Hepimiz gündelik hayatta
etrafımızdaki insanlara güzel ve yakışıklı, düzgün görünmek için elimizden
geleni yapıyoruz, bakımlı olmaya özen gösteriyoruz. Ancak bazı insanlar var ki,
özen göstermelerine gerek bile olmadan güzel, yakışıklı, hatta direkt olarak ‘seksi’
olabiliyorlar... Çünkü bazı insanlar seksi doğar.
“Seks satar” (Sex sells)
kuralı 21. yüzyılın altın kurallarından biridir ve hemen hemen her alanda
kendini gösterir. Herhangi bir kişi, obje veya olayı satmak, pazarlamak, sunmak
ve çeşitli eylemler gerçekleştirmek için işin içine seks katmak en basit, kimi
zaman da en ucuz yöntemlerden biridir. Ama satar mı? Satar! Dolayısıyla seksi
olan bir şeyin rağbet görmesi, seksi olana yönelme, seksi olanı seçme
insanların kendilerini de güzel, yakışıklı, bakımlı hâle getirmeleri için
önemli bir etkendir.
Ancak bazı insanlar vardır
ki, yakışıklı veya güzel olmak için, ‘çekici’ olmak için herhangi bir çaba sarf
etmezler. “Kalemle çizilmiş gibi” tabiri de bu insanlar için kullanılmaktadır
işte. Tanrının herkese eşit davrandığını mı düşünüyorsunuz? Yanılıyorsunuz!
Tanrı insanları seksi ve seksi olmayan diye iki kategoride yaratıyor.
Seksi insanların dış görünüş
konusundaki kolaylığından bahsediyorum, fakat bunu onlar için bir avantaj değil, aksine bir dezavantaj olarak görüyorum. Bazı
insanlar seksi doğduğu gibi, onlara toplum içinde kucak açmamız, onları
kabullenmemiz, hayatlarımıza onları da dâhil etmemiz gerek.
Kimdir bu doğuştan seksi
dediğimiz insanlar? Mesela seksi bir erkekten örnek vereyim: Seksi erkek duştan
çıkar, saçları, seksi olmayan bir erkeğin yarım saat üzerinde uğraştığı, jöle
sürdüğü, şekil verdiği saçının birebir aynısı olur, hatta daha iyi olur,
üstelik bunun için seksi erkeğin hiçbir çaba sarf etmesine de gerek yoktur. Aynı
örneği seksi kadın için de pekâlâ uygulayabiliriz. Onun da saçı öyle bir kurur
ve birkaç teli mesela yüzüne düşer ki, seksi olmayan kadın aynı şeyi yapmaya
kalksın, saçları elektriklenir ve kabarır, bir sonraki duşa kadar da düzelmez!
Doğuştan seksi erkek üzerine
bir gömlek giyer, ya da bir tişört; gömleğin yakası öyle bir kıvrılır veya bel
kısmında öyle bir kıvrık oluşur ki, seksi olmayan erkek çabalasa aynı etkiyi
tutturamaz. Normal erkek tişört giyer ve o tişört yamuk ve salaş durur; aynı tişört
seksi erkeğin üzerine cuk diye oturur!
Ya doğuştan seksi kadın? O da
elbiseyi öyle bir giyer ki, elbise onun vücudunda seksapelitesini öne çıkarmak
için kendi kendine biçimlenir, göğüs, kalça falan elbise içinden bu kadar belli
olabilir.
Hele ses tonları? Doğuştan
bir cazibesi oluyor bu doğuştan seksi insanların. Heyecan, panik, korku vb.
durumlarda bile ses tonları değişmiyor, sekteye uğramıyor. Devamlı bir
“Sevişelim mi?” tonu var seslerinde. Hatta bununla ilgili hep şunu
düşünmüşümdür: zengin veya fakir, sınıfı ne olursa olsun fark etmez; seksi bir
insanın doğuştan itibaren beslenmesi, büyütülmesi nasıl oluyorsa, neyle besleniyorsa
duruşunda ve sesinde bu besinler kesinlikle etkili oluyor. Senin benim gibi
ezine peyniri veya kaşar peynir, ya da beyaz peynir yemedikleri belli –
yiyorlarsa da artık hangi markanınkini yiyorlar, nereden nasıl besleniyorlar
bunu çok merak ediyorum. Keza aynı şey seksi kadın için de geçerli; senin benim
gibi çay - kahve içiyor, peynirini zeytinini yiyor, ama onun yüzü daha
fotojenik, onun duruşu daha seksi.
Arkadaş ortamında bir
muhabbet dönüyor diyelim ve o arkadaş ortamında illa ki bu seksi insanlardan
var. Muhabbetin bir yerinde kendilerini öyle bir belli ediyorlar ki kayıtsız
kalmak mümkün değil. Mesela biri bir espri yaptı, herkes gülüyor, bu seksi
yaratıklar öyle bir gülüyor veya kahkaha atıyor ki, seksi olmayan birinin aynı
sesi çıkarması, aynı gülüşü gerçekleştirmesinin imkânı yok! Seksi erkek artık
nasıl gülüyorsa, o gülüşün içinde, “Bok gibi param var, acayip de karizmam var,
yapacak da bir şey yok ahağhağhağ!” şeklinde bir anlam gizli (evet gülüşü “ahağ”lı,
gülerken “ğ”li kısımları uzatıyor, nasıl yaptıklarını inanın ben de
bilmiyorum). Aynı şekilde seksi kadın da öyle bir gülüyor ki, “Koymuşum
dünyanın g*tüne, bedenim fit, aynı zamanda seksiyim aaahhahahahaha!” diye
düşündürüyor...
Demin seksi insanların saç
şekilleriyle ilgili konuştum ama az konuştum, hâlbuki takığım o mevzuya!
Yaklaşık 5-6 senedir, hatta belki daha fazla süredir jöle sürmüyorum, son 3-4
senedir de saç modelim hep aynı, 3 veya 4 numaraya vurduruyorum saçı, derdim
yok... Peki ya ondan öncesi? Jöle kullandığım zamanlar? O zamanlar saçım
istediğim gibi olsun, istediğim gibi gözüksün diye kendimi ne paralamıştım bir
ben bilirim – ki bu konuda yalnız olmadığımdan eminim. Saçımı yana tarıyım, ama
biraz da kalkık olsun, yanlardan bir iki tel yukarı doğru kalksın, saçın alnıma
düşen ön kısmındaki teller birbirine karışsın ama aynı zamanda denizdeki
dalgalar gibi olsun diye az uğraşmamıştım. İnsanları zengin veya fakir diye bir
ayrım yapmayacağım kesinlikle, fakat Yüce Lisesi’nde okuduğum zamanlarda bu
seksi insanlardan çevremde çok fazla vardı ve oradaki erkek arkadaşlardan
bazılarının saçı (Allah kahretsin ki!) benim yapmak istediğim modele çok
uygundu. Nasıl yaptığını sorduğumda ise cevap şuydu: “Hiç uğraşmadım bile abi,
banyodan çıktım kuruttum geldim.” Hadi lan oradan! Öyle saç mı olur?! Nasıl bir
insan evladının saçı duştan çıkıp kurutunca yapılmış gibi o hâle gelebilir?
Kesin ip var amk! (Bu kısaltmayı yazmayı da hep istemiştim, nasip kısmet) Mesela
okulun forma kuralı gereği hepimiz aynı tarz ve renk gömleği giyiyoruz, ama
hergeleye bakın ki bende eciş bücüş duran gömlek adamın vücutta fit duruyor –
hatta gömlek biraz daha dar olsa adam body’ci gibi duracak! Haksızlık bu!
Mesela bu seksi insanların
orasına burasına yara bere olmuyor, dişleri çürümüyor, saçları dökülmüyor
sanırım. Ya da sıcak veya soğuk havalar baş gösterdi mi herkes hasta olur ya,
bu seksi yaratıklar bir acayip hasta oluyor, öyle ki hasta oldukları bile belli
olmuyor. Sen mesela hasta olursun boğazın ağrır öksürürsün karton yırtılması
gibi ses çıkartırsın; seksi arkadaş öyle mi? Tabii ki değil! O öyle bir havalı
öksürür ki sanırsın öksürük onunla birlikte icat edilmiş bir şey. Keza nezle
olursun grip olursun burnun akar, görüntün biraz pisleşir falan; seksi insanda
bu da yok – şaşırdık mı? Hayır.
Seksi insanlarda fark ettiğim
bir özellik de, yeme içme konusunda ya son derece özenli oldukları, ya da az
yedikleri/içtikleri. Mesela zengin bir sofraya oturursun ailenle veya
arkadaşlarınla, sofradaki her şeyi yiyesin, silip süpüresin gelir, yedikçe
yersin. Ama seksi kişi (artık akraba mı arkadaş mı bilemem) iki çatal bir şey
alır, bir bardak da bir şeyler içer, sonra doyar... doydu bitti yani, bu kadar
olur! Arkadaşım başka zaman nerede bulacaksın bu yemekleri, içecekleri, ye iç
keyfine bak işte... yoook! “Sağ ol ya ben doydum,” der, hatta bazen gerekirse, “diyet
yapıyorum az yemem lazım,” falan der. Ulan zaten seksisin, bir de ne diyeti
adamı hasta etme!... diyeceği gelir insanın ama diyemez.
Ses tonlarından bahsetmiştim,
dur biraz daha bahsedeyim. Herkesin sesi farklı farklıdır ya, kimininki
incedir, kimininki kalın, konuşma biçimimiz, hızımız falan kişiden kişiye
farklıdır. Anasını satayım, bu seksi insanların konuşma biçimleri ve tonları
hep birbirine yakındır ve hep havalıdır böyle. Erkekte mesela tok, davetkâr bir
ses tonu. Hasta oldu diyelim, çok bir kayba uğramıyor; ses biraz daha
kalınlaşıyor belki, o da zaten var olan cazibesine cazibe katıyor. Kızda da
aynı şekilde, ses ya çok ince böyle Barbie bebek sesi gibi, ya da böyle insanın
yüzüne meltem rüzgârı eser gibi bir havada.
Diyelim bir gruba/topluluğa
bir şey anlatılacak, sen çıkarsın biraz heyecan yaparsın, arada belki
kelimeleri karıştırırsın veya dilin sürçer. Ama seksi insanda bunların hiçbiri
ya olmaz, ya da olma olasılığı %0.0000001 gibi düşük bir ihtimaldir. Seksi insan,
artık kız mıdır erkek midir bilemem (Tayyip stayla!), çıkar ve o kalabalığa
anlatması gerekeni son derece sakin ve kendinden emin biçimde anlatır, hiçbir
hatası da olmaz – en azından ben şimdiye kadar bir hatası, kusuru olanı pek
görmedim denebilir, gördüysem de çok az. Biz heyecan yaparken onlar heyecan
yapmıyor, vay anasını!
Şimdi bu kadar uzun uzun
anlattım seksi insanların, seksi olmayan insanlardan, bizim gibi insanlardan
farkını. Ama niyetim vallahi bizlerin seksi olamadığını
yüzümüze vurmak değil; niyetim seksi insanları da oldukları gibi kabullenmek. Çünkü gelmek istediğim nokta şu: bence
seksi insanlar mağdur. Düşünsenize,
dünya üzerinde kaç tane seksi insan var ki hepi topu, seksi olmayan insanlara
kıyaslandığında? Bazı insanlar seksi doğar, evet; ancak oranları - eğer kıyaslayacak
olursak - seksi olmayan insanlara göre düşüktür. O yüzden kimi zaman havyar
muamelesi gördükleri de doğrudur mesela. Ama onları böyle ötekileştirmek, seksi
olduklarını yüzlerine vurmak yerine onları da aramıza alırsak kendilerini
yabancı hissetmezler - kaldı ki herhangi bir şey hissettiklerini de sanmıyorum,
onlar için çok da fifi!... Olsun, biz yine de insanlığımızdan ödün vermeyelim
ve bu seksi yaratıklara olabildiğince iltimas gösterelim.
Seksilik, pek çok insana göre bir hediye (gift) olabildiği gibi, bir kısım insanlar için de belâ (curse) olabiliyor. Hediye kısmıyla ilgili hemen hemen herkes benzer şeyleri bilir ve söyler, herkes seksiliğe özenir, iyi bir seksapele sahip olmak ister; ama işin belâ kısmını da görmezden gelmemek lazım derim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder