31 Ağustos 2013 Cumartesi

The Conjuring


"Saw" adlı efsane korku serisinin ilk film yönetmeni James Wan, "Paranormal Activity" serisine hemen hemen benzeyen bir korku filmi olan, 2013 yapımı "The Conjuring"le çıkıyor karşımıza. Her sanesinde abartılı korku filmi klişeleriyle korkutmasa bile, kimi sahnelerde biraz sıksa da, bekleneni veriyor film. Yine de aman aman bir korku film olmadığını belirtmekte fayda var.

Dikkat: Yazının devamı hikâyeyle ilgili bilgiler içermektedir.

Açıkçası "Saw" film serisinin ilk filmini çok beğenmiş olmam vesilesiyle, filmin yönetmeni James Wan'dan "The Conjuring" filminin geldiğini okuyunca, üstüne bir de fragmanını izleyince heyecanlanmadım desem yalan söylemiş olurum. Son 10 yılın korku sinemasında benim için değişik bir tat getiren filmlerden biridir "Saw" filmi. Aynı zamanda "Paranormal Activity" filmi de aynı kategoridedir. Ki bu filmi o yüzden James Wan'ın "Paranormal Activity" versiyonu olarak gördüğümü söyleyebilirim.

Her ne kadar Amerikan sinemasında bir klişe olsa bile, gerçek olaylardan esinlenerek çekilmiş olan bu film, hikâyenin gerçek olduğunun bilinciyle kimi zaman daha fazla gerebiliyor.




Filmin ilk yarısı neredeyse korkusuz geçiyor diyebilirim. Klasik bir şehirden uzaktaki eve taşınan aile olarak başlıyor hikâye. 1971 yılında Carolyn ve Roger Perron, 5 kız çocuklarıyla birlikte Harrisville, Rhode Island'daki bir çiftlik evine taşınıyor. Ancak eve taşındıkları gün köpekleri Sadie eve girmemekte ısrar ediyor ve kızlardan biri, tahtalarla kapatılmış bir mahzen girişi keşfediyor. Ertesi gün Carolyn uyandığında vücudunda bazı morluklar fark ediyor ve köpek Sadie'yi evin çevresinde ölü olarak buluyor. Sonraki birkaç gün boyunca evde paranormal olaylar gerçekleşmeye başlıyor. Olaylar, Roger iş için şehir dışına çıktığında doruk noktasına ulaşıyor; Carolyn mahzende kilitli kalıyor ve yaşlı bir kadın görünümündeki bir ruh kızlarından birine saldırıyor.




İkinci yarıda, aile, paranormal araştırmacılar Ed ve Lorraine Warren'dan yardım istediklerinde heyecanlanmaya başlıyor. Ed ve Lorraine Warren, evdeki paranormal olayları incelemeden önce evin geçmişini araştırıyorlar ve evde bir şeytan çıkarma ayininin gerçekleştirilmesi gerektiğine karar veriyorlar. Evin geçmişinde, eski sahibi, suçlanmış bir cadı olan Bathsheba'nın arazisine girmeye çalışacak herkesi lanetleyerek, 1863 senesinde çocuklarını şeytana kurban edip kendini öldürmüş olması gerçeği var. Bu bilgiler ışığında ailenin, eve musallat olmuş şeytanî ruhtan kurtulması, bunun için de evdeki paranormal olayların kayıt edilip gözlemlenmesi lâzım.




Film retro bir havada geçiyor ve bu da filmin hikâyesini bence daha güzel ve ilgi çekici kılıyor. Şahsen o senelere imkânım olup da gidip yaşamayı isterdim. Bugünün teknolojisi ve 70'lerin teknolojisi birbirinden tamamen farklı ve o dönemin teçhizatıyla paranormal olayları incelemek, kayıt etmek pek kolay değil. Bu da filme olumlu bir etki kazandırıyor. Ruhları, hayaletleri o dönemin mikrofonlarıyla, kamerasıyla kayıt altına almak, fotoğraflarını çekip tespit etmek zor şeyler.




Üst paragraflarda, filmin "Paranormal Activity" filmine benzerliğinden bahsetmiştim. Bu tabii ki kişiden kişiye değişebilir, fakat "Paranormal Activity" filmi de (eğer izlediyseniz) pek çok sahnesinde "Böh!" demeden, abartılı ses efekti kullanımı olmadan korkutmayı başaran, daha çok durağan biçimde korkutan bir film. "The Conjuring" filmini de ben öyle görüyorum; her sahnesinde durduk yere izleyiciyi korkutup korkutup korkutma efektini boşa harcayarak kendini bitiren bir film değil -- aksine korkutacağı veya gereceği sahnelere yavaş yavaş, sindire sindire hazırlayan bir film.




Yine de, filmin yönetmeni James Wan olunca (ki adamı daha yeni tanıyorum, "Saw" filmi dışında çok bildiğim söylenemez) bir "Saw" filmi tarzında korku beklemedim değil. Ama filmin hikâyesi ve teması (retro, 70'ler) gereği zaten bir "Saw" olma imkânı yok -- olmaması da iyi olmuş belki de. Tabii yine "Saw" filminden ve o filmin yazarlarının diğer filmi olan "Dead Silence" filminden hatırlayabileceğimiz üzere bir kukla kullanımı mevcut bu filmde de. Ve her nedense ben bu kukla kullanımını sevmeye başladım diyebilirim; sabit duran, kendi kontrolü olmayan tahtadan veya başka malzemeden bir parçanın durduğu yerde insanı korkutması fikri güzel bir şey. Filmdeki bir diğer öğe olan müzikli ve aynalı oyuncağın yarattığı mistisizm ve gerilim de güzeldi bence.




"The Conjuring"den çok fazla korku beklentiniz olmasın, çünkü çok korkunç değil, daha çok psikolojik ve drama ağırlıklı bir film olmuş çünkü. İzletiyor mu? İzletiyor. Ürkütüyor mu? Özellikle 2. yarısındaki pek çok sahnede evet. Ama klasik korku filmlerinden alışkın olduğumuz tarzda korkutmuyor. Bir de keşke klasik korku filmi sonları gibi beklenenden daha azını veren bir sonla bitmeseydi...

Filmin IMDb notu 7.8/10; Rottentomatoes'te tomatometer'ı %86 (izleyici puanı %85); Metascore puanı 68/100 (kullanıcı oylaması 7.7).

Son olarak, filmin fragmanı:





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder