Senelerdir 21 Aralık 2012’yi
bekleyip “Acaba kıyamet kopacak mı?” diye heyecanlanan veya komik bulan, ancak kıyamet kopmadığı
için hevesi kursağında kalan ya da kalmayan, “Kıyamet bizi teğet geçti!” diye
sevinenlerden misiniz? O zaman “Kopamayanlar” bir edebî eser değil; sizi, bizi, hepimizi anlatan bir kelime. Çünkü 21 Aralık’ta zaten kıyamet kopmayacaktı, onun yerine başka bir
şey oldu…
Malûmunuz senelerden beri
bilim dünyasında süregelen bir tartışma idi 21 Aralık 2012’de kıyametin kopup
kopmayacağı. Çok uzun yıllar önce yaşamış olan Maya uygarlığına ait taştan bir
disk üzerine işlenmiş olan takvimde 21 Aralık 2012’den sonrası yer almıyordu,
bu da insanların 21 Aralık’la ilgili çeşitli spekülasyonlar yapmasını
sağlıyordu. Bu kıyamet ve kıyametin kopmasıyla ilgili heyecan ve endişe 2000’lere
girdiğimizde etkisini biraz daha gösterdi ve son bir sene içinde, özellikle de
son 2-3 ay tavan yaptı.
Magazin sesiyle: "İŞTE O TAKVİİİM!"
Bazı insanların endişeleri o
kadar yüksekti ki, gerek bilim dünyası (NASA), gerekse din âlemi (Diyanet
İşleri Başkanlığı) 21 Aralık 2012’de kuvvetle
muhtemel kıyametin kopmayacağını
belirtti. Galiba son bir sene içinde de Fransa’nın Bugarach Köyü’ne ve Türkiye’de
İzmir’in Selçuk ilçesinde Şirince Köyü’ne kıyametin etki etmeyeceği gibi bir haberin
gündeme gelmesiyle birlikte insanların ilgisi bu iki bölgeye çekildi. Öyle ki,
Şirince Köyü’ne Tom Cruise’un bile
geleceği iddia edildi. Şirince Köyü’nde beklendiği kadar çok ilgi olamadı
belki, ancak yine de canlı yayınlar yapıldı, geri sayımlar gerçekleştirildi,
geri sayımın sonunda kıyametin kopmadığını gören köy halkı bunu alkışlarla,
şapkalarını havaya atarak kutladılar! Hatta muhabirin hemen arkasındaki klasik “Mahmut
beni görüyon mu televizyona çıktım!” diyerek elini kameraya sallayan ve telefonla
konuşan adam bile oradaydı.
İnsanlar 21 Aralık 2012’nin lanetine o kadar inandılar ki, bunun
aslında belki de bir hediye
olabileceği hiç akıllarına gelmedi… Evet, bizler “kopamayanlar” olarak 21 Aralık’ın gerçek
anlamını bilemedik, anlamadık veya buna dikkat etmedik. Fakat 21 Aralık’ta başka bir şey oldu…
21 Aralık 2012’de, sevgili
dostlar, insanoğluna bir güncelleme
geldi. Evet biraz komik bir teori gibi gelebilir, ancak insanoğlunun yeryüzündeki
yaşantısında yeni bir evreye
girildi. Hatta buna Foton Kuşağı da
deniyor.
"Bana Foton Kuşağı'nın resmini çizebilir misin Abidin?"
Bunu tabii lütfen zihninizde
kırmızı kurdelesi kesilerek açılışı gerçekleştirilen bir güncelleme olarak
görmeyin, çünkü bu zihinsel bir
güncelleme; artık algılarımız değişecek, farklılaşacak ve insanlara ve
olaylara, dahası evrene bakışımız daha farklı bir boyutta ve seviyede olmuş
olacak. Foton Kuşağı ile ilgili Vikipedi'de yer alan şu bilgiye göre; “bu yeni boyut düşünebilen canlılara, farklı yetenekler ve farklı
fikirler kazandıracağı ileri sürülür. Belirli zaman dilimlerinde,
insanoğlunun kurduğu düzenin artık işe yaramayacağı, birçok insanın yeni fikirlerle öne atılacağı bir
düşünce birliğinden bahsedilmektedir. Barış ve huzurdan bahsedildiği; anlayış
tarzlarından, kültürel yapıya, ekonomik değişimden, özgürlüklere yeni bir boyut kazandıracağı 'inancını'
kapsayan, bu düşünce birliğinin oluşacağını bekleyen kişilerin tanımladığı bir
kuşak olarak da görülebilir.”
"Allah'ım kopmaya geliyorum!"
Şurada bir arkadaşın da bahsetmiş olduğu gibi; 21 Aralık 2012’den itibaren artık
farklı bir evreye girmiş durumdayız. Artık bilincimiz daha orantılı, daha açık
bir hâle gelmiş olacak. Makalede yazıldığı üzere; “21 Aralık 2012, bilinç
düzeylerinde her iki tarafın yerçekimi noktasında düzelmeler ve daha orantılı
bir bilinç sistemi olmasına etki edecek. 21 Aralık yaklaşırken bilincin pozitif
ve negatif olabilecek iki kutbu daha yüksek bir etkiye sahip olacak.” Yazı
biraz fazla bilimsel açıdan ele almaya çalışıyor, ancak özet olarak yukarıda da
yazdığım üzere, bilincimizde birtakım değişiklikler olacak ve bunları
gözlemleyeceksiniz. Bilincimiz daha açık
olacak.
21 Aralık’taki güncellemeyle birlikte meditasyon, yani
derin düşünme açısından da gelişmiş olacağız. Yine aynı verdiğim linkteki
arkadaşın anlattığı üzere; meditasyonu boş bir odaya kendinizi kapatıp mumları
yakarak yerde bağdaş kurup kendinizle kalmanız olarak görmemeniz gerek, yani
bunu bir eylem olarak görmeyin. Bu
daha çok derin düşünme sayesinde hatırlamanın
daha da kolaylaşacağı ve hatırlamaya dair daha fazla vaktiniz olacağı anlamına
geliyor. Yan meditasyon kendi kendinize yaptığınız bir şey değil, sizin parçası
olduğunuz bir bütünlük. İnsanların
yuvarlak oluşturacak şekilde oturup gelecekleriyle ilgili hayal ve
fantezilerini anlatması da bir meditasyondur ve bu diğer insanlarla iletişim ve
etkileşime girme yollarından sadece bir tanesidir. Günlük hayatın
koşuşturmacasını, evden işe, işten eve yetişmeyi, çocuğunuz varsa onunla
(onlarla) vakit geçirmeyi ve bunun aslında ne kadar yorucu olabileceğini
düşünün; meditasyon anlamında 21 Aralık’ta aldığımız güncelleme itibariyle
derin düşünmeye daha fazla imkânımız olacak ve bilincimiz de
kuvvetleneceğinden, benliğimiz, düşünce yapımız, düşünce gücümüz de değişecek,
gelişecek.
Ama bu bilgi ışığında sevinip de gidip Kukulkan Piramidi'nin önünde hoplaya zıplaya poz vermeyin, buna gerek yok.
Kukulkan Piramidi bilirsiniz Maya uygarlığının astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koydukları şeklinde yorumlanan belirli bir sistemle inşa edilmiş olan piramittir.
Piramidin 4 tarafındaki basamakları sayıp üzerine tepesindeki düzlüğü de ekleyerek senenin 365 gününü; veya piramidin inşa ediliş biçimine bağlı olarak güneş ışınlarının merdivenlerde yarattığı yılansı figürle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin başlangıcını hesaplayabilirsiniz. Ki bu yılan da, piramide ismini veren Kukulkan yılanıdır. Mayaların bu yılanı, vücudunun, gökcisimlerinin yörüngelerinin şeklini alabilmesinden (S'ler çizebilmesinden) ötürü göksel bir sembol olarak aldıkları da bilinir. (Kaynak: Vikipedi)
Neyse...
Bilim dünyasında 21 Aralık’taki
güncellemenin, sırf zihinsel değil,
fiziksel olarak da insanoğlunu etkileyeceği gibi biri teori de yok değil.
Sonuçta o kadar enerji açığa çıkacak, insanın fiziksel olarak da etkilenmemesi
mümkün mü?! Mesela Arif Baştürk şuradaki “21 Aralık 2012 ve Foton Çağı-1-“ adlı yazısında hem zihinsel, hem fiziksel
gelişmeleri anlatıyor: “Bilim adamlarının söylediklerine göre bu yüksek
enerjili fotonların insan vücudunda meydana getirdiği değişiklikler kolay kabul
edilir türden değil. 4.boyutun tam olarak bilinmediği halde beşinci boyuta
geçileceğinin tahmin edilmesi, telekinezi ve psişik güçlerin artması insanların
birbirine karşı davranışlarını ne yönde etkiler ve ne yönde değiştirir orası da
ayrı bir merak konusu. Foton kuşağına girildikten sonra olması beklenenler
(kimin söylediği bilinmese de ) bilindiği gibi ilk gün oluşan elektromanyetik
aladan dolayı elektrikli aletlerin çalışmaması ve 5 milyon elektron voltluk
radyasyondan dolayı insan vücudunda bazı
değişikliklerin meydana geleceği.”
"Bu bana gelen güncelleme bozuk galiba..."
Elbette fotoğraftaki eleman gibi bir hâle gelmeyecek insanoğlu. Burada tabii biraz da 21
Aralık gününün yaratmış olduğu bilim kurgusal
düşüncenin bir etkisi olarak “İnsanoğlunun vücudu değişecek, orası burası
büyüyecek, uzayacak” gibi üst düzey spekülasyonlar da yok değil. Ama benim esas
üzerinde durduğum nokta, bu gelen güncellemenin zihinsel, düşünceyle ilgili
olduğu kısmı. Zira şu an bile bu güncellemenin etkisi altında olduğumuzu
düşünüyorum. Yani bahsettiğim şey, “Fala inanma falsız kalma,” değil, biraz
daha bilimsel bir konu.
Eğer hâlâ 21 Aralık’ta
kıyametin kopmuş olması gerektiğini düşünen bir “kopamayan”sanız, sistemi kapatıp açın,
büyük ihtimalle kendinize gelirsiniz. Eğer güncelleme yine gelmediyse TC kimlik
numaranızı gözden geçirmenizde fayda var; güncelleme bu numaralara göre sırayla
gelecek diyolla! J
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder