Yekta Kopan’ın Can Yayınları tarafından 2009’da yayımlanmış
olan öykü kitabı “Bir de Baktım Yoksun”; baba-oğul, vefat, aile, aşk gibi
konulara dair altı farklı hikâye, altı farklı yaşantı sunuyor bizlere.
Yekta Kopan’ın okuduğum ilk öykü kitabıdır “Bir de Baktım
Yoksun.” İçinde baba-oğul ilişkisine, aile ilişkisine, vefata, aşka; bunların
yanı sıra İstanbul’un ara sokaklarında keyifli bir gezintiye ve sanata dair pek
çok konu barındırıyor.
Hikâyelerden ilki Sarmaşık
(Aynı ormanın ağacıymışım, yokluğunla budanan) adını taşıyor:
Bir adam bir sabah kedisini kaybeder ve onu arayışı üzerine,
anılarla dolu Yeşil Ev’e gider, buranın arka bahçesinde babasının hayaletiyle
karşılaşır ve onunla keyifli, kederli, hayat gibi bir sohbet gerçekleştirir.
İkinci hikâye Portobello
22 (Sustum, anadilim sensizlik oldu):
Genç bir adam olan Yekta, Londra’da, George Orwell’ın evinin
önündeki kaldırımda oturup, babasının kendisine okumasını öğütlediği Tanpınar
kitabını okurken, yanına kendisiyle aynı ada sahip, Yekta adında bir kız gelir
ve genç adam Yekta, hikâye boyunca bu kıza yavaş yavaş âşık olur, onun
yaşamıyla ilgili ayrıntıları bir pub’da öğrenmeyi sürdürüyor...
Üçüncü hikâye Kırmızı
(Ben senin duygusal özetinim):
Bir Hopper çizimini elde etmek için iki arkadaş, İstanbul
sokaklarında keyifli bir yolculuğa çıkıyor ve sanatla tarihin birbirine geçtiği
hoş bir sohbet gerçekleşiyor... Çizimi alacakları mekândaki satıcı adamla
konuşurlarken Hopper’ın ünlü Nighthawks
resmiyle ilgili Yekta Kopan’ın kendince betimleyişi/anlatımı da yer alıyor.
Dördüncü hikâye Battaniye
(Adını bilmediğim kuşlar uçuyor üstümde):
Bir babanın, kızı ve annesiyle çıktıkları akşam yemeğinde
bir aile sohbetine tanık oluyoruz; bir babanın, kızının büyüdüğünü, değiştiğini
gözlemlemesi ve onun hayatıyla ilgili bildikleri ve bilmedikleriyle birlikte
bir baba-kız ilişkisini seyrediyoruz...
Beşinci hikâye Kertenkele
(Ancak o zaman cesaret edebileceğim
uyumaya):
Yaşadığı trafik kazasının bir kaza mı yoksa cinayet mi
olduğunun bulanıklığıyla boğuşan bir adamın, yaşadıklarını ve en sonunda bir
evcil hayvan dükkânında gördüğü kertenkele vesilesiyle vicdan hesaplaşmasını
-şahsi görüşümce- sürreal biçimde anlatan bir hikâye...
Altıncı hikâye İyi
Uykular (Duyulmayı bekleyen bir
yankıyım artık):
Babasının ölümüyle sarsılan bir adamın, babasına karşı
hissettiği duygular; söyledikleri, söyleyemedikleri, babasıyla ilişkisinin en
yalın hâli ve bunun yazıya dökümü; en yalın itiraflar... Uyuyamayan bir adamın,
içindekileri dışa dökmesiyle rahatlaması ve iyi
bir uyku çekmesi...
Kitapta beğendiğim öyküler, ilk öykü (Sarmaşık), beşinci
öykü (Kertenkele) ve son öykü (İyi Uykular) oldu. Yalın bir dille, akıcı
biçimde yazılmış bu öykü kitabını tavsiye ederim. Bir çırpıda okunup
bitirildiği gibi, tek seferde pek çok kişinin yaşantısına ve pek çok duyguya
ortaklık etmiş oluyorsunuz. Kendi fikrim olmakla birlikte, ilk ve son
hikâyedeki ana karakterlerin Yekta Kopan’ın kendisi olduğunu tahmin etmek de
zor değil elbette.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder