Ayşe, terastaki sandalyede oturmuş, önündeki tabakta duran
menemenden bir çatal daha alıp bir yandan batmakta olan güneşi izliyordu. Bu,
hayatında vazgeçmeyi hiç istemeyeceği bir mutluluk ve huzurdu. Henüz Yeşil’e
sebebini söyleyemese de, bu mutluluğa ihtiyacı vardı, her zamankinden daha çok.
27 Haziran 2012 Çarşamba
25 Haziran 2012 Pazartesi
Enivicivokke! (Bir Michael Jackson Anısı)
"Abi Michael ne diyor bu şarkıda? Enibicibokke- enigicivokke- eniveciokke- anivacivoki- enigıcıokke- bokke mi vokke mi okke mi? Vokke tamam, ama başı ne? Dur bir daha çalıyorum o kısmı... Enigici- eniveci- enibici- bici değil galiba... Hah tamam buldum; enivicivokke diyor abi! Tamam tamam."
20 Haziran 2012 Çarşamba
Nöbet - Beşinci Bölüm
Kırmızı ve Sarı, Gri Üç’ün arkalarından takip etmesi
eşliğinde, Pembe’yi Skala’nın içinde bodrum katına doğru indirmeye koyuldular.
Pembe hâlâ yaşadığı şokun etkisiyle hareketsizdi ve henüz tek bir laf
etmemişti.
13 Haziran 2012 Çarşamba
Nöbet - Dördüncü Bölüm
Yeşil, Ayşe’yle parkta oturmuş, baharın insanın içine
işleyen o sıcacık ve serin havasını soluyordu. Çocuklarını oynatmak için, ya da
köpeklerini gezdirmek için parka gelmiş olan bir sürü insan da etrafta
geziniyordu. Çocukların eğlenceli çığlıkları her nedense Yeşil’e daha bir keyif
veriyordu. Tepelerinden uçmakta olan martıların ötüşleri de bu mizanseni Yeşil
için güçlü kılan etkenlerden biriydi.
6 Haziran 2012 Çarşamba
Nöbet - Üçüncü Bölüm
Herkes görev yerlerine yavaş yavaş dağılırken, Yeşil de
isteksiz ancak kaderine mahkûm bir halde Skala’ya girdi. Ne çok büyük, ne de
çok küçük bir yapıydı burası; Yeşil’in bildiği kadarıyla bilmemkaç senesinde
inşa edilmiş ve o zamandan beri ufak tefek revizyonlar dışında genel anlamda
pek bir değişikliğe uğramamıştı. Birçok demir parçasının birbirine perçinle
monte edilmesinden meydana gelmiş olan bu yapı temel olarak renklerin içinde
yaşaması, istirahat etmesi için inşa edilmişti. Boyu, çevresini saran Duvar’ın
iki buçuk katı kadar bir şeydi, yani en üste çıkıldığında Skala’nın yer aldığı
alan görülebiliyordu- ancak genelde de görülecek çok bir şey olmuyordu çünkü
oldukça geniş bir alana yayılan pus ve sis hakimdi, bir de bu sis tabakasını
bıçkın ve sert görünümlü ağaçlar yer yer kesip dağıtıyordu. İnsanın böyle bir
alana bakınca içinin kararması pek bir mümkündü.
Etiketler:
duvar,
gözlem odası,
ışık odası,
Kurgu,
öteki taraf,
skala
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)