10 Ekim 2013 Perşembe

Bazı insanlar seksi doğar.


Hepimiz gündelik hayatta etrafımızdaki insanlara güzel ve yakışıklı, düzgün görünmek için elimizden geleni yapıyoruz, bakımlı olmaya özen gösteriyoruz. Ancak bazı insanlar var ki, özen göstermelerine gerek bile olmadan güzel, yakışıklı, hatta direkt olarak ‘seksi’ olabiliyorlar... Çünkü bazı insanlar seksi doğar.


“Seks satar” (Sex sells) kuralı 21. yüzyılın altın kurallarından biridir ve hemen hemen her alanda kendini gösterir. Herhangi bir kişi, obje veya olayı satmak, pazarlamak, sunmak ve çeşitli eylemler gerçekleştirmek için işin içine seks katmak en basit, kimi zaman da en ucuz yöntemlerden biridir. Ama satar mı? Satar! Dolayısıyla seksi olan bir şeyin rağbet görmesi, seksi olana yönelme, seksi olanı seçme insanların kendilerini de güzel, yakışıklı, bakımlı hâle getirmeleri için önemli bir etkendir.

Ancak bazı insanlar vardır ki, yakışıklı veya güzel olmak için, ‘çekici’ olmak için herhangi bir çaba sarf etmezler. “Kalemle çizilmiş gibi” tabiri de bu insanlar için kullanılmaktadır işte. Tanrının herkese eşit davrandığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz! Tanrı insanları seksi ve seksi olmayan diye iki kategoride yaratıyor.

Seksi insanların dış görünüş konusundaki kolaylığından bahsediyorum, fakat bunu onlar için bir avantaj değil, aksine bir dezavantaj olarak görüyorum. Bazı insanlar seksi doğduğu gibi, onlara toplum içinde kucak açmamız, onları kabullenmemiz, hayatlarımıza onları da dâhil etmemiz gerek.

Kimdir bu doğuştan seksi dediğimiz insanlar? Mesela seksi bir erkekten örnek vereyim: Seksi erkek duştan çıkar, saçları, seksi olmayan bir erkeğin yarım saat üzerinde uğraştığı, jöle sürdüğü, şekil verdiği saçının birebir aynısı olur, hatta daha iyi olur, üstelik bunun için seksi erkeğin hiçbir çaba sarf etmesine de gerek yoktur. Aynı örneği seksi kadın için de pekâlâ uygulayabiliriz. Onun da saçı öyle bir kurur ve birkaç teli mesela yüzüne düşer ki, seksi olmayan kadın aynı şeyi yapmaya kalksın, saçları elektriklenir ve kabarır, bir sonraki duşa kadar da düzelmez!

Doğuştan seksi erkek üzerine bir gömlek giyer, ya da bir tişört; gömleğin yakası öyle bir kıvrılır veya bel kısmında öyle bir kıvrık oluşur ki, seksi olmayan erkek çabalasa aynı etkiyi tutturamaz. Normal erkek tişört giyer ve o tişört yamuk ve salaş durur; aynı tişört seksi erkeğin üzerine cuk diye oturur!

Ya doğuştan seksi kadın? O da elbiseyi öyle bir giyer ki, elbise onun vücudunda seksapelitesini öne çıkarmak için kendi kendine biçimlenir, göğüs, kalça falan elbise içinden bu kadar belli olabilir.

Hele ses tonları? Doğuştan bir cazibesi oluyor bu doğuştan seksi insanların. Heyecan, panik, korku vb. durumlarda bile ses tonları değişmiyor, sekteye uğramıyor. Devamlı bir “Sevişelim mi?” tonu var seslerinde. Hatta bununla ilgili hep şunu düşünmüşümdür: zengin veya fakir, sınıfı ne olursa olsun fark etmez; seksi bir insanın doğuştan itibaren beslenmesi, büyütülmesi nasıl oluyorsa, neyle besleniyorsa duruşunda ve sesinde bu besinler kesinlikle etkili oluyor. Senin benim gibi ezine peyniri veya kaşar peynir, ya da beyaz peynir yemedikleri belli – yiyorlarsa da artık hangi markanınkini yiyorlar, nereden nasıl besleniyorlar bunu çok merak ediyorum. Keza aynı şey seksi kadın için de geçerli; senin benim gibi çay - kahve içiyor, peynirini zeytinini yiyor, ama onun yüzü daha fotojenik, onun duruşu daha seksi.

Arkadaş ortamında bir muhabbet dönüyor diyelim ve o arkadaş ortamında illa ki bu seksi insanlardan var. Muhabbetin bir yerinde kendilerini öyle bir belli ediyorlar ki kayıtsız kalmak mümkün değil. Mesela biri bir espri yaptı, herkes gülüyor, bu seksi yaratıklar öyle bir gülüyor veya kahkaha atıyor ki, seksi olmayan birinin aynı sesi çıkarması, aynı gülüşü gerçekleştirmesinin imkânı yok! Seksi erkek artık nasıl gülüyorsa, o gülüşün içinde, “Bok gibi param var, acayip de karizmam var, yapacak da bir şey yok ahağhağhağ!” şeklinde bir anlam gizli (evet gülüşü “ahağ”lı, gülerken “ğ”li kısımları uzatıyor, nasıl yaptıklarını inanın ben de bilmiyorum). Aynı şekilde seksi kadın da öyle bir gülüyor ki, “Koymuşum dünyanın g*tüne, bedenim fit, aynı zamanda seksiyim aaahhahahahaha!” diye düşündürüyor...

Demin seksi insanların saç şekilleriyle ilgili konuştum ama az konuştum, hâlbuki takığım o mevzuya! Yaklaşık 5-6 senedir, hatta belki daha fazla süredir jöle sürmüyorum, son 3-4 senedir de saç modelim hep aynı, 3 veya 4 numaraya vurduruyorum saçı, derdim yok... Peki ya ondan öncesi? Jöle kullandığım zamanlar? O zamanlar saçım istediğim gibi olsun, istediğim gibi gözüksün diye kendimi ne paralamıştım bir ben bilirim – ki bu konuda yalnız olmadığımdan eminim. Saçımı yana tarıyım, ama biraz da kalkık olsun, yanlardan bir iki tel yukarı doğru kalksın, saçın alnıma düşen ön kısmındaki teller birbirine karışsın ama aynı zamanda denizdeki dalgalar gibi olsun diye az uğraşmamıştım. İnsanları zengin veya fakir diye bir ayrım yapmayacağım kesinlikle, fakat Yüce Lisesi’nde okuduğum zamanlarda bu seksi insanlardan çevremde çok fazla vardı ve oradaki erkek arkadaşlardan bazılarının saçı (Allah kahretsin ki!) benim yapmak istediğim modele çok uygundu. Nasıl yaptığını sorduğumda ise cevap şuydu: “Hiç uğraşmadım bile abi, banyodan çıktım kuruttum geldim.” Hadi lan oradan! Öyle saç mı olur?! Nasıl bir insan evladının saçı duştan çıkıp kurutunca yapılmış gibi o hâle gelebilir? Kesin ip var amk! (Bu kısaltmayı yazmayı da hep istemiştim, nasip kısmet) Mesela okulun forma kuralı gereği hepimiz aynı tarz ve renk gömleği giyiyoruz, ama hergeleye bakın ki bende eciş bücüş duran gömlek adamın vücutta fit duruyor – hatta gömlek biraz daha dar olsa adam body’ci gibi duracak! Haksızlık bu!

Mesela bu seksi insanların orasına burasına yara bere olmuyor, dişleri çürümüyor, saçları dökülmüyor sanırım. Ya da sıcak veya soğuk havalar baş gösterdi mi herkes hasta olur ya, bu seksi yaratıklar bir acayip hasta oluyor, öyle ki hasta oldukları bile belli olmuyor. Sen mesela hasta olursun boğazın ağrır öksürürsün karton yırtılması gibi ses çıkartırsın; seksi arkadaş öyle mi? Tabii ki değil! O öyle bir havalı öksürür ki sanırsın öksürük onunla birlikte icat edilmiş bir şey. Keza nezle olursun grip olursun burnun akar, görüntün biraz pisleşir falan; seksi insanda bu da yok – şaşırdık mı? Hayır.

Seksi insanlarda fark ettiğim bir özellik de, yeme içme konusunda ya son derece özenli oldukları, ya da az yedikleri/içtikleri. Mesela zengin bir sofraya oturursun ailenle veya arkadaşlarınla, sofradaki her şeyi yiyesin, silip süpüresin gelir, yedikçe yersin. Ama seksi kişi (artık akraba mı arkadaş mı bilemem) iki çatal bir şey alır, bir bardak da bir şeyler içer, sonra doyar... doydu bitti yani, bu kadar olur! Arkadaşım başka zaman nerede bulacaksın bu yemekleri, içecekleri, ye iç keyfine bak işte... yoook! “Sağ ol ya ben doydum,” der, hatta bazen gerekirse, “diyet yapıyorum az yemem lazım,” falan der. Ulan zaten seksisin, bir de ne diyeti adamı hasta etme!... diyeceği gelir insanın ama diyemez.

Ses tonlarından bahsetmiştim, dur biraz daha bahsedeyim. Herkesin sesi farklı farklıdır ya, kimininki incedir, kimininki kalın, konuşma biçimimiz, hızımız falan kişiden kişiye farklıdır. Anasını satayım, bu seksi insanların konuşma biçimleri ve tonları hep birbirine yakındır ve hep havalıdır böyle. Erkekte mesela tok, davetkâr bir ses tonu. Hasta oldu diyelim, çok bir kayba uğramıyor; ses biraz daha kalınlaşıyor belki, o da zaten var olan cazibesine cazibe katıyor. Kızda da aynı şekilde, ses ya çok ince böyle Barbie bebek sesi gibi, ya da böyle insanın yüzüne meltem rüzgârı eser gibi bir havada.

Diyelim bir gruba/topluluğa bir şey anlatılacak, sen çıkarsın biraz heyecan yaparsın, arada belki kelimeleri karıştırırsın veya dilin sürçer. Ama seksi insanda bunların hiçbiri ya olmaz, ya da olma olasılığı %0.0000001 gibi düşük bir ihtimaldir. Seksi insan, artık kız mıdır erkek midir bilemem (Tayyip stayla!), çıkar ve o kalabalığa anlatması gerekeni son derece sakin ve kendinden emin biçimde anlatır, hiçbir hatası da olmaz – en azından ben şimdiye kadar bir hatası, kusuru olanı pek görmedim denebilir, gördüysem de çok az. Biz heyecan yaparken onlar heyecan yapmıyor, vay anasını!


Şimdi bu kadar uzun uzun anlattım seksi insanların, seksi olmayan insanlardan, bizim gibi insanlardan farkını. Ama niyetim vallahi bizlerin seksi olamadığını yüzümüze vurmak değil; niyetim seksi insanları da oldukları gibi kabullenmek. Çünkü gelmek istediğim nokta şu: bence seksi insanlar mağdur. Düşünsenize, dünya üzerinde kaç tane seksi insan var ki hepi topu, seksi olmayan insanlara kıyaslandığında? Bazı insanlar seksi doğar, evet; ancak oranları - eğer kıyaslayacak olursak - seksi olmayan insanlara göre düşüktür. O yüzden kimi zaman havyar muamelesi gördükleri de doğrudur mesela. Ama onları böyle ötekileştirmek, seksi olduklarını yüzlerine vurmak yerine onları da aramıza alırsak kendilerini yabancı hissetmezler - kaldı ki herhangi bir şey hissettiklerini de sanmıyorum, onlar için çok da fifi!... Olsun, biz yine de insanlığımızdan ödün vermeyelim ve bu seksi yaratıklara olabildiğince iltimas gösterelim.

Seksilik, pek çok insana göre bir hediye (gift) olabildiği gibi, bir kısım insanlar için de belâ (curse) olabiliyor. Hediye kısmıyla ilgili hemen hemen herkes benzer şeyleri bilir ve söyler, herkes seksiliğe özenir, iyi bir seksapele sahip olmak ister; ama işin belâ kısmını da görmezden gelmemek lazım derim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder