4 Ocak 2013 Cuma

KOPA'MAYA'NLAR



Senelerdir 21 Aralık 2012’yi bekleyip “Acaba kıyamet kopacak mı?” diye heyecanlanan veya komik bulan, ancak kıyamet kopmadığı için hevesi kursağında kalan ya da kalmayan, “Kıyamet bizi teğet geçti!” diye sevinenlerden misiniz? O zaman “Kopamayanlar” bir edebî eser değil; sizi, bizi, hepimizi anlatan bir kelime. Çünkü 21 Aralık’ta zaten kıyamet kopmayacaktı, onun yerine başka bir şey oldu…


Malûmunuz senelerden beri bilim dünyasında süregelen bir tartışma idi 21 Aralık 2012’de kıyametin kopup kopmayacağı. Çok uzun yıllar önce yaşamış olan Maya uygarlığına ait taştan bir disk üzerine işlenmiş olan takvimde 21 Aralık 2012’den sonrası yer almıyordu, bu da insanların 21 Aralık’la ilgili çeşitli spekülasyonlar yapmasını sağlıyordu. Bu kıyamet ve kıyametin kopmasıyla ilgili heyecan ve endişe 2000’lere girdiğimizde etkisini biraz daha gösterdi ve son bir sene içinde, özellikle de son 2-3 ay tavan yaptı.


Magazin sesiyle: "İŞTE O TAKVİİİM!"


Bazı insanların endişeleri o kadar yüksekti ki, gerek bilim dünyası (NASA), gerekse din âlemi (Diyanet İşleri Başkanlığı) 21 Aralık 2012’de kuvvetle muhtemel kıyametin kopmayacağını belirtti. Galiba son bir sene içinde de Fransa’nın Bugarach Köyü’ne ve Türkiye’de İzmir’in Selçuk ilçesinde Şirince Köyü’ne kıyametin etki etmeyeceği gibi bir haberin gündeme gelmesiyle birlikte insanların ilgisi bu iki bölgeye çekildi. Öyle ki, Şirince Köyü’ne Tom Cruise’un bile geleceği iddia edildi. Şirince Köyü’nde beklendiği kadar çok ilgi olamadı belki, ancak yine de canlı yayınlar yapıldı, geri sayımlar gerçekleştirildi, geri sayımın sonunda kıyametin kopmadığını gören köy halkı bunu alkışlarla, şapkalarını havaya atarak kutladılar! Hatta muhabirin hemen arkasındaki klasik “Mahmut beni görüyon mu televizyona çıktım!” diyerek elini kameraya sallayan ve telefonla konuşan adam bile oradaydı.

İnsanlar 21 Aralık 2012’nin lanetine o kadar inandılar ki, bunun aslında belki de bir hediye olabileceği hiç akıllarına gelmedi… Evet, bizler “kopamayanlar” olarak 21 Aralık’ın gerçek anlamını bilemedik, anlamadık veya buna dikkat etmedik. Fakat 21 Aralık’ta başka bir şey oldu…

21 Aralık 2012’de, sevgili dostlar, insanoğluna bir güncelleme geldi. Evet biraz komik bir teori gibi gelebilir, ancak insanoğlunun yeryüzündeki yaşantısında yeni bir evreye girildi. Hatta buna Foton Kuşağı da deniyor.


"Bana Foton Kuşağı'nın resmini çizebilir misin Abidin?"


Bunu tabii lütfen zihninizde kırmızı kurdelesi kesilerek açılışı gerçekleştirilen bir güncelleme olarak görmeyin, çünkü bu zihinsel bir güncelleme; artık algılarımız değişecek, farklılaşacak ve insanlara ve olaylara, dahası evrene bakışımız daha farklı bir boyutta ve seviyede olmuş olacak. Foton Kuşağı ile ilgili Vikipedi'de yer alan şu bilgiye göre; “bu yeni boyut düşünebilen canlılara, farklı yetenekler ve farklı fikirler kazandıracağı ileri sürülür. Belirli zaman dilimlerinde, insanoğlunun kurduğu düzenin artık işe yaramayacağı, birçok insanın yeni fikirlerle öne atılacağı bir düşünce birliğinden bahsedilmektedir. Barış ve huzurdan bahsedildiği; anlayış tarzlarından, kültürel yapıya, ekonomik değişimden, özgürlüklere yeni bir boyut kazandıracağı 'inancını' kapsayan, bu düşünce birliğinin oluşacağını bekleyen kişilerin tanımladığı bir kuşak olarak da görülebilir.”


"Allah'ım kopmaya geliyorum!"


Şurada bir arkadaşın da bahsetmiş olduğu gibi; 21 Aralık 2012’den itibaren artık farklı bir evreye girmiş durumdayız. Artık bilincimiz daha orantılı, daha açık bir hâle gelmiş olacak. Makalede yazıldığı üzere; “21 Aralık 2012, bilinç düzeylerinde her iki tarafın yerçekimi noktasında düzelmeler ve daha orantılı bir bilinç sistemi olmasına etki edecek. 21 Aralık yaklaşırken bilincin pozitif ve negatif olabilecek iki kutbu daha yüksek bir etkiye sahip olacak.” Yazı biraz fazla bilimsel açıdan ele almaya çalışıyor, ancak özet olarak yukarıda da yazdığım üzere, bilincimizde birtakım değişiklikler olacak ve bunları gözlemleyeceksiniz. Bilincimiz daha açık olacak.

21 Aralık’taki güncellemeyle birlikte meditasyon, yani derin düşünme açısından da gelişmiş olacağız. Yine aynı verdiğim linkteki arkadaşın anlattığı üzere; meditasyonu boş bir odaya kendinizi kapatıp mumları yakarak yerde bağdaş kurup kendinizle kalmanız olarak görmemeniz gerek, yani bunu bir eylem olarak görmeyin. Bu daha çok derin düşünme sayesinde hatırlamanın daha da kolaylaşacağı ve hatırlamaya dair daha fazla vaktiniz olacağı anlamına geliyor. Yan meditasyon kendi kendinize yaptığınız bir şey değil, sizin parçası olduğunuz bir bütünlük. İnsanların yuvarlak oluşturacak şekilde oturup gelecekleriyle ilgili hayal ve fantezilerini anlatması da bir meditasyondur ve bu diğer insanlarla iletişim ve etkileşime girme yollarından sadece bir tanesidir. Günlük hayatın koşuşturmacasını, evden işe, işten eve yetişmeyi, çocuğunuz varsa onunla (onlarla) vakit geçirmeyi ve bunun aslında ne kadar yorucu olabileceğini düşünün; meditasyon anlamında 21 Aralık’ta aldığımız güncelleme itibariyle derin düşünmeye daha fazla imkânımız olacak ve bilincimiz de kuvvetleneceğinden, benliğimiz, düşünce yapımız, düşünce gücümüz de değişecek, gelişecek.




Ama bu bilgi ışığında sevinip de gidip Kukulkan Piramidi'nin önünde hoplaya zıplaya poz vermeyin, buna gerek yok.



Kukulkan Piramidi bilirsiniz Maya uygarlığının astronomi ve matematik bilgilerini ortaya koydukları şeklinde yorumlanan belirli bir sistemle inşa edilmiş olan piramittir.



Piramidin 4 tarafındaki basamakları sayıp üzerine tepesindeki düzlüğü de ekleyerek senenin 365 gününü; veya piramidin inşa ediliş biçimine bağlı olarak güneş ışınlarının merdivenlerde yarattığı yılansı figürle ilkbahar ve sonbahar mevsimlerinin başlangıcını hesaplayabilirsiniz. Ki bu yılan da, piramide ismini veren Kukulkan yılanıdır. Mayaların bu yılanı, vücudunun, gökcisimlerinin yörüngelerinin şeklini alabilmesinden (S'ler çizebilmesinden) ötürü göksel bir sembol olarak aldıkları da bilinir. (Kaynak: Vikipedi)

Neyse...

Bilim dünyasında 21 Aralık’taki güncellemenin, sırf zihinsel değil, fiziksel olarak da insanoğlunu etkileyeceği gibi biri teori de yok değil. Sonuçta o kadar enerji açığa çıkacak, insanın fiziksel olarak da etkilenmemesi mümkün mü?! Mesela Arif Baştürk şuradaki “21 Aralık 2012 ve Foton Çağı-1-“ adlı yazısında hem zihinsel, hem fiziksel gelişmeleri anlatıyor: “Bilim adamlarının söylediklerine göre bu yüksek enerjili fotonların insan vücudunda meydana getirdiği değişiklikler kolay kabul edilir türden değil. 4.boyutun tam olarak bilinmediği halde beşinci boyuta geçileceğinin tahmin edilmesi, telekinezi ve psişik güçlerin artması insanların birbirine karşı davranışlarını ne yönde etkiler ve ne yönde değiştirir orası da ayrı bir merak konusu. Foton kuşağına girildikten sonra olması beklenenler (kimin söylediği bilinmese de ) bilindiği gibi ilk gün oluşan elektromanyetik aladan dolayı elektrikli aletlerin çalışmaması ve 5 milyon elektron voltluk radyasyondan dolayı insan vücudunda bazı değişikliklerin meydana geleceği.


"Bu bana gelen güncelleme bozuk galiba..."


Elbette fotoğraftaki eleman gibi bir hâle gelmeyecek insanoğlu. Burada tabii biraz da 21 Aralık gününün yaratmış olduğu bilim kurgusal düşüncenin bir etkisi olarak “İnsanoğlunun vücudu değişecek, orası burası büyüyecek, uzayacak” gibi üst düzey spekülasyonlar da yok değil. Ama benim esas üzerinde durduğum nokta, bu gelen güncellemenin zihinsel, düşünceyle ilgili olduğu kısmı. Zira şu an bile bu güncellemenin etkisi altında olduğumuzu düşünüyorum. Yani bahsettiğim şey, “Fala inanma falsız kalma,” değil, biraz daha bilimsel bir konu.



Eğer hâlâ 21 Aralık’ta kıyametin kopmuş olması gerektiğini düşünen bir “kopamayan”sanız, sistemi kapatıp açın, büyük ihtimalle kendinize gelirsiniz. Eğer güncelleme yine gelmediyse TC kimlik numaranızı gözden geçirmenizde fayda var; güncelleme bu numaralara göre sırayla gelecek diyolla! J

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder