendini bir odaya kapatır.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/2r3c7pk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/2r3c7pk.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geminin mimarı başka bir odaya.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/2cdesxx.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/2cdesxx.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Bütün gemi trip atıyor, bu ne len?!</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Herkeşler geminin dikleşen tarafına doğru koşturmaya başlar.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/1zdt9vd.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/1zdt9vd.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geminin içindeki insanlar ölüyor...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/315k58n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/315k58n.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack’le Rose geminin güvertesinde başladıkları yere
dönerler.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/10wpf5s.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/10wpf5s.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu arada, geminin de batıyor diye g*tü kalktı haa!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/vravr8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/vravr8.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Jack’le Rose o durumda bile aşk hâlinde.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/2n9w3uc.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/2n9w3uc.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack, burası ilk buluştuğumuz yer.”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/jt6o3c.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/jt6o3c.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Öyle be gülüm!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geminin son hâl bu... Caps isteyenler olur belki diye.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/zokg5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/zokg5.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Trip atanlar kervanına gemi de katılıyor: batacak ya, trip
yapmaktan orta yerinden yarılıyor!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/20794xh.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/20794xh.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemi şimdi tilt oyunu gibi yine dikelecek.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/15yb12g.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/15yb12g.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemi yavaş yavaş tamamen batışa geçiyor... <span style="text-align: center;">Jack’le Rose plân yapıyorlar: gemi batınca birbirlerinin
elini sıkı sıkıya tutup yukarı doğru yüzmeye çalışacaklar.</span></div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/24goldx.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/24goldx.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama suyun altında tabii ki ayrılıyorlar. Şimdi koca bir insan pazarının ortasındalar.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2z8q39y.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2z8q39y.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir tahta parçası buluyorlar. Rose tahta parçasına çıkıyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/vcvqj8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/vcvqj8.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama Jack de çıkmaya çalışınca tahta parçası devriliyor. O yüzden Jack Rose’u tahta parçasına tek başına çıkartıyor. Neden? Çünkü Rose’un g*tü büyük! Kenara kıvrılsa, Jack de
yanına gelse ne olur sanki?</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Veee o duygu dolu anlar başlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/140hxdy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/140hxdy.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose ve Behlül-ü Jack baş başa... Ama sorun şu:
Jack buz gibi denizin içinde, Rose tahta parçasının üzerinde. Ben söyleyeyim bu
ilişki pek uzun sürmez...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...olayın üzerinden dakikalar geçiyor, tabii denizdeki <i>herkes</i> ölmüş. Jack’in saçı başı buz tutmuş, yine de Rose’u bırakmıyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/2le2z5.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/2le2z5.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ah be Rose, ne vardı sanki yana kaysan? Herif ölecek...!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...yine dakikalar geçiyor... Bir kurtarma botu cansız
bedenlerin arasından geçerek yaşayan birilerini arıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2nunfkh.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2nunfkh.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aha burada da Jack’le Rose’un tepeden görünüşü.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/2150cb8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/2150cb8.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bana hâlâ Rose biraz kenara sıkışabilir, Jack de yanına
gelebilirdi gibi geliyor ama neyse... susuyorum!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ahan da kurtarma botu geldi!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/ra7x2w.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/ra7x2w.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
Rose yetişin!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/snfg5l.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/snfg5l.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose nereye yetişecek? Jack’in hâle bak!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/2cn81nk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/2cn81nk.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack bot geldi hadi gidiyoz...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/35l4s3r.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/35l4s3r.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack hadi la, bot geldi oğlum!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/vqp3iu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/vqp3iu.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“La oğlum uyansana ağlatacan beni!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/11b4xf8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/11b4xf8.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack eğer trip atıyorsan Allah belanı versin taam mı?!”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biri Bihter-i Rose'a söylesin; herif öldü!</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/2vxlzqp.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/2vxlzqp.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Jack öldüyse ben de onunla ölürüm, hıh...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bihter-i Rose, aklını kullan! Ölenle ölünmez. Ve Rose, Jack’i
bırakır... Vicdansız Rose! Kıçını biraz yana kayıraydın... neyse!</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose adamın tekinin ağzındaki düdüğü fark edip gidip düdüğü
çalar, çünkü sesi kısık bağıramıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/25tvziu.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/25tvziu.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gelelim günümüze... Rose anlatmaya devam ediyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi44.tinypic.com/2lw6yg.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi44.tinypic.com/2lw6yg.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Saydım da, Titanic battığında denizde 1500 kişi varmış yahu...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Geçmişte, geminin battığının ertesi günü Rose kurtulmuş...
Üstüne bir de başörtüsü takmaya başlamış. Eee, ölümle yüz yüze gelince din
baskın geldi tabii!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/2m5iaag.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/2m5iaag.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yok laaa! Başörtüsünü meğer nişanlısı Cal’dan gizlenmek için
kullanıyormuş.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/xpplee.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/xpplee.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose’un anlattıkları biter. Güvertede geminin ön tarafına
yürür.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi41.tinypic.com/x2rpyw.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi41.tinypic.com/x2rpyw.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Lan bu karı manyak! 100 yaşına gelmiş hâlâ denize atlama
derdinde! Seneler geçmiş teyze, atlama işte!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/1z6cjr8.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/1z6cjr8.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anaaaa... elinde elmas kolye var?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2el8747.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2el8747.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gemi batarken Cal’ın Rose’a verdiği montun cebinden çıkmış
üstelik. Cal dediydi ya, "Elması monta koydum, montu da Rose'a verdim," diye...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/b6zww4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/b6zww4.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anaaaa... salak yemin ederim gerizek- Rose niye attın elmas
kolyeyi?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/nf3bq1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/nf3bq1.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Muzır insan gülüşü de bu olsa gerek.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi39.tinypic.com/9069fo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi39.tinypic.com/9069fo.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<span style="text-align: start;"><i>“Elmasın yükü olmayınca insan o kadar hafifliyor ki...”</i></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Rose’a bir rahatlama geldi anlaşılan. Bize verseydin elması Rose? O paraya öküz alırdık!</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...ve gece uykusunda Rose...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2rh8dax.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2rh8dax.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...yine Titanic’te olduğunu görür.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi42.tinypic.com/ej7l28.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi42.tinypic.com/ej7l28.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve onu bekleyen Behlül-ü Jack.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi40.tinypic.com/2igmvll.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi40.tinypic.com/2igmvll.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Denizde tahta parçasının üzerinde kaymadı yana tabii, içine
oturdu. Kayaydın be Rose?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tamam neyse, öpüşün de barışın... hayallerde yaşıyor bazı i...neler!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://oi43.tinypic.com/x5xeoj.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="170" src="http://oi43.tinypic.com/x5xeoj.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonuç: Adnan-ı Cal hayatta mı belli değil; Rose’un Firdevs
annesi muhtemelen ölmüştür; Matmazel de ölmüştür herhalde; Beşir-i Spicer illa
ki ölmüştür; Behlül-ü Jack öldü (Rose kıçını yana kaydıramadı!); Bihter-i Rose
hayatta, üstelik elmas kolye kendisindeyken denize attı... Rose filmde hayatta kalan tek kişi olduğu hâlde, “Aşk-ı
Memnu”nun bu versiyonunda yediği haltların haddi hesabı yok! Bence Jack yaşamalıydı, Rose ölmeliydi, ama şahsi fikrim tabii.<br />
<br />
Yani neymiş? Zengin bir herifle nişanlanan, hediye olarak pırlantalar elmaslar alan bir kadına sınıfınızı sıfatınızı bilmeden, körkütük âşık olursanız ne gemiler yakıp batırdığınız fark etmez, denizin dibini boylarsınız. Aklınızda bulunsun bu!<br />
<br />
Eğer "Titanic" filminde Jack hayatta kalmış olsaydı, muhtemelen şu monoloğu yapardı:<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/4cbBrFhIQ7Q?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Ve son olarak, Titanic'in meşhur "My Heart Will Go On" şarkısıyla kapanışı verelim.</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/GbYMfoPT7c4?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-42395917831452913302013-10-12T21:13:00.001+03:002013-10-12T21:13:41.243+03:00Gravity<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqiVD0hmhV5GG7SSoZKB7eWc6dYk4jxbfjuQdQtkFYT4M0KoiwvZZb_cwcGKO7fE3Xm_XfPyVFPj3rmRNkl1_KRcNXO-Zu40xUXdqO3ow00872BWAkOfYbB3PN56l28VKO0nr99rsCcihg/s1600/gravity-venice-film-festival-2013-premiere-cover.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="233" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgqiVD0hmhV5GG7SSoZKB7eWc6dYk4jxbfjuQdQtkFYT4M0KoiwvZZb_cwcGKO7fE3Xm_XfPyVFPj3rmRNkl1_KRcNXO-Zu40xUXdqO3ow00872BWAkOfYbB3PN56l28VKO0nr99rsCcihg/s400/gravity-venice-film-festival-2013-premiere-cover.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2013’ün en çok beklediğim ve genel olarak beklenenlerden
olduğunu düşündüğüm, Alfonso Cuarón yönetmenliğindeki bilimkurgu - macera filmi "Gravity (Yerçekimi)" nihayet gösterime girdi. Koltuğunuza oturun, hatta kemerlerinizi bile bağlayın,
çünkü 91 dakikalık bu macera boyunca uzayda kendinizi yerçekimsiz
hissedeceksiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Not: Yazının devamı
film hakkında bilgi içermektedir.</b></div>
<a name='more'></a><br /><o:p></o:p>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://www.imdb.com/name/nm0190859/" target="_blank">Alfonso Cuarón</a> ismiyle tanışıklığım sadece “<a href="http://www.imdb.com/title/tt0304141/" target="_blank">Harry Potter ve Azkaban Tutsağı</a>” filminden ibaretti. Eleştirmenlerin ve Harry Potter okur kitlesinin
ortak kararı olarak, Cuarón 3. Harry Potter filminin yönetmenliğinde, seriyi
bambaşka bir temaya oturtmuş, filmin üzerindeki o <i>çocuksu</i> tarafı bir kenara atarak seriyi biraz daha <i>oturaklı</i> bir hâle getirmişti. Bu konuda
diğer insanlarla aynı fikirdeydim. Harry Potter filmi dışında, Cuarón’u bir tek
“<a href="http://www.imdb.com/title/tt0245574/" target="_blank">Y tu mamá también (Ananı da!)</a>” filminin yönetmeni olarak duymuştum, ancak o
filmi de henüz izlemediğimi söyleyebilirim (fırsatım olursa seyretmek istiyorum
tabii).<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gelgelelim, bundan 5-6 ay önce “Gravity” filminin ilk teaser
fragmanı çıktığında, deyim yerindeyse beni can evimden vurmuştu -- ama kötü
anlamda değil elbette. O ilk fragman da şuydu:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/ufsrgE0BYf0?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzaya, uzay bilimine, bilimkurguya zaten küçüklüğümden beri
hayran olan, senelerdir yok göktaşıydı yok şuydu buydu bir sürü gök olayıyla
profesyonelce olmasa da ilgilenen benim, fragmanı izledikten sonra dibim
düşmüştü, bu filmi mutlaka görmeliydim! Bir süre sonra filmin resmi fragmanı da
yayınlandıktan sonra filmin gösterime giriş tarihini iple çeker oldum.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/OiTiKOy59o4?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ve film nihayet gösterime girdi! 3 boyut teknolojisinde hâlâ
IMAX 3D’nin yeri bende ayrı olduğu için, gidip o versiyonunu seyrettim.
Açıkçası film, fragmanlarında ne vaat ediyorsa kendi görüşüme göre hepsini
veriyor diyebilirim.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis5CJPSacS7LoQXiJWj6Xb8-OkVd1WcdEUERv9jwibOFnFje0dE45XkZ2l5bs8WA0hgDNOsSwdBpfHMHxepyG46PrRwLt8xI_ax21-8BhqsUjQPoN2uX1i1UqvCeIexfFQI1C4Sey-BfTo/s1600/gravity-sandra-bullock-skip.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEis5CJPSacS7LoQXiJWj6Xb8-OkVd1WcdEUERv9jwibOFnFje0dE45XkZ2l5bs8WA0hgDNOsSwdBpfHMHxepyG46PrRwLt8xI_ax21-8BhqsUjQPoN2uX1i1UqvCeIexfFQI1C4Sey-BfTo/s400/gravity-sandra-bullock-skip.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Genelde uzay filmi olsun ya da bilim kurgu, macera vb. bir
film olsun, illa bol müzik, bolca abartılı efekt falan olur; Hollywood
filmlerine hepimiz aşinayız. Ancak bu filmde uzay, boşluk, sessizlik hissiyatı
mümkün olduğunca en üst düzeyde yansıtılmaya çalışılmış ve başarılı da olmuş.
Öncelikle filmin açılış sahnesinden bahsetmek istiyorum: <b>17 dakikalık bir kesintisiz, tek çekimlik sahne var. </b>(<a href="http://thefilmstage.com/news/average-shot-length-in-alfonso-cuarons-2-hour-gravity-revealed-17-minute-opening-take-confirmed/" target="_blank">Kaynak</a>) <o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEianxmv1pvtPJYynlnnJxRqG7QmwdWvkuFrClZNYfAXruyoPUUcnfGfq1d4gvtwkGAGD9_hXNrq2HNF_IjG5Kds_PEtEkHWZVmwA6-ZEiGKKP0SZfC_bfwPUr_K5fMF6W_I7dkXklYKU6ha/s1600/gravity7.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="223" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEianxmv1pvtPJYynlnnJxRqG7QmwdWvkuFrClZNYfAXruyoPUUcnfGfq1d4gvtwkGAGD9_hXNrq2HNF_IjG5Kds_PEtEkHWZVmwA6-ZEiGKKP0SZfC_bfwPUr_K5fMF6W_I7dkXklYKU6ha/s400/gravity7.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Öyle güzel, öyle kaliteli, öyle basit ama büyüleyici bir 17 dakikalık sahne ki, daha o ilk (ve tek çekimlik) sahneyle kendinizi adeta filmin içinde gibi hissedebiliyorsunuz.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimoavlzH78oCG83ynssMfH5gx0BUj1xdajnBRHtsTrjjPhUZVK7jFDRKJrrbHcVhi_sDCnp9BPa5mWuepcNQIi4tXQSGhg2M2W-iuMpWA2Koxv4C76oVwyq7GWqu392oeUhq4f0V6iiO1V/s1600/comic-con-gravity.jpeg1-1280x960.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimoavlzH78oCG83ynssMfH5gx0BUj1xdajnBRHtsTrjjPhUZVK7jFDRKJrrbHcVhi_sDCnp9BPa5mWuepcNQIi4tXQSGhg2M2W-iuMpWA2Koxv4C76oVwyq7GWqu392oeUhq4f0V6iiO1V/s400/comic-con-gravity.jpeg1-1280x960.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Filmin açılış sahnesi, Hubble Uzay Teleskobu’nda sefer
uzmanı olan biomedikal mühendis Dr. Ryan Stone’un bir arıza giderme çalışması
ve ona eşlik eden, son keşif görevinde yer alan kıdemli astronot Matt Kowalski
arasında geçiyor. O 17 dakikalık tek çekimli uzun açılış sahnesi boyunca uzayda
nasıl bir konumdalar, nasıl bir ortamdalar bunu öğreniyoruz. Tamir sırasında,
Houston’daki Görev Kontrol’den, ölü bir uyduya gerçekleştirilen Rus füze
saldırısı neticesinde büyükçe bir enkazın meydana geliyor ve bu enkaz, bir dizi
yıkıma sebep olarak hızla onların bulunduğu noktaya doğru geliyor. Uydu
parçacıkları uzay teleskobuna <i>bir mermi
hızında</i> çarpıyor ve hem teleskoba, hem de ekibe büyükçe bir hasar veriyor.
Dr. Ryan Stone’un azalmakta olan oksijeni bitmeden ekibin başındaki Kowalski’yi
bulması ve ikisinin birlikte Dünya’ya geri dönüş yolunu bulmaları gerekiyor.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqWrNehHUSzBbd8JDeLZWUQbRWwXLaiYRyk-GFDyae5HHCSbzOMzwMkrwDNqOx9Mh3c9A4w153KQmPKELdOoXrbUYPcmSBEwXmni4pcytWB3Kj4I9kp9ELzoyXQ_xA6Oiwl4dEHLdqVQSb/s1600/1380822673000-AP-FILM-REVIEW-GRAVITY-58845098.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqWrNehHUSzBbd8JDeLZWUQbRWwXLaiYRyk-GFDyae5HHCSbzOMzwMkrwDNqOx9Mh3c9A4w153KQmPKELdOoXrbUYPcmSBEwXmni4pcytWB3Kj4I9kp9ELzoyXQ_xA6Oiwl4dEHLdqVQSb/s400/1380822673000-AP-FILM-REVIEW-GRAVITY-58845098.JPG" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Filmin ana konusu, yani hikâye çok aman aman, aşırı
büyüleyici veya çığır açan bir hikâye değil o kısmını kabul etmekte fayda var.
Ancak son derece basit olan hikâye ve senaryo, başarılı bir yönetmenin elinde
yine basit ama etkili bir şahesere dönüşüyor. Filmde özellikle çok fazla müzik
kullanılmaması, kullanıldığı yerlerde de izleyici hakikaten gerecek raddeye
varması; onun dışında tamamen sessizliğin hâkim olması son derece başarılı bir
tercih olmuş diyebilirim. Ryan Stone uzayda bir süre boyunca kaybolup %10
oksijenle kurtulmaya çalışırken, Dünya’nın gece olan tarafında boşlukta
süzüldüğü sırada hiç ses olmaması ve tamamen karaktere dayalı, kimi zaman
karakterin gözünden çekimler filmi son derece gerçekçi kılıyor. Mesela Ryan
Stone bağlı olduğu teleskop parçasından kemeri çözerek kurtulduğunda takla ata
ata uzaklaşması, uzay boşluğunda bir başına kalması, hem genel hem karakter
gözünden çekimlerle çok başarılı bir hissiyat yaratıyor. Öyle ki, karakter
dönerken görüntü de dönüyor ve aynı karakterin kendisine olduğu gibi
izleyicinin de başı dönebiliyor, karakter sabitlendiğinde görüntü de
sabitleniyor. Yani tek bir olay üzerinden farklı çekim yöntemlerini Alfonso Cuarón
başarıyla gerçekleştirmiş diyebilirim.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBlW8u1_iNw5ph7aSzxocCjesmPJnJo2Te6QgSKrEtEEY6dBkQ_hB12Azfe7cdWJoat0ELs3IJAJOj5BuD6SE75BrWdNpOVCr6zWLFh0_Tp8tuCE5MosZGYOmdl0A5ycQsC5-zulw05_iR/s1600/gravity.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="221" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBlW8u1_iNw5ph7aSzxocCjesmPJnJo2Te6QgSKrEtEEY6dBkQ_hB12Azfe7cdWJoat0ELs3IJAJOj5BuD6SE75BrWdNpOVCr6zWLFh0_Tp8tuCE5MosZGYOmdl0A5ycQsC5-zulw05_iR/s400/gravity.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
Bu sahneyi seyrederken çok gerildiğimi itiraf edebilirim.</div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Görsel efekt konusunda çok abartılı bir çaba yok, ki bu da
filmin o sade, basit yapısını bozmamış. Abartılı patlama ve çatlamalar,
gereksiz efektler yok; karakter-uzay-dünya üzerine kurulu bir çatı var ve film
devamlı bu çatı etrafında dönüyor. IMAX perdesinde, kocaman ekranda Dünya’yı
farklı açılardan görmek de ayrı bir keyif bunu da belirtmeden geçemeyeceğim.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2OMEUZATIJUt2xsp2_KkYrXdld4iPqYykSDuc7ZSQ3zh-v8f3hF-d18MvWhR6-rM4pGxIJl1DoijLMtK9c7ovfGhyphenhyphenMan_QadyN0IqOQnvv8xE2Pkl5fouZoTHElrFa_NCbbts2CruhGr-/s1600/new-posters-and-images-from-sandra-bullock-sci-fi-gravity-143041-a-1376981346-470-75.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2OMEUZATIJUt2xsp2_KkYrXdld4iPqYykSDuc7ZSQ3zh-v8f3hF-d18MvWhR6-rM4pGxIJl1DoijLMtK9c7ovfGhyphenhyphenMan_QadyN0IqOQnvv8xE2Pkl5fouZoTHElrFa_NCbbts2CruhGr-/s400/new-posters-and-images-from-sandra-bullock-sci-fi-gravity-143041-a-1376981346-470-75.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Filmin ilk yarısında Ryan Stone’un oksijensiz kalması
üzerine uzunca bir macera yer alıyor ve Stone uzay teleskobuna varıp kendini
kapsülün içine soktuktan sonra oksijene kavuştuğunda yemin ediyorum ben de
sinemadaki koltuğumda yerime mıhlanıp kendim derin nefes alıyormuş gibi
hissettim. Sandra Bullock’un Ryan Stone olarak performansı hem bu açıdan, hem
de filmin diğer pek çok noktasında son derece başarılı. Stone kapsülün içinde
astronot kıyafetlerini çıkarıp atlet tayt kalarak nefes alıp kendine geldiği
sahnelerde kapsülün camından güneş ışığı da vurunca yönetmen öyle güzel bir
rahimdeki bebek betimlemesi yapmış ki, Stone’un <i>yeniden doğmuş gibi</i> hissettiğini izleyici de aynı şekilde
hissedebiliyor.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibCybWJ-Dh3DqrXAeF0_pmJbYyFEJU0IhDYzciBEK3HCtpu-7xQYWBvHb5uHl-IthGrRJVxWtIuQfzCDEUw9-TxCJolZgQiDpAj53lABnrrTl3IJnagxAvyFrDgnDVMaOXNI845LIik3JL/s1600/gravity_bullock_2.jpg.CROP.promovar-mediumlarge.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibCybWJ-Dh3DqrXAeF0_pmJbYyFEJU0IhDYzciBEK3HCtpu-7xQYWBvHb5uHl-IthGrRJVxWtIuQfzCDEUw9-TxCJolZgQiDpAj53lABnrrTl3IJnagxAvyFrDgnDVMaOXNI845LIik3JL/s400/gravity_bullock_2.jpg.CROP.promovar-mediumlarge.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dediğim gibi filmde aşırı abartılı müzik kullanımı yok,
hatta filmin büyük çoğunluğu müziksiz gerçekleşiyor ve bu süreç boyunca,
özellikle gerilimli sahnelerde kalbinizin atışını, kendi soluklanışınızı
duyabiliyorsunuz. Filmi izlediğim salonda bu sessiz sahnelerde hiç çıt
çıkmadığını belirtmeden geçemeyeceğim.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkqQRhSQpsPgEGsYl79rSFh_M932hR8W2e63d0xXfvkRWrwdMId_vUFOzVhp5UhfXkxpVZXkYa4Uj04y-3UGQzAcxiPnqhhVYN0LzGvWjeFRbeXECVzYYstueBsa0cRM14O0DcTe2mT-mX/s1600/gravity-movie-review-space-970x0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkqQRhSQpsPgEGsYl79rSFh_M932hR8W2e63d0xXfvkRWrwdMId_vUFOzVhp5UhfXkxpVZXkYa4Uj04y-3UGQzAcxiPnqhhVYN0LzGvWjeFRbeXECVzYYstueBsa0cRM14O0DcTe2mT-mX/s400/gravity-movie-review-space-970x0.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Filmde Matt Kowalski rolüne hayat veren George Clooney’nin
pek bir numarası olduğunu söyleyemeyeceğim, kaldı ki zaten filmin büyük
çoğunluğu Ryan Stone, uzay ve dünya üçgeni arasında geçtiği için Clooney’nin
rolünün az olması da şaşırtıcı değil.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhUSjB5qjNoMJSx5b2pxZ-WhvjppN4elEUD-ALbyTie2XITt9b-y6LspCW989aHSMcVx1ZZ9em4RpU-I7XJbNMvgXMV7u_IsqQSoxQiWJElbIHMW8jkPg55pc6VkkFaAK1c5mGLEWgruLJ/s1600/Gravity+-+Clooney.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhUSjB5qjNoMJSx5b2pxZ-WhvjppN4elEUD-ALbyTie2XITt9b-y6LspCW989aHSMcVx1ZZ9em4RpU-I7XJbNMvgXMV7u_IsqQSoxQiWJElbIHMW8jkPg55pc6VkkFaAK1c5mGLEWgruLJ/s400/Gravity+-+Clooney.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ryan Stone’un Dünya’ya dönmek üzere kapsüle binişi, ancak
aksilikler sebebiyle dönemeyeceğini düşünüp telsizden irtibata geçmeye
çalışırken Dünya’dan (dilini anlamadığı) biriyle irtibata geçerek sohbet edişi,
bu noktadaki umut ve çaresizlik arasında gidip gelişi, kapsüldeki basıncı
azaltarak intihar girişimi ve bu sırada bilincini yitirerek Kowalski’yle ilgili
halüsinasyon görmesi, bu sahnelerdeki dine göndermeler, “Hepimiz ölümle yüz
yüze gelince ruhsal bir çözüm ararız, inançsal olarak kendimizi hazır
hissetmemiz gerekir,” gibi bir düşünce yaratabiliyor. Ancak bu fikre çok da
karşı olduğumu söyleyemeyeceğim, çünkü dinsel olsun veya olmasın, hepimiz
hayatın (ölüme yakın hissettiğimiz) o evresinde ruhsal olarak bir doygunluk,
bir hazırlık, bir farkındalık hissederiz ister istemez.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb7626ZBkmEGufC9XdT3koJECMQXIejWBudsLnZJkPvX3If1PiyQhyr-Hsn_134uLKr3rr0sQBjkXVj9my19TQ3kMuU0Kemo1bvYDyT8PwojV2Hn2VMIbG-naW1Xd6IC1xm_umu5beXsm2/s1600/Gravity-Review.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="247" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhb7626ZBkmEGufC9XdT3koJECMQXIejWBudsLnZJkPvX3If1PiyQhyr-Hsn_134uLKr3rr0sQBjkXVj9my19TQ3kMuU0Kemo1bvYDyT8PwojV2Hn2VMIbG-naW1Xd6IC1xm_umu5beXsm2/s400/Gravity-Review.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Netice itibariyle önceki paragraflarda dediğim gibi, son
derece basit ve sıradan bir hikâyeyi yine basit bir senaryoyla, ancak ustaca
ele alan bir yapım “Gravity”. İzlerken kendinizi muhakkak uzayın
derinliklerinde ve kaybolmuş hissedebilirsiniz, filmin 3 boyutlu veya normal
versiyonuna gitmiş olun fark etmez. Sandra Bullock’un (hemen hemen) tek kişilik
performansı görülmeye değer. Ayrıca ilerleyen yaşına rağmen (kendisi 49
yaşında) hâlâ formda olması bu şekilde başarılı bir performans sergilemesi
kendi hanesine bir artıyı hak ediyor bence. Çok abartmış olmayayım, ancak 2014
Oscar Ödülleri’nde kendisini En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde aday görebiliriz
belki.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzk1IhaAZ3ZozeE7ipgRdfDVA_nIVcQYfuG-feXV4GyjQOcwTUO7SokyEZ-aA7oYFdc0l5RgxDtSJQxppmMF_9KekQOgTvLNDc2v6crEpBJH2lTwpOD0cCxlcqpe5vOO-QAWbDPqX6NhCC/s1600/gravity-ive-got-you-movie-trailer-1.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="152" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzk1IhaAZ3ZozeE7ipgRdfDVA_nIVcQYfuG-feXV4GyjQOcwTUO7SokyEZ-aA7oYFdc0l5RgxDtSJQxppmMF_9KekQOgTvLNDc2v6crEpBJH2lTwpOD0cCxlcqpe5vOO-QAWbDPqX6NhCC/s400/gravity-ive-got-you-movie-trailer-1.png" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Filmi gidip izlemenizden önce son bir şey daha diyeyim: bu
film ne derin bir hikâyesi olan, ne de belgesel niteliğinde bir film; ikisinin
arası diyebiliriz. Ama her ne olursa olsun, film anlatmak istediğini ve yaşatmaya
çalıştığı duyguyu (“Yaşamanın en iyisi, insanın ayağının yere değdiğidir”
belki? [sıktım evet]) fazlasıyla yaşatıyor. Ne yalan söyleyeyim, sırf o uzayda
kaybolmuşluk hissini, oksijensiz kalma hissini, o panik ve heyecan duygularını,
ayrıca o Dünya manzarasını bir kez daha görüp yaşamak için filme tekrar
gidebilirim.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVFcBjrNl24JowGD50EKEEtgTOxsoy7XWnM2ugW0wqlOTzZgf43yeKRmLtwe7EFbC1m5BzDCPA4DzmQgNN-KaNVZsO-1rE8WJczR4lxFwTSku74KHx-MVJJqzlezTVcnW7BhXBOzEC8CSR/s1600/o-GRAVITY-TRAILER-facebook.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="185" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgVFcBjrNl24JowGD50EKEEtgTOxsoy7XWnM2ugW0wqlOTzZgf43yeKRmLtwe7EFbC1m5BzDCPA4DzmQgNN-KaNVZsO-1rE8WJczR4lxFwTSku74KHx-MVJJqzlezTVcnW7BhXBOzEC8CSR/s400/o-GRAVITY-TRAILER-facebook.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
"Gravity" 10 üzerinden 10’u hak ediyor.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-26706760117030168462013-10-10T14:40:00.001+03:002013-10-10T14:41:19.091+03:00Bazı insanlar seksi doğar.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicQAEvfhqPQmqA0Ns5LUf4pRiS9E8WROhYbiKNc6SgHIfkaE13rnPEUtld4ZNgDMDiK4WrZiyRrtpgMlu1qPoV2WhGuStcjcDvZEuIHmSNdmTSxuVsAwZ1L-1WO_OfbvkdJU1ZJ7dceFhf/s1600/bazi.insanlar.seksi.dogar.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="260" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEicQAEvfhqPQmqA0Ns5LUf4pRiS9E8WROhYbiKNc6SgHIfkaE13rnPEUtld4ZNgDMDiK4WrZiyRrtpgMlu1qPoV2WhGuStcjcDvZEuIHmSNdmTSxuVsAwZ1L-1WO_OfbvkdJU1ZJ7dceFhf/s400/bazi.insanlar.seksi.dogar.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12pt;">Hepimiz gündelik hayatta
etrafımızdaki insanlara güzel ve yakışıklı, düzgün görünmek için elimizden
geleni yapıyoruz, bakımlı olmaya özen gösteriyoruz. Ancak bazı insanlar var ki,
özen göstermelerine gerek bile olmadan güzel, yakışıklı, hatta direkt olarak ‘seksi’
olabiliyorlar... Çünkü bazı insanlar seksi doğar.</span></div>
<a name='more'></a><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">“Seks satar” (Sex sells)
kuralı 21. yüzyılın altın kurallarından biridir ve hemen hemen her alanda
kendini gösterir. Herhangi bir kişi, obje veya olayı satmak, pazarlamak, sunmak
ve çeşitli eylemler gerçekleştirmek için işin içine seks katmak en basit, kimi
zaman da en ucuz yöntemlerden biridir. Ama satar mı? Satar! Dolayısıyla seksi
olan bir şeyin rağbet görmesi, seksi olana yönelme, seksi olanı seçme
insanların kendilerini de güzel, yakışıklı, bakımlı hâle getirmeleri için
önemli bir etkendir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Ancak bazı insanlar vardır
ki, yakışıklı veya güzel olmak için, ‘çekici’ olmak için herhangi bir çaba sarf
etmezler. “Kalemle çizilmiş gibi” tabiri de bu insanlar için kullanılmaktadır
işte. Tanrının herkese eşit davrandığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz!
Tanrı insanları seksi ve seksi olmayan diye iki kategoride yaratıyor.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Seksi insanların dış görünüş
konusundaki kolaylığından bahsediyorum, fakat bunu onlar için bir <i>avantaj</i> değil, aksine bir <i>dezavantaj</i> olarak görüyorum. Bazı
insanlar seksi doğduğu gibi, onlara toplum içinde kucak açmamız, onları
kabullenmemiz, hayatlarımıza onları da dâhil etmemiz gerek.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Kimdir bu doğuştan seksi
dediğimiz insanlar? Mesela seksi bir erkekten örnek vereyim: Seksi erkek duştan
çıkar, saçları, seksi olmayan bir erkeğin yarım saat üzerinde uğraştığı, jöle
sürdüğü, şekil verdiği saçının birebir aynısı olur, hatta daha iyi olur,
üstelik bunun için seksi erkeğin hiçbir çaba sarf etmesine de gerek yoktur. Aynı
örneği seksi kadın için de pekâlâ uygulayabiliriz. Onun da saçı öyle bir kurur
ve birkaç teli mesela yüzüne düşer ki, seksi olmayan kadın aynı şeyi yapmaya
kalksın, saçları elektriklenir ve kabarır, bir sonraki duşa kadar da düzelmez!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Doğuştan seksi erkek üzerine
bir gömlek giyer, ya da bir tişört; gömleğin yakası öyle bir kıvrılır veya bel
kısmında öyle bir kıvrık oluşur ki, seksi olmayan erkek çabalasa aynı etkiyi
tutturamaz. Normal erkek tişört giyer ve o tişört yamuk ve salaş durur; aynı tişört
seksi erkeğin üzerine cuk diye oturur!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Ya doğuştan seksi kadın? O da
elbiseyi öyle bir giyer ki, elbise onun vücudunda seksapelitesini öne çıkarmak
için kendi kendine biçimlenir, göğüs, kalça falan elbise içinden bu kadar belli
olabilir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Hele ses tonları? Doğuştan
bir cazibesi oluyor bu doğuştan seksi insanların. Heyecan, panik, korku vb.
durumlarda bile ses tonları değişmiyor, sekteye uğramıyor. Devamlı bir
“Sevişelim mi?” tonu var seslerinde. Hatta bununla ilgili hep şunu
düşünmüşümdür: zengin veya fakir, sınıfı ne olursa olsun fark etmez; seksi bir
insanın doğuştan itibaren beslenmesi, büyütülmesi nasıl oluyorsa, neyle besleniyorsa
duruşunda ve sesinde bu besinler kesinlikle etkili oluyor. Senin benim gibi
ezine peyniri veya kaşar peynir, ya da beyaz peynir yemedikleri belli –
yiyorlarsa da artık hangi markanınkini yiyorlar, nereden nasıl besleniyorlar
bunu çok merak ediyorum. Keza aynı şey seksi kadın için de geçerli; senin benim
gibi çay - kahve içiyor, peynirini zeytinini yiyor, ama onun yüzü daha
fotojenik, onun duruşu daha seksi.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Arkadaş ortamında bir
muhabbet dönüyor diyelim ve o arkadaş ortamında illa ki bu seksi insanlardan
var. Muhabbetin bir yerinde kendilerini öyle bir belli ediyorlar ki kayıtsız
kalmak mümkün değil. Mesela biri bir espri yaptı, herkes gülüyor, bu seksi
yaratıklar öyle bir gülüyor veya kahkaha atıyor ki, seksi olmayan birinin aynı
sesi çıkarması, aynı gülüşü gerçekleştirmesinin imkânı yok! Seksi erkek artık
nasıl gülüyorsa, o gülüşün içinde, “Bok gibi param var, acayip de karizmam var,
yapacak da bir şey yok ahağhağhağ!” şeklinde bir anlam gizli (evet gülüşü “ahağ”lı,
gülerken “ğ”li kısımları uzatıyor, nasıl yaptıklarını inanın ben de
bilmiyorum). Aynı şekilde seksi kadın da öyle bir gülüyor ki, “Koymuşum
dünyanın g*tüne, bedenim fit, aynı zamanda seksiyim aaahhahahahaha!” diye
düşündürüyor...<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Demin seksi insanların saç
şekilleriyle ilgili konuştum ama az konuştum, hâlbuki takığım o mevzuya!
Yaklaşık 5-6 senedir, hatta belki daha fazla süredir jöle sürmüyorum, son 3-4
senedir de saç modelim hep aynı, 3 veya 4 numaraya vurduruyorum saçı, derdim
yok... Peki ya ondan öncesi? Jöle kullandığım zamanlar? O zamanlar saçım
istediğim gibi olsun, istediğim gibi gözüksün diye kendimi ne paralamıştım bir
ben bilirim – ki bu konuda yalnız olmadığımdan eminim. Saçımı yana tarıyım, ama
biraz da kalkık olsun, yanlardan bir iki tel yukarı doğru kalksın, saçın alnıma
düşen ön kısmındaki teller birbirine karışsın ama aynı zamanda denizdeki
dalgalar gibi olsun diye az uğraşmamıştım. İnsanları zengin veya fakir diye bir
ayrım yapmayacağım kesinlikle, fakat Yüce Lisesi’nde okuduğum zamanlarda bu
seksi insanlardan çevremde çok fazla vardı ve oradaki erkek arkadaşlardan
bazılarının saçı (Allah kahretsin ki!) benim yapmak istediğim modele çok
uygundu. Nasıl yaptığını sorduğumda ise cevap şuydu: “Hiç uğraşmadım bile abi,
banyodan çıktım kuruttum geldim.” Hadi lan oradan! Öyle saç mı olur?! Nasıl bir
insan evladının saçı duştan çıkıp kurutunca yapılmış gibi o hâle gelebilir?
Kesin ip var amk! (Bu kısaltmayı yazmayı da hep istemiştim, nasip kısmet) Mesela
okulun forma kuralı gereği hepimiz aynı tarz ve renk gömleği giyiyoruz, ama
hergeleye bakın ki bende eciş bücüş duran gömlek adamın vücutta fit duruyor –
hatta gömlek biraz daha dar olsa adam body’ci gibi duracak! Haksızlık bu!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Mesela bu seksi insanların
orasına burasına yara bere olmuyor, dişleri çürümüyor, saçları dökülmüyor
sanırım. Ya da sıcak veya soğuk havalar baş gösterdi mi herkes hasta olur ya,
bu seksi yaratıklar bir acayip hasta oluyor, öyle ki hasta oldukları bile belli
olmuyor. Sen mesela hasta olursun boğazın ağrır öksürürsün karton yırtılması
gibi ses çıkartırsın; seksi arkadaş öyle mi? Tabii ki değil! O öyle bir havalı
öksürür ki sanırsın öksürük onunla birlikte icat edilmiş bir şey. Keza nezle
olursun grip olursun burnun akar, görüntün biraz pisleşir falan; seksi insanda
bu da yok – şaşırdık mı? Hayır.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Seksi insanlarda fark ettiğim
bir özellik de, yeme içme konusunda ya son derece özenli oldukları, ya da az
yedikleri/içtikleri. Mesela zengin bir sofraya oturursun ailenle veya
arkadaşlarınla, sofradaki her şeyi yiyesin, silip süpüresin gelir, yedikçe
yersin. Ama seksi kişi (artık akraba mı arkadaş mı bilemem) iki çatal bir şey
alır, bir bardak da bir şeyler içer, sonra doyar... doydu bitti yani, bu kadar
olur! Arkadaşım başka zaman nerede bulacaksın bu yemekleri, içecekleri, ye iç
keyfine bak işte... yoook! “Sağ ol ya ben doydum,” der, hatta bazen gerekirse, “diyet
yapıyorum az yemem lazım,” falan der. Ulan zaten seksisin, bir de ne diyeti
adamı hasta etme!... diyeceği gelir insanın ama diyemez.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Ses tonlarından bahsetmiştim,
dur biraz daha bahsedeyim. Herkesin sesi farklı farklıdır ya, kimininki
incedir, kimininki kalın, konuşma biçimimiz, hızımız falan kişiden kişiye
farklıdır. Anasını satayım, bu seksi insanların konuşma biçimleri ve tonları
hep birbirine yakındır ve hep havalıdır böyle. Erkekte mesela tok, davetkâr bir
ses tonu. Hasta oldu diyelim, çok bir kayba uğramıyor; ses biraz daha
kalınlaşıyor belki, o da zaten var olan cazibesine cazibe katıyor. Kızda da
aynı şekilde, ses ya çok ince böyle Barbie bebek sesi gibi, ya da böyle insanın
yüzüne meltem rüzgârı eser gibi bir havada.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Diyelim bir gruba/topluluğa
bir şey anlatılacak, sen çıkarsın biraz heyecan yaparsın, arada belki
kelimeleri karıştırırsın veya dilin sürçer. Ama seksi insanda bunların hiçbiri
ya olmaz, ya da olma olasılığı %0.0000001 gibi düşük bir ihtimaldir. Seksi insan,
artık kız mıdır erkek midir bilemem (Tayyip stayla!), çıkar ve o kalabalığa
anlatması gerekeni son derece sakin ve kendinden emin biçimde anlatır, hiçbir
hatası da olmaz – en azından ben şimdiye kadar bir hatası, kusuru olanı pek
görmedim denebilir, gördüysem de çok az. Biz heyecan yaparken onlar heyecan
yapmıyor, vay anasını!<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Şimdi bu kadar uzun uzun
anlattım seksi insanların, seksi olmayan insanlardan, bizim gibi insanlardan
farkını. Ama niyetim vallahi bizlerin seksi <i>olamadığını</i>
yüzümüze vurmak değil; niyetim seksi insanları da <i>oldukları gibi</i> kabullenmek. Çünkü gelmek istediğim nokta şu: bence
seksi insanlar <i>mağdur</i>. Düşünsenize,
dünya üzerinde kaç tane seksi insan var ki hepi topu, seksi olmayan insanlara
kıyaslandığında? Bazı insanlar seksi doğar, evet; ancak oranları - eğer kıyaslayacak
olursak - seksi olmayan insanlara göre düşüktür. O yüzden kimi zaman havyar
muamelesi gördükleri de doğrudur mesela. Ama onları böyle ötekileştirmek, seksi
olduklarını yüzlerine vurmak yerine onları da aramıza alırsak kendilerini
yabancı hissetmezler - kaldı ki herhangi bir şey hissettiklerini de sanmıyorum,
onlar için çok da fifi!... Olsun, biz yine de insanlığımızdan ödün vermeyelim
ve bu seksi yaratıklara olabildiğince iltimas gösterelim.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="font-size: 12.0pt;">Seksilik, pek çok insana göre bir hediye (gift) olabildiği gibi, bir kısım insanlar için de belâ (curse) olabiliyor. Hediye kısmıyla ilgili hemen hemen herkes benzer şeyleri bilir ve söyler, herkes seksiliğe özenir, iyi bir seksapele sahip olmak ister; ama işin belâ kısmını da görmezden gelmemek lazım derim.</span></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-75732329981295794672013-08-31T23:48:00.001+03:002013-10-20T18:06:36.174+03:00The Conjuring<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKuiLmBU1rgXL8batQ9UB0W5s4ItdkL9agc323ysm6yLxdYXyWgwAHWVz31oSO5xhRGq8RBHeQvZ_gA9IwFiycL1cDNA8nF8lpxsSTqNEW90oxCNAy3buBScdxbTOWycsgnJLsv-6tTikF/s1600/conjuring.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjKuiLmBU1rgXL8batQ9UB0W5s4ItdkL9agc323ysm6yLxdYXyWgwAHWVz31oSO5xhRGq8RBHeQvZ_gA9IwFiycL1cDNA8nF8lpxsSTqNEW90oxCNAy3buBScdxbTOWycsgnJLsv-6tTikF/s400/conjuring.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
"Saw" adlı efsane korku serisinin ilk film yönetmeni James Wan, "Paranormal Activity" serisine hemen hemen benzeyen bir korku filmi olan, 2013 yapımı "The Conjuring"le çıkıyor karşımıza. Her sanesinde abartılı korku filmi klişeleriyle korkutmasa bile, kimi sahnelerde biraz sıksa da, bekleneni veriyor film. Yine de aman aman bir korku film olmadığını belirtmekte fayda var.<br />
<br />
<b>Dikkat: Yazının devamı hikâyeyle ilgili bilgiler içermektedir.</b><br />
<a name='more'></a><b><br /></b>
Açıkçası "Saw" film serisinin ilk filmini çok beğenmiş olmam vesilesiyle, filmin yönetmeni James Wan'dan "The Conjuring" filminin geldiğini okuyunca, üstüne bir de fragmanını izleyince heyecanlanmadım desem yalan söylemiş olurum. Son 10 yılın korku sinemasında benim için değişik bir tat getiren filmlerden biridir "Saw" filmi. Aynı zamanda "Paranormal Activity" filmi de aynı kategoridedir. Ki bu filmi o yüzden James Wan'ın "Paranormal Activity" versiyonu olarak gördüğümü söyleyebilirim.<br />
<br />
Her ne kadar Amerikan sinemasında bir klişe olsa bile, gerçek olaylardan esinlenerek çekilmiş olan bu film, hikâyenin gerçek olduğunun bilinciyle kimi zaman daha fazla gerebiliyor.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgus-lXU7jEu13AjwAlX_yN5CMa3C_aEVn1VGAbhkLvYQe6ZNzQb0PB02hmxDIIc_IZKfr-dBdYYCkwG2H4HSABT-VIZYMjm46XIKivT0JXThrNxuuMysaQ2jYYo7rq05JoX-1TLKICvffM/s1600/conjuring-lili-taylor-joey-king.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgus-lXU7jEu13AjwAlX_yN5CMa3C_aEVn1VGAbhkLvYQe6ZNzQb0PB02hmxDIIc_IZKfr-dBdYYCkwG2H4HSABT-VIZYMjm46XIKivT0JXThrNxuuMysaQ2jYYo7rq05JoX-1TLKICvffM/s400/conjuring-lili-taylor-joey-king.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Filmin ilk yarısı neredeyse korkusuz geçiyor diyebilirim. Klasik bir şehirden uzaktaki eve taşınan aile olarak başlıyor hikâye. 1971 yılında Carolyn ve Roger Perron, 5 kız çocuklarıyla birlikte Harrisville, Rhode Island'daki bir çiftlik evine taşınıyor. Ancak eve taşındıkları gün köpekleri Sadie eve girmemekte ısrar ediyor ve kızlardan biri, tahtalarla kapatılmış bir mahzen girişi keşfediyor. Ertesi gün Carolyn uyandığında vücudunda bazı morluklar fark ediyor ve köpek Sadie'yi evin çevresinde ölü olarak buluyor. Sonraki birkaç gün boyunca evde paranormal olaylar gerçekleşmeye başlıyor. Olaylar, Roger iş için şehir dışına çıktığında doruk noktasına ulaşıyor; Carolyn mahzende kilitli kalıyor ve yaşlı bir kadın görünümündeki bir ruh kızlarından birine saldırıyor.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV8vTLhwimaMv9KjWgjd89sWEUepkcX_YSa4_5NYM0cpt3B0vl0B4FvQ9ZmB3dC1ibvaatG54YyT4PLFBZCM4IWxNQpdV_eDhb9GB7FDJidTFA0MAGkwENccN0CA2Q-ruAxLEnqypCU5Xt/s1600/the+conjuring+berlatsky+650.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV8vTLhwimaMv9KjWgjd89sWEUepkcX_YSa4_5NYM0cpt3B0vl0B4FvQ9ZmB3dC1ibvaatG54YyT4PLFBZCM4IWxNQpdV_eDhb9GB7FDJidTFA0MAGkwENccN0CA2Q-ruAxLEnqypCU5Xt/s400/the+conjuring+berlatsky+650.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
İkinci yarıda, aile, paranormal araştırmacılar Ed ve Lorraine Warren'dan yardım istediklerinde heyecanlanmaya başlıyor. Ed ve Lorraine Warren, evdeki paranormal olayları incelemeden önce evin geçmişini araştırıyorlar ve evde bir şeytan çıkarma ayininin gerçekleştirilmesi gerektiğine karar veriyorlar. Evin geçmişinde, eski sahibi, suçlanmış bir cadı olan Bathsheba'nın arazisine girmeye çalışacak herkesi lanetleyerek, 1863 senesinde çocuklarını şeytana kurban edip kendini öldürmüş olması gerçeği var. Bu bilgiler ışığında ailenin, eve musallat olmuş şeytanî ruhtan kurtulması, bunun için de evdeki paranormal olayların kayıt edilip gözlemlenmesi lâzım.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7w2p0Z7RwdtIlaxOqWl8lGf5J5A4n5-7cdNZJefOT1EXzU0UN948xnw13WMvRha0QsPtlmKW-ynRyP4SMh8-1qiVj7_2OlSrqznYlFUgGzTPYg-cM6Y7El7gkbmXU-IHSEE_dRm9hTiWD/s1600/The-Conjuring-4.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7w2p0Z7RwdtIlaxOqWl8lGf5J5A4n5-7cdNZJefOT1EXzU0UN948xnw13WMvRha0QsPtlmKW-ynRyP4SMh8-1qiVj7_2OlSrqznYlFUgGzTPYg-cM6Y7El7gkbmXU-IHSEE_dRm9hTiWD/s400/The-Conjuring-4.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Film retro bir havada geçiyor ve bu da filmin hikâyesini bence daha güzel ve ilgi çekici kılıyor. Şahsen o senelere imkânım olup da gidip yaşamayı isterdim. Bugünün teknolojisi ve 70'lerin teknolojisi birbirinden tamamen farklı ve o dönemin teçhizatıyla paranormal olayları incelemek, kayıt etmek pek kolay değil. Bu da filme olumlu bir etki kazandırıyor. Ruhları, hayaletleri o dönemin mikrofonlarıyla, kamerasıyla kayıt altına almak, fotoğraflarını çekip tespit etmek zor şeyler.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizCWPRkmXucHv5H6tCmVC6_g-U1jVpgKkP2usjkHdofA7xNg9KGCeaa-y9oMO6gg5pYpAs-17jXQr3ev-QO1IBaTv59tUJtPA0DVMyxIu9kB8W1AhK1TYms4lH4Llua5bBa5PE-OMScvyI/s1600/conjuring.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEizCWPRkmXucHv5H6tCmVC6_g-U1jVpgKkP2usjkHdofA7xNg9KGCeaa-y9oMO6gg5pYpAs-17jXQr3ev-QO1IBaTv59tUJtPA0DVMyxIu9kB8W1AhK1TYms4lH4Llua5bBa5PE-OMScvyI/s400/conjuring.png" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Üst paragraflarda, filmin "Paranormal Activity" filmine benzerliğinden bahsetmiştim. Bu tabii ki kişiden kişiye değişebilir, fakat "Paranormal Activity" filmi de (eğer izlediyseniz) pek çok sahnesinde "Böh!" demeden, abartılı ses efekti kullanımı olmadan korkutmayı başaran, daha çok <i>durağan biçimde korkutan</i> bir film. "The Conjuring" filmini de ben öyle görüyorum; her sahnesinde durduk yere izleyiciyi korkutup korkutup korkutma efektini boşa harcayarak kendini bitiren bir film değil -- aksine korkutacağı veya gereceği sahnelere <i>yavaş yavaş, sindire sindire</i> hazırlayan bir film.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgDYgLW91HRgo1dYrqvgQ7iirCDixWpoaQkgxAHOwHD_9BSEkUa5hVSr5kG_2GAUekkEsLJIM-R9BNbcmJjYFMuaO3c4ccLIpbeQ_TmxZA6BfXb92Zir0D1DT0JxEtpey2o3fRqZZKQkRG/s1600/TheConjuring1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="247" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjgDYgLW91HRgo1dYrqvgQ7iirCDixWpoaQkgxAHOwHD_9BSEkUa5hVSr5kG_2GAUekkEsLJIM-R9BNbcmJjYFMuaO3c4ccLIpbeQ_TmxZA6BfXb92Zir0D1DT0JxEtpey2o3fRqZZKQkRG/s400/TheConjuring1.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
Yine de, filmin yönetmeni James Wan olunca (ki adamı daha yeni tanıyorum, "Saw" filmi dışında çok bildiğim söylenemez) bir "Saw" filmi tarzında korku beklemedim değil. Ama filmin hikâyesi ve teması (retro, 70'ler) gereği zaten bir "Saw" olma imkânı yok -- olmaması da iyi olmuş belki de. Tabii yine "Saw" filminden ve o filmin yazarlarının diğer filmi olan "Dead Silence" filminden hatırlayabileceğimiz üzere bir kukla kullanımı mevcut bu filmde de. Ve her nedense ben bu kukla kullanımını sevmeye başladım diyebilirim; sabit duran, kendi kontrolü olmayan tahtadan veya başka malzemeden bir parçanın durduğu yerde insanı korkutması fikri güzel bir şey. Filmdeki bir diğer öğe olan müzikli ve aynalı oyuncağın yarattığı mistisizm ve gerilim de güzeldi bence.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9HPubJU02dzqLxFi1dAob03Jc2Y6y5RKfrCDN3yuoxwMHrbeD3oc1Q7CltojRyznMAXIag2uDRPJKGFazuOE0pQqbHWdfViRojtRl939HmwhWTXXkTPvCxXOaJE5_v8DZJulXnFl1p6NH/s1600/conjuring.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg9HPubJU02dzqLxFi1dAob03Jc2Y6y5RKfrCDN3yuoxwMHrbeD3oc1Q7CltojRyznMAXIag2uDRPJKGFazuOE0pQqbHWdfViRojtRl939HmwhWTXXkTPvCxXOaJE5_v8DZJulXnFl1p6NH/s400/conjuring.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<br />
"The Conjuring"den çok fazla korku beklentiniz olmasın, çünkü çok korkunç değil, daha çok psikolojik ve drama ağırlıklı bir film olmuş çünkü. İzletiyor mu? İzletiyor. Ürkütüyor mu? Özellikle 2. yarısındaki pek çok sahnede evet. Ama klasik korku filmlerinden alışkın olduğumuz tarzda korkutmuyor. Bir de keşke klasik korku filmi sonları gibi beklenenden daha azını veren bir sonla bitmeseydi...<br />
<br />
Filmin IMDb notu 7.8/10; Rottentomatoes'te tomatometer'ı %86 (izleyici puanı %85); Metascore puanı 68/100 (kullanıcı oylaması 7.7).<br />
<br />
Son olarak, filmin fragmanı:<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/k10ETZ41q5o?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-22994846308752494422013-08-30T13:19:00.000+03:002013-10-15T15:25:31.442+03:00İSKENDER<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEio-BTSBSOt3-DWyUaQDQLl6lY-lSipRcVTU1-msGxr0rCzNh8I5toJ5fo8kw_avdUGsBhhQfmEx_8bYep0SEguxlNbc2t-KFds48FJHg6WzHP3D7vq-niwjqJiouVZvwtdKOodLfAMwl4f/s1600/page_elif-safak39in-reklam-filminde-oynamasina-yazarlardan-tepki-var_964154656.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="248" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEio-BTSBSOt3-DWyUaQDQLl6lY-lSipRcVTU1-msGxr0rCzNh8I5toJ5fo8kw_avdUGsBhhQfmEx_8bYep0SEguxlNbc2t-KFds48FJHg6WzHP3D7vq-niwjqJiouVZvwtdKOodLfAMwl4f/s400/page_elif-safak39in-reklam-filminde-oynamasina-yazarlardan-tepki-var_964154656.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Elif Şafak’ın 2011 Ağustos’unda Doğan Kitap’tan çıkan “İskender”
adlı romanı; bol karakterli bir hikâyede aile içi ilişkileri,
kişilerin dünyaya bakışını ve genç bir oğlanın annesini
öldürmesini anlatıyor.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzun zamandan beri kalın kitap okumuyordum, 150-200 sayfalık
okuduğum romanları da 1-1.5 aya yayıp gevşek gevşek okuyordum. Elif Şafak’ın “İskender”
adlı romanı, 420 sayfa olmasına rağmen, bu alışkanlığımı yıkmama yardımcı oldu
diyebilirim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hikâye, annesinin hayatını anlatma isteği duyan genç bir
kadının ağzından başlıyor, ardından bütün bir roman boyunca geçmişle gelecek,
bugünle yarın arasında karakterlerin farklı zaman dilimlerindeki yaşantıları,
bu yaşantıların birbirine nasıl bağlandığı, her bir olayın ötekini nasıl
etkilediği, tetiklediği uzunca anlatılıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
1946 yılında Fırat Nehri yakınlarında bir Kürt köyünde,
halihazırda 6 tane kız çocukları olan ve bir oğlan isteyen Naze ve Berzo
çiftinin, Pembe ve Cemile adlı ikiz kızları dünyaya gelir. Naze onlara iki isim
verir; Pembe ‘Kader’ ve Cemile ‘Yeter’.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pembe ve Cemile ikiz olmalarına rağmen, karakterleri birbirine
zıttır; Cemile kapalı bir hayatta huzurlu yaşamı seçerken, Pembe daha fazla
keşfetmek, daha fazla öğrenmek ve bilmek için yanıp tutuşmaktadır. Kader,
Cemile ve Pembe’nin yaşamlarını, Pembe Âdem adındaki bir adamla evlenip de
İstanbul’a gidince değiştirir. Cemile hep köyde kalır ve köyün ebesi olur. Aynı
zamanda otlara meraklıdır Cemile ve şifacıdır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Pembe 70’li yıllarda Âdem’le İstanbul’a yerleşir ve sırayla
İskender, Esma ve Yunus adlı çocukları olur. İstanbul’da kıt kanaat geçinirken
bir yandan da aile hayatlarını sürdürmeye devam ederler. İskender, ailenin
büyük oğlu, okuldaki namıyla “Alex”, annesinin biricik oğlu (neticede ilk
çocuk), annesinin <i>sultanı</i>dır. Yaşı
ilerledikçe boksa merak sarar, yakışıklı bir delikanlı olur ve okulda kendine
bir arkadaş grubu edinir. Esma, diğer kızların aksine o kadar güzel ve alımlı
değildir, ancak zekidir, çalışkandır ve yazar olmak istemektedir. En küçük
çocuk olan Yunus ise tatlı, sessiz sakin bir çocuktur, ancak aşk gibi bir zaafı
da vardır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Âdem alkolik ve kumarbaz bir adamdır, aynı babası (Sarhoş
Olan) gibi. Ailesinde yaşadığı çalkantılar, sarhoş ve dayakçı baba ile mağdur
anne durumu Âdem’in hayatı boyunca tarihin tekerrür etmesi gibi hep devam eder.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Roman boyunca 70’lerdeki Pembe ve Âdem’in yaşantılarına,
onların yaşantılarına bir şekilde etki eden, onların yaşantılarına giren
insanlara tanık oluruz. Bu çift İstanbul’da zar zor yaşayıp, en sonunda daha
iyi iş imkânı vesilesiyle gurbetçi olarak Londra’ya giderler. Londra’ya
gidişleri, bu ailenin hayatının büsbütün değişmesine neden olur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Romanın bazı bölümleri ise, annesi Pembe’yi öldürdüğü için
hapis yatan İskender’in hapiste geçirdiği süreçte yaşadıklarını, karakterinin
değişimini anlatır bizlere.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gurbet yaşantısı, aile içi ilişkiler ve çalkantılar, namus
ve namusu korumak gibi konularla bezenmiş bir roman “İskender”. Açıkçası
söylemem gerekirse, uzun zamandır böyle güzel kurgulu, okurken bu kadar heyecanlandıran,
şaşırtan, üzen bir roman okumamıştım, bunu itiraf etmeliyim. Hatta birkaç
seneye kalmaz “İskender”in dizisi veya filmi bile çekilebilir bence, o
potansiyeli gördüm.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ancak hikâye ve anlatım, olay örgüsü ve karakterleri ne
kadar başarılı bulsam da, romanın dilini, yazım ve dil bilgisini çok kuvvetli
bulduğumu söyleyemeyeceğim. Hep aynı cümle yapıları, ağdalı ve eski Türkçe
kelimeler kullanılmış olsa da, romanın anlatımında bir aksaklık hissettim
okuduğum süreçte. Hatta bazı cümlelerin sanki <i>tersten çevrilmiş gibi</i> olması garibime gitti. Romanı okurken bir
ara ilk sayfaları karıştırıp yayımlanma tarihi bilgilerine baktığımda, romanın
bir <i>çeviri</i> olduğunu fark ettim. Roman
<i>İngilizce </i>olarak yazılmış, ardından <i>Türkçeye çevrilmiş</i>. Elif Şafak bir <i>Türk</i> yazar olmasına ve daha önce
yayınlanmış pek çok <i>Türkçe</i> romanı
olmasına rağmen (önceki romanlarından da İngilizce yazılanlar var mı
bilmiyorum); neden bir romanı <i>İngilizce</i>
yazar anlayamadım. Haa belki zihninde bütün hikâyeyi, olay örgülerini İngilizce
tasarlamış olabilir; ama romandaki karakterlerin çoğu Türk, hatta bazısı Kürt
iken, yani kitap geneline bakacak olursak Türkçe bir hikâye anlatıyor iken, ve
bence Türkçe zengin de bir dil olmasına rağmen, Elif Şafak bu kitabı neden İngilizce
yazmış, sonra neden Türkçeye çevrilmiş anlayamadım -- bu resmen, sağ elle başın
üzerinden sol kulağa uzanıp tutmak gibi olmuş. Bu gerçeği fark ettikten sonra
romandaki devrik cümleler, ters yapılı cümleler ve anlatım bozukluklarını biraz
daha anlaşılır buldum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Elif Şafak’ın vermiş olduğu röportajda <a href="http://www.cnnturk.com/2011/kultur.sanat/sinema/07/22/elif.safaktan.yeni.kitap.iskender/623703.0/index.html" target="_blank">belirttiği üzere</a>,
romana bir alt damar olarak verilmiş <i>tasavvuf</i>
var. Bu nedenle drama olarak hızla ilerleyen roman, kimi yerlerde Tanrı, Tanrı
inancı, kişinin kendini inanç yoluyla, tasavvuf yoluyla, manevi olarak bulması
gibi konulara girerek biraz ağırlaşabiliyor. Neticede bir cinayet işlemiş olan
insanın da kendini tasavvufa adaması çok ilginç ve beklenmedik değil.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kitabın, İskender’in hapishaneden yazdığı kısımlarını
okurken de rahatsız olmadım değil. Sırf el yazısı olduğunu belli etmek amacıyla
bir el yazısı fontu kullanılmış ki kimi zaman okumak gerçekten bir işkence
hâlini alıyor! Şayet kitaplarda Serif’li (ve kimi zaman Sans-Serif’li) ve sabit
(her romanda değişmeyen) bir font kullanılmasının sebebi, okuyucu romanı
okurken gözü kelimeleri ve cümleleri rahatlıkla okuyup ilerleyebilsin, yani <i>hızlı okuma</i>ya imkân olsun diye biliyorum
ben. Ancak kitabın neredeyse yarısına yakını İskender’in hapishaneden yazdığı
bölümler olup bu bölümlerdeki font da italik ve harfleri birbirinin içine
geçmiş olunca kimi sayfalarda <i>bayağı
zorlandığımı</i> söyleyebilirim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonuç itibariyle keyifli bir roman, okurken sıkıldığımı veya
beğenmediğimi söyleyemeyeceğim. Ortalarından sonra, özellikle sonlara doğru o
kadar ters köşe, o kadar sürpriz var ki romanı bitirdiğime neredeyse üzüldüm
diyebilirim. Ancak hikâyenin bu denli güzel olması, kurgunun ve karakterlerin
bu denli başarılı olması, romanın anlatım dilinin iyi olmadığı ve bir <i>çeviri roman</i> olduğu gerçeğini
değiştirmiyor maalesef. Bir de galiba kitap yayımlandıktan sonra kapak tasarımının
beğenilmediği yönünde iddialar <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skender_(roman)#Kapak_tasar.C4.B1m.C4.B1" target="_blank">ortaya atılmış</a>. Kapak tasarımında, Elif Şafak’ın
romanda yarattığı İskender karakterine bürünerek poz vermesi ve bunun kapağa
yerleştirilmiş olması, okurun romanı okurken o karakteri kafasında yaratmasına
engel olduğu şeklinde birtakım eleştiriler yöneltilmiş. Zaten kitapların filme
uyarlanmasını eleştiren okurların genel itirazı da hep bu yöndedir, bunu da
kısmen haklı bulurum. Şayet kitabın kapağı (ve arka iç kapağı), “İskender bu, bu
şekilde hayal edin,” gibi bir izlenim veriyor. Ama böyle bir kapak çalışması,
kitabın daha çok satması açısından bir pazarlama stratejisidir ve kitabın
kapağıyla konuşulmasına vesile olur. Bu açıdan “İskender” adlı roman da kendini
bir şekilde konuşturmuş gözüküyor. Kitabı okurken kapaktaki Şafak’ın İskender
pozuna çok fazla takılmadığım ve kafamda kendime göre bir İskender yaratmış
olduğum için benim açımdan çok problem olmadı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Kitap 443 sayfa ve elinizden bırakamayacağınız derecede
akıcı, sürükleyici. Tavsiye ederim.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-12566585324742166622013-08-26T13:07:00.000+03:002013-08-26T13:08:42.160+03:00Spor bedenin ve ruhun gıdasıdır.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNLQawQ4BHdiulXYJfIBZ-3T9GPHYaIzHaAXgb18pH_z7G6t7-u8dEC7cpNsy0-ytIE4lDBuKX9zbBBh8yrJvADX57JPv-rthIPmXlR7rouvRsiS3trmMgFs51ePpfEYw4Ac63M6_kAUHE/s1600/doing-sports.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="263" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNLQawQ4BHdiulXYJfIBZ-3T9GPHYaIzHaAXgb18pH_z7G6t7-u8dEC7cpNsy0-ytIE4lDBuKX9zbBBh8yrJvADX57JPv-rthIPmXlR7rouvRsiS3trmMgFs51ePpfEYw4Ac63M6_kAUHE/s400/doing-sports.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kimine göre ağır aletler kaldırarak vücudu şekle sokma,
kimine göre esneyerek ve basit egzersizler yaparak formda kalma, kimine göre
ormanda koşma, kimine göre bisiklete binme, kimine göre yüzme vb... Özünde ise,
kendini daha mutlu hissetmektir spor yapmak. Siz zaten yapıyorsunuzdur ama ben yine de anlatayım istedim.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yaklaşık 5-6 senelik bir spor maceram var. Önceleri, spora
bir spor salonunda başladığımda bir eğitmen danışmanlığında edindiğim program
ile ne kadar sıklıkta yaptığımı hatırlamadığım bir spor hayatım vardı. Sık sık
sekteye uğradığını hatırlıyorum, çünkü spor yapmak içimden gelmiyordu, o kadar
bağımlısı değildim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hatırladığım kadarıyla 2011 baharında, yani askere gitmeden
önce spora daha sık gitmeye başlamıştım. Boş kaldıkça spor merkezine (Sports
International) gidiyor, mekik, şınav, barfiks, artık Allah ne verdiyse hepsini
yapıyordum. Askere gittikten sonra 2012 baharında, işe başlamadan önce de yine
sık gitmeye gayret ediyordum, ama gittiklerim galiba haftada ikiyi geçmiyordu.
Yine de hâlimden mutluydum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Masa başı işe başladıktan sonra insan spora gitme ya da spor
yapma istikrarını sağlayamazsa yandı demektir! 2012 Haziran ayından itibaren
Ocak 2013’e kadar bana da aynısı oldu; spora gitmeye vakit bulamıyor, dahası
vakit ayıramıyor, hatta <i>üşeniyordum</i>.
Akşam 6’da işten çıktıktan sonra bir de iki saatliğine spora gitme fikri
gözümde büyüyordu; onun yerine eve gidip uzanma ve uyuma fikri daha cazip
geliyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ocak 2013’te babamın şehir dışından dönmesiyle spor sevdam
yavaş yavaş geri dönmeye başladı. Spor merkezi şehirden uzak olduğu için ulaşım
meselesi de benim için problem hâline geldiğinden, biriyle ve bir arabayla
gitmek daha cazip geliyordu. Ancak babamla da ancak üç günde bir gidebildiğim
ve işe devam etmekte olduğum için bu süre de yetmiyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Haziran 2013’te işten ayrılınca, zaten uzundur da programsız
spor yaptığım ve yaptığım sporun bana yaramadığını düşündüğüm için kendime yine
bir eğitmen tarafından program hazırlayarak onu uygulamaya başladım ve vakti
daha kısa aralıklı hâle getirip iki günde bir gitmeye başladım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFuszPf9z6KJHrQ6scrW5ENAvUw3WYcytamwCJEqviTLbGeyhXmGI76fXI0VgwBLkSD13PQFr0FrFaGdmpC3mBhrWTpSSk4wum5D1fQR-k1QCZTEdqzopOuk_JPJBXRwTGjww8a4BANIkV/s1600/just.do.it.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFuszPf9z6KJHrQ6scrW5ENAvUw3WYcytamwCJEqviTLbGeyhXmGI76fXI0VgwBLkSD13PQFr0FrFaGdmpC3mBhrWTpSSk4wum5D1fQR-k1QCZTEdqzopOuk_JPJBXRwTGjww8a4BANIkV/s400/just.do.it.02.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki nedir beni spor yapmaya bu kadar çeken? Spor yapmayı bu
kadar cazip, çekici kılan şey ne?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikle başta itiraf etmeliyim ki, iyi bir vücut ve spor
merkezindeki birtakım insanların iyi bir vücuda sahip olması. Spor merkezine
gidiyorsanız veya başka insanlarla aynı ortamda spor yapıyorsanız, başkası için
değil kendiniz için spor yaptığınız hâlde emin olun çevrenizdeki insanların
görünüşünden etkileniyorsunuz. Eline koca koca kilolarla dumbell’ları alıp
profesyonel anlamda vücut çalışan acayip yapılı abilerin vücutlarından
etkilenmekten söz etmiyorum tabii ki! Ama en azından fit bir vücuda sahip,
şişkin karnı olmayan, omuzlu, yapılı vücutlu insanları görmek, ister istemez
insanın kendisini teşvik edebiliyor. Bu, etkenlerden yalnızca biri.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babamla spora gittiğimiz süre boyunca hep şunu fark ettik:
gün içinde ne kadar yorgun olursak olalım, spora giderken bile yorgun olduğumuz
hâlde, spordan çıktıktan sonra, “Oh be rahatladım...” diyorduk. Ki genelde spor
yapmak yorucu bir aktivite olarak bilinir, öyledir de. Ama taş taşımışsınız
gibi pis bir yorgunluğa kıyasla, daha <i>keyif
verici bir mutluluk</i> olduğu aşikâr.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu <i>keyif verici
mutluluk</i> olayını kısaca bir araştırdıktan sonra, araştırmamı geç yapmış
olduğum için fark etmem de geç oldu ki, meselenin <i>bedensel</i> yani <i>kimyasal</i>
bir şey olduğunu öğrendim. Belki bilenleriniz vardır, ben bilmeyenler için
söylemiş olayım; spor yapmak, ya da egzersiz yapmak, vücutta <b>endorfin</b> hormonunun salgılanmasına
vesile oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki bu endorfin ne? Bu noktada imdadımıza <a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Endorfin" target="_blank">Vikipedi</a> yetişiyor
sağ olsun;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Vücutta bulunan morfin; opiat benzeri etki gösteren peptit
yapıda hormonlardır. İnsan vücudunda ağrıyan dokularda ağrının azalması için
beyin dokuları tarafından üretilen hormonlara verilen isimdir. Hormonun işlevi,
<i>ağrının şiddetini azaltmak</i> ve vücuda <i>daha az rahatsızlık vermesini sağlamak</i>
için sinirleri <b>uyuşturmak</b>tır.
Endorfinlerin ağrı kesici etkisi morfinden yaklaşık 30 kat daha fazladır.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani burada ciddi bir hormondan söz ediyoruz. Etkileri
bayağı önemli! Özellikle diğer tanımı olayları daha iyi özetliyor;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“<b>Mutluluk hormonu</b>
olarak da anılır. Heyecan, ağrı, egzersiz, baharatlı yiyecek tüketimi, seks ve
orgazm gibi durumlarda salınımı artış gösterir.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Haaa, yani bu biraz da nötr bir hormon; heyecan, seks ve
orgazm gibi durumlarda salgılandığı gibi, ağrı durumunda da salgılanıyor. Hatta
baharatlı yiyecek tüketiminde de gözlenebiliyor; mesela acılı, ağzı yakan, bir
anlamda insana fiziksel olarak rahatsızlık ve acı veren durumlarda ortaya
çıkıyor. Acı yiyen insanların bundan keyif alması belki de bu yüzden.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Spor yaparken veya yaptıktan sonraki keyfimin endorfinle
ilgili olmasını da şöyle anladım; fitness çalışırken ağırlık ve benzeri
hareketlerden sonra, ancak özellikle fitness sonrası 30-35 dakikalık koşu bandı
egzersizimde, başlarda zorlanmış olsam da şimdi daha rahat ve alışmış olarak
koşarken hep bir <i>haz </i>duyuyorum. Yani
koştukça koşasım geliyor. Evelallah bacaklarım da uzun olduğu için belli bir
hız seviyesinin üzerinde rahatlıkla koşabiliyorum. Kulağımda da müzik çalarım
takılıysa dış dünyadan tamamen kopup sonsuzluğun içinde koşuyor gibi oluyorum.
Yani vücudumdaki bir hormonun salgılanması, benim koşudan haz alıp daha fazla
koşmama olanak sağlıyor. Ey insan bedeni sen nelere kadirsin...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tam bunun üzerine birkaç zamandır düşünürken, geçenlerde
Twitter’da bir bilgi gördüm (favorilerime eklemeyi unutmuş olduğum için link
veremiyorum, konuyla ilgili bir yazı bulursam buraya ekleyeceğim), diyordu ki;
“spor yaparken müzik dinlemek, spordan alınan verimi %15 oranında artırıyor.”
Bunu, müziksiz spor yapıyor olsam belki tuhaf ya da saçma bulurdum; ancak spor
yaparken, özellikle koşu bandında aralıksız koşarken müzik dinlediğim ve
deneyimim olduğu için rahatlıkla söyleyebilirim ki, evet müzik dinlemek spor
performansını artırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şöyle düşünün; televizyonu, görüntüsü, yani hiçbir şeyi
olmayan bir koşu bandında sadece koşmak sıkıcı bir şeydir - en azından benim
için öyle. Tek konsantre olabildiğiniz şey, aletin ekranında yazan bilgiler,
kaç dakika kaldığı vb. Onun dışında, eğer benim gibi dikkati çabuk dağılan,
konsantre olmakta zorlanan biriyseniz, müziksiz spor biraz işkence gibi
gelebilir. Hâlbuki, ne zaman müzik çalar eşliğinde koşuyor olsam, üstelik müzik
çalarda hareketli, bangır bangır müzikler de varsa, deyim yerindeyse <i>vaktin nasıl geçtiğini unutuyorum</i>. Müzik
aynı zamanda <b>tempo</b> da olduğu için,
dinlediğiniz şarkıya göre bir tempo yaratıp daha hızlı veya daha yavaş
koşabiliyorsunuz. Ortalama bir müzik albümünün 30-40 dakika olduğunu da hesaba
katacak olursak, üç dört şarkıyı es geçerek koşu bandında verimli ölçüde koşmuş
ve ter akıtmış oluyorsunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqnWOPEv071W9BShGY6qwFSJqnhn_Y0_50D-VzjtYd95RZRc8gbvU1mSR2FXVEVyW9EnbHSwBzWmRJQsXBpLjd4Z1Fz-8_ZbneUZVcDJnTmsv8RKYx90FPJIJABFz1-8LgoxteX6m_AGOO/s1600/spor.kas.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="287" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqnWOPEv071W9BShGY6qwFSJqnhn_Y0_50D-VzjtYd95RZRc8gbvU1mSR2FXVEVyW9EnbHSwBzWmRJQsXBpLjd4Z1Fz-8_ZbneUZVcDJnTmsv8RKYx90FPJIJABFz1-8LgoxteX6m_AGOO/s400/spor.kas.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bütün bu vücudun fit olması, endorfin, spordan keyif alma
durumlarının yanı sıra, bir de işin Narsist yönü var. Narsisizm nedir diyecek
olursak;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Narsisizm veya özseverlik, <i>kişinin kendisine tapması</i>, kabaca tabirle <i>kişinin kendisine âşık olması</i> olarak tanımlanan bir terimdir.
Farklı tanımları ve kullanımları mevcuttur.” (<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/Narsisizm" target="_blank">Kaynak</a>)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Düzenli olarak spor yapan birinin vücudundaki değişimi
izlemesi, bunu takip etmesi elbette normal bir durum. Her spordan sonra insan
yarı çıplak (hatta kimi zaman çırılçıplak) kalıp vücudunu gözlemlemek, ne tür
değişimler olduğunu görmek ister. Hatta ayna karşısında bir erkeğin karnını
içine çekerek ellerini yumruk yapıp karın hizasında birleştirmesi ve göğüsle
kol kaslarına bakması en bilindik klişedir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7ouziYdSuN6wNjZ0kQ5ncz-crI56aJNN86A4vv6NdoRs34Htvv2VHDqs7biwPLdgK2gat7r66bh1VaDCeP2CL1OjfLF5e9PYxqSoZyLIqIXBPR7691NakGSPzRs6F42oiVlZMad-82Sgp/s1600/o-NARCISSIST-facebook.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg7ouziYdSuN6wNjZ0kQ5ncz-crI56aJNN86A4vv6NdoRs34Htvv2VHDqs7biwPLdgK2gat7r66bh1VaDCeP2CL1OjfLF5e9PYxqSoZyLIqIXBPR7691NakGSPzRs6F42oiVlZMad-82Sgp/s400/o-NARCISSIST-facebook.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ancak iş bir süre sonra, vücudu <i>sevmeye</i>, Narsisizm’in sözlük anlamında da olduğu üzere, <i>vücudu tapmaya</i> kayabiliyor. Kaldı ki bu
da kötü bir şey değil. Sokakta, kaldırımda yürüyerek spor yapan insanlarda
görmeniz belki pek olası değildir; ancak spor merkezlerinde spor yapan
insanlarda vücudu devamlı olarak kontrol etmek, vücudu seyretmek artık olağan
bir davranış hâlini almaya başlar. Aynı, bankalarda müşteri çok uzun süre
beklediğini düşünmesin diye duvarlara saat asılmadığı gibi; spor merkezlerinin
de hemen hemen her tarafı <i>ayna</i>dır.
Spor yaparken, kendinin çok güzel olduğunu sanan bir prenses veya çok
yakışıklığı olduğunu düşünen bir prens gibi, habire aynalara bakarsınız ve bir
süre sonra kendinize bakmaktan mest olmaya başlarsınız. Mesela ben Ankara’da
Sports International’a gidiyorum ve spor aktivitelerinin yapıldığı hemen her
alanındaki duvarlarda aynalar olduğunu biliyorum; zemin kattaki koşu
bantlarının ve bisiklet sürme aletlerinin olduğu yerde de, üst kattaki fitness
aletleri çalışılan yerde de -- her yerde ayna vardır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dolayısıyla aynalar, gerek spor yapılan yerlerde, gerekse
soyunma odalarında her yere yerleştirilmiş olmalarıyla birlikte, insanda bir
süre sonra kendini izleme ve takip etme gereğini ister istemez uyandırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kadar genel anlamda spordan, müzik dinlemekten,
endorfinden, Narsisizm’den bahsettik... Peki ya sporun kendisi nasıl olmalı?
Dahası sporu hayatın içine nasıl yedirmeli?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Öncelikle eğer ki kendi başınıza, bir spor merkezine
gitmeden spor yapıyorsanız, yapacağınız hareketleri, nasıl yapmanız gerektiğini
internetten iyice araştırmanızda fayda var. Bu konuda yararlı olabilecek pek
çok site, Youtube’da pek çok video mevcut. Genel olarak yapılması gereken
hareketlerin yanı sıra, her gün vücudun ayrı bir bölümünü çalıştırmakta fayda
var. Eğer bir spor merkezine yazıldıysanız veya yazılmayı düşünüyorsanız,
mutlaka bir eğitmen yardımıyla kendinize bir spor programı edinin. Spor
programı <i>her şeydir</i>. Hangi hareketi
nasıl ve kaç defa yapacağınızın büyük önemi var. Ben 2013’ün Şubat ayı
civarlarında spora gidip kafama göre aletlerle takılıp kendimi kasarak,
abartılı ağırlıklarla bir şey olacağını sanıyordum -- öyle değil! Bir şey
oluyor evet; vücudunuza, kaslarınıza zarar veriyorsunuz. O yüzden başlangıçta
hareketlerin hiçbirini zorlayarak, oranızı buranızı acıtarak yapmamanız en
önemlisi. Bir hareketi gerekirse <i>defalarca</i>
yapıp her defasında <i>zorlamadan</i>
yapacak olursanız daha iyi bir sonuç elde etmeniz mümkün. Elbette programınızın
ilerleyişine bağlı olarak sizi zorlayan hareketler olacaktır, ama eğer
kademeleri doğru belirlerseniz vücudunuz artan zorluklara daha olumlu tepki
verecektir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj498sg4q3OvD2YeEU_Ytyb3EvTh5xq4synHIuxM4N3y1_IeP8xbIXGErOAGOF4Rim0j7HlXqmlg9PGkClahvmOj2G9uwXDwQgEadTOjIaswzQCWAvZnh9K-WZyeMeuuLg550KkpAsp99cZ/s1600/Girl-Silhouette-Jog-Reflection-Running-Sports.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj498sg4q3OvD2YeEU_Ytyb3EvTh5xq4synHIuxM4N3y1_IeP8xbIXGErOAGOF4Rim0j7HlXqmlg9PGkClahvmOj2G9uwXDwQgEadTOjIaswzQCWAvZnh9K-WZyeMeuuLg550KkpAsp99cZ/s400/Girl-Silhouette-Jog-Reflection-Running-Sports.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela spor merkezinde veya değil, istediğiniz her yerde
yapabileceğiniz en basit hareket, <i>yürümek</i>
ve <i>koşmak</i>tır. Öncesi veya sonrasıyla
ilgili süreleri kesin olarak bilmiyorum, ancak yemekten önce bir saat
koşarsanız (yavaş, orta veya hızlı tempoda), veya ağır bir yemek yedikten bir
saat sonra yürüyüş yapar ya da yine yavaş tempoda koşarsanız, yediklerinizi
yakmış olursunuz veya kalori yakıp üstüne beslenmiş olursunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yürümenin/koşmanın ardından mekik, şınav, barfiks ve benzeri
hareketleri yapacaksanız muhakkak <i>esneme
hareketleri</i>ni yapın. Yani yürüyüş ve koşmayla, egzersizlerin arasına
esnemeyi, gerinmeyi eklemeyi unutmayın. Yürüyerek veya koşarak vücudu
ısıttığınız gibi, gerinerek de vücudu sonraki egzersiz hareketlerini daha rahat
yapmaya hazırlamış olursunuz. Aksi takdirde sadece ısınmış olan vücudunuz ilk birkaç
hareketten sonra ağrımaya ve zorlanmaya başlayabilir. Şu resimden temel esneme hareketlerini görebilirsiniz:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUPzX8Ejr1vx6Hn9hjd0X3R-34Fw0cnXrK1I0HQd5ptuWhIAJJ23DQYhhN0gBX7lh7mZBd48AWjjW7VMTlUNcTZQWP4g8bOPvmXVdWpejKJe1qmHISM7KUb9rFtEkS_ePkHnwo8jRRmy0/s1600/whole-body-stretching-routine.png" imageanchor="1"><img alt="" border="0" height="282" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJUPzX8Ejr1vx6Hn9hjd0X3R-34Fw0cnXrK1I0HQd5ptuWhIAJJ23DQYhhN0gBX7lh7mZBd48AWjjW7VMTlUNcTZQWP4g8bOPvmXVdWpejKJe1qmHISM7KUb9rFtEkS_ePkHnwo8jRRmy0/s400/whole-body-stretching-routine.png" title="Esneme hareketleri" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<i>Sabır her şeydir.</i>
Sporda bunu muhakkak aklınızda bulundurun. Bir hareketi çabuk ve hızlı biçimde
yapmak vücudunuzu istediğiniz şekle daha çabuk sokmuş olmaz veya sizi daha
sağlıklı biri yapmaz. Aksine, vücudunuz 15-20 dakika içinde olması gerekenden
daha fazla yorulmuş olur ki bu da egzersizlerin kalanı için gerekli gücü
toplamanıza engel olur. Esneme ve gerinme hareketlerini, egzersiz
hareketlerinin arasına bile sıkıştırabilirsiniz; böylece mesela 15-20 kere
mekik çektikten sonra ayağa kalkıp derin soluklanır, kollarınızı,
bacaklarınızı, başınızı hareket ettirirseniz aynı zamanda vücudun ısısını da
düşürmemiş olursunuz. Unutmayın: spor yaparken vücudun ısısının düşmemesi, yani
vücudun soğumaması çok önemli!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yukarılarda da belirttiğim üzere, egzersiz hareketlerinin
nasıl yapıldığı, ne kadar yapıldığından çok daha önemlidir. Mesela iki elinize
dumbell alıp ellerinizi göğüs hizasına kadar kaldırmanız gerekiyorsa ve siz
daha aşağıda tutup 30-40 kere yaparsanız o egzersiz hiçbir işe yaramış olmaz.
Belki yaptığınız egzersiz zor olabilir, vücudunuzu zorluyor olabilir; ancak
vücudunuzu harekete tam olarak alıştırmanız en önemlisi. Gerekirse en yavaş
biçimde yapın ama hareketi düzgün yapın. Bir süre sonra hareketi <i>zaten</i> düzgün yapabiliyor olduğunuzda
tekrar sayısını arttırırsınız. Bu yüzden bir eğitmenden hareketlerin
yapılışını, pozisyonları öğrenmek; eğitmen olmasa bile internetten iyi bir
araştırmayla ve pek çok video izleyerek hareketleri öğrenmek en doğrusu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdWJ-dSzU1ry7gT-EghbenSk_5EqJMFr9hcjf-K8Afc-POQO9oTXx4NKa8WW4ZbMB9NXtxWeU4VmGevu9OamkwmJp7H2lmeHXb_rW8Wipiky5UFcu2cCWwKQPQvCdy7XIin0uI_RLEvBo8/s1600/Healthy-Foods.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" height="285" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhdWJ-dSzU1ry7gT-EghbenSk_5EqJMFr9hcjf-K8Afc-POQO9oTXx4NKa8WW4ZbMB9NXtxWeU4VmGevu9OamkwmJp7H2lmeHXb_rW8Wipiky5UFcu2cCWwKQPQvCdy7XIin0uI_RLEvBo8/s400/Healthy-Foods.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ortaokul ve lise ders kitaplarındaki gibi bir resim size.</td></tr>
</tbody></table>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Diyelim birkaç hafta boyunca, hatta bir aya yakın bir süre
spora gittiniz/spor yaptınız, size verilen/sizin belirlediğiniz programı
uyguladınız. Sanmayın ki muhteşem bir spor yapmış oldunuz... Çünkü sağlıklı ve
(eğer istiyorsanız) fit bir vücut için spor yapmak, bu işin sadece %15’i. Geri
kalan %75’i <b>sağlıklı bir yaşam tarzı</b>
ve <b>beslenme</b>. Buradaki “yaşam tarzı”
ve “beslenme” kelimelerinin altını ne kadar kalın çizersem o kadar iyi. Benim
gittiğim spor merkezinde program yazdırırken eğitmenle yaptığım sohbette
öğrendiğim kadarıyla; üst paragraflarda bahsettiğim üzere, insanlar <i>sabırsız</i>. Sabırsız olan insan da amacına
ulaşmak için daha hızlı olmak ister ve <i>kestirme
yol</i> kullanır. Spor adına konuşursak, nedir bu kestirme yol? Mesela <b>protein tozları</b>. Bu ürünleri kesinlikle
kötülemek amacıyla söylemiyorum, ancak eğitmenimin verdiği bilgiye göre, deli
gibi spor yapıp üzerine sadece büyük bir bardak dolusu protein tozu/protein
shake (bu diğer adı, tozu sütle karıştırıp içtiğiniz için adına “shake”
deniyor) içerek hem gereken proteini aldığını sanan, hem de doyduğunu düşünen
insanlar varmış... Bu son derece yanlış! Ama spor yapan kişi bunu neden
yapıyor? 1.5-2 ay boyunca yaptığı spor neticesinde vücudunun artık şekle
girmesini istiyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Valla ne yalan söyleyeyim, ben de spora başlarken, ya da
spora daha fazla ağırlık vermeye başladığımda diyeyim, süper bir vücuda sahip
olma hayalleri içindeydim. Bu konuda ne ben, ne siz, ne de başkası yalnız
değil; araştırmalara göre spora başlayan insanların pek çoğu zaten düzgün,
filmlerdeki yakışıklı erkekler ve güzel kızlarınki gibi bir vücuda sahip olmak
için bu yola baş koyuyor. Şunu belirtmemde fayda var ki; spor yapmaya
başladıktan sonra, vücudun yapılan spora, beslenmeye ve sağlıklı yaşama ayak
uydurarak bir biçime girmesi <b>en az 12-14
hafta</b> sürüyor. Zaten vücudun belli bir form alması için gereken optimum
süre 12 hafta. Bunu da yine Google’da “12 weeks gym” ve türevleri şeklinde
aratırsanız benzer pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz. Vücudun <i>tamamen</i> iyi bir şekle kavuşması için
gereken süre ise <b>bir seneyi</b>
bulabiliyor. Yine aynı şekilde Google’a girip “gym one year” ve benzeri şekilde
aratırsanız, vücut değişimini fotoğraflarla belgeleyen kişilerin bir sene
içindeki değişim sürecini görebilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh45wpWKir2DQCQ1e2j3KfVEMC1aYB37obVD2o5PxvRG0jcjaupO3ZhDfTUokKyabiUoEPfgjozkguI2YxOPYcVS6erUECvCZusKxcQ77mkacn0cuqctzWI9Z3lF66diNifKSCIFQHNj_Fh/s1600/article-0-16CAD15F000005DC-421_634x294.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="185" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh45wpWKir2DQCQ1e2j3KfVEMC1aYB37obVD2o5PxvRG0jcjaupO3ZhDfTUokKyabiUoEPfgjozkguI2YxOPYcVS6erUECvCZusKxcQ77mkacn0cuqctzWI9Z3lF66diNifKSCIFQHNj_Fh/s400/article-0-16CAD15F000005DC-421_634x294.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Vücudunuz resimdeki elemanınki gibi 12 hafta içinde <b>kesinlikle olur diyemem.</b> Şahsen ben vücudumu, beslenme şeklimi anca toparlayabildiğim (ve beslenmem hâlâ biraz karışık olduğu) hâlde 12. haftamı iki hafta içinde dolduracak olmama rağmen fotoğrafın en sağındaki gibi bir vücuda sahip değilim. Zaten bu resim ortalamayı anlatan bir resim; kiminde 12 hafta sürerken kiminde daha fazla sürebiliyor. Kilit noktası ise, sporu ve azmi bırakmamak.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Benim vücudum altı ayda istediğim şekle ulaştı, ben sporu
bırakabilirim/spora ara verebilirim”... Yok böyle bir şey. :) Emin olun, vücut
spor yapmakla spor yapmamak arasındaki farkı o kadar iyi biliyor ki, bu konuda
küstahça davranabiliyor. Siz bir ay boyunca spora gidip iki üç gün spora
gitmediğinizde vücudunuzdaki tepkiye bakın: sanki o bir aylık spor sürecini hiç
yaşamamışsınız gibi birden bozulmaya başlayabilir. Benim spor eğitmenim mesela
4 senedir profesyonel olarak sporla, fitness’la ilgileniyor ve spor merkezine
ne zaman gitsem onu da spor yaparken görüyorum. Dahası eğitmenim gibi, uzunca
bir zaman dilimini spora adamış diğer yapılı vücuda sahip kişilerin de hâlâ
harıl harıl vücut çalıştıklarını görebiliyorum. Bu da, <i>sporu hayata yedirmek </i>dediğim kısmı anlatıyor işte. Vücudunuzu öyle
bir eğitmelisiniz ki, bir gün spora gitmediniz mi, ikinci gün evde veya
bulunduğunuz yerde kolay birkaç hareketi yaparak formunuzu koruyabilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben uzun bacaklı biriyim ve tazı gibi koşarım (çok hızlı
olmasam da yeterince bir hızım var), spor merkezine de sık sık gitmekten dolayı
artık koşuyu kendim için bir keyif hâline getirdim. Bu vesileyle, spora
gitmediğim günlerde bile vücudumdaki enerjiyi dışarı atamamışım gibi hissedip
yürümeyi, koşmayı vücuduma borçlu biliyorum. Eğer ki koşarak kalori yakmak,
dahası yağ yakmak istiyorsanız, <b>minimum
25 dakika</b>, <b>maksimum 45 dakika</b>
koşmanız iyi olur. Bu iki değer, bana iki programımda yazılmış olan değerler.
Şimdiye kadar 94-95 kilodan 82 kiloya 1.5-2 ayda indiğim için koşu yani <i>kardiyo</i> sürem kısaltılmış durumda. Ama
ben yine hızımı alamayıp daha uzun süre koşabiliyorum. Hatta spor merkezinde,
sırf 1 saat koşan insanları tanıyorum. Artık koşmak o kadar keyifli bir hâl
alıyor ki, süresi fark etmiyor ve yaktığınız yağlar yanınıza kâr kalıyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama bu demek değildir ki kendinizi öldüresiye spora verip,
deliler gibi koşmanız lazım... Yukarılarda da değindiğim üzere, sporun
abartılısı vücuda zarar verebilir ve vücudu gereksiz yere fazlasıyla yormak
bedeninizi ve başınızı ağrıtabilir. Önce alıştıra alıştıra, sonra çıtayı
zamanla bir üst noktaya taşıyarak spor yapmak her zaman en sağlıklısı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu işin %75’inin dengeli bir hayat ve sağlıklı beslenme
olduğundan bahsetmiştim. Dengeli hayat, sporu hayatın içine yedirerek olmuş
oluyor. Sağlıklı beslenme de sporun en ama en önemli kısmı. Yukarıda yazmıştım,
spordan sonra yemek yemek yerine protein içeceği içip bütün protein ihtiyacını
oradan karşılayan insanlar olduğunu... bu doğru bir hareket değil mesela! Her
ne kadar beslenme konusunda, “Şunu yiyin, bunu yemeyin, ben bunu yiyorum bunu
yemiyorum,” diyebilecek son kişi olsam da, en azından insanın neyi yiyip neyi
yememesi gerektiğini bilmesi önemli. Mesela ben spordan sonra illa ki şekerli
bir şeyler tüketme ihtiyacı hissediyorum. Kaldı ki bu kötü bir şey değil --
spordan sonra zaten ilk tüketilmek istenen şey şeker ve şekerli gıdadır, çünkü
spordan sonra şekeriniz düşer (<a href="https://www.google.com.tr/search?q=spor+%C5%9Feker&oq=spor+%C5%9Feker&aqs=chrome.0.69i57j69i60j0j69i61j0l2.1237j0&sourceid=chrome&ie=UTF-8#bav=on.2,or.r_cp.r_qf.&fp=170479019840380d&q=spordan+sonra+%C5%9Feker+d%C3%BC%C5%9Fmesi" target="_blank">Kaynak</a>).
Bu bilimsel bir şey. Ama mesela şeker tüketimi için gidip de çikolataya, abur
cubura saldırırsanız (benim gibi!) bu pek doğru olmuş olmaz. Onun yerine,
eğitmenimin de önerdiği gibi şekerli, tatlı meyveler tüketmek önemli. Bir elma,
ya da bir adet şeftali, hatta şeftaliden daha düşük kalori içeren tüysüz
şeftali (nektarin) önerilenler arasında. (<a href="http://kackalori.org/" target="_blank">Şuradaki adresten</a> kalori hesaplamalarına
ulaşabilir ve daha pek çok gıdanın ne kadar kaloriye sahip olduğunu
öğrenebilirsiniz.) Ama bunları koca bir tabak dolusu yemek de yine dengesiz.
Bir tane tüketilse bile vücudun gerekli enerji sağlamasını gerçekleştirmiş
olur. Spor sırasında veya spordan sonra bir adet muz yemek de mümkün. Muzun
protein, vitamin ve mineral açısından zengin bir meyve olduğu bilinen bir
gerçek.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sabah yapılan zengin bir kahvaltı, günün yemek açısından
verimli geçmesi için çok önemli. Ben belli bir zamana kadar sabahları ha bire
mısır gevreği tüketiyordum; hazırlanışı çok kolay olduğu ve çabuk
tüketilebildiği için kahvaltı yerine bir alternatif olabiliyordu, özellikle
işte çalıştığım zaman. <b>Bu yanlış!</b> Son
birkaç haftadır sabah kahvaltısını geçiştirmeme sebep olabilecek hemen hemen
pek çok şeyi bırakmaya başladım, devam da ediyorum. Gevrekle, çikolatayla,
şununla bununla geçiştireceğime; iki dilim (bazen üç [ne kadarı fazladır onu
bilmiyorum]) esmer ekmeği ekmek kızartma makinesine atıyorum, reçeli, balı,
zeytini peyniri çıkartıyorum ve kahvaltımı ediyorum. Kahvaltıda yumurta
tüketilmesi, eğer sıkı biçimde spor yapıyorsanız önemli, çünkü acayip protein
içeren bir gıda. <a href="http://adrenalinebox.com/yumurtanin-faydalari-ve-vucut-gelistirme/" target="_blank">Şu adreste</a> yumurtanın genel olarak ve sporcular için ne gibi faydaları olabileceği
yazıyor. Bu adreste şöyle bir noktaya dikkat çekiliyor: yumurtayı <b>haşlayarak</b> yerseniz son derece başarılı
bir beslenme gerçekleştirmiş olursunuz. Yumurta zaten bilindiği üzere karnı tok
tutan bir besindir. Özellikle çok geç saatlerde yemek yiyip aynı zamanda
yağlanmak da istemiyorsanız yumurta mükemmel bir çözüm!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aynı adreste, yumurtadan daha kaliteli protein içeren tek
besin kaynağının <b>anne sütü</b> olduğu
belirtilmektedir. Yani kısaca süt. Spor yaptıktan sonra bir bardak süt
içerseniz hem yaptığınız spor için, hem vücudunuz hem de sağlığınız için bir
iyilik yapmış olursunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sporculara hep tavsiye edilen ve bazı sporcuların bir yerden
sonra fenalık geçirmesine sebep olan bir diğer besin de <b>et</b>tir. Balık eti, tavuk göğsü, kuzu eti, biftek gibi türevleri
olmakla birlikte, sporcular, hatta sporla çok fazla ilgilenmeyen insanlar için
bile günde bir adet et tüketmeleri beklenmektedir. Hatta uzmanlar ve pek çok
kaynakta yazan bilgiler doğrultusunda <b>haftada
iki gün</b> balık tüketmenin vücuda ve sağlığa iyi geldiği söyleniyor (<a href="https://www.google.com.tr/#bav=on.2,or.r_cp.r_qf.&fp=170479019840380d&q=haftada+iki+g%C3%BCn+bal%C4%B1k+yemek" target="_blank">Kaynak</a>).
Google’da en az bir gün şeklinde bilgiler de çıkıyor, dolayısıyla bir gün mü
iki gün mü tüketilmesi gerektiği konusunda kesin bilgim yok; ancak en az bir
defa bile tüketmeniz faydalı olacaktır. Spor programlarında, videolarında ve
dergilerinde sıkça karşılaşılan ise <b>kırmızı
et</b>tir. Yani spordan sonra, “Mutlaka protein içeceği içmem lazım!” demek
yerine bir tabak salata ile kırmızı et yemiş olursanız en güzelini yapmış
olursunuz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Meyveye yukarıda genel olarak değindim, ancak akşam
yemeklerinden bir saat sonra gerekli ölçüde (abartılı olmayacak biçimde) meyve
tüketirseniz bu da sağlığınız için en güzel yöntemlerden biri olmuş olur. Aynı
şekilde, spordan <b>45 dakika önce</b>
meyve veya yoğurt tüketmek, ya da ikisini birlikte tüketmek de yararlıdır; hem
spor sırasında çok yorgun düşüp acıkmazsınız, hem de abartılı yememiş olduğunuz
için spor sırasında sizi rahatsız etmez.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEzhVejd5WES3cWZKtgekfetXWOCGQIUWHLXSvk-4fkJW4FEcWOpBP-I0HJr5OllKlsWdqH55_GECxRSf9f6it2h1H7qDaTNu4PkcM-P1nIsuKkG5j734jmTRtGHmuG_Fq4F6vUcsF5e2G/s1600/ogrencilere-tuz-ve-sekerin-zararlari-anlatildi-4609601_8244_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="257" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEzhVejd5WES3cWZKtgekfetXWOCGQIUWHLXSvk-4fkJW4FEcWOpBP-I0HJr5OllKlsWdqH55_GECxRSf9f6it2h1H7qDaTNu4PkcM-P1nIsuKkG5j734jmTRtGHmuG_Fq4F6vUcsF5e2G/s400/ogrencilere-tuz-ve-sekerin-zararlari-anlatildi-4609601_8244_o.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Spor uzmanlarının ve diyetisyenlerin hep söyledikleri ve insanların
dalga geçmeye -nedense- bayıldığı şu üç maddeden kaçınmak gerektiği bilinir: <b>un, tuz, şeker</b>. Un olarak börek, beyaz
ekmek, poğaça ve diğer pek çok unlu mamulü düşünebiliriz. Her ne kadar ara ara
beyaz ekmek tüketiyor olsam da, kendimi esmer ekmeğe alıştırmaya gayret
ediyorum. Tuz konusunda çok başarısız olduğumu söyleyemeyeceğim, zira bir yemeğin
tuzlu olup olmadığını da pek ayırt edemediğim için (sadece <i>fazla tuzlu</i> yemeği ayırt edebiliyorum) yemeğe çok tuz ekmeden,
hatta tamamen tuzsuz olarak da, yanında yediğim diğer yemeğin kendi tuzuyla
birlikte rahatlıkla tüketebiliyorum. Şeker derseniz o konuda hâlâ zayıfım. Abur
cubur, çikolata, gofret ve çeşitli tatlılar şu hayatta vazgeç(e)meyeceğim
yiyecek çeşitleri. Kendime her ne kadar hâkim olmaya çalışsam da, bazen çok da
abartılı olmamak koşuluyla şekerli ve yüksek kalorili ürünler tükettiğim oluyor.
Ama şunu söyleyebilirim; çay ve kahveye önceleri attığım dört şekeri ikiye
düşürmeyi başarmış bulunmaktayım. Sıfır şekerli tüketebilir miyim bilmiyorum,
ama iki küp şekeri azaltmış olmak bile kendi açımdan büyük bir başarı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dediğim gibi, spor yapınca insanın midesi zaten daha azını
ve sadece yeterli miktarı istemeye başlıyor. Spordan sonra bir tabak et ve
yanında makarna/salata beni rahatlıkla doyuruyor. Meyve ve yoğurt, süt gibi
gıdalar da tok hissetmeme yardımcı oluyor.
Ama hepsinden önemlisi, aynı oruç tutar gibi, spordan yarım saat
öncesinden itibaren sporu bitirene kadar <b>sadece
su ile</b> idare etmeyi öğrenmiş ve kendimi buna alıştırmış bulunmaktayım. Spor
sırasında karnım çok acıkır, midem çok bulanırsa daha fazla su içiyorum ve
yemek yemek gibi düşünceleri kafamdan atıyorum. Kaldı ki üst paragraflarda
anlattığım üzere spordan önce düzgün bir atıştırmayla sporda çok da fazla
acıkmıyorum. Bu sayede günlük su ihtiyacım olan <b>2 litre suyu</b> da bir şekilde tüketmiş oluyorum (günlük su tüketme
miktarıyla <a href="http://www.ozkaynak.com/su1.aspx" target="_blank">ilgili bilgi</a>).<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Spora, iyi bir vücuda, sağlıklı beslenmeye bu kadar geç
başladığım ve olan biteni bu kadar geç fark ettiğim için kendime kızıyorum
tabii hâliyle. Ama zararın neresinden dönülse kârdır; kendimdeki hem vücut, hem
beslenme anlamındaki değişimi görüp seviniyorum. 94-95 kilolardan 82 kiloya
inmiş olmak, bunun yanı sıra vücudumun düzgün bir biçime kavuşması, vücudumu
egzersizlerle çalıştırırken yaşadığım rahatlama sporun bana en büyük katkıları
diyebilirim. Üstelik spor yapmak için atla deve olmayan birtakım hareketlerin
de yeterli olabildiğini görünce kendimi daha da bağımlı hissediyorum ister
istemez. Hepi topu 2-2.5 dakikayı geçmeyecek (belki daha bile az) gerinme
hareketleri; sadece spor merkezine bağlı kalmadan evde, işte, imkân bulunan her
yerde yapılabilecek el, kol, vücut ve bacak hareketleri; mekik, şınav, barfiks
gibi kolaylıkla yapılabilecek hareketleri; günlük belli bir miktar yürüme ve
koşma egzersizlerini yapan/yapmaya </div>
<div class="MsoNormal">
gayret eden herkes için hayat daha kolay
öyle söyleyeyim. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Size daha fazla resim ve video sunmayı isterdim, ancak hem hareketleri spesifik olarak çok iyi bilmediğimden, hem de buna kalkışsam bu yazının sonunu getiremeyeceğimden bundan vazgeçtim. Konuyla ilgili envai çeşit bilgiyi, resmi Google'dan aratarak bulabilir, hareketlerin yapılışını aynı isimle Youtube'dan aratarak bulabilirsiniz. Yine de, spor programımdaki bazı hareketleri araştırırken keşfettiğim şu Youtube kanalını önermeden geçemeyeceğim: <a href="http://www.youtube.com/user/ScottHermanFitness" target="_blank">Scott Herman Fitness</a>. Scott Herman adlı fitness modelinin pek çok egzersizi gerçekleştirdiği videoları mevcut bu kanalda; bazıları basit fitness hareketleri olmakla birlikte, bazıları profesyonel hareketler de olabiliyor ve çoğunlukla vücut geliştirme üzerine videoları var, eğer ilginizi çekerse.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kadar az resim ve video koyduktan sonra "Üşengeç yazar, okuyana daha fazla materyal sunmuyor" durumuna düşmüş olabiliyorum; ancak hakikaten aratıp da bulduğum ve buraya eklemek istediğim o kadar çok resim ve video oluyor ki, hakikaten bu yazı bitmez. :) Biraz da okuyan araştırsın diye topu size atıyorum o yüzden. Ama Nike'ın, yazının ilk kısımlarındaki sloganına ("Yesterday you said tomorrow."/"Dün, yarın yaparım demiştin.") konu olan posterini başarılı bulduğum gibi, yazıyı bununla bitirmenin de sizi motive edeceği görüşündeyim, umarım yanılmam. :)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc1A2APlOa1HFIjRyf3vP-xEz1qD2HCDzMB_BQtCPr5vbmCkU8typ93Rhjro6ygy8LKew7dD5g-pBnBejvdgj2PsiTdpLOUF_kg_bypZX_m3mML05MzWjMsAVCdpx-b-82Y271-W3oDsP-/s1600/yesterday-you-said-tomorrow-nike.jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="370" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgc1A2APlOa1HFIjRyf3vP-xEz1qD2HCDzMB_BQtCPr5vbmCkU8typ93Rhjro6ygy8LKew7dD5g-pBnBejvdgj2PsiTdpLOUF_kg_bypZX_m3mML05MzWjMsAVCdpx-b-82Y271-W3oDsP-/s400/yesterday-you-said-tomorrow-nike.jpeg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Son lafım da şudur;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Sağlıklı olmak bir
lüks değil, tercihtir.</b><i><o:p></o:p></i></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-51790194469834194062013-08-19T21:20:00.000+03:002013-08-19T21:20:26.554+03:00Bir Yaz Gecesi Kâbusu: S.İ.V.R.İ.S.İ.N.E.K.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGxW9bt3khGIGXsuttORNpcOB01vsULvqgryHWMFaBvzXjEn5EfMjNrvu-44Q2WKdT8tLFNjZCRzlFg-J9Dadi3MNN1cUvyMdL3Oakw-fD3YxYSSbRjMH9OcEESvYAPVvRYptrn4qmWSYc/s1600/Mosquito-Pest-Control-South-Florida(02).jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="296" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGxW9bt3khGIGXsuttORNpcOB01vsULvqgryHWMFaBvzXjEn5EfMjNrvu-44Q2WKdT8tLFNjZCRzlFg-J9Dadi3MNN1cUvyMdL3Oakw-fD3YxYSSbRjMH9OcEESvYAPVvRYptrn4qmWSYc/s400/Mosquito-Pest-Control-South-Florida(02).jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bana sormadan kanımı emen, üzerine bana kaşıntı gibi bir
rahatsızlık veren ve bunu yapacak zamanı gece olarak seçen dünyanın en lanet
olasıca hayvanı olan sivrisineğe izninizle sövmek istiyorum!<br />
<a name='more'></a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
A Rh+ kana sahip olduğum ve kanım <i>özellikle tatlı</i> olduğundan ötürü sivrisinekler için vazgeçilmez bir
kan deposu işlevi görüyorum. Şaka değil, benimle aynı kan grubuna sahip biriyle
yan yana bile olsak, o şerefsizin evladı, hatta şerefsizin <i>kendisi</i> sivrisinek gelip önce beni ısırır. Kanımı bir güzel emen ve
bu şekilde kendine keyifli bir ziyafet çeken bu (hayvanoğlu) hayvan, bu da
yetmezmiş gibi kanımı emdiği, ya da halk diliyle iğnesini kullanarak derimde <i>ısırdığı</i> yerin kaşınmasını sağlayarak “Ben
senin kanını emdim ki ehehe!” diye dalga geçerek uzaklaşır. Bunların hepsi
yetmezmiş gibi, bir de uçarken, özellikle kulağımın yakınından geçerken
vızıldamaz mı? İşte o an başucu lambasını açıp o sivrisineği duvara konmuş vaziyette
bulup başarılı biçimde elimi üzerine yapıştırarak öldürdüğüm zaman gerçekten
dünyalar benim oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Senenin diğer üç mevsiminde yüzünü gösterme cesareti olmayan
bu şerefsiz hayvan, yaz mevsimi dedin mi ortalıkta peydahlanmaya başlar. Kimi
zaman yazın biraz daha ileri tarihlerini beklese de, kimi zaman havalar ısınır
ısınmaz kendini belli eder.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi, hepimiz hayatımızda pek çok hayvan, böcek, ısırgan ve
benzeri canlıyla karşılaşmışızdır değil mi? Bunun âdeti nedir, ya da ne
olmalıdır? Karşındakini rahatsız etmeyecek etmeyecek şekilde, uyuz etmeyecek
şekilde, Amerikalının <i>fair play</i>
dediği <i>dürüst oyun</i>u gerçekleştirip
vereceğin zarar neyse onu verip siktir olur gidersin, değil mi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama yoook! Hemen hemen bir tırnak kadar boyu olmasına rağmen
türlü türlü piçliği olan sivrisinek için <i>dürüst
oyun</i> denen bir şey yok. Kendisinden kat be kat büyük bir cüsseye ve güce
sahip insanoğlunu ısırıp kanını emdiği yetmiyormuş gibi, bir yaz gecesi <i>rüyasını</i> kolaylıkla <i>kâbusa</i> dönüştürebiliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Önce evinizde açık bir pencereniz varsa o açıklığı buluyor
bu pezevenk. Bulduktan sonra içeri giriyor, ama siz farkında bile olmuyorsunuz,
çünkü demin de dediğim gibi tırnak kadar boyu var (bazıları daha bile ufak).
Sonra etrafta dolanıyor, kanını emeceği saf insanoğlu arayışına giriyor bu
arsız. Bazıları etrafınızda olduğunu haber verme cüretini gösteriyor ve
gözünüzün önünden ya da bilgisayar ekranınızın önünden geçiyor ve “Bu gece çok
güzel olacak...” mesajını baştan veriyor. Sevmediğim bir hayvan türü olsa bile,
sivrisineğin bu haber veren modeline yine canım feda! Çünkü bazıları oluyor
size hiç haber vermeden çok güzel saklanıp, yatağa yattığınızdan 15-20 dakika
sonra, belki yarım saat sonra gelip vücudunuzun açıkta olan artık neresi varsa
gelip ısırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İtiraf edelim, sivrisineğin en rahatsız edici özelliklerini
sıralayacak olsak, vızıltısı ısırığının önüne geçer. Hatta iş öyle bir hâle
gelir ki içimizden, “Yeter lanet olasıca! Isır ama bari vızıldama soktuğumun
hayvanı!” (sokan o, ama güya biz onu sokmakla tehdit ediyoruz!) diye geçirmeye
başlarız. Çünkü şöyle bir gerçek var ki sivrisineğin ısırığı <i>her zaman</i> kaşındırmayabiliyor. Muhteşem
bir sivrisinekçeker olduğum için bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Ertesi
sabahında aynaya bakıp kızarıklıkları görünce “Ne zaman ısırmış lan beni
sivrisinek?” dediğim geceler olmuştur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Nerede kalmıştık? Hah! Bu sivrisinek denen puşt vücudunuzun
açıkta neresi varsa gelip ısırıyor. Isırığın kaşınması birkaç dakikayı buluyor
ve o vakitten sonra uykunuz zehir olmaya başlıyor. Düşünsenize; yazın sıcağı,
gece bazen 25 dereceden de sıcak, yorgan battaniye olmadan, belki de yarı
çıplak yatmışsınız ve sırf sivrisinek ısırığına maruz kalıp daha fazla rahatsız
olmamak için kullanmadığınız yorgana sarılıp koza hâlini alıyorsunuz. Ama bu
şerefsizin evladı hayvan boş durur mu? Başınızın açıkta olduğunun farkında piç
kurusu! Bu sefer kulağınızın yakınından geçip vızıldamaya başlıyor. Aynen şöyle
bir ses:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<object width="320" height="266" class="BLOGGER-youtube-video" classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=6,0,40,0" data-thumbnail-src="http://img.youtube.com/vi/9om_bh4SrTo/0.jpg"><param name="movie" value="http://youtube.googleapis.com/v/9om_bh4SrTo&source=uds" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><embed width="320" height="266" src="http://youtube.googleapis.com/v/9om_bh4SrTo&source=uds" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true"></embed></object></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte o an insan diyor ki “Lan beni vurmaz mıyam! Kanadını koparmaz
mıyam!” Bu sesle birlikte, açık tek bölgeniz olan başınızı da yorganın altına
sokmak <i>zorunda kalıyorsunuz</i>. Ama
tabii uyku hâli, insan devamlı tetikte değil ki... Birkaç dakika sonra ister
istemez başınızı yine açıyorsunuz, sonuçta nefes almanız lazım ve hava
sıcaklığı gece olmasına rağmen boğucu.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFwn7IpHmmy4Tyi-OVlVhRY4LUIF4WVQgWnLbMRVSH0XEJE8ZIMdDFZZLgGw0rjrn8ZI49Iq5kvTKuQSHFVa2z75btIa_QhyphenhyphenkDCHdbxPxCcXLWYcFadiVq-zYAO7a71-MWDJ6Ve6vH2UJ7/s1600/sivrisinek.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="272" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFwn7IpHmmy4Tyi-OVlVhRY4LUIF4WVQgWnLbMRVSH0XEJE8ZIMdDFZZLgGw0rjrn8ZI49Iq5kvTKuQSHFVa2z75btIa_QhyphenhyphenkDCHdbxPxCcXLWYcFadiVq-zYAO7a71-MWDJ6Ve6vH2UJ7/s400/sivrisinek.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...o tipine soktuğumun sivrisineği bu sefer açılan baş
kısmınıza ulaşıp artık yanak, alın, çene, burun, kulak -- Allah ne verdiyse
oradan bir buse alıyor - almaz olsun pezevenk! Kaşıntı üstüne kaşıntı, kaşıntı
üstüne kaşıntı. O âna kadar uyanmamışsanız gerçekten büyük bir azim
göstermişsiniz demektir, üstelik bilinçsizce. Ama bu, azmi boyuyla ters
orantılı (hayvanoğlu) hayvanın sizi uyutmaya niyetinin olmadığını daha ilk
ısırıktan veya vızıltı sesinden bilmeniz lâzım.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uyanmadınız mı? Etrafınızda gezinmeye devam ediyor
sivrisinek. Siz uyku hâlinde elinizi kolunuzu gelişigüzel sallayıp onu
kovduğunuzu sanıyorsunuz, ama bu onun için sadece bir <i>eğlence</i>, hem de en mazoşistinden! Uçup uçup, vücudunuzda uygun bulduğu
hangi nokta varsa oraya konup bir buse alıyor, aldıkça alıyor. Ulan bu hayvanın
midesi zaten ne kadar ki daha ne kadar miktar kan emmesi lazım? Doymuyor
pezevenk, emdikçe emiyor...<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSLlUu3honN4SS0ed-ESPLkhpc29WtCSJVjfx9MnUetn9ycfkNfNnU0ZMEZa-PXyY3NcbaIenwSlPbnkksEt1vfv_lf0s_YmWKlL3iW5FqdH9GIWGpD0j8aHcKOXCtG3O2889Uu4ovRNKs/s1600/mosquito-cartoon-19178855.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="246" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSLlUu3honN4SS0ed-ESPLkhpc29WtCSJVjfx9MnUetn9ycfkNfNnU0ZMEZa-PXyY3NcbaIenwSlPbnkksEt1vfv_lf0s_YmWKlL3iW5FqdH9GIWGpD0j8aHcKOXCtG3O2889Uu4ovRNKs/s320/mosquito-cartoon-19178855.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<i>"Ben satıcı değil, emiciyim."</i></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İki ısırık, üç ısırık, dört ısırık dedikten sonra artık
ister istemez uykunuz kaçıyor. Düşünsenize vücudunuzun bazı bölgelerinde tatlı
bir kaşıntı var, üstelik sivrisinek varlığını sadece ısırık değil, aynı zamanda
vızıltıyla da belli etmiş. Bir süre sonra illa ki uyanıyorsunuz. Başucu ışığı
yakılıyor, etrafa bakılıyor... yok! Yok anasını satayım yok! Oda kaç metrekare,
sivrisinek kaç milim bir hayvan... yok. <b>Bulmanızın
imkânı yok.</b> Çaresiz prize gidip sivrisinek ilacını takıyorsunuz, bazen o
sıvı ilaçlar sonuç vermediği için eski, ama çok da eski olmayan bir usul gereği
Raid’i/Detan’ı alıp çalkalayarak havaya sıkıyorsunuz. Sivrisinek belki bu koku vesilesiyle
ölecek, ama siz de bir süre aynı kokuyu solumak zorunda kalacaksınız. Ben artık
o kokuya karşı bağışıklık kazandığımı bile söyleyebilirim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sivrisinek ısırdı, kaşındırdı, kulağınızın dibinde uçtu
kaçtı, sizi uyandırdı, ilacı sıktınız ve uyudunuz... Bitti mi? <b>Bitmedi!</b> Biter mi hiç? Allah’ın belâsı
sivrisineğin mesaisi <b>sabaha kadar!</b>
İki görevi var: kanınızı emmek ve bu uğurda sizi uyutmamak. İşte o yüzden demin
yukarıda da bahsettiğim üzere sivrisineğin rahatsız edici özellikleri
sıralamasında vızıltısı, ısırığın da yukarısında yer alır diye. Hadi diyelim
ısırdın, davullu zurnalı bunun kutlamasını yapma eşşoğlueşşek!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
Bir de sivrisineğin belli bazı taktikleri var ben ona inanıyorum.
Misal bacağı ısırması, ya da eli, el parmağını, ya da ne bileyim boynu ısırması
pek problem değil; bir şekilde o noktalara ulaşıp kaşıyarak kaşıntı ihtiyacınızı
giderebiliyorsunuz. Peki, ayak parmağının tam altından ısırmak ne demek?! Ben
söyleyeyim: şerefsizliğin dik âlâsı! Hani <i>Aşil’in
topuğu</i> bir insanın en zayıf noktasıdır ya, Aşil (Akhilleus) de sol
topuğundan zehirli okla vurularak öldürülmüştür; ayak parmağının iç tarafı da
bir sivrisinek ısırığı için aynı noktadır bence. Hani bir sivrisinek sizi ayak
parmağınızın içinden ısırmışsa, “Ben yaşayacağım kadar yaşadım, beni öldür!”
demek istiyordur belli ki. Allah’ım o ısırığın kaşıntısı sabaha kadar hiç mi
durmaz? Bu kadar mı rahatsızlık verir?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sivrisinekler <i>her
zaman görünmez</i> <i>değildir</i> elbette.
Ben uyurken sivrisinek ısırığına veya vızıltısına maruz kaldığımda başucu
lambamı yakıp yatağın bitişiğindeki duvara baktığımda beni ısırmış olan
sivrisineği rahatlıkla görebiliyorum. Orada öylece duruyor pezevenk,
kıpırtısız. Ama tam ben ona vuracağım sırada, avuç içimle onun arasında birkaç
santim kalmışken kaçıyor şerefsiz! Kaçacak tabii, biliyor yediği boku.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdiye kadar pek çok türde sivrisinekle karşılaştım, yeri
geldi tek bir tanesiyle sabaha kadar mücadele ettim, yeri geldi öğlen 2’ye
kadar fazla mesai yapanıyla tanıştım. Ama bu öğrenme sürecinde duvarımda az
sivrisinek leşi de bırakmadım. O lekelere bakıp bakıp gururlandığımı itiraf
bile edebilirim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu kadar şerefsiz, bu kadar hadsiz, bu kadar belâ bir hayvan
olan sivrisineğe karşı tamamen korunmasız mıyız? Tabii ki değiliz! En başta
prize takılan sıvı ilaçlar olmak üzere, sıkılan ilaçlar, vücuda sıkılan
sıvılar, tütsü gibi yakılıp sabaha kadar etkisini gösteren ürünler, en basit
yöntemler olan pencereye tek taktırmak ve içeri bir şekilde sızan sivrisineğe
şaplatmak üzere plastik sivrisineklikler mevcut. Ama diyelim ki bir şekilde
sivrisinek tarafından <i>yine de</i>
ısırıldınız, ne yapacaksınız?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birincisi şu; kaşımayın. Tabii bu eylem(sizlik) her ne kadar
söylendiğinden daha zor bir şey olsa da, sivrisinek ısırdığında ve
kaşındığınızda kaşımayın. Çünkü kaşıdıkça ısırılan alan daha da yayılıyor ve
daha fazla kaşınmaya sebep oluyor. İstikrarlı olun!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkincisi şu; diyelim kaşındı, suya tutun, özellikle de <i>sıcak</i> suya. Hatta bildiğim kadarıyla
bazen ısırığın üzerini sadece <i>yalamak</i>
bile kaşıntıyı durdurabiliyor veya azaltabiliyor. Suya tutmadınız veya
yalamadınız mı? Kolonya sürün, veya sabun sürüp kurumasını bekleyin. Yalamanın
da etkisi de şuradan geliyor: tuzlu su.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Konuyla ilgili daha pek çok yöntem de bulunmakta, yine ufak
bir Google araştırmasıyla pek çok yöntem keşfedebilirsiniz; kimi başarılı, kimi
kısmen başarılı, kimi ise sadece denemelik.<o:p></o:p><br />
<br />
Bakın tırnak kadar boyu olan sivrisinek yakın plânda ve HD görüntüde nasıl karnını doyuruyor... (sinir hastalığı olanlar ve sivrisineğe gıcığı olanların dikkatli olmasında fayda var!)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/C8CKEBwPlY8?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Çok tatlı başka bir videoyu da buradan görebilirsiniz:</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
</div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/Sg-b3VQ5098?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sivrisinek bizi bu kadar ısırıp kaşındırıyor ve rahatsız
ediyor, korunma yöntemleri de var. Ancak sivrisinek ısırığı neden <i>kaşınır</i>? <a href="http://www.bilisimgelisim.com/genel-saglik-bilgileri/38-sivrisinek-isiriklari-neden-kasindirir.html" target="_blank">Şuradaki adresten</a> ve <a href="http://www.webhatti.com/genel-sohbet/464933-sivrisinek-isirinca-neden-kasiniriz.html" target="_blank">şuradaki adresten</a> konuya dair bir cevap bulmak mümkün:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sivrisineklerin “stilet” adı verilen altı iğneli büyük bir
iğnesi vardır. Kanımızı emmek için iğnelerinin, bu stilet denen altı iğneli
kısmını derimizin altına sokup oradan kanımızı bir güzel emdikten sonra <i>salyalarını</i> akıtırlar. Bu salyaya da antikoagülan
(kan pıhtılaşmasını engelleyen) deniyor. Sivrisinekler kanımızı çok kolay
emebilir, çünkü salyası kanın pıhtılaşmasını önler. Gelin görün ki sivrisineğin
salgıladığı bu salya çoğu insanda alerji yaratıp “sivrisinek ısırığı” denen
bölgede kaşındırıcı bir yara oluşturur. Isırıldığınız ilk sefer, bir şey
olmuyor, ancak bağışıklık sisteminiz sonra bu yabancı proteinlere engel olmak
için antikorlar yapmaya başlıyor. Bir süre için, bu bağışıklık reaksiyonu
kaşıntıya ve şişmiş kabarcığa neden oluyor. Eğer uzun süre sivrisinek tarafından
ısırılmazsanız vücudun bu tepkisi uzun yıllar boyunca kayboluyor, ancak
ısırıldığınız ilk seferde bu tepki yeniden harekete geçiyor. <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani sivrisinek, bir diğer anlamda, kanımızı emip yüzsüzlük
yaparak Melih Gökçek taklidiyle “Ben böyle ısırığın içine tükürürüm!” deyip
işini bitirdikten sonra tükürüp gidiyor. Daha önce bir yerde okuduğum kadarıyla
da sivrisinek bizi sadece ısırmakla kalmayıp, aynı zamanda işi bitince derimize
<i>işiyormuş</i>. Ama bunun ne kadar doğru
olduğunu bilmiyorum, nerede okuduğumu da hatırlamıyorum, aklımda kalmış olduğu
için belirtme ihtiyacı duydum. Sivrisinek ısırığının kaşınmasıyla bir ilgisi
olup olmadığı konusunda da hiçbir fikrim yok. Ufak bir araştırmayla Uludağ
Sözlük’te konuyla ilgili bir <a href="http://www.uludagsozluk.com/k/sivrisineklerin-soktu%C4%9Fu-b%C3%B6lgeye-i%C5%9Femesi/" target="_blank">başlık olduğunu</a> gördüm, orada da aynı konu
konuşulmuş, merak ediyorsanız bakmanızda fayda var.<o:p></o:p><br />
<br />
Bir de size bir kıyak: Youtube'da aratıp bulduğum, sivrisinekleri kaçırdığı iddia edilen 6 saatlik bir ses videosu. İşe yarıyor mu fikrim yok ama denemekten zarar gelmez. Benzerlerini Youtube'da "mosquito sound" diye aratacak olursanız bulabilirsiniz.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/ZUMiDEmw91Q?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br /></div>
<br />
<br />
<div class="MsoNormal">
<b><u>Not</u>: </b>İşbu
blog yazısı, üç gündür uyutmayan sivrisinekler sebebiyle üçüncü günün sabahında
saat 5:00 sularında yazılmıştır. Hatam olduysa affola, sivrisineğe çok fazla
küfür ettiysem kusuruma bakmayın -- ama hak etti pezevengin evladı! Bak sinirim
hâlâ geçmemiş... Bir gecede 10 ısırık ne demek yahu?!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-5529930605452644672013-08-17T01:41:00.001+03:002013-08-17T01:48:45.628+03:0003:02<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDD009XHLy7op8WmpOwhEd1nbLmuUzKDp41UZJdf1M_hhiZ0-06sjNuBhtsqLvdbIDefqRicw1dX-udkQ3B0RKGHplmlp5hzaOIbWf0JeBs-zllXxNRjk0SpoitCWMw9UshGyCeB7qbLMJ/s1600/17-a%C4%9Fustos-1999-marmara-depremi_312468.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDD009XHLy7op8WmpOwhEd1nbLmuUzKDp41UZJdf1M_hhiZ0-06sjNuBhtsqLvdbIDefqRicw1dX-udkQ3B0RKGHplmlp5hzaOIbWf0JeBs-zllXxNRjk0SpoitCWMw9UshGyCeB7qbLMJ/s320/17-a%C4%9Fustos-1999-marmara-depremi_312468.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayatımda “deprem” denen terimin var olmasına ve bunun bende
korku yaratmasına sebeptir 17 Ağustos 1999 Gölcük depremi. O günün sabahı saat
03:02’yi vurduğunda ben ve pek çok kişi deprem konusunda bilinçlenmiş olduğu gibi, tüm Türkiye’nin de kaderi değişti...</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
17 Ağustos 1999’dan önce biri bana “deprem” dese herhalde, “O
ne?” diye aval aval bakardım. “Deprem” kelimesiyle ilgili bildiğim tek şey ise,
haber bültenlerinde gösterilen Japonya depremlerinde sıraların altına saklanan
çocuklar ve depremin ardından şehrin genel bir görüntüsüydü muhtemelen. Hata
yapmış olmayayım, ancak hayatımda depremi ilk kez yaşadığım gündür 17
Ağustos...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sabaha karşı annem tarafından uyandırılıyorum, uyku sersemi
olduğum için ne oluyor, ne bitiyor farkında değilim. Henüz 11 yaşındayım. Evin
içinde, karanlıkta bir koşuşturmaca var. Annem beni yanına alarak babamla
ikisinin büyük yatak odasına götürüyor, kapının önündeyiz. Üçümüz birbirimize
sarılmışız, yatak odasının açık penceresine bakıyoruz. O sahneyi, pencerenin
sallayıp sallanmadığını pek hatırlamıyorum, ama birbirimize kenetlendiğimizi,
babamın tedirgin bir sesle, “Zelzele oluyor...” dediğini, annemin suratına
baktığımı ve ilk defa onun yüzünde korkuyu gördüğümü hatırlıyorum; kaşları
çatık, bana korkuyla bakıyor, üçümüz birbirimize sıkı sıkı sarılıyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Zelzele ne? Hiçbir fikrim yok... <i>Herhalde şiddetli bir rüzgâr</i> diye düşünüyorum. Evin içinde koşturup
el feneri, erzak, önemli birkaç araç gereç falan ne varsa alıyoruz. Hâlâ
ayılamamış olduğumdan galiba, deprem olup olmadığını kestiremiyorum. Zihnimde
şöyle bir şey dönüyor ama: <i>çok kötü bir
şey</i> oluyor ve evi acilen terk etmemiz lazım!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sokak kapısından çıkıyoruz, apartmanın içinde etrafa
bakınıyoruz. Birkaç kişi daha bizim gibi evlerinin kapılarını açmış, kimi
dışarı çıkıyor. Ellerimizde el feneri, karanlığın içinde spiral şeklindeki
basamakları kullanarak 12 katı yaya biçimde iniyoruz. Herhalde ondan sonraki
birkaç gün uzmanların dedikleri o an aklımızda olsa, deprem sırasında o
karanlıkta basamakları kullanmanın yanlış olduğunu bilirdik. O sırada
bilemedik...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bloktan dışarı çıkıyoruz, bizim gibi pek çok insan da
dışarıda. İlerleyen saatlerde zaten sokaktaki insan sayısı da artıyor. Hâlâ ne
oluyor, ne bitiyor bundan emin değilim. Bildiğim tek şey var; o süre boyunca
evimiz kötü, gidemeyiz oraya!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben galiba arabanın içinde uyuyorum, o süreci pek
hatırlamıyorum, ama insanların sabaha kadar uyanık kaldıklarından eminim.
Neticede deprem bölgesinde yakınları, tanıdıkları olanlar var ve oraya
ulaşmaları lazım... kimse ulaşamıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babamın o senelerde Fiat Ducato model bir arabası var, onun
içini yastık, yorgan, battaniye ve birtakım eşyalarla ev hâline getirdiğimizi
hatırlıyorum. Bir süre eve çıkamayacağımız için orada dinlenmemiz gerekecek.
Arabanın içinde yatıyoruz, annemler öteki insanlarla konuşuyor. Bir derdimizin
olduğunu ise sonradan öğreniyorum: halamlar Yalova’da, babaannem Yalova’da ve
onlardan haber alamıyoruz. Yalova Gölcük’e çok yakın olduğu için endişemiz çok
fazla.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sabah olup da Gölcük ve Adapazarı tarafından haberler
gelmeye başladığında, hiçbirinin iyi haber olmadığını görüyoruz. Oralarda pek
çok bina yıkılmış, bir sürü enkaz var, enkazların altında ise belki onlarca,
belki yüzlerce insan, hâlâ hayatta ve kurtarılmayı bekliyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte o sene, hem benim, hem de muhtemelen halkımızın en
aşina olduğu sesleniş şuydu: “<b>Sesimizi
duyan var mı?</b>”, “<b>Orada kimse var mı?</b>”...
Bu sorulara alınan en ufak bir cevap ve akabinde enkazdan çıkartılan bir can,
yeni bir umut demek.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gün boyunca halamlara ve babaanneme hâlâ ulaşamıyoruz. Durum
kritik olduğu için babam arabaya atlayıp oraya da gidemiyor. Halamlar iyi mi, babaannem
iyi mi? Öldüler mi kaldılar mı? Haber yok... Bizim durumumuzda yüzlerce, hatta
binlerce insan düşünün: yakınlarından haber alamayan, Gölcük’e gitme imkânı
olmayan. <b>Deprem felaketinden sonra
telefonla ulaşamadığınız birinin hayatta olup olmadığını nasıl bilirsiniz?</b>
Şu an için koyu renkle yazdığım bir soru, ama o gün öyle acıtıyor ki...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Herkesin sinirleri gergin, herkes endişeli, haber bültenlerinde,
gazetelerde iyi hiçbir şey yok. Ölü ve yaralı sayısı gittikçe artıyor ve
insanların umutlanması için tek çare, enkazdan çıkartılacak yeni bir can. İşte
o sene, Türk halkı deprem konusunda ne kadar <i>bilinçsiz</i>, ne kadar <i>cahil</i>
olduğunu anlıyor. Kanımızda var bu galiba; bir şey başımıza gelmeden o konu
hakkında ne yapacağımızı bilemiyoruz. Kaldı ki deprem denen şey de 1999’da
ortaya çıkan bir doğal felaket değil... neyse!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
O sene, 2013 Ocak ayında kaybettiğimiz, Kandilli Rasathanesi
Müdürü <b>Ahmet Mete Işıkara</b> bayağı
ünlü olmuştu. Hatta o zamandan sonra adı hep <i>Deprem Dede</i> olarak anılmaya başlanmıştı. Deprem ve deprem bilinci
konusunda en ufak bir fikri olmayan insanımız, günlerce hatta haftalarca,
aylarca Deprem Dede Işıkara’yı dikkatle dinlemişti. Bütün haber programlarında
Ahmet Mete Işıkara vardı. Ama algımız ne yönde idiyse artık, Ahmet Mete Işıkara
o sene “<b>Ülkenin en seksi erkeği</b>”
seçildi! (<a href="http://www.odatv.com/n.php?n=ahmet-mete-isikara-turkiyenin-en-seksi-erkegi-secilmesini-hangi-genel-yayin-yonetmenine-borclu-1508081200" target="_blank">Kaynak</a>)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonraki iki üç gün boyunca annemler, teyzemler ve birkaç
kişiyle annemin yuvasında olduğumuzu hatırlıyorum. Küçük kuzenle ayrı bir odada
onun oyuncaklarıyla oynuyoruz, annemler de aşağıda büyükler olarak toplanmış
konuşuyorlar. Babam başka bir odada istirahat ediyor; bütün gece uyumamış.
Çocukluk aklı, küçük kuzenle, “Deprem olsa yanına ne alırsın?” geyiği
sürdürüyoruz. Benim derdim o an için kuzeni gıcık etmek, ama bir yandan da
öğretmek. Küçük kuzen, “Şu şu oyuncaklarımı alırım yanıma,” diye anlatıyor; ben
de, “Saçmalama! Deprem sırasında yanına ne alacaksın?” diyorum. Sonra küçük
kuzen aşağıda büyüklerin yanına gidip tavır yapıyor, onlar da bana bir uyarı
gönderiyorlar. İki üç kere oluyor bu, en sonunda beni aşağı çağırıyorlar, annem
ayarı bir güzel kayıyor: “Böyle zamanda deprem konuşup kardeşini üzmek zorunda
mısın?! Çabuk odanıza!” O delici bakışı dün gibi hatırlıyorum, ikimiz üst kata
yollanıyoruz hemen...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Haberlerde enkazdan kurtarma çalışmaları sürüyor. Halamlar
Ankara’ya gelmişler, tam hatırlamıyorum ama muhtemelen babaannemi de yanlarında
getirmişler. Öteki akrabalara ulaşabildiğimiz için içimiz rahat. Depremin büyük
tehlikesi hemen hemen geçtiği için halamlarla birlikte bizim evde kalıyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İlerleyen günlerde artçı depremler oluyor; biri bir sallanma
hissettiğinde hemen sabit duran objelere, eşyalara bakıyor, avizeye bakıyor ve
bir sallanma, bir hareketlenme görürse, “Deprem oluyor!” diye uyarıyor herkesi.
Belki benim deprem bilincim kadar, ailemizdeki diğer fertlerin de deprem ânı
bilinci o kadar yeni ki, kimse o an deprem mi oluyor, başka bir şey mi kolay
kolay anlayamıyor. Hala tarafından küçük kuzenle odamda oturuyoruz, sohbet
ediyoruz. Ablam oturma odasında bilgisayar kullanıyor. Büyükler salonda yanlış
hatırlamıyorsam. Kuzenle yatağıma oturmuş sohbet ederken, kuzen başucu tarafına
dönük olduğu için başucumdaki rafın ucuna asılmış madalyona takılıyor gözü,
büyüyor ve, “Deprem oluyor!” diyor. Hemen fırlayıp kapısız mutfak kapısı
aralığına ilişiyoruz. Uzmanlar diyor ki, kapı aralıkları, masaların altı ve bu
gibi yerler depremden korunma konusunda emniyetli. Ondan sonraki uzunca bir
süre, seneler boyunca hatta, mutfak kapısındaki açıklık bizim korunma yerimiz
oluyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Salonumuzdaki yemek masasının tepesinde asılı avize benim
için oldum olası deprem habercisi görevi görmektedir. O avize sallanıyor,
şıngırdıyorsa biliyorum ki deprem oluyor. Çünkü o 1999 depremi ve onu izleyen
diğer depremlerde hep salonda, mutfak kapısı önünde toplanıyoruz ve ben hep o
avizeye bakıyorum.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kaç gün sonrası hatırlamıyorum, ama yine o günü izleyen
günlerden birinde sabah kahvaltı ederken mutfaktaki masa birden sallanmaya
başlıyor, gözümün önündeki bardakta içecek çalkalanıyor. Deprem oluyor! Hemen
yine mutfak kapısı boşluğu önünde toplanıyoruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Günler geçiyor, televizyon ekranlarında arama kurtarma
çalışmaları, enkazların etrafında toplaşan kalabalıklar, AKUT ekipleri...
Haberlerde hangi görüntü dönerse dönsün, fonda hep aynı soru:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>“Orada kimse var mı?”<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>“Sesimizi duyan var
mı?”</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir gün bir insan çıkıp da, o zaman ve ondan sonra bu iki
sorunun hayati önem taşıyacağını söylese belki de kimse inanmazdı. Ama işte,
hayat öyle bir kumar ki bazen, neyin önemli neyin önemsiz olacağı hiç belli
olmuyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir süre sonra depremle ilgili esas bilgiler ortaya çıkıyor:
deprem Kocaeli/Gölcük merkezli meydana gelmiş, <b>7.5 büyüklüğünde</b>. Tüm Marmara Bölgesi, Ankara ve İzmir’de
hissedilmiş. Resmi raporlara göre <b>17.480
ölü, 23.781 yaralı</b> var. <b>285.211
konut ve 42.902 işyeri</b> hasar görmüş. Bunlar resmi olan raporlar. Resmi
olmayan raporlara göre ise yaklaşık <b>50.000
ölü, 100.000’e yakın yaralı</b> var (kimi hafif kimi ağır). <b>133.683 çöken bina</b> var ve yaklaşık <b>600.000</b> kişi evsiz kalmış durumda.
Bunların dışında, genel olarak <b>16 milyon
insan</b> depremden farklı şekillerde etkilenmiş durumda. 16 milyon kişi maddi,
manevi veya fiziksel olarak yaralanmış, ama (o günün nüfusu kaçtı
hatırlamıyorum) 70 milyon yürek parçalanmış durumda... (<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/1999_G%C3%B6lc%C3%BCk_depremi" target="_blank">Kaynak</a>)
Gencinden yaşlısına o kadar çok ölü var ki, insan inanamıyor, <i>inanmak istemiyor</i>. İçimizden diyoruz ki,
her “Orada kimse var mı?” sorusuna yanıt gelsin ve her enkazdan, her göçükten
insanlar kurtulsun... bu o zaman için gerçekleşmesi öyle zor bir istek ki...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
17 Ağustos 1999 sabahı 03:02’de o kadar feryat figan oldu,
öyle çok şey değişti ki... Resmen bir ülke depremin ne olduğunu öğrendi. Gerçi
hâlâ öğrenip öğrenmediğimiz konusunda şüphelerim yok değil; sağlam olmayan
binalar, özellikle İstanbul’da, mevcut. Her deprem olduğunda bir klişe olarak “Acaba
büyük İstanbul depremini tetikler mi?” sorusu tekrarlanıyor. Ama bu her ne
kadar klişe de olsa, böyle bir gerçek var: bir gün (ne zaman olacağını
hiçbirimiz bilemeyiz) büyük bir İstanbul depremi <b>olacak</b>. Olsun istediğim için değil, bütün bilimsel çalışmalar ve
veriler bunu gösteriyor. Ve uzmanlar bugün bile televizyonlarda çıkıp yüksek
sesle diyor ki, “İstanbul’da bugün büyük bir deprem olsa yüzbinlerce kayıp
meydana gelecek.” Çünkü binalar çürük, hasarlı, depreme dayanıklı değil. Ama
pek değerli hükümetimizin bunu salladığını sanmıyorum -- onların salladığı
sadece <i>rant</i> bence! Yarın konuyla
ilgili uzmanları alıp İstanbul’daki, hatta pek çok şehirdeki binaları gezelim,
onlarca, hatta yüzlerce depreme dayanıklı olmayan, çürük binanın tespit
edileceğinden adım gibi eminim. İnsanımız bir de Japonya’ya bakıp orada 8
büyüklüğünde bile deprem olunca yaşanan az can ve mal kaybına şaşırıp “Adamlar
yapmış abi!” diyorlar. Kimsenin bir şey yapmasıyla ilgili değil, <i>bilinç </i>ve <i>bilinçli</i> olmakla ilgili bir durum bu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Einstein’ın meşhur bir lafı vardır; “Aptallığın en büyük
kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.” diye.
Buyurun bu cümleyi, Türkiye’nin deprem bilincine göre nasıl yormak istiyorsanız
öyle yorun...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
17 Ağustos 1999’da, saat sabah 03:02’de hayatımda ilk kez “zelzele”
lafını duydum, ilk kez karanlık içinde bir apartmandan çıkma mücadelesi
yaşadım, ilk defa yıllardır yaşamakta olduğum ev birkaç günlüğüne bana
korkutucu gözüktü, ilk defa başkalarının yaşayıp yaşamadığını <i>öğrenememenin</i> ne kadar kötü bir şey
olduğunu anladım. Belki de anladım demem yanlış olur; anlıyorum demem gerekir.
O zamanlar yaşım 11’di, pek fazla şey anladığımı söylemem yalan olur. Ama <i>anlıyor olmak</i> da bazen önemlidir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Gölcük depreminde hayatını kaybedenlere rahmet, geride kalan
yakınlarına başsağlığı diliyorum... Hepimiz büyük bir doğal afeti atlattık;
belki az belki çok hatayla. Ama hatalarımızdan ders çıkarıp onları aza
indirgediğimiz gün, yaşamımızın değerini daha iyi anladığımızın işareti olmuş
olacak.<b><o:p></o:p></b><br />
<br />
<u style="font-weight: bold;">Not:</u> Her şeyin sadece <b>45 saniyede</b> değiştiğini belirtmekte fayda var. 1 dakikadan bile kısa bir sürede...</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-5048426094852065812013-08-16T14:10:00.001+03:002013-08-16T14:10:47.426+03:00Bir de baktım yoksun...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwECCJTrY_gCSRx2uIhStyo03esGk83uHrXzehmLf8VyyjE4t-Zq5h0lsIFZzXuWkCDsds4obSV7DP6MsXk7_XrcWiIBCoENNfVqKWWFbTM8bRcJKYTPFSBCaOslrYyppci5XHjPVM0dxr/s1600/bir.de.baktim.yoksun.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="315" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwECCJTrY_gCSRx2uIhStyo03esGk83uHrXzehmLf8VyyjE4t-Zq5h0lsIFZzXuWkCDsds4obSV7DP6MsXk7_XrcWiIBCoENNfVqKWWFbTM8bRcJKYTPFSBCaOslrYyppci5XHjPVM0dxr/s400/bir.de.baktim.yoksun.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br /><div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yekta Kopan’ın Can Yayınları tarafından 2009’da yayımlanmış
olan öykü kitabı “Bir de Baktım Yoksun”; baba-oğul, vefat, aile, aşk gibi
konulara dair altı farklı hikâye, altı farklı yaşantı sunuyor bizlere.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yekta Kopan’ın okuduğum ilk öykü kitabıdır “Bir de Baktım
Yoksun.” İçinde baba-oğul ilişkisine, aile ilişkisine, vefata, aşka; bunların
yanı sıra İstanbul’un ara sokaklarında keyifli bir gezintiye ve sanata dair pek
çok konu barındırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hikâyelerden ilki <i>Sarmaşık
(Aynı ormanın ağacıymışım, yokluğunla budanan)</i> adını taşıyor: <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir adam bir sabah kedisini kaybeder ve onu arayışı üzerine,
anılarla dolu Yeşil Ev’e gider, buranın arka bahçesinde babasının hayaletiyle
karşılaşır ve onunla keyifli, kederli, hayat gibi bir sohbet gerçekleştirir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkinci hikâye <i>Portobello
22 (Sustum, anadilim sensizlik oldu)</i>: <o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Genç bir adam olan Yekta, Londra’da, George Orwell’ın evinin
önündeki kaldırımda oturup, babasının kendisine okumasını öğütlediği Tanpınar
kitabını okurken, yanına kendisiyle aynı ada sahip, Yekta adında bir kız gelir
ve genç adam Yekta, hikâye boyunca bu kıza yavaş yavaş âşık olur, onun
yaşamıyla ilgili ayrıntıları bir pub’da öğrenmeyi sürdürüyor...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Üçüncü hikâye <i>Kırmızı
(Ben senin duygusal özetinim)</i>:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir Hopper çizimini elde etmek için iki arkadaş, İstanbul
sokaklarında keyifli bir yolculuğa çıkıyor ve sanatla tarihin birbirine geçtiği
hoş bir sohbet gerçekleşiyor... Çizimi alacakları mekândaki satıcı adamla
konuşurlarken Hopper’ın ünlü <i>Nighthawks</i>
<a href="http://www.ibiblio.org/wm/paint/auth/hopper/street/hopper.nighthawks.jpg" target="_blank">resmiyle</a> ilgili Yekta Kopan’ın kendince betimleyişi/anlatımı da yer alıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Dördüncü hikâye <i>Battaniye</i>
(<i>Adını bilmediğim kuşlar uçuyor üstümde</i>):<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir babanın, kızı ve annesiyle çıktıkları akşam yemeğinde
bir aile sohbetine tanık oluyoruz; bir babanın, kızının büyüdüğünü, değiştiğini
gözlemlemesi ve onun hayatıyla ilgili bildikleri ve bilmedikleriyle birlikte
bir baba-kız ilişkisini seyrediyoruz...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Beşinci hikâye <i>Kertenkele</i>
(<i>Ancak o zaman cesaret edebileceğim
uyumaya</i>):<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yaşadığı trafik kazasının bir kaza mı yoksa cinayet mi
olduğunun bulanıklığıyla boğuşan bir adamın, yaşadıklarını ve en sonunda bir
evcil hayvan dükkânında gördüğü kertenkele vesilesiyle vicdan hesaplaşmasını
-şahsi görüşümce- sürreal biçimde anlatan bir hikâye...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Altıncı hikâye <i>İyi
Uykular </i>(<i>Duyulmayı bekleyen bir
yankıyım artık</i>):<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Babasının ölümüyle sarsılan bir adamın, babasına karşı
hissettiği duygular; söyledikleri, söyleyemedikleri, babasıyla ilişkisinin en
yalın hâli ve bunun yazıya dökümü; en yalın itiraflar... Uyuyamayan bir adamın,
içindekileri dışa dökmesiyle rahatlaması ve <i>iyi
bir uyku çekmesi</i>...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Kitapta beğendiğim öyküler, ilk öykü (Sarmaşık), beşinci
öykü (Kertenkele) ve son öykü (İyi Uykular) oldu. Yalın bir dille, akıcı
biçimde yazılmış bu öykü kitabını tavsiye ederim. Bir çırpıda okunup
bitirildiği gibi, tek seferde pek çok kişinin yaşantısına ve pek çok duyguya
ortaklık etmiş oluyorsunuz. Kendi fikrim olmakla birlikte, ilk ve son
hikâyedeki ana karakterlerin Yekta Kopan’ın kendisi olduğunu tahmin etmek de
zor değil elbette.<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-35347369300034617352013-08-09T19:11:00.001+03:002013-08-09T19:26:20.289+03:00Son Şeyler Ülkesinde<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiokO8c8lnNv8y33WWOM3cDMHThTqCdQbMPdewjU5e2tCHxe_BqthNi1lpQOIse5RDqYANJd-cbnclBPjV77RZ8OmQcgaThwKmVdjeCXMTd1LQyLku6xoWjxeQJlbG50zGkBicdlye_JWXH/s1600/son-seyler-ulkesinde-9789755103617.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiokO8c8lnNv8y33WWOM3cDMHThTqCdQbMPdewjU5e2tCHxe_BqthNi1lpQOIse5RDqYANJd-cbnclBPjV77RZ8OmQcgaThwKmVdjeCXMTd1LQyLku6xoWjxeQJlbG50zGkBicdlye_JWXH/s320/son-seyler-ulkesinde-9789755103617.jpg" width="210" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Paul Auster’ın, ilk kez 1987 yılında yayımlanan “Son Şeyler
Ülkesinde” adlı romanı; harabeye dönmüş bir ülke, harabeye dönmüş insanlar ve
hayatlar üzerinden bir gelecek distopyası anlatıyor.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Paul Auster’ın, ilk kez 1987’de yayımlanan, Can Yayınları
tarafından Armağan İlkin çevirmenliğinde 1995 yılında Türkçeleştirilen “Son
Şeyler Ülkesinde” adlı romanında, insanlığın, medeniyetin son dönemleri bir
distopya çerçevesinde anlatılıyor. Baş karakter olan 19 yaşındaki Anna Blume,
ağabeyi William’ı ararken kimseye, ama aslında herkese bir mektup yazıyor ve
bütün roman Anna’nın yazdığı bir mektup şeklinde.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ağabeyi William’ı kaybeden Anna, yaşadığı ‘son şeyler
ülkesi’nde bir distopyanın içinde var olmaya, hayatta kalmaya, aynı zamanda
ağabeyinin de izini bulmaya çalışıyor. Bu süreç içerisinde insanlığın nasıl
yozlaştığı, ilkelleştiği, yaşam şartlarının ne gibi değiştiği -ya da
değişebildiği-, güçlüyle güçsüzün kim veya kimler olabildiği, böyle bir dünyada
nasıl yaşandığı/yaşanması gerektiği ince detaylarla anlatılıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yokluğun içinde bir şekilde var olmaya çalışan Anna,
ilkelleşen toplumda fiziksel ve zihinsel olarak kendini koruyarak William’ı
bulmaya çalışıyor. İnsanların umutları yavaş yavaş kaybolmaya başladığı için,
ölüm bir çare iken bir zorunluluk hâline geliyor; insanlar kendileri için
farklı ölüm biçimleri tasarlarken, kendi kendini öldürecek cesareti bulamayan
insanlar, bunu kendileri için halledebilecek gruplardan yardım alıyor -- yani
ölüm artık bir endüstri hâline gelmiş durumda. İnsanların yaşamak için etraftan
çer çöp, gerekli gereksiz eşyalar veya işe yarayabilecek herhangi bir şey
toplamaları gerekiyor ve bunun için bütün bireylere alışveriş arabası
gerekiyor. Evet, bugün herhangi bir süpermarkete gittiğimizde rahatlıkla
edinebileceğimiz alışveriş arabası, romanda bir <i>lüks </i>gibi gösteriliyor. İnsanların alışveriş arabalarını
kaybetmemeleri veya çaldırmamaları çok önemli, çünkü hayatları buna bağlı;
alışveriş arabasını kaybeden kişi en baştan, sıfırdan başlamak zorunda ve bu da
kişinin yaşama umudunu söndürüp ölmek isteyebileceği bir ruh hâline kadar
gidebiliyor. Yani yaşanılan dünya acımasız ve hayata tutunmak zor, çok zor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Anna Blume bir şekilde bu zorluğun üstesinden gelmeye
çalışıyor. Hayatını kurtardığı yaşlı bir kadın olan Isabel’le tanışıp onunla
yaşamaya başlıyor; fakat Isabel’in sevimsiz eşiyle yaşadığı uyumsuzluk Anna’nın
yaşamını biraz daha zorlaştırıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Isabel’le belli bir süre yaşadıktan sonra kendini yine
sokaklarda bulan Anna, sanatçı ve aydınların yaşadıkları bir kütüphaneye
sığınıyor ve burada, uzun zamandır yaşamadığı -belki de yaşamayı hiç
düşünmediği- bir duygu olan <i>aşk</i>ı
yaşıyor. Ancak her şey istendiği ve plânlandığı gibi gitmiyor ve roman boyunca
umut ile çaresizlik duyguları devamlı yer değiştirerek romanın yolunu çiziyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Açıkçası Paul Auster’ın okuduğum diğer romanlarına kıyasla
biraz sönük bir roman. Bunda, romanın anlattığı dünyanın bir distopya olmasının
da bir etkisi olabilir, fakat sayfalarca sadece çaresizlik anlatıyor ve
dinamizm yer yer, kimi zaman çok geç geliyor. Ancak şunu söyleyebilirim ki
roman, George Orwell’ın “<a href="http://birgariphayatt.blogspot.com/2013/03/bin-dokuz-yuz-seksen-dort.html" target="_blank">Bin Dokuz Yüz Seksen Dört</a>” adlı romanını biraz daha <i>hafifletilmiş</i>, <i>özet</i> hâli gibi görülebilir. Yine çaresiz insanlar, hayatta kalma
çabası, güçlüyle güçsüzün dengesizliği ve benzeri öğeler bu romanda da dikkati
çekiyor. Yine de, romanın biraz hızlı ve çabuk geliştiğini söyleyebilirim --
ama bu, bahsettiğim dinamizm eksikliğine etki etmiyor. Dediğim gibi, Orwell’ın
daha ağır olan romanına kıyasla biraz daha kısa ve öz bir roman. Sayfa sayısı
184. Başlangıçta pek iç açmıyor ve kendine sarmıyor gibi gelebilir; ancak
ilerleyen sayfalarda (belki bayağı ilerledikten sonra) roman içine çekmeyi bir
şekilde başarıyor ve devamı çorap söküğü gibi geliyor.<o:p></o:p><br />
<br />
Romanın benim için şöyle bir değeri var tabii; kitabı Gezi Parkı eylemleri vesilesiyle Ankara Kuğulupark'ta kurulan halk kütüphanesinden edinmiştim. Bu yüzden kitabın anlattığı distopik yaşam ironik de bir anlam kazanıyor benim için.</div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-87954842800555045612013-08-08T11:27:00.001+03:002013-08-08T11:32:27.210+03:00Genel ahlâk kimin ahlâkı?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPUb8H0l-gzJyQCZTQSfcVVO5oswdofQ37im4x91n27zjHkeZzp_hTEb2Yp4pFcy1giiszPTbAVQ40UceFMw2jGbtLjkC3qZFu5DZDiSaGEe4XSu_uEv-Lf1wwHT89dhLy9a1ZEFCGOGds/s1600/censorship1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="252" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiPUb8H0l-gzJyQCZTQSfcVVO5oswdofQ37im4x91n27zjHkeZzp_hTEb2Yp4pFcy1giiszPTbAVQ40UceFMw2jGbtLjkC3qZFu5DZDiSaGEe4XSu_uEv-Lf1wwHT89dhLy9a1ZEFCGOGds/s400/censorship1.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Ülkenin bir tarafı ahlâk ve ahlâklı olmak konusunda büyük
baskılara uğrarken, diğer tarafında ahlâksızlık had safhada olunca, kişinin şu
soruyu sorması kaçınılmaz oluyor: Genel ahlâk kimin ahlâkı?<br />
<a name='more'></a><div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Cinsellik, cinsiyet, kadınlık, erkeklik, cinsel ilişki,
öpüşmek, sevişmek ve benzeri terimler dünya çapında herkesin konuşmaktan en çok
keyif aldığı seks kategorisinin içine girmektedir. “Sex sells” yani “Seks
satar” gibi kanıtlanmış bir gerçek olduğu hâlde, insanların yine de gündelik
hayatlarında seks ve seksüel mevzuları dizginlemesi gerekebiliyor -- ya da öyle
olması <i>bekleniyor</i> diyebiliriz.
Herkesin konuşmaktan, bahsetmekten büyük keyif aldığı, kiminin yüzünün
kızardığı bu mevzu her ne kadar hoşa gitse de, bir <i>tabu</i> olarak da görülebiliyor kimi ülke ve toplumlarda.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
...mesela bizim toplumumuzda! Ancak şöyle ilginç bir durum
var ki; toplumun bir kesiminde metro içinde <b>“Lütfen ahlâk kurallarına uygun hareket ediniz”</b> şeklinde bir uyarı
yapılıyorken, diğer kesiminde <b>14
yaşındaki bir kıza 11 kişi tecavüz edebiliyor</b> ve bu konuda hukukun
yaptırımları bozuk, caydırıcı değil, hatta tecavüzcüleri <i>aklayan</i> bir yapıya sahip!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>CİNSEL AHLÂKIN TEMELİ, KADIN VE ERKEĞİN ROLLERİ<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bizde cinsellik erkek çocuğu için küçük yaşlarda, “Göster
amcanlara pipini,” lafıyla başlar; yaş ilerledikçe bu cümle, “Mahallede kızları
mı sıkıştırıyorsun lan kerata?” şeklinde evrilir; aile, arkadaşlar, çevredeki
insanlar erkeğin ilk öpüşmesini yaşayıp yaşamadığını merak eder; erkeğin <i>milli olması</i> ondan çok onun arkadaşları
tarafından büyük bir mesele hâline gelir; kaç kız arkadaşı olduğu bir skor işlevi görür ve hangi kızla evlendiği, kaç çocuk yaptığı bunların
hepsi erkek kadar onun ailesi ve arkadaşları için de büyük önem taşır.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kız çocuğu için ise cinsellik biraz daha <i>kapalıdır</i>, pek konuşulmaz. Kız çocuğunun
hep edepli, ahlâklı olması beklenir; küçük yaşta müzik eşliğinde çok abartılı
oynarsa annesinin ve babasının gözüne batar; ilişkisini illâ <i>edepli</i> yaşaması beklenir; yaşı
ilerledikçe bekareti hem onun için, hem ilişkiye gireceği diğer erkek için önem
taşır, bu sebeple <i>korunma</i> çok
önemlidir vesaire.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu pek de eşit gözükmeyen tabloda çokça rol üstlenen mevzu,
Türk toplumunun <b>ataerkil</b> olmasından
kaynaklanmaktadır, yani <b>erkek egemen</b>
bir düzen/sistem. Sosyoloji veya sosyal psikoloji okuyanlar bunu iyi bilir;
nedir bir aile yapısında erkekle kadının görevi? Erkek eve ekmek getirmekle
yükümlüdür, kadın da eve bakmakla. Evi dişi kuş yapar, erkek hep avlanır.
Avlanmakla, ekmek parası kazanmakla, taşımakla yani sert işlerle ilgili görevler
hep erkeğe devredilirken; evin düzenini kurma, evi temizleme, toplama, yemek
pişirme gibi yumuşak ve hafif işler hep kadına yüklenir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu her ne kadar dünya üzerinde işleyen genel aile ve
kadın-erkek yapısı olsa da, modernizm ve çağdaşlıkla birlikte kadın ve erkeğin
rolleri bugün daha eşittir, eşit olması <i>beklenir</i>.
Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olmakla beraber, <b>kadınlara seçme ve seçilme hakkının
tanınması</b>nı da hayata geçirmiştir (1930 senesinde) ki bu, Türk milleti
açısından önemli bir adımdır. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması,
bir bağlamda <b>kadınların erkeklerle eşit
olması</b> olarak da okunabilir. İlkel çağlara ve mitolojiye baktığımızda kadın
hep <b>seks</b> ve <b>üreme</b> aracı olan bir <i>et
parçası</i> olarak görülmüşken; bugün <b>kimlik
sahibi, “Ben kadınım!”</b> <b>diyen</b>
bireyler hâline gelmiştir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Seks, cinsellik, cinsiyet konularında kadınla erkeğin
arasındaki <i>eşitsiz eşitlik</i>ten bu
kadar bahsettikten sonra, gelelim ülkemizde bu cinsel yaşamın, dahası
bireylerden beklenen ahlâkın devlet tarafından nasıl sağlandığına!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>BU GENEL DEĞİL, ÖZEL
AHLÂK<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Önceki hükümetler zamanında durum nasıldı, kadın-erkek
ilişkisi ne kadar iyiydi veya kötüydü bunu pek bilmiyorum ve kıyaslamaya
yetecek kadar çok bilgim olduğunu da söyleyemem. Ancak şu anki hükümetle
birlikte, kadının çağdaş konumunun yine ilkel konuma <i>getirilmekte</i> olduğunu üzülerek görmekteyim. Bu durumdan zarar gören
bir tek kadınlar değil elbette; kadın-erkek ilişkileri de payına düşeni alıyor
bu konumlandırmada. Düşünün ki metroda “Lütfen ahlâk kurallarına uygun hareket
ediniz” uyarısı <a href="http://www.hurriyet.com.tr/ankara/23342317.asp" target="_blank">yapılan</a> bir toplum hâline geldik ve insanlar bu anonsu protesto etmek için metro
istasyonu önünde öpüşme eylemi yapmak istediklerinde, karşılarında tekbir
getiren ve öpüşmeyi protesto eden, artık İslamcı mı diyeyim yoksa şeriatçı mı
diyeyim, bir karşı grup var.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/rXJgFlcJChY?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Yapılan eylem, dünyanın belki de en samimi, en saf, en şiddetsiz eylemi; <i>öpüşme eylemi</i>. Karşı çıkan grubun attığı sloganlar ne? "Allah-u ekber!", "Kanımız aksa da zafer <i>İslam'dır</i>!"... "Allah-u ekber" ne demektir? "Allah/Tanrı uludur/en büyüktür". İslam nedir? Müslümanların dininin adı. Şimdi benim anlamadığım mesele; Allah insanların <i>öpüşmesini</i> mi yasaklamış? Kur'an-ı Kerim'de bu yasak mı? Dahası İslam'da yasak mı? İslam'ın baskın bir güç olarak görüldüğü ülkelerde (İran, Arabistan gibi) bir erkeğe birden fazla kadın <i>düşebiliyorken</i>, bir erkekle bir kadının öpüşmesi mi <i>sorun</i> oluyor? Bunu anlamak güç... Bu şeriatçı olduğunu düşündüğüm grubun tam olarak <i>neyi</i> protesto ettiği bile belli değil bence -- arkadaşlar gaza gelmiş!</div>
<br />
Sadece metro istasyonu önünde öpüşmeyle kalsa yine
iyi! Otobüste öpüşen bir çift görünce, “Burası seks otobüsü değil!” <a href="http://gundem.milliyet.com.tr/-inin-asagiya-burasi-seks-otobusu-degil-/gundem/gundemdetay/19.04.2011/1379488/default.htm" target="_blank">diyen</a>
otobüs şoförlerimiz de var!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şunu kabul edebiliriz: seks, sevişme, kadınla erkeğin cinsel
ilişkisi gibi mevzular, birileri sorup hakkında bilgi almak istemediği müddetçe
ulu orta konuşulmaya müsait değil. Ben demiyorum, <i>genel ahlâk kuralları</i> bunu gösteriyor. Yani sokak ortasında
arkadaşınızla yürürken, “Dün gece ne seviştim ama!” diye yüksek sesle
söyleyemezsiniz, çünkü ayıplanırsınız. Ancak seksin, yani sevişmenin öpüşmeye
kadar <i>indirgenmesi</i> esas kötü olan
durum. Siz karşı cinsten veya hemcinsinizden hoşlandığınız, derin duygular
beslediğiniz arkadaşınızla öpüştünüz anda artık <i>potansiyel sevişken</i>siniz, kaçarı yok!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bunun tahmin edebildiğim kadarıyla iki sebebi var:
birincisi; ahlâk ve ahlâksızlık konusundaki yaptırımlarımız dünya geneline
baktığımızda bizim ülkemizde daha fazla. İkincisi; eğitimsizlik ve cehalet.
Biraz üzücü bir gerçek ama hâlâ <i>el ele
tutuştuğu</i> veya <i>dudak dudağa öpüştüğü</i>
için cinsel açıdan <i>zarar gördüğünü</i>,
başına bir şey <i>gelebileceğini</i> düşünen
insanlar var.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birinci neden, yani dünya genelinde uygulanan ahlâk
kurallarının ülkemizde daha sıkı uygulanıyor olması, insanların kendini <i>ahlâk bekçisi</i> olarak görmesi veya o hâle
gelmesiyle ilgili bir şey. Bu konuda erkek tarafı biraz daha serbest
bırakılabiliyorken (yakası bağrı açık tişört giyip kaslarını gösteren bir erkek
problem olmaz iken); kız tarafı biraz daha baskıya ve sansüre uğruyor, mini
etek giyen, göğüs dekoltesi biraz fazla olan bir kadın hemen <i>ahlâksız</i> veya <i>terbiyesiz</i> etiketlerine maruz kalabiliyor. İşin ilginç yanı, çok
sık seks, seksüellik, cinsellik düşünen bir toplum olduğumuz hâlde, böyle
düşünmemiz bir diğer yandan ahlâksızlık, yani <i>suç</i>!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkinci nedenimiz, yani eğitimsizlik ve cehalet daha vahim
bir durum. Ülkenin Batı’sına doğru gidildikçe daha modern, daha çağdaş toplum,
kadın-erkek ve aile yapısı görülebiliyorken, Doğu’suna doğru gidildikçe bunun <i>hâlâ tam tersi</i> olduğunu görmek kaçınılmaz.
Senelerdir doktorlar, eğitmenler, bu konuda bilgili insanlar Doğu’ya gidip
şehir şehir, ilçe ilçe gezerek cinsellikle ilgili konferanslar verip vatandaşı
bilgilendirmeye çalışıyor, çünkü o kesimde kadın ve erkeğin cinselliği duygusal
birliktelikten çok fabrikasyona dönmüş durumda -- hatta ‘dönmüş durumda’ demek
yanlış kaçabilir, zaten <i>uzun zamandır</i>
böyle. 10-15-20 çocuklu aileler, bir o kadar da torun, anne ve babanın artık
çocuk isimlerini bilmemesi, hatırlamaması ciddi bir problem (bence). Çünkü bu
bilinçsiz üreme ve aile yapısı, ülkenin ekonomi ve toplum yapısını da
etkiliyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>DOĞU-BATI AHLÂK HEP
AYNI<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi diyelim Doğu’daki -kimi yerlerde- eksik eğitim ve
bilgisizlik sebebiyle böyle bir abartılı doğum oranı var -- Batı’ya ne demeli?!
Batı dediysem direkt olarak Ege bölgesini kastetmiyorum, Doğu’dan Batı’ya doğru
gidildikçe ortaya çıkan absürtlükleri ve trajikomik meseleleri kastediyorum.
“Fatmagül’ün Suçu Ne?” adlı televizyon dizisinin ilk bölümünde Fatmagül’e bir
grup gencin tecavüz etme sahnesi, veya “Aşk-ı Memnu”da aile içinde yasak ilişki
yaşayan iki karakterin cinselliği toplum tarafından tepki çekiyorken, aynı
toplumdan bir tecavüzcü çıkıp, gelinlik giyerek dünya turuna çıkan İtalyan
Sanatçı Pippa Bacca’yı tecavüz edip boğarak <a href="http://arsiv.ntvmsnbc.com/news/442607.asp" target="_blank">öldürebiliyor</a>!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Genel ahlâk” olarak belirtilen ahlâk kuralları çerçevesinde
RTÜK, film ve dizilerdeki sevişme sahnelerine sansür uygulatıp, yetmeyip eski
Türk filmindeki kadın karakterin göğüs çatalına bile sansür uygulatıp<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghnlrNP-4D39jYN_ITJq6wBeOZjmDiBLiY2dkwYvJN8g4A7Z1OeB3vnpnbpRxgLnqtlpTbNW0pr4s5RAsms5DIHllnRlpGLkdU92fFPg6sN0UuFfF6dRvh59vbHmxYpugVR9TrfZDHr1Mi/s1600/MilVidTh_QYEKIaYsOnz0.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="225" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghnlrNP-4D39jYN_ITJq6wBeOZjmDiBLiY2dkwYvJN8g4A7Z1OeB3vnpnbpRxgLnqtlpTbNW0pr4s5RAsms5DIHllnRlpGLkdU92fFPg6sN0UuFfF6dRvh59vbHmxYpugVR9TrfZDHr1Mi/s400/MilVidTh_QYEKIaYsOnz0.jpg" width="400" /></a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fox TV’deki bir dizide yer alan çıplak kadın motifli abajura
da sansür uygulatıp<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgesp549npP9aLk6jsn-H46574APlm0XTmHvaCt9XbDZCoMLfzg4XXRDsyWwf-gJ85Ws9iEbTpUxZIBKFkoYR7aYN7d7s4I2Sw9ECttCrOcv3AlvRykeTK1JdYdzqVbMz52wWHpCuLWjkDb/s1600/abajur-sansur.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="223" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgesp549npP9aLk6jsn-H46574APlm0XTmHvaCt9XbDZCoMLfzg4XXRDsyWwf-gJ85Ws9iEbTpUxZIBKFkoYR7aYN7d7s4I2Sw9ECttCrOcv3AlvRykeTK1JdYdzqVbMz52wWHpCuLWjkDb/s400/abajur-sansur.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
o da yetmeyip, tv8’de yayınlanan yabancı filmdeki yatak
sahnesinde kadının geceliğine de sansür uygulatıp <o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzLsJDJFS1xrfMRA7K_zKIHLF3F-TSpEnNveOEizzqaNgOJ39EQVhuhVvyRTtzhkLN8tOi5xUifeKwCOy7L8SPSfEIDDduHNxlPSI6Px3N6N_aLBU3PUViNcE6AYFohTlkU7Ji_n4o9WP1/s1600/turk-sansur-tarihi-sansur-sinema-1355501.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="306" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzLsJDJFS1xrfMRA7K_zKIHLF3F-TSpEnNveOEizzqaNgOJ39EQVhuhVvyRTtzhkLN8tOi5xUifeKwCOy7L8SPSfEIDDduHNxlPSI6Px3N6N_aLBU3PUViNcE6AYFohTlkU7Ji_n4o9WP1/s400/turk-sansur-tarihi-sansur-sinema-1355501.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Öyle Bir Geçer Zaman Ki” dizisindeki öpüşme ve sevişme
sahnelerine 489 bin lira ceza kesip (<a href="http://magazin.milliyet.com.tr/oyle-bir-gecer-zamak-ki-ye-ceza/magazin/detay/1728752/default.htm" target="_blank">kaynak</a>)<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYDPhw5e1ImnHZrisNCYI-6HEP7uMVtnt5HOE-N221WFTaBxNnQQo1FfpH1VbUwbqVE45z4GFhlA2MHjIUOi-KvZ8gvi9yURrE_yeKBQrfJxgA4obgIfw2dUiKqPCSdT5kk7k7IC7y7MQQ/s1600/oyle-bir-gecer-zamak-ki-ye-ceza-yagdi-3408303.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="227" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYDPhw5e1ImnHZrisNCYI-6HEP7uMVtnt5HOE-N221WFTaBxNnQQo1FfpH1VbUwbqVE45z4GFhlA2MHjIUOi-KvZ8gvi9yURrE_yeKBQrfJxgA4obgIfw2dUiKqPCSdT5kk7k7IC7y7MQQ/s400/oyle-bir-gecer-zamak-ki-ye-ceza-yagdi-3408303.Jpeg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<div class="MsoNormal">
hatta bir dizideki, doğum günü hediyesi olarak öpüşmenin
yaşandığı şu sahne “Genç kızın ‘doğum günü’ hediyesi olarak cinsellik mesajı
vermesi ‘gençleri özendirip, eyleme geçirir nitelikte’ bulunabilir” bahanesiyle
incelemeye alınıp (<a href="http://www.youtube.com/watch?v=OayoNwLYc7o">http://www.youtube.com/watch?v=OayoNwLYc7o</a>),</div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
bir diğer yandan memleketin diğer kesiminde 14 yaşındaki bir
kıza 11 erkek toplaşıp tecavüz ettiklerinde (<a href="http://www.infial.com.tr/teror/14-yasinda-11-kisinin-tecavuzune-ugramisti-h72277.html" target="_blank">kaynak</a>),
13 yaşındaki bir kıza 26 kişi tecavüz ettiğinde (<a href="http://www.haber3.com/tecavuz-davasinda-sok-karar-1038591h.htm" target="_blank">kaynak</a>),
hatta 16 yaşındaki <b>zihinsel engelli</b>
bir kıza bir eve kapatılarak <b>44 gün
boyunca</b> tecavüz edildiğinde (<a href="http://gundem.milliyet.com.tr/zihinsel-engelli-kiza-tecavuz/gundem/detay/1737766/default.htm" target="_blank">kaynak</a>),
şu soruyu sormamız gerekiyor galiba: <b>Genel
ahlâk kimin ahlâkı?</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>KIZLI ERKEKLİ AHLÂKSIZLIK(?)<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada ahlâk kavramının devlet tarafından koruma altına
alındığını, ancak bir yandan da devlet tarafından <i>çarpıtıldığını</i> görüyoruz. Mesela <b>Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım</b>’ın katıldığı İTÜ balosunda sarf
ettiği şu laf günlerce tartışılmıştı:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Ya Boğaziçi Üniversitesi'ne ya da İstanbul Teknik
Üniversitesi'ne girecektim. Önce Boğaziçi Üniversitesi'ni ziyaret ettim. <b>Bir baktım farklı bir dünya</b>. Değişik
binalar, surlarla çevrilmiş alan. <b>Sonra
bahçesinde gençler kızlı, erkekli oturuyor. Ben çok şaşırdım. Burada yoldan
çıkarım dedim. Benim okumam lazımdı</b>. Ondan sonra teknik üniversiteyi
seçtim. Okula girdikten sonra ikinci senede evlendim. Üçüncü sene çocuğum oldu.
Dördüncü sene bir çocuk daha oldu.” (<a href="http://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/yildirim-bogazicinde-gencler-kizli-erkekli-oturuyor-burada-yoldan-cikarim-dedim" target="_blank">kaynak</a>)<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/UCJyGZMeFnU?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani Binali Yıldırım’a göre, <b>üniversitenin bahçesinde kızlı erkekli oturmak, öğrencinin eğitimli
olmasına engel oluyor.</b> Ama Yıldırım’ın sözünün devamı da ilginç. “Üniversiteye
girişimin ikinci senesinde <i>evlendim</i>,
üçüncü sene <i>çocuğum oldu</i>, dördüncü
sene <i>bir çocuk daha oldu.</i>”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada benim düşündüğüm şey, devletin, bakanı vasıtasıyla
aşıladığı şu fikir: kızlı erkekli <i>gönül
işi</i> yapmayın, <i>çocuk</i> yapın. Yani
aradaki bütün <i>duygusal, hissiyata dair</i>
her şeyi bir kenara atıp ilişkiyi sadece <i>yuva
kurmak</i>la ilgili yapın.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İkinci mesele de şu ki; kızlı erkekli sadece <i>seks</i> yapılabilir, bu yüzden kızlarla
erkeklerin birbirlerinden ayrı tutulması lazım. Kızlarla erkeklerin <i>aynı ortamda bulunması</i> bile <b>ayıp</b>. Ben demiyorum, <b>Trabzon Millî Eğitim İl Müdürü Tamer Kırbaç</b>
diyor:<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYjONlZ5zBR43LX0_28yMEgjV_hdUobNcc8BC7fxRa4ixy8qWGR29rRXsImxkWQ0qcMsi4i67c4-dBoBWaBxkDUtW028Bf2VodxdvwIUO52B4vmGR8k3M6dKmMx3663ionfCNjOu3JPMPB/s1600/fft64_mf1576995.Jpeg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="268" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiYjONlZ5zBR43LX0_28yMEgjV_hdUobNcc8BC7fxRa4ixy8qWGR29rRXsImxkWQ0qcMsi4i67c4-dBoBWaBxkDUtW028Bf2VodxdvwIUO52B4vmGR8k3M6dKmMx3663ionfCNjOu3JPMPB/s400/fft64_mf1576995.Jpeg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bu okulda öğrencilerin bir kısmı yatılı olarak okulda
kalıyor. Bu nedenle okulun bir yurt ihtiyacı vardır. Şimdiki binasında
sınıfları kapattık yurt yaptık. Öğrenciler sınıftan bozma odalarda kalıyor. Bir
de <b>erkek öğrenciler ile kız öğrenciler
aynı binada altlı üstlü kalıyor</b>. <b>Aynı
merdiveni kullanarak istirahate çekiliyor</b>. <b>Aynı merdivenleri kullanarak uyumaya gitmeleri inanın beni iki yıldır
rahatsız ediyor</b> ve diken üstünde oturmama sebep oluyor.” (<a href="http://www.radikal.com.tr/turkiye/kizli_erkekli_ayni_merdiveni_kullaniyorlar-1144577" target="_blank">kaynak</a>)</div>
<div class="MsoNormal">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani Sayın Kırbaç diyor ki; kızlarla erkeklerin aynı ortamda
<i>altlı üstlü</i> yaşıyor olmaları, <i>aynı merdiveni</i> kullanıyor olmaları
ahlâkî açıdan yanlış. Çünkü aynı merdiveni kullanan bir kızla erkek yarın öbür
gün aynı yatağa da girer, sevişir de, çocuk da yapar, aman Allah’ım! Kırbaç’ın
dediğini şimdi daha iyi(?) anlıyorum...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>ÖPÜŞME, SEVİŞME, AMA
EN AZ ÜÇ ÇOCUK!<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki devletin atadığı il milli eğitim müdürü, devlete bağlı
bir bakan bu tür ahlâk uyarıları yaparken, devletin, başbakanın, “<b>En az üç çocuk!</b>” sloganı nasıl gerçek
olacak? Bu politika nasıl sürdürülecek? “Kızlı erkekli olmayın, yan yana
durmayın, öpüşmeyin, sevişmeyin, sevişiyorsanız da en az üç çocuk bitti gitti!”
mi demek istiyorlar? Bu söylediğim fikir son derece mümkün tabii; ancak bu noktada
gençliğin, ülke insanının bir <b>robot
hâline dönüştürülüyor olduğu</b>nu düşünen bir tek ben miyim? Bir erkek bir
kıza yaklaşıp ondan hoşlandığını söylüyorsa ya edebiyle sevişip en az üç çocuk
dünyaya getirecekler, ya da yapamıyorlarsa yakınlaşmayacaklar bile! Yani bir
erkeğin bir kıza, veya bir kızın bir erkeğe <i>duygusal
açıdan</i> yakın olması mümkün değil, ancak <i>üreme
amacıyla</i> yakın olabilir, ötesi yok!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Böyle bir kısıtlama yapılıyorken, çeşitli şehirlerden gelen,
küçük kızlara gerçekleştirilen tecavüz haberlerini ne yapacağız? Çünkü bir
tarafta, “Edebinizle oturun, sevişmeyin!” diyen bir sistem varken, aynı
sistemin içinden küçücük kızlara tecavüz edebilecek sapık beyinler de
çıkabiliyor.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>AHLÂK ÜZERİNDEN DİN
MUHASEBESİ</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Çok fazla taciz ve tecavüz olaylarına girmeden de (Google’da
konuyla ilgili arattığınızda ağzınızı açık bırakacak pek çok habere
rastlayabilirsiniz zaten), genel ahlâk konusunda yaşadığımız çelişkiyi
inceleyebiliriz. Mesela dizi oyuncusu <b>Nil
Erkoçlar</b> bir ameliyat geçirerek erkek olup ismini de <b><a href="https://www.google.com.tr/search?q=r%C3%BCzgar%20erko%C3%A7lar&um=1&hl=tr&biw=1366&bih=643&ie=UTF-8&sa=N&tab=iw&ei=52ICUoCzMofvswbOwIHoCA" target="_blank">Rüzgar Erkoçlar</a></b> olarak değiştirmişti. Erkoçlar’ın bu değişimi ülke
gündemi hâline gelip haftalarca konuşulmuş, olay ahlâkî bir boyut olarak
değerlendirilmişti. Ancak, bir insanın erkek hissettiği hâlde kız olması, veya
kız olduğu hâlde erkek hissetmesi ve bu sebeple bir ameliyat geçirerek en
sonunda <i>kendi olması</i> neden
ahlâksızlık olarak nitelendiriliyor? Konu hakkında <b>Niğde İl Müftüsü Hasan Çınar</b> şöyle demiş bakın:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bir bayanın erkek olması konusunda, insanların fizyolojik
ve biyolojik bir durumu, duruşu vardır. Bayan olarak yaratılmış bir kimsenin
erkek olma isteği tamamen <b>psikolojik</b>
bir durumdur ve <b>tedavi olmayı gerektirir</b>
ya da bir erkeğin böyle bir düşüncesi var ise tedavi olması gerekir. Bu geçici
bir düşüncedir. Biz olaya öyle bakıyoruz. <b>Allah
insanı yaratırken bayan ve erkek olarak yaratmıştır</b> ve diğer cinse geçme
isteği düşüncesinde var ise bu tedavi ile geçecek bir konudur.” (<a href="http://magazin.bugun.com.tr/nil-erkoclar-icin-fetva-verdi-haberi/224500" target="_blank">kaynak</a>)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben bu konuyla ilgili pek çok dinî bakış ve analiz yazısı okudum,
ama aklıma takılan şöyle bir şey vardı: bir insanın cinsiyet değiştirmesi neden
<i>dinî açıdan</i> değerlendirilir? Cinsiyet
değiştiren biri de pekâlâ namazında niyazında biri olup dininin şartlarını
yerine getirerek dört dörtlük bir mümin olabilir -- olamaz mı yani?! Kaldı ki
bu tür meselelerin genel ahlâk çerçevesinde tartışılırken dine bağlanmasını
yanlış buluyorum, çünkü bu eylem, bu tür bir karar vermiş kişi üzerinde psikolojik
baskı yarattığı gibi, eleştiri oklarının hedefi hâline de getirebiliyor. Ben
ileriki zamanlarda Rüzgar Erkoçlar’a dizi ve filmlerde rol alma hakkının
tanınmayabileceğini bile düşünüyorum. Sebebi belli: RTÜK’e göre “gençler
üzerinde olumsuz örnek oluşturabilir”, çok fena!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Genel ahlâk çerçevesinde, <b>Huysuz Virjin</b> gibi bir karakteri senelerde sahnede ve televizyonda
canlandıran <b><a href="https://www.google.com.tr/search?q=seyfi+dursuno%C4%9Flu&oq=seyfi+durs&aqs=chrome.2.69i57j5j0l2j69i62l2.6809j0&sourceid=chrome&ie=UTF-8" target="_blank">Seyfi Dursunoğlu</a></b>’na da
yasak geldi, bu yüzden Dursunoğlu son zamanlardaki bütün işlerini Huysuz Virjin
gibi olmadan yapmak zorunda. Çünkü galiba RTÜK’e göre bir erkeğin kadın
kılığında prime time’da yer alması çocukların zihinsel ve ruhsal gelişimine
etki edebiliyor!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Benzer konuda ülkemizde genel ahlâk kuralları gereği <i>eşcinseller</i> ve <i>eşcinsellik</i> de büyük baskı altında. Mesela <b>Osman Sınav</b>’ın hikâyesini yazıp yönettiği “Kılıç Günü” adlı dizide
de bir eşcinsel sahnesi yer almıştı. Eşcinsel sahnesi dediysem bir <i>sevişme</i> sahnesi değil, basit bir yatak
sahnesi. Şu şekilde:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/8-762LadE6Q?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu sahne üzerine yine sosyal medyada kıyamet kopmuş, bu sahne
ve ülkemizdeki eşcinselliğe bakış açısı günlerce, haftalarda tartışma konusu
olmuştu. Osman Sınav nasıl böyle bir sahne yazardı, bu sahneyi nasıl çekerdi?!
Osman Sınav’ın bu sahneyle ilgili açıklaması ise -bence- daha rezildi:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bu sahneleri provoke amaçlı kullanmadık. Böyle bir amacımız
olsaydı daha önceden görselleri basına verirdik. Hikâyemizde Firavun’un
sarayından bahsediyoruz. Firavun’un sarayında böyle şeyler vardır. Bunlar
gerçektir. Karakter tanımlaması yapıyoruz. İyiliği, bütün güzelliğiyle
gösterebilmek için karanlığı da bütün çıplaklığıyla göstermek lazım. Yoksa
‘iyi’ hissedilemez. Sığ kalır. Biz kimsenin cesaret edemediği şeyleri
göstermeye çalışıyoruz. Ahlâksızlık propagandası yapmıyor, aksine <b>o tip insanların</b> profilini
sergiliyoruz. <b>Bu kişiler ve
ahlâksızlıklarını gösterebilmek için ahlak sınırları dışına çıkmadan bir şeyler
yapmak zorundayız.</b>” (<a href="http://haberciniz.biz/osman-sinav-kilic-gunu-gay-sahnesiyele-ilgili-aciklama-yapti-898476h.htm" target="_blank">kaynak</a>)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sınav eşcinsel insanları <i>o
tip insanlar</i> olarak nitelendirdiği gibi, ilişkilerini de <i>ahlâksızlıkları</i> olarak
değerlendiriyordu. Evet, açıklamanın başında, “Böyle şeyler Firavun’un
sarayında vardı,” gibi bir cümle de var; ancak o cümlenin doğrusunun, “Tarihte
eşcinseller ve eşcinsellik zaten var,” olması gerekirdi bence. Eşcinsel olarak
bilinen (ne kadar doğrudur ben bilemem) Türk Sanat Müziği sanatçısı ve duayen <b>Zeki Müren</b> var Türkiye’nin geçmişinde.
Hatta çok daha eskilere götürüp Osmanlı İmparatorluğu’nda, daha öncesinde bile
bu mesele gözlemlenebilir. Ama vatandaşımız, özellikle Neo Osmanlıcılık
anlayışına sahip kişiler bunları kabul etmeyi pek istemez.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>EŞCİNSELE TEDAVİ,
AHLÂKSIZA BERAAT</b><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı <b>Selma Aliye Kavaf</b>’ın Mart 2010 tarihinde yaptığı bir röportajda, “<b>Eşcinsellik hastalıktır</b>” (<a href="http://www.hurriyet.com.tr/pazar/14031207.asp" target="_blank">kaynak</a>)
demesi de Türk milletinin konuya dair bakış açısını özetlemeye yeter. <b>Amerikan Psikiyatri Derneği</b> Yönetim
Kurulu 1973 yılında eşcinselliği <i>hastalık
kategorisinden çıkartma kararı</i> almış olmasına rağmen (<a href="http://tr.wikipedia.org/wiki/E%C5%9Fcinsellik" target="_blank">kaynak</a>). Eşcinselliğe hastalık diyen Kavaf’ın, “Aşk-ı Memnu” dizisini rahatsız edici
bulup, “Kurtlar Vadisi” gibi <i>ataerkilliği</i>
ön plâna çıkaran diziden keyif alması da ayrı bir ironi olsa gerek!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İslam Hukuku Profesörü <b>Cevat
Akşit</b>’in eşcinsellikle ilgili yaptığı şu açıklama da artık dananın
kuyruğunun koptuğu nokta olabilir:<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/j4fb2S8-Jok?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Akşit diyor ki; “Erkeğin homoseksüellik yapması <i>lanet sebebidir</i>... Memleketleri batırma
sebebidir... Bunlara asla <i>müsaade
etmeyeceğiz</i>. Devlet bunlara karşı tedbirini alacak, <i>tedavi</i> edecek.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani genel ahlâkı dinle birleştirdiğimiz, bütünleştirdiğimiz
zaman (ki bunun son derece yanlış olduğunu iddia etmiyorum) ortaya çok daha
karmaşık, çok daha çarpıtılmış, çok daha yanlış bir tablo çıktığını belirtmekte
beis görmüyorum. Birbiriyle cinsel ilişkiye giren heteroseksüel, homoseksüel
insanlar memleket için büyük problem iken; dininin kendisine yasakladığını
düşünen ve seksi iyice bilinçaltına iten insanların bu eylemlerinin en sonunda
patlama noktasına gelip 13-14 yaşında kızlara, dahası <i>engelli</i> kızlara tecavüz etmesi memleket için nasıl büyük bir
problem <i>olmuyor</i>, nasıl <i>hafif cezalar</i> alabiliyorlar, suç nasıl
küçük kızların <i>üzerine atılıyor</i> (“Kendi
rızası vardı,” gibi açıklamalar ilgili tecavüz haberlerinde mevcut) ben anlamış
değilim...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>AHLÂK AMAÇ YERİNE
ARAÇ OLMAMALI<o:p></o:p></b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir kızla bir erkeğin, bir kızla bir kızın, bir erkekle bir
erkeğin bakışması, öpüşmesi, birbirlerine duygusal ve seksüel olarak bir
yakınlık hissetmeleri genel ahlâka ters olarak görülebiliyorken, sizce de “Ahlâk
nedir?” sorusuna daha kapsamlı bir yanıt arayıp, tanım ve kavramların
arasındaki çizgileri daha düzgün çizmemiz gerekmez mi? Ülkenin ahlâkı, “Öpüşmeyin,
sevişmeyin, kızlı erkekli oturmayın!” derken, adaleti, “Küçücük kıza 28 kişi
tecavüz etmiş, ama kızın rızası varmış adamları tahrik etmiş!” demesi akla ve
mantığa ne kadar sığar? Bu durumda iktidar partisinin bir dizideki tecavüz
sahnesini <i>son derece ahlâksız</i>
bulması, RTÜK’ün bu durumda eski Türk filmindeki kadının göğsünü, başka bir
dizideki çıplak kadın figürlü abajuru buzlaması genel ahlâkı korumaya ve
kurtarmaya yeter mi? Peki başbakan Tayyip Erdoğan’ın, “Muhteşem Yüzyıl”
dizisine yönelttiği, “Bizim böyle bir ecdadımız yok! Bizim padişahlarımız 30
yılı at sırtında geçirdi! Sarayda ne o öyle öpüşmeler sevişmeler?”
eleştirisinden (<a href="http://siyaset.milliyet.com.tr/erdogan-bizim-oyle-bir-ecdadimiz-yok/siyaset/siyasetdetay/25.11.2012/1632689/default.htm" target="_blank">kaynak</a>),
“Osmanlı padişahları hep savaşta idiyse, hangi ara seviştiler? Peki bizler
Osmanlı dönemlerinden bugüne kadar öpüşmeden, sevişmeden nasıl geldik?” gibi
bir fikir çıkarmamız mümkün müdür?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ahlâkın bir amaç değil de araç olarak görülmesini yanlış
buluyorum. Ahlâkın <i>herkes tarafından
kabul gören</i> bazı değer yargılarının olması, belli kurallar bütünü olması
lâzım. Birinin sırf karşısındakinin görünüşünden, tavrından, lafından rahatsız
oldu diye onu ahlâksız olarak nitelendirmesi ve bu niteleme üzerinden ahlâk
çerçevesi oluşturması, ahlâk denen kavramı bir araç olarak kullanmak gibi
geliyor bana. Yanılıyor muyum?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ama benim hâlâ umudum var, inanıyorum ki mevcut iktidarımız
veya yakın ya da uzak gelecekteki Türk düşünürler, bilim adamları genel ahlâkın
korunmasına yardımcı olmak amacıyla <b>mitoz
bölünme</b>nin insanlar için uygun bir versiyonunu da bulmuş olacak ve böylece
kızlı erkekli aynı ortamda bulunmamıza gerek kalmadan, belki de sadece
birbirimize dokunarak bölünüp çoğalabileceğiz; bu sayede öpüşmek, sevişmek,
bunların hepsi teferruat olarak nitelendirilip rafa kaldırılacak. Olur mu
olur...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sizlere son olarak çok ayıp bir şey göstereceğim ve bunu
gösterirken sansürlemeye, buzlamaya, mozaiklemeye bile gerek görmüyorum.
Azerbaycanlı iki dayının <i>aynı asansörü</i>
<i>kullanmaktan</i> ötürü başlarına gelen
bir talihsizlik... İbret alınmalı!<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/rDKpJhr41t0?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-72767661271002239872013-07-31T17:41:00.001+03:002013-07-31T17:57:47.263+03:00Gülmeyi tutamamak! (bkz. Gülme krizi)<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="MsoNormal">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_DZcCEj8-OX9oBXi8556IPJtEGsPO54b9gcXxdoNHMgy_d1Uv7WjXsdIZftt0bK4gsXq4tViC5OaFr2oSctTBkJ5zNIhY7b8dVj5azr8M0F9ZCivMi-396VwqG8n0tzz06B2gXlgnZXoX/s1600/231_1jamie_laugh.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_DZcCEj8-OX9oBXi8556IPJtEGsPO54b9gcXxdoNHMgy_d1Uv7WjXsdIZftt0bK4gsXq4tViC5OaFr2oSctTBkJ5zNIhY7b8dVj5azr8M0F9ZCivMi-396VwqG8n0tzz06B2gXlgnZXoX/s400/231_1jamie_laugh.jpg" width="400" /></a></div>
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir film izliyorsunuz, veya bir toplantıdasınız, otobüste
oturuyorsunuz, yolda yürüyorsunuz ve birden aklınıza komik, absürt bir sahne
geliyor, ya da o an önünüzde canlanıyor ve gülmeye başlıyorsunuz. Aslında insanın
en doğal reflekslerinden biri gülmek... peki, ya gülmenizi tutamazsanız? Ya
gülme krizine girerseniz?</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şöyle bir sahneyi düşünün: ilkokul veya ortaokuldasınız,
teneffüste veya öğlen arasında arkadaşlarınızla bir konu üzerine
şakalaşmışsınız, deliler gibi gülmüşsünüz. Teneffüs/ara bitmiş, derse
girmişsiniz. Dersin öğretmeni de en olmayacak kişi, en ufak bir laubaliliğe
dahi kızan, sert bir öğretmen. Tam dersin orta yerinde, arada birlikte
güldüğünüz arkadaşlarınızdan biri yine o ânı hatırlatır, komik bir şey yaparsa
ve gülmemek zorunda olduğunuz hâlde gülesiniz gelirse? Öğretmen de bunu fark
edip size dönüp, “Evladım ne oldu, neye gülüyorsun?” derse ve durmanız
gerektiği hâlde daha fazla gülesiniz gelirse?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Evet işte o an! Tam da o bilindik ândan söz ediyorum!
İçinizden gülme dürtüsü gelir, bağıra bağıra, yerleri teperek gülesiniz, ter
içinde kalasınız gelir; ancak ortam öyle müsait değildir ki gülmemek için
kendinizi tuttuğunuzdan ötürü daha fazla gülmeye başlarsınız. Gırtlağınızdan ve
burnunuzdan, “Knnhh...” sesleri gelmeye başlar. Tam bir saniyeliğine, hatta
ondan da çok kısa bir süreliğine gülmenin bir parçası istemsizce ağzınızdan
“Ehe...” diye çıkıverir... işte ondan sonra o gülmeyi içinizde tutun
tutabilirseniz -- çünkü en zoru odur!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Madem gülmeyi tutamamak ve gülme krizine girmek hakkında
konuşacağım, hemen neden gülündüğüne, gülünce vücutta neler olduğuna dair kısa
bir özete girişeyim;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
TDK <a href="http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&guid=TDK.GTS.51f9019b6ebdc4.86301918" target="_blank">diyor ki</a>: “İnsan, hoşuna veya tuhafına giden olaylar,
durumlar karşısında, genellikle sesli bir biçimde duygusunu açığa vurmak.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu konuda nedirvikipedi.com’da <a href="http://www.nedirvikipedi.com/psikoloji/gulmek-nedir-ne-icin-guluyoruz.html" target="_blank">şöyle bir yazıya</a> rastladım,
paylaşmak isterim:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Bebekler doğar doğmaz içgüdüsel olarak ağlarlar, ama ancak
dört hafta sonra gülümsemeye başlarlar. Anne ve babanın bundan mutluluk
duyduğunu hissettikçe bebeklerin gülmeleri fazlalaşır.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani ta bebeklikten gelen bir mesele olmakla birlikte,
kaynağında belki de şu yatıyor olabilir: insanların sizin güldüğünüzü görüp
bundan mutlu olmaları ve sizin bu yüzden gülmeniz, hatta daha da fazla
gülmeniz... belki bu da bir sebeptir? Kim bilir...<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şu satırlar, gülmenin fiziksel olarak etkilerini biraz daha
iyi özetliyor sanki:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Gülmek bir çeşit <i>dışa vurum</i> gibidir. Gülerken kalp atışı
hızlanır derin nefes alınır beyin tarafından ‘<i>endorfin</i>’ denilen kimyasallar salgılanır. Endorfin ise vücudumuzda
gerginliği ağrıyı azaltır.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu <b>endorfin</b>
mereti çok ilginç bir şey, bununla ilgili daha sonra yayınlayacağım bir spor
yazısında da değineceğim. Mutluluğun, heyecanın altındaki temel etken bu
endorfin!<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yazı devam ediyor:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Gülmek de üzüntü veya öfke gibi bir boşalma yoludur, ancak
bunun niçin böyle olduğu tam olarak bilinmiyor. Şüphesiz hepimiz güldükten
sonra kendimizi daha iyi hissediyoruz. Gülerken bedendeki gerginlik kaslardaki
denetimin yitirildiği noktaya kadar azaldığından sandalyeden düşebiliyoruz veya
birçok olayda kendimizi tutamıyoruz.”<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<b>Gülmenin vücuda faydaları</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şimdi bir an için arkanıza yaslanın (psikolog lafları) ve
çok güldüğünüz, katıla katıla güldüğünüz bir anıyı gözlerinizin önüne
getirin... Gülmekten gözlerinizin yaşardığı, yanak kaslarınızın acıdığı,
karnınızın yandığı, göğsünüzde bilemediğiniz bir rahatlığın, nefes alıp
verirkenki o içinize baharat çekmişsiniz gibi hissettiğiniz ânı düşünün.
Güldükten sonra ne kadar da rahatlıyorsunuz değil mi?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<a href="http://www.dw.de/ne-var-bu-kadar-g%C3%BClecek/a-3601033" target="_blank">Şu yazıda</a> gülmenin temel özelliklerine, vücutta ne gibi etkileri olduğuna biraz daha
değiniliyor. Bebekler günde ortalam 300 kez gülüyor, yetişkinlerde bu oran 20’de
kalıyor. Yüzümüzden kaburga kaslarına kadar 150-200 kadar kas harekete geçiyor.
Yani tutamadığımız gülme sırasında aslında vücutta pek çok şey oluyor. Gülme
sırasında <b>nefes saatte 100 km hızla
ciğerlere çekiliyor ve parçalar hâlinde dışarı veriliyor.</b> Berlin Hür
Üniversitesi'nden Prof. Carl Niemitz de şöyle diyor; “Sadece yüzümüzde 40 tane
kas çalışıyor. Buna bir de kaburga kasları eklenince gülme sırasında 150-200
tane kasın çalıştığını söyleyebiliriz.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bunların yanı sıra, gülmek <b>diyafram</b>ı da çalıştırdığı için güldüğümüzde karnımız ağrır, deyim
yerindeyse karnımıza yumruk yemiş gibi oluruz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Uzman.TV’deki <a href="http://www.uzmantv.com/nefes-egzersizlerinde-kahkaha-nasil-kullanilir" target="_blank">şu videoda</a> <b>Enerji Teknikleri Uzmanı Gülcan
Arpacıoğlu</b> konuyla ilgili, anlattıklarımı özetler nitelikte bir özet
sunuyor.<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<b>Bir tedavi yöntemi olarak 'gülmek'</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gülmenin olumlu etkenlerinden biri de şu: <b>gülmek bir tedavi yöntemidir.</b> Bu yeni
bir bilgi olmadığı için şaşırmadığınızı tahmin ediyorum. Şimdiye kadar <i>gülerek tedavi yöntemi</i> gibi bir şey
elbet duymuşsunuzdur. Bunun nedeni de şu: <b>gülmek
bir ilaçtır.</b> Tabii insanlar prospektüslü, sabah akşam almalık ilaç olarak
görmedikleri için itibar etmeleri zor olabilir. Ama bakın Hintli doktor Madan
Kataria (Uzman.TV videosunda da adı geçiyor) gülmeye nasıl itibar ediyor ve
bunu bir iyileşme yöntemi olarak <a href="http://www.dw.de/g%C3%BCld%C3%BCrerek-tedavi-ediyor/a-16490599" target="_blank">kullanıyor...</a><o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
“Alışılmadık bu tedavi yöntemini Hintli doktor ilk kez 1995
yılında Mumbai'de bir parkta denemiş. Hastalarıyla beş kişilik bir halka
oluşturarak kahkahalarla gülüyorlarmış. Grubun üyeleri zamanla artarak 50
kişiye çıkmış. Bugünse Kataria bu tedavi yöntemini tüm dünyada hayata
geçiriyor. 60 ülkede yaklaşık 6 bin gülme kulübü bulunuyor ve buralarda hep
birlikte gülünüyor.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Buradaki etkenlerden biri de şu, zaten makalede de
değiniliyor; vücudun <i>gerçek gülüşle
sahtesini ayırt etmesi</i> zor, hatta imkânsız. Yani eğer gülüyorsan
gülüyorsundur, o yüzden gülmenin bir nedeni olmayabileceğini söylüyorum. Ama
doktor Kataria’nın şu lafı olayın püf noktası: “Zaten sahte bir gülüş bir süre
sonra gerçeğe dönüşüyor. Deneyin göreceksiniz."<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gülme yogasına ait bir video:<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/j4WP1MfRoSA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Makalede araştırmaların, gülmenin ne denli faydalı olduğunu
gösterdiği de bir gerçek. Bağışıklık sisteminin güçlenmesinden stresin
azaltılmasına, daha iyi ilişkilerden daha rahat bir sindirime kadar çeşitlilik
gösteriyor. Hatta önceki paragraflarda yazdığım gibi, spor gibi bir etki
yaratarak endorfin salgılanmasına olanak sağlıyor. Bu çok önemli.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Doktor Kataria, gülmenin bir terapi şeklinde
uygulanabildiğini, her gün 15-20 dakikalık ufak seanslarla gülünebileceğini
belirtiyor. “Bunun için komedi filmi açmayın,” diyor, “tüketilebilir herhangi
bir üründeki gülme oranı düşüktür ve kişiden kişiye fark edebilir. <i>Siz sadece gülün.</i>”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Tamam. Diyelim ki biri komik bir şey anlattı (fıkra, hikâye,
komik bir ânı vb.) ve sizinle birlikte herkes güldü... Ama sizde tuhaf olan bir
şey var: sizin gülmeniz <i>bitmedi</i>,
hatta <i>artarak devam edecek</i> gibi
duruyor. Herkes ciddileşmişken, o toplu gülmenin ardından içinizden yavaş yavaş
gelmekte olan o yeni gülme dalgasını ne yapacaksınız? İşte dananın kuyruğunun
koptuğu yere geldik: <i>neden</i>
güldüğünüzü karşı tarafa anlatmak, veya anlatmaya çalışmak ama başaramamak...<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<b>Osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur!</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Herkes insanoğlu ama kimse aynı değil; herkesin güldüğü
binbir çeşit şey var. Ben mesela kendimi ota boka, hatta deyim yerindeyse <i>osuruğa gülen</i> biri olarak tanımlıyorum. Bu yüzden çok kez "Osuruğa gülenin osuruk kadar aklı yoktur" aşağılamasına maruz kalmışımdır, ama eminim ki bunu diyenlerin de güldükleri başka osuruktan mazeretleri vardır, eminim! Ayrıca gülmenin <i>akılla ilgili</i> bir şey olmadığı -veya olmayabileceği- de bir gerçek. O yüzden bu lafa takılmamakta fayda var; bu laf, gülünecek durumda gülmemeyi beceren <i>gıcık</i> insanların karşısındakini aşağılama yöntemi. Ben gülerim... Hatta ben, sırf karşımdaki insan gülüyor diye gülebilen biriyim. Veya
karşımdaki ciddiyken bile gülebilen biriyim. Biri osursa gülerim, hapşırsa
gülerim. Daha doğrusu <i>gülebilirim</i>
diyeyim, garantisi yok! Ha mesela, hıçkırık en çok güldüğüm durumlardan
biridir; gerek kendi hıçkırığımda, gerek başkasının hıçkırığında acayip gülesim
gelir. Aynı şekilde geğirme sesine de kimi zaman güldüğüm olmuştur.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Eminim pek çok kişinin daha, yukarıda saydığım konular kadar
benim gibi güldükleri pek çok durum ve mevzu vardır. Ancak gülmeyi tutmakla
tutamamak arasında da ince bir çizgi var; o çizgiden sonra karşı taraf
kızabiliyor işte. Eee, ne yapacağız o durumda?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Mesela şurada örneği olan videodaki spiker abimiz gibi.
Spiker bey stüdyoda iki konuk ağırlıyor: birinin tümör ameliyatı esnasındaki
bir hata yüzünden ayakları tutmuyor, ötekinin başka bir operasyon sırasında ses
tellerine bir şey olmuş. Spiker abinin de koptuğu nokta, ses telleri zarar
gören şahıs. Ama öyle böyle kopmak değil...<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/lUado9iEwLA?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Videonun Türkçe altyazılı hâline <a href="http://www.youtube.com/watch?v=LnKseJzuaeE" target="_blank">buradan ulaşabilirsiniz.</a></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Bu videoyu ilk izlediğimde, üstteki paragraflarda saydığım
mevzulara güldüğümü söylediğim için, ne kadar çok gülmüş olabileceğimi tahmin
edersiniz herhalde. Gülmekten yerlere yatmıştım. Video Youtube’da da bir hayli
izlenme sayısı elde etti. Tabii sonradan bir araştırmayla öğrendim ki, bu
program aslında bir skeçmiş ve uzun süre gerçek <i>sanılmış</i>. İnsanlar da videoyu izleyip, “Spikerin yerinde olmak
istemezdim,” tarzı yorumlar yapmışlar.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hadi diyelim bir şey komiğimize gitti gülüyoruz, deriz ki
“Yav biri şöyle bir şey demişti/yapmıştı, aklıma o geldi o yüzden gülüyorum”...
<i>Sinirimiz bozulduğunda</i>
gerçekleştirdiğimiz gülme krizini nasıl açıklayacağız, anlatacağız? İnsan her
zaman komiğine giden bir şeye gülmeyebilir, yeri gelir siniri de bozulabilir ve
sinir bozukluğu ânında herkes illa kızmaz, somurtmaz -- kimileri de güler!<o:p></o:p><br />
<br />
Ablamız videoda görüldüğü üzere gülmesini tutmak için fena çabalıyor.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/1OAp8R2WFHs?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
NTV'deki şu spiker hanım da gülmeyi tutamama konusunda büyük başarı gösteriyor:</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/8u7wrGrpMqE?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
Ya da İngiliz program sunucusu abimizin sorudaki sporcunun ismini söylerken gülmesini tutması ve tutamaması arasında kaldığı an:</div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/WP8Uqq-2Wu8?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div style="text-align: left;">
<br /></div>
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Birkaç sene önce Skype’ın şu laughter chain, yani kahkaha
zincirini keşfetmiştim ve ilk izlediğimde, hatta ikinci, üçüncü izleyişlerimde
de, tahmin edebileceğiniz üzere kopmuştum. Demiştim ya gülen kişiyi bile
izlesem gülerim diye, aynı o hesap.<o:p></o:p><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/p32OC97aNqc?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Biri bir videoya gülüyor bunu kaydediyor, öteki onun
videosuna kopup bunu kaydediyor, başkası onunkine, beriki ötekininkine...
derken böyle böyle bu video oluşuyor. Videodaki herkesin <i>sırf komik olduğu</i> için gülmediğine bahse girerim -- kiminin siniri
bozulduğu için gülüyor olabilir. Mesela sondaki teyzenin gülmesi artık gülme
değil, aşmış bir kahkaha biçimi; kopuyor, tuhaf sesler çıkartıyor, kendi
kendine gülüyor, tutamıyor...<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<b>Sizi ciddiyete davet ediyorum!</b><br />
<b><br /></b>
Gülmenizin gelip de gülmemek zorunda olduğunuz durumlardan biri de genellikle ciddiyetin hâkim olduğu durumlardır. Bir toplantıdasınızdır, veya ilk paragraflarda örneğini verdiğim üzere derstesinizdir, veya sessiz olunması gereken bir ortamdasınızdır ve herkes birbirinden ciddiyet beklerken, sizin içinizden, tam da o zamanda, <a href="http://birgariphayatt.blogspot.com/2013/02/murphynin-otuz-boku-thirty-shits-of.html" target="_blank">Murphy Yasaları'na</a> uygun biçimde gülesiniz gelir (artık aklınıza komik bir şey mi geldi, yoksa adamın tekinin mimiğine mi takıldınız?) ve kendinizi tutamazsınız. Hani böyle herkesin güldüğü, gülmenin son derece normal karşılanacağı bir ortamda güleceğiniz varsa istediğiniz kadar gülersiniz ve biter; ama durum, gülmeyi gerektirmeyen, gülmenin tuhaf karşılanacağı bir ortam olursa yandınız! İnsanın ister istemez gülesi gelir. Sırf bu yüzden ne ocaklar söndü, ne aileler dağıldı, insanlar işsiz kaldı, hamile kadınlar çocuklarını doğuramadı, kaç genç delikanlı maça yetişeyim derken sonuna yetişti...<br />
<br />
<br />
<b>Gülmeyi kontrol edebilseydiniz?</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir ortamda komik bir şey dediniz, etrafınızdaki insanlar da
güldü, ama gülenlerden biri gülerken aynı zamanda burnundan hava kaçırıyor,
“Hoorrr! Hoorrr!” diye ses geliyor. Siz hem kendi anlattığınıza ya da
başkasının anlattığına gülüp, üzerine bir de bu sese gülüyorsunuz ve duramıyorsunuz.
Ne yapacaksınız?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İşte o en önemli mesele: gülmeyi tutabilmek, bastırabilmek.
Gülme krizine girmeden kendinizi kontrol edebilmek. Nasıl yapacaksınız?<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aklınıza hemen kötü bir anıyı getireceksiniz, gerçekten zor
durumda olduğunuz, üzüldüğünüz, düşününce rahatsız olduğunuz bir anıyı ve
zihninizi sadece onu düşünmeye zorlayacaksınız, ona yoğunlaşacaksınız.
Gülmenizin geçtiğini düşünseniz bile rahatlamayın, içerde bir yerlerde
saklanıyor olabilir, o yüzden bir süre daha aynı anıyı düşünerek kendinizi
yatıştırın. Şunu unutmayın ki gülme geldiğinde kalp atışlarınız hızlanmış olur
ve gülme boyunca da kalp atışları hızlıdır. Bu nedenle belki de kalp
atışlarınızı dinleyerek sakinleştiğinizden emin olabilirsiniz.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gülmeyi tutamamak kötü bir şey değil (kötü; kime göre neye
göre?), insanların verdikleri tepkiye göre değişen bir durum. Dolayısıyla
gülmenizi kimi zaman tutamıyorsanız yalnız değilsiniz; dünya üzerinde sizin
gibi pek çok kişi var. Emin olun bu pek çok kişi şimdiye kadar defalarca
gülmeyi tutmakla cebelleşmiş ve sonuç olarak ya tutamamış ve koyuvermiştir, ya
da tutmayı becerebilmiştir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir yöntem daha var gülmeyi tutabilmek için, ama bu, öteki
yönteme göre biraz daha zorlu. Basit, ama zorlu. Gülmeniz geldi diyelim ve
etrafta gülmenizi tasvip etmeyeceğini düşündüğünüz insanlar var; hemen <b>derin bir nefes alın</b>, bayağı derin hem
de, derin bir iç geçiriyormuş gibi. Ama dikkatli olmanızda fayda var, çünkü
Allah’ın cezası gülme krizi tam o nefes alma sırasında ortaya çıkabilir, hem de
ansızın ortamdaki birinin yaptığı bir hareketi göz ucuyla görmeniz neticesinde.
Derin nefes aldıktan sonra o nefesi uzunca verin ve aynı anda elinizle
göğsünüze bastırın. İşe yaraması lazım, değilse öteki yöntemi kullanın. O da
olmuyorsa, imkânı yok güleceksiniz!<o:p></o:p><br />
<br />
<br />
<b>Gülmek bir lükstür</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Peki biz neden gülmeyi tutmak zorunda kalıyoruz? Neden yeri
geldiğinde gülünür, yeri gelmediğinde gülünmemesi gerekir? Bence tek bir cevabı
var: diğer insanlar sinir olmasın diye! Bundan daha başka mantıklı bir neden
gelmiyor aklıma ne yazık ki. Gülmek anlık gelen ve her zaman sebebi olmayacak
bir şeyse güleceksin ve karşı tarafın da buna saygısı olacak, bu kadar basit.
Kimseye git cenazede gül demiyoruz ya sonuçta! Kişinin gülmesi geliyorsa, bu o kişi için <i>bence</i> bir nimettir ve güleceği varsa gülmelidir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Şunu aklınızdan sakın ha çıkarmayın: <b>gülmek bir lükstür</b> (Cem Yılmaz öyle
diyor!),<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/BQ5mJy2eqTc?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br />
dahası <b>gülmek bir tedavi yöntemidir</b>.<b> </b>Dolayısıyla gülmeniz geldiğinde
gülmeyi tutamamak gibi bir durumla karşı karşıya gelirseniz, gülün gitsin...
İnsanlar size tuhaf, kınayıcı, eleştirel, kızgın gözlerle bakabilir -- sektör
edin! En kötü ihtimalle komik bir anınız olmuş olacak ki bu da en kötü ihtimal,
yani rahat olun. Ha belki şu bahane işinizi görebilir: hani hapşırığı tutmak <i>kimi zaman</i> ölümcül <a href="http://www.samanyoluhaber.com/gundem/Hapsiriga-ikinci-kurban/197868/" target="_blank">olabiliyor ya</a> (Google'da aratırsanız hapşırığı tutarak ölme konusunda birkaç haber var),
siz de gülmenizi tutamayıp gülme krizine girdiğinizde insanlar sizi
eleştirince, “Tutarsam öleceğimi sandım! Ne yani ölse miydim?!” deyip
yırtabilirsiniz. Nasıl olsa karşı taraf sizin lafınızı anlayıp “gülmek...
ölmek?... ne alaka?” diyene kadar iş işten çoktan geçmiş olacak.<o:p></o:p><br />
<br />
Son olarak, bir süre önce izlerken güldüğüm ve keyif aldığım bir canlı yayın vakası videosunu paylaşarak huzurlarınızdan ayrılıyorum. Orijinali de var (YouTube'da "Şerif Issı" diye aratabilirsiniz), ben Okan Bayülgen'li versiyonunu daha çok beğeniyorum. Gülmezseniz dert değil, ama gülerseniz bir teşekkürü isterim! :)<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.youtube.com/embed/QKAdTwwHw84?feature=player_embedded' frameborder='0'></iframe></div>
<br />
<br /></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-577240386205664579.post-55228552789877766552013-07-19T13:04:00.000+03:002013-07-19T13:10:29.845+03:00Hayatın bir fotoğraf karesine sığması<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjth-KZCrF97sSXdJDwpmWW3jJA7m9FpFRIycnllsfP14KUl3I2oXO3f7bRIB0nV87_-TAVFoe9diqJ5OiHTsdxG-eqrywIyL9Qpr0dL0EtQj89C9u9c3lslw2EZFy58IfUsFz6n9WPJ9qI/s1600/funeral-flowers.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="300" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjth-KZCrF97sSXdJDwpmWW3jJA7m9FpFRIycnllsfP14KUl3I2oXO3f7bRIB0nV87_-TAVFoe9diqJ5OiHTsdxG-eqrywIyL9Qpr0dL0EtQj89C9u9c3lslw2EZFy58IfUsFz6n9WPJ9qI/s400/funeral-flowers.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
İyi kötü bir hayat yaşarsın, sevdiğin sevmediğin insanlar
olur, acı tatlı anıların olur, gülmüşsündür, ağlamışsındır... ve her şey bir
günde biter, hayatın bir fotoğraf karesine sığar.</div>
<a name='more'></a><o:p></o:p><br />
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hayat dediğimiz şey, düğün ve cenazenin bir karışımıdır
aslında; Tanrının terazisinin o mükemmel dengesi, acı ve tatlının, iyi ve
kötünün, mutluluk ve mutsuzluğun bir karışımı, bir birlikteliğidir. Kimse
hayatı için sadece iyi veya sadece kötü demez - diyemez, çünkü aslında tamamen
kötü olduğunu sandığımız hayatın içinde görmezden geldiğimiz iyi şeyler, aynı
şekilde iyi olduğunu sandığımız hayatta bizi gizliden gizliye etkilemiş kötü
şeyler de vardır. Bir insan hayatının tamamen iyi olduğunu söylüyorsa hayata
tozpembe bakıyor demektir; tamamen kötü olduğunu söylüyorsa da kendisine sunulan
iyi şeylerle ilgili nankörlük yapıyor demektir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her neyse... Yukarıda uzun uzadıya yazdığım hayat formülünün
esasında vardığı en son nokta, ölüm. Hiçbir insanın kayıtsız kalamayacağı bir
kelime ‘ölüm’; ölmek, bu dünyada olmamak, artık yaşamayacak olmak, ardında seni
seven sevmeyen insanları bırakarak ‘huzur’a ermek... Bunun metaforik bir
tanımlaması olarak da; hayatın bir fotoğraf karesine sığması... Yaşıyorsun;
insanları seviyorsun, insanlar seni seviyor; insanlara kızıyorsun, insanlar
sana kızıyor; seviniyorsun, üzülüyorsun; bazen tahmin ettiğini düşündüğün,
bazen de tamamen tesadüflerle geçtiğine inandığın, sana biçilmiş bir hayatı
yaşıyorsun ve bir gün o şey oluyor -adına ‘ölüm’ dedikleri- ve ne oluyor
biliyor musun? Seni resmeden bir vesikalık fotoğraf bir çerçevenin içine
sığıyor, çerçevenin altında adın soyadın yazıyor, onun altında da doğum ve ölüm
tarihin... işte, bütün hayatının esas olarak betimlendiği an orası.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Fotoğrafın içine yerleştirildiği çerçeve, benim şimdiye
kadar gördüğüm kadarıyla hep <i>beyaz.</i>
Ben bunu şuna yoruyorum: camiye cenazeler gelmiş, hoca soruyor, “Rahmetliyi
nasıl bilirdiniz?” Ahali cevaplıyor: “İyi bilirdik.” Hoca soruyor, “Hakkınızı
helâl ediyor musunuz?” Ahali: “Helâl olsun!” Hakkınızı iki kere daha helâl
ediyorsunuz, toplamda üç. Yani vefat eden kişinin sevabı, günahı artık ne varsa
hepsi kabul olsun, benim onda hakkım kalmadı, helâl ediyorum diyorsunuz. İşte o
çerçevenin beyaz kısmı bunu anlatıyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Adın soyadın, doğum ve ölüm tarihin ise <i>siyah</i>. Siyah kararlılık olabilir; kalın, sert, belki acı ama
gerçek. İsmi şu şu, doğum tarihi şu, ölüm tarihi şu. Bunlara kimse itiraz
edemeyeceği için bu bilgiler o beyaz kâğıt üzerinde siyah, kalın biçimde
yazılmış.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yani o yakamıza yapıştırdığımız çerçevedeki resmi
çıkartırsak, elimizde iki renk kalıyor: <i>siyah
</i>ve <i>beyaz</i>. Film gibi bir hayat,
belki de <i>Yin ve Yang</i>; ‘her iyiliğin
içinde bir kötülük, her kötülükte bir iyilik vardır. Hiçbir şey siyah beyaz
değildir, bir damla tersini damlatırsın gri de olur.’<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben kendimi bilmediğim bir zamandan bu yana ölen kişi için
yapılan bu geleneğin gerçekten bu anlamları barındırıp barındırmadığını
bilmiyorum, bu benim kendi yorumum. Ama biraz daha düşünecek olursak, son
derece sıradan ve -belki de- bilinçsizce yapılan bu alışkanlıklar aslında
içinde bazı özel ve genel anlamları, mesajları barındırıyor olabilir.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Gelelim esas meseleye; anneannemi kaybettim... Annemi
kaybetmiştim, bu sefer anneannemi. Nasıl diyeyim, nasıl tanımlayayım diye
kasmama gerek yok, iki kelime yeter: <i>pamuk
gibi</i>. Pamuk gibiydi benim anneannem. Belki kızardı azarlardı ama o bütün
ebeveynlerde var. Onu hesaba katmazsak, pamuk gibi bir insandı, gülerdi, hep
gülümserdi - sırf yüzü değil, gözlerinin içi de gülerdi. 89 yaşında vefat etti,
koskoca bir 89 yılı ardında bırakıp “Bana müsaade...” diyerek Hakk’ın rahmetine
kavuştu. Cumhuriyet’in kuruluş zamanlarını görmüş, bir <i>Cumhuriyet kadını</i>. Devamlı çalışırdı, fiziksel olarak da, zihinsel
olarak da. Kendimi bildim bileli gazete okurdu, kalkar yemek yapardı, duramaz
evi toparlardı. Hiç durmazdı, durmadı... 2010 yazındaki rahatsızlığı kendini
gösterene kadar. Bu kadar enerjik, bu kadar güçlü olmasını neye bağlardı bilmiyorum.
Bir keresinde sormuştum nasıl bu kadar sağlıklısın diye, bana şöyle demişti; “Hiç
içki içmedim, hiç sigara içmedim, hiç kahve içmedim.” (Son kısmı doğru
hatırlamıyor olabilirim, aklımda kahve olarak kalmış.) Hani hep derler ya şunu
şunu yemeyin içmeyin, uzun ömürlü ve sağlıklı yaşayın diye; işte anneannemin
formülü de buydu. Namazında niyazında bir insandı, vakti geldi mi namazını
eksiksiz kılardı. Kendimi bildim bileli hiçbir yanlışı, hiçbir kötülüğü olmadı.
2010’da geçirdiği rahatsızlıktan ötürü fiziksel olarak belki yoruldu, hayat
onun için biraz daha zorlaştı; ama yılmadı ve yaşamaya devam etti. Onu ne zaman
ziyaret etsem, “Nasılsın iyi misin?” diye sorsam, iki eliyle önce göğsünü gösterip,
“Allah sağlığımı,” der, sonra ellerini başının iki yanına götürüp tutar gibi yaparak
“ve aklımı korusun, hiçbir şeyim yok.” derdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Karşıyaka Mezarlığı’na bir sene içinde üçüncü gidişim oldu:
2012 Ağustos’ta Bilkent’ten bir arkadaşım trafik kazasında hayatını
kaybetmişti; 2012 Aralık’ta eniştemin babası Zeki Dede’yi kaybettik (annemle
çok iyi anlaşırlar ve birbirlerini çok ama çok severlerdi); 2013 Temmuz’da da
anneannemi kaybettik... Artık o kadar alıştım ki (Allah sık gitmeyi nasip
etmesin tabii), mezarlığa yolum sene içinde illa bir şekilde düşüyor ve o
gerçek, “Ben buradayım,” diyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bir cenazeye gittiğimde, bir sevdiğim, akrabam, arkadaşım
vefat ettiğinde şunu düşünüyorum: bir insanın kendini bu kadar sevdirdikten
sonra gitmesi doğru mu? Böyle bir durumda doğru nedir? Elbette <i>göreceli</i>. Bize kendini sevdiren zamanı
geldi mi gidiyor, durdurmanın, önüne geçmenin imkânı yok; yapılacak şey <i>kabullenmek</i>, çünkü elimizden başka
hiçbir şey gelmiyor. Benim ya da başka kimsenin gücünün yetmediği bir durumda,
Allah’ın verdiği canı Allah alıyor, sana da gidenin ardından, “Nur içinde
yatsın...” demek düşüyor.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNormal">
Evet sevgili dost; hayatın ne olursa olsun, nasıl yaşamışsan
yaşa (dilerim iyisiyle kötüsüyle lâyık bir hayat yaşarsın), bilmeni isterim ki
en sonunda fotoğrafın beyaz bir çerçevenin içine sığıyor, altında adın soyadın,
doğum ve ölüm tarihin, hepsi bu... Bedenin bir kutu içindeyken, ruhun bize o
fotoğraf karesinden gülümsüyor, belki de sadece bakıyor...<o:p></o:p></div>
Anonymoushttp://www.blogger.com/profile/11499172883399107822noreply@blogger.com0